

"kadar" Arama Sonuçları

Kur’an bize kıssalarını hikâye olsun diye anlatmıyor. Bugün bu kıssaların gerçekliği kapımızı çalmış durumda ve bizden safımızı belirlememizi istiyor. Önemli olan, şer ve ihanet odaklarını görüp hakkın ve haklının yanında olup gücümüzün yettiği kadar İslam ümmetinin haklı davasına omuz vermektir.

Dinler tarihi uzmanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz, hafta sonu konuk olduğu İktibas Dergisi’nde, doğuşundan bugüne siyonizmin nasıl geliştiğini ve bugün bütün dünyanın gözü önünde nasıl bu kadar pervasızca hareket edebildiğini anlattı.

Siyonist vahşi katillerin bütün insanlığın gözleri önünde ve tüm insani değerleri hiçe sayarak Gazze halkına yönelik gerçekleştirdikleri soykırım bugün (2 Kasım Perşembe) 27'nci gününde bütün şiddetiyle ve vahşetiyle devam ediyor. Siyonist katillerin saldırılarında şimdiye kadar şehit edilenlerin sayısının 9061'i bulduğu, bunlardan 3760 kişinin çocuk, 2326 kişinin ise kadın olduğu duyuruldu.

Siyonist vahşi katillerin bütün insanlığın gözleri önünde ve tüm insani değerleri hiçe sayarak Gazze halkına yönelik gerçekleştirdikleri soykırım bugün (1 Kasım Çarşamba) 26'ncı gününde bütün şiddetiyle ve vahşetiyle devam ediyor. Siyonist katillerin saldırılarında şimdiye kadar şehit edilenlerin sayısının 8796'yı bulduğu, bunlardan 3648 kişinin çocuk, 2290 kişinin ise kadın olduğu duyuruldu.

AKP Hükümeti, toplumdan yükselen İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere AmeriKAN üslerinin kapatılması taleplerine kulaklarını tıkıyor, somut bir adım atmak yerine miting yaparak dostlar tepkide görsün politikası uyguluyor.

İslami Direniş Hareketi (Hamas) Sözcüsü el-Kanu', siyonist işgal rejiminin aslında Aksa Tufanı'nın başlamasından bugüne kadar geçen 24 gün içinde cephede direniş karşısında çok önemli kayıplar verdiğini, sıkıntılar çektiğini, direnişin vurduğu ağır darbeler karşısında kayıp vermeye ve zorlanmaya devam ettiğini ama cephedeki kayıplarının intikamını sivil, silahsız ve savunmasız insanlardan çıkarmaya çalıştığını vurguladı.

Filistin halkıyla empati yapabilme noktasında, İslâm coğrafyasında belki de en hassas halk, Güney Afrika Müslümanları. Dışarıdan gelip yerleşerek, bir halkın yüzyıllardır yaşadığı toprakları işgal eden ve 1948’den 1990’lara kadar akla hayale gelmedik zulümleri uygulamaya koyan “Beyaz” ırkçıların kurduğu Apartheid rejimi, bugün İsrail’in uygulamalarında yaşamaya devam ediyor. Her iki yönetimin de 1948’de sahneye çıktığı gerçeği, meselenin bir başka hatırlatıcı unsurunu oluşturuyor.

Siyonist işgal rejiminin bölgeye yönelik son saldırılarının başlamasından şimdiye kadar 47 ailenin tüm fertleriyle nüfus kayıtlarından silinecek derecede imha edildiği bildirildi.

Peygamberi Kur’an’dan ayırmak mümkün değildir. Zira peygamberin son nefesine kadar görevi Kur’an’ı anlamak ve uygulamak olmuştur. Kur’an’ı kabul ederiz ama peygamberi saf dışı bırakırız anlayışı ne akla ne de nakle uygun değildir.

Fransız basınındaki habere göre, Nanterre kentinde 27 Haziran’da Cezayir asıllı bir gencin polis kurşunuyla öldürülmesinin ardından başlayan gösterilerin 7. gecesinde şu ana kadar başkent Paris civarında 17 kişi gözaltına alındı.

Bir de, demokrasi kötüdür, laiklik şöyle şöyle din dışıdır vb. demek aslında bir şey demek değildir. Esas belirleyici olan, “demokrasi kötüdür”den sonra kuracağımız cümledir. Devamında “İslam iyidir” cümlesini kurarsak, yerde ve gökte, âfakta ve enfüste, ezelde ve ebette en büyük doğruyu söylemiş olacağız. Platon’dan bu yana pek çok demokrat da demokrasiyi eleştirmektedir. Demokrasi için “yetmez ama evet” diyenler azımsanmayacak kadardır ama bu insanlar seçimlerini Allah ve Rasûlden/Rasûllerden yana yapmadıkları müddetçe, bir şey demiş sayılmazlar.

Müslüman Kur'an ahlakıyla inşa olur. Bu ahlak önce kendinden başlayan ve sonra en yakınını inzar etmeyle devam eden bir ahlaktır. Topu taca atmadan “ama, lakin...” demeden ertelemeden hemen şimdi değişime başlamaktır... Herkes bir seçim yapıyor muhakkak. Peki bizler, kendini İslam’a nispet etmişler şimdiye kadar nasıl bir seçim yaptık ve bundan sonrası için seçimimiz nedir?

Abluka nedeniyle seyahat hürriyeti olmayan yaklaşık 2 milyon Filistinli Müslüman, çok istisnai durumlar hariç Gazze dışına çıkamıyor. Gazze’ye gelecek mal ve hizmetler ise ancak siyonist rejimin uygun gördüğü ve izin verdiği kadar oluyor.

İşte böylesi şerefli, şanlı, değil sadece o günkü Mekke’de, tüm tarihin en mühim günü olarak kaydedilecek bir gecede Allah vahyini peygamberine sunuyordu. O peygamber ki o güne kadar da kitap nedir, iman nedir bilmiyordu… (42/52) İşte ondan bu gece oldukça hayırlı, bin aydan da, bin yıldan da hayırlı bir gece idi.

Müslümanlar açıklıkla insanları Allah’ın dinine çağırır, İslam’dan başka hiçbir düzen, sistem, ideoloji ve yaşama biçiminin yeryüzüne hayır, bereket, kardeşlik, saygı ve sevgi getiremeyeceğini, avazları çıktığı kadar söyleyebilirlerse, o zaman bir şahitlikten bahsedilebilir. Yoksa mevcut siyasi partilerden birine eklemlenip, rejimin ‘güvenlikli’ mekanlarını siper edinerek, sisteme göz kırpan aktivitelerle şahitlik yapmak pek sahici görünmemektedir.

Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7'lik deprem 10 ilde büyük yıkıma yol açtı. Depremin ardından dün meydana gelen Elbistan merkezli 7.6'lık deprem yıkımı artırdı. Kahramanmaraş'ta yıkılan yüzlerce binanın dışında çevre illerde de yüzlerce yıkım haberi geldi. Depremde Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa'da yüzlerce bina yıkıldı. Şu ana kadar 3 bin 419 kişinin hayatını kaybettiği, 20 bin 426 de yaralı olduğu açıklandı.

Bu sabah meydana gelen depremde şu ana kadar 912 kişinin yaşamını yitirdiği, 5 bin 385 kişinin yaralandığı, 2 bin 818 bina yıkıldığının tespit edildiği açıklandı.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi futbolizmin “haccı” niteliğine haiz bu organizasyon sona erdiğinde, kendilerini İslam dâvâsına nispet ettikleri halde, futbolizm ve din kavramı konusunda futbolizmin “baş rahibi” konumundaki FIFA Başkanı kadar dahi bir kavrayış düzeyine sahip olmayanlara, kendilerine takdim edilen “futbolizm üstü hadis” paketine fit olmalarının utancı kalacak.

Terörün, yani (ölçüsüz) şiddetin esas itibariyle İslâm’da yeri yoktur. İslâm kendisini kabul ettirmek için kesinlikle şiddetten medet ummaz, ummamıştır da. Aynı zamanda terör, ikrahın en yüksek boyutlusudur ki, İslâm ikrahın en küçüğünden, en büyüğüne kadar hiçbir boyutta olanına yer vermemektedir.

Türkleştirilmiş Müslümanlıkta itikada, ibadete kadar varan birtakım değişiklikler hedeflendiği görülebilmektedir. 20. Yüzyılda Türkiye’de Cumhuriyet’ten sonra çeşitli seviyelerde bu denenmiştir. İbadet pratiği üzerinde bazı tecrübeler yapılmak istenmiştir, camileri kiliselere benzetmek, musiki âletleri koymak, bunlar arasındadır. İbadet dilinin türkçeleştirilmesi ise başlıbaşına mühim bir operasyondur.
Makaleler
Hava Durumu