

FIKIH

Ayeti kerimenin verdiği diğer bir mesajı düşündüğümüzde anlıyoruz ki toplumun en küçük birimi olan aile fıtrî bir kurumdur.

Samimiyetle söylüyorum ki eğer bize ‘‘İslami kuruluşlar’’ diye lanse edilen yapıların yöneticileri kendilerini kutsallıktan azade kılıp aradan çekilebilmeyi göze alıp da bu halden kurtulmaya azcık da olsa gayret etseler, bu topraklarda yaşayan Müslüman kardeşler çok daha rahat bir istişare ile “Tevhidde vahdet, vahdette uhuvvet, uhuvvette devleti oluşturabilirler.”

Yukarıda da belirttiğimiz gibi futbolizmin “haccı” niteliğine haiz bu organizasyon sona erdiğinde, kendilerini İslam dâvâsına nispet ettikleri halde, futbolizm ve din kavramı konusunda futbolizmin “baş rahibi” konumundaki FIFA Başkanı kadar dahi bir kavrayış düzeyine sahip olmayanlara, kendilerine takdim edilen “futbolizm üstü hadis” paketine fit olmalarının utancı kalacak.

Halil Çiloğlu ve Şükrü Hüseyinoğlu, Gurbet 24 Tv'de "İslam'da Nikah ve Güncel Sorunlar" konusunu konuştular.

Kur'an Yurdu'nun konuğu bu hafta Şükrü Hüseyinoğlu idi. Hüseyinoğlu "Dar Fıkhi Yaklaşım İle Tevhidi Yaklaşım Farkı" başlıklı bir konuşma yaptı.

Kendimizi beri görsek, Kur’ani ölçüler içinde bunun tamamen yanlış bir itaat ilişkisi olduğunu dillendirsek de, şeyh-mürit ilişkisi düzleminde bir tarikat yapılanma biçiminin kendisini “tevhidi” olarak niteleyen çevrelerde de yaygın/baskın olduğunu ifade etmemiz gerekir.

İşte bu laik sistem ve kesimler, Müslümanlara belli alanlarda, birtakım haklar vererek! sistemin genel gidişatına, özüne, putlarına, batıl hükümlerine "dokunmadan" yaşayabilecekleri, bireysel birtakım ibadetlerini yapabilecekleri, özgürlük alanları belirlemişler ve bunun dışına asla çıkılmaması gerektiği savını ileri sürmüşlerdir...

Buradaki formül, "hüküm laisizmden, dua İslam'dan" şeklindeydi. Katar'daki furmül de "Organizasyon futbolizmden, Kur'an kıraati İslam'dan" şeklinde.

Terörün, yani (ölçüsüz) şiddetin esas itibariyle İslâm’da yeri yoktur. İslâm kendisini kabul ettirmek için kesinlikle şiddetten medet ummaz, ummamıştır da. Aynı zamanda terör, ikrahın en yüksek boyutlusudur ki, İslâm ikrahın en küçüğünden, en büyüğüne kadar hiçbir boyutta olanına yer vermemektedir.

Böyle bir süreçte, zikrettiğimiz bunca yozlaşmanın ve Müslümanları sekülerleştirmenin müsebbibi olan laik bir iktidara destek uğruna Müslümanlarla vahdeti oluşturma çabalarını feda etmek sapması sürdürülürse, Rabbimizin huzurunda nasıl hesap verilecektir?
Makaleler
Hava Durumu