VAHYİN CANLI ŞÂHİDİ OLMAK

Hızır YILDIRIM

01-12-2025 14:54


İstanbul-Taif uçak yol rotası… Türkiye çoğunlukla ormanlık, dağlık arazi ve sera arazileri. Mısır, çoğunlukla ekilebilir arazi, yarısı çöl ve dağlık. Taif, “her çeşit ürün yetişir” deniliyor ama yol güzergahı üzerinde çorak araziler ve dağlıktan başkasını görmedik.

Taif, Rasûl (sav) ile Medine olacakken; Yesrib Medine olmuştur. Peygamberimiz Taif’te taşlanması sonrasında Addas’ın bahçesine sığınmıştır. Orda yaptığı dua meşhurdur. En önemli kısmı ise: “Başıma gelen bu sıkıntılara şayet Sen benden razıysan, ben bu sıkıntılara razıyım” demiştir.

Taif ve Mekke arası yaklaşık olarak 80-90 km. Çoğunlukla Mekke'ye kadar dağlık bölge. Kayalıklar arasında yolculuk. Resul (sav) dönemde böylesine bir yolu katetmek bayağı meşakkatli olsa gerek. Şimdilerde otoban yapılmış. Bölgeyi gören insan Resûl (sav) ve arkadaşların ne kadar zor şartlarda mücadele ettiklerini görüyor ve düşünen kimseler o mücadeleyi daha iyi anlıyor.

Mekke'nin coğrafi şartlarında yaşam özellikle de önceki dönemlerde ne kadar da zordur. Lakin bu durum ancak düşünen kimseler içindir. Şöyle ki klima yok, gölgesinde olacağın yeteri kadar ağaç yok, vasıta yok, zemzem dışında neredeyse su yok vs. Kışın bile sıcaklık 30 ve 35 dereceden aşağıya düşmüyor. O döneminde, coğrafyanın bu şartlarında yaşamın bir hayli zor olduğu görülüyor. Günümüzde o ruh orayı ziyaret edenler tarafından hissediliyor mu, burası Allahû âlem. İslam dininin özellikle ilk yıllarından bize kadar kolay gelmediğini iyi tefekkür edenler için anlaması hiç de zor olmasa gerek.

İbadetlerde ruh kaybedilince,, Kabe’nin etrafında sadece yürümüş olursunuz.

Her Müslümanın bir kez dahi olsa buralara gitmesi önemlidir. Görmek ve yaşamak, vahyi teneffüs etmek özellikle Mekkî ayetlerin canlı şahidi olmak asıl olan. Kâbe’ye el sürmek, Hacerü’l Esvedi öpmek, Makam-ı İbrahimde namaz kılmak için kul hakkına girmek demek İslam dinini eksik anlamak anlamına gelir.

Allah'ın misafiri olarak ibadet etmek, vahye şahitlik etmek, geçmişte yaptığımız günahlara tövbe etmek, Ailemize duada bulunmak, mümin kardeşlerimiz için dua etmek, dua talebinde bulunan mümin kardeşlerimizi duada unutmamak, giyinilen ihram elbisesi, dünyanın her bölgesinden gelen Müslümanlarla ahiretin küçük provasını yapmak, mütevazi ve boynu bükük olarak Allah'ın rızasını talep etmek, “Lebbeyk Allahümme” deyip huzura durmak. Umrenin içini bu şekilde doldurmak, memleketlerimize döndükten sonra eski günahlara saplanmamak demek, işte o zaman Umreyi anlamışız demektir. Memlekete dönünce asıl Umre başlamış olacaktır.

Ağır yük olarak vahyi kuşanmak, sorumluluk bilincini hayatın her alanında yaşam haline getirmek, ahiret bilincini canlı tutmaktır.

Taif yolu üzerinde “mikat” sınırında ihrama girmek, Hudeybiye, Tenim ve Cirane bölgesinde bulunan mikat sınırlarında Umreye niyet etmek… İşte bu bilinç ve bölgelerin anlamını bilerek bilinçli Umre yapmak gerekir. Arafat dağına çıkmak; Âdem ve eşinin tövbesi, yasak ağacı; bizim ise tutkularımız ve yasak ağaçlarımız ne ifade ettiğini sormak ve onlardan vazgeçmek. Müzdelife, Mina’da şeytan taşlamak hemen karşı dağda İbrahim (as) oğlu İsmail (as)'mı kurban etme imtihanı kazanması. "Ya bizler tutkularını, Allah'tan daha çok sevdiklerimizi de kurban edebildik mi? İbrahimî şuuru kavrayabilmek önemli, herkesin imtihanı farklı, imtihanı kazanıyor muyuz yoksa kaybediyor muyuz diye kendimize sormamız lazım.

Hira'ya çıkış bayağı meşakkatli lakin niye çıktığımız bilincinde miyiz? İkra ayeti bize indi mi, yoksa spor mu yaptık, yoksa vahye canlı şahitlik yapmış Resül (sav) ümmeti tefekkürde mi yoksa hâlâ Hira’da uyuyor mu?

Kutsal beldelere gelen müminlerin samimiyetlerinden şüphe etmem, lakin şuurlu şuursuz ibadetler bazen bizleri kul hakkına sokar. Rasgele yerlerde namaz kılmak, insanlara farkında olmadan eziyet etmek, bilinçsiz yapılan tavaf, bedevilikten kurtulamama, ahlak kurallarına uymamak vs. gibi davranışlar ibadetlere zarar verir.

Mekke'den Medine'ye yolculuk başladı: Hicreti anımsamak, hicret bilincini canlı tutmak, yaklaşık 450 km yol güzergahında; Bedir şehri, Bedir muharebesi ve medeniyet şehri Medine ve mescidi Nebevi. Resûlün her yerde ayak izi var ve İslam devletin başşehri, emin belde, bizde eminlik veriyor mu Allahû âlem? Medine İslam devletinden, müşrik krallığa geçmiş kâfir ve zalimlerle işbirliği halinde ümmet mazlum, ümmet yetim!..

Mescid-i Haram esir, Mescid-i Nebevi esir, Mescid-i Aksa mazlum halde. İslâm ümmeti ise yetim kalmıştır.

Uhud muharebesi Medine'nin bir tık ötesinde. Okçular tepesi şimdilerde terk edilmiyor, ümmet gece gündüz üzerlerinde selfi çekiyor. Ganimet olan verilen Kur'an terk edilmiş dünyevileşen İslam ümmeti kurtarıcı bekliyor, gelir mi?

“Ve Peygamber dedi ki: Ey Rabbim; doğrusu kavmim bu Kur'an'ı terkedilmiş olarak bıraktı.”[1]

Kıbleteyn Mescidi, Kuba Mescidi ve Mescid-i Nebevi mahsun bir durumdalar ve ümmetin yeniden uyanışını beklemekte iken ümmet, sevap kazanmanın derdinde, bu davayı kim omuzlar Allahû âlem!...

Medine girişinde Osmanlı'dan kalma taştan yapılan mescit, hicaz demiryolu ve istasyon müze haline getirilmiş. İslambol'da hilafet bizdeyken, Abdülhamid Medine'ye giren tren ses olmasın diye rayların altına keçe koydurtmuş; ne çok şey kaybetmişiz!..

Kardeşliği, akrabalığı, kısacası ümmet bölünmüş Ulus devletler olmuş, vizesiz ve pasaportsuz gitmek ve gelmek nerdeyse imkansız. Siyonistler, İngilizler, Haçlılar ve yerli işbirlikçiler İslam ümmetini parçalara ayırdılar, bizlerde sadece izledik ve izlemeye devam ediyoruz. İzzet ve şerefi Allah ile Rasûlünde ve tabi ki ümmette de aranmalı, Kur'an anlamalı ve yaşam haline gelmeli, Nebevi yolu takip eden bu ümmet inşaAllah dirilir.

 

Ümitsiz değiliz, ümitvarız. Dağıldık topla bizi ey Rabbimiz! Ümmet şuurunu bizlere nasip eyle! Kalbimizde mü'min kardeşlerimize karşı kin bırakma! Bizlere acı ve merhamet eyle! Kâfir ve zalimlere karşı Nusret nasip eyle ey yüce Rabbimiz!...

 


[1] Furkan, 30.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN