Pehlevi: Atatürk'ün Türkiye'de yaptığını biz de İran'da yapmak istedik

Devrik İran Şahı'nın ABD'de yaşayan oğlu Rıza Pehlevi, kendilerinin İran'da, M. Kemal'in Türkiye'de yaptıklarını yapmak istediklerini söylüyor.

22-06-2009


İslam ve Hayat

Devrik İran Şahı'nın ABD'de yaşayan oğlu Rıza Pehlevi, İran'da seçim sonrası yaşanan olaylarla ilgili CNN Türk'ün sorularını cevapladı. CNN Türk tarafından "Büyükannesi Azeri Türkü olan, dedesinden Atatürk hikayeleri dinleyerek büyümüş olan Rıza Pehlevi" şeklinde takdim edilen Pehlevi, kendilerinin İran'da, Atatürk'ün Türkiye'de yaptıklarını yapmak istediklerini söylüyor.

Pehlevi bu konuda şu ifadeleri kullanıyor:

"Türkiye özgürlüğünü laikliğine borçlu olan bir ülke. Biz İran'da Atatürk'ün yaptığını yapmak istedik. Biz o kadar farklı iki toplum değiliz, geleneklerimiz benzer, coğrafyamız benzer. Ama iki ülke arasındaki farklılık gece-gündüz kadar keskin" dedi.

İşte devrik İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi ile CNN Türk'ün yaptığı röportaj:

Iran’da olanları bekliyor muydunuz?

Pehlevi: Seçim sonucu konusunda çok da şaşırmadım. Ama sokaklardaki tepki belli ki basit bir protestonun ötesine geçti. Artık mesele sadece bir aday ya da seçim değil, rejimin varlığı yasallığı sorgulanır hale geldi. Hamaney’in Cuma günü söyledikleri tabutun son çivisidir. Rejim belli ki muhaliflere sert bir tepkiye hazırlanıyor. Halk ayakta, haklarını talep ediyor. Bu dönemde uluslararası toplumun ne yapacağı önemliydi. Şu ana kadar söyleyebilirim ki daha önce görülmemiş bir destek ve dayanışma geldi. Sadece devletlerden değil, sıradan insanlardan geldi ki bizim için daha değerli.

Size içeriden bilgi geliyor mu? Özellikle dini liderler bu konuyu tartışıyor “birşeyler yapalım” diyorlar mı? Bir fikir ayrılığı var mı?

Pehlevi: Bakın, Humeyni’nin gelişinde bile bizdeki din adamları bu Ulema Rejimi sisteminin dışındaydı. Bunun bir nedeni tabii Şii İslam’da Ulemanın yönetimde olması prensiplere aykırıdır. Dindeki “Güçlerin sınırı ve çoğulculuk kuralı” çiğnendi. Bugün artık Ulema’nın da bir tavır alması gerekecek tıpkı paramiliterler gibi örneğin. Çünkü artık momentum halktan yana. 30 yılın sonunda milletin vakti geldi. Hamaney’in etrafındaki o dar grupta hızlı bir ayrışma görüyoruz. Bir karar vermeleri gerekecek. Ya sonuna kadar rejimi destekleyecekler ya da bir noktada yavaş yavaş halkın taleplerine kulak verecekler.

Nihai senaryo sizce nasıl? Iyi ve kötüsüyle?

Pehlevi: Yıllardır benim gibi laik demokratlar şunu söylüyorduk. “Bir şii teokrasisi altında biz asla gercek meşru bir demokrasi sağlayamayacağız”. Bunun en büyük örneği sizsiniz. Laikliğin değerini daha iyi anlayan bir ülke yoktur bu bölgede. Dini yönetim olduğunda neden meşru ve demokratik bir yönetim olmayacağı sizinle ortada. Ankara’da, İstanbul’da Türkiye’nin her yerinde bu davanın hergün örnekleri veriliyor.

Tam yanınızda komşunuz biz İran, modern tarihte teokrasi ile yaşayan tek ülke olduk. En son teokrasi örneği 12. Yüzyılda Avrupa’daki engizisyon dönemiydi. Teokrasi bize zarar verdi. Insanlara, özgürlüklere, kadınlara, azınlıklara zarar verdi. Çözüm nedir? Parlamenter laik bir demokrasidir. Din ve devlet işlerinin net bir şekilde ayrılmasıdır. Yeni bir Anayasa’dır. Bunu konuşmak için şimdi erken olabilir ama nihayetinde halkın egemenliğini geri getirecek olan bu modeldir.

Ama pekçok uzman da rejimin 30 sene sonunda bütün yapılarıyla çok sağlam oturduğunu düşünüyor.

Pehlevi: Sovyetler Birliği ya da Doğu Avrupa için de aynı şeyi söyleyebilirdiniz. KGB vardı, gizli polis vardı. Güya gücü kemikleşmişti. Sizce halk İran’da camiye mi çok gidiyor yoksa başka yere mi? İran’da olan budur. Yönetim o kadar kötü ki, insanların inancı bile zayıfladı. Ha, herkes dini terketti demiyorum ama ulemanın yapısal gücü zayıfladı. Din adına bu yönetim kendi içinde bile o kadar kötü şeyler yaptı ki artık dindarlığa kötü gözle bakılır oldu.

Peki ne var ellerinde? Gizli polis var. Eli sopalı adamları var. Ama daha öteye gidemiyor. Sivil topluma, özel sektöre çarptığı anda duruyor. Baskı yapabilirler. Ama artık sistem olarak saygınlığını yitiriyor. Rejimin çekirdek destekçileri yüzde 10’dur. Hadi diyelim buna bir şekilde bir yüzde 10 daha eklesinler. Karşılarında 55 milyon var. Rejim artık Dr Yezdi gibi kendi içindekilere bile hoşgörü gösteremiyor.

Sayın Hamaney “kaybet-kaybet” senaryosu ile karşı karşıya kaldı kendi hatası yüzünden. Seçimdeki hatayı kabul etse rejime utanç gölgesi düşecekti. Şimdi bütün gücüyle halkı baskı altına almaya çalışıyor. Rejimin meşruiyeti artık tamamen tartışılır. Bu işin ucu referanduma kadar gider.

Kaderin garip cilvesi Babanızın eski düşmanları ile yollarınız birleşti. Onlar yüzünden buradasınız. Ama onların davasını savunur haldesiniz. İçiniz acımıyor mu? Bunu nasıl açıklıyorsunuz kendinize?

Pehlevi: Bu artık bireylerin kendi meselesi değil, prensip meselesi. Beni de sevmeyenler vardır. Ama mesaj ne? Ne için uğraşıyoruz? İranlılar bütün dünyadaki özgürlükleri hak ediyor mu? Bu konuyu üstlenecek kabiliyetimiz var mı? Yanıt evetse, vatanının seven her İranlının ideolojisi ne olursa olsun tek bir dava için çalışması gerek: Özgürlük ve insan hakları.

Dün benim babama karşı olan birisiyle aynı davayı savunuyorsam, geçmişe bakmam. İleriye bakarım. Bu nesle ve yarına sorumluluğumuz var. Ülkemize ve milletimize borcumuz var. Nerede, kimi istediğine halkımız karar versin. Özgürlük için Babamı deviren eski Devrimcilerle birlikte miyim? Oyle olsun. Kimseye garez tutmam, kin gütmüyorum. Tam tersine. Uzlaşı ve af gerek.

Bugün Devrim Muhafızı olan birisi ya da rejimde resmi görevi olan birisi bu yapının dışına çıkmak ve hayatını sürdürebilmek istiyorsa geleceğin İran’ında onlara da yer var. Katılmak zorundalar. Benim yaşımdayken Devrimi yapanlar Irak’la savaşa gittiler. Vatandaşlarını korumak için hayatlarını verdiler. Şimdi Sayın Hamaney dönüp o vatandaşlarını vurmalarını istiyor. Yaparlar mı? Bence yapmazlar. Bu rejimin dışında hayat kurabilmeliler mi? Elbette.

Benden de halkım görev isterse yaparım. Ama ona kadar tek amacım var. Özgürlük için mücadele. Ülke tarihindeki en felaket yönetim performansı bu rejimde. Uluslararası camiaya tavsiyem, İran halkına yatırım yapmanın tam zamanı... Değişim ve ülkenin kaderi için tek belirleyici olması için.

Değişim olacak mı?

Pehlevi: Umarım olur. Aksi takdirde büyük bir trajedi ile karşılaşırız. Tienanmen’i hatırlıyoruz. Dünya gerekli tepkiyi vermesi gerektiğinde vermezse neler olur gördük. Ama Güney Afrika’da da neler olabildiğini gördük tepki verilince. Yıllarca bana Batılılar “Eee, Iran halkı niye tepki vermiyor” diyorlardı. Buyrun, bayanlar baylar.. Yıllarca söylediklerimiz artık gözlerimizin önünde gercek oluyor.

Milletin burasına geldi. Artık bıktılar. Güvenlik, konuşma özgürlüğü istiyorlar. Sizlerde olanı biz de istiyoruz. Başımızın üzerinden yöneticilerle konuşmaya devam mı edeceksiniz? Yoksa nihayet halkın sesini duyacak mısınız?
Batı düşmanları nasılsa her fırsatta sizi düşman görmeye devam edecek. Halkla temas kuracak mısınız? Destek verecek misiniz? Müdahale etmek değil bu. Bizim haklarımızı savunun.

Türkiye komşu olarak ne yapabilir?

Pehlevi: Türkiye özgürlüğünü laikliğine borçlu olan bir ülke. Biz İran’da Atatürk’ün yaptığını yapmak istedik. Biz o kadar farklı iki toplum değiliz, geleneklerimiz benzer, coğrafyamız benzer. Ama iki ülke arasındaki farklılık GECE-GUNDUZ kadar keskin. Neden? Çünkü Anayasanız var, laik sisteminiz var. Allah’ın temsilcisi olduğunu iddia eden ve devletin herşeyini, medyayı kontrol eden, yargıyı, polisi idare eden birisi yok. Bundan en fazla etkilenecek olan da sizsiniz.

Herşeyi de yöneticilerinize bırakmayın. Hükümetinizin üzerindeki yükü hafifletin. Türkiye, gazeteciler, akademisyenler, öğrenciler, sanatçılarıyla İran’lılarla temas kurmalı. Bizi en iyi siz anlarsınız. Bu bir şekilde bütün bölgeyi etkileyecek. Açık, sorumluluk sahibi, barışçı bir İran sadece demokrasi ile olur. Bunun etkisi de bütün bölgede hissedilecektir.

Etiketler : #Pehlevi:   #Atatürk'ün   #Türkiye'de   #yaptığını   #biz   #de   #İran'da   #yapmak   #istedik   
YORUMLAR
  • ömer bitlis   22-06-2009 13:11

    "Tam yanınızda komşunuz biz İran, modern tarihte teokrasi ile yaşayan tek ülke olduk. En son teokrasi örneği 12. Yüzyılda Avrupa’daki engizisyon dönemiydi. Teokrasi bize zarar verdi. Insanlara, özgürlüklere, kadınlara, azınlıklara zarar verdi. Çözüm nedir? Parlamenter laik bir demokrasidir. Din ve devlet işlerinin net bir şekilde ayrılmasıdır. Yeni bir Anayasa’dır. Bunu konuşmak için şimdi erken olabilir ama nihayetinde halkın egemenliğini geri getirecek olan bu modeldir." Yukarıda söylenmek istenen, Şeriat varken İranda Devletin içini boşaltamıyoruz, halkı köleleştiremiyoruz, parlementer laik demokrasiyi getirtebilirsek egemenliğimizi sağlayabiliriz... Şerefsiz...

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN