"İslam İşbirliği Teşkilatı" demek doğru mu?

Müslümanların sorunlarını çözmek için toplanan “sorunlu” İİT teşkilatı kuruluşundan beri Müslümanların uluslararası arenada hangi sorununu çözdüğü veya çözmediği gerçekten merak konusu. İslam gibi bir dinin, Müslüman bir ümmetin adına kurulan bir örgüt kendi toplumuna bu kadar yabancılaşır mı, bu kadar ikiyüzlü davranır mı anlamak zor doğrusu. O halde bu işbirlikçi teşkilata İslam isminin kullanılması İslam dinine ihanet, Müslümanlara hakaret değil mi?

07-09-2025


İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), 1969 yılının Eylül ayından beri Müslümanların sorunlarına güya çözüm üretmek için zaman zaman toplanmaktadır. Ki söz konusu örgüt kuruluşundan bu yana 55 yılını geride bırakmış olgun yaşta diyebileceğimiz bir teşkilattır. Her üç yılda bir olağan toplantılarını periyodik olarak yerine getiren teşkilat, 25.8.2025 tarihinde Filistin/Gazze’yi görüşmek üzere Cidde’de olağanüstü bir toplantı gerçekleştirdi. Daha önce Haziran ayında İstanbul’da yapılan ve kınamayla sonuçlanan toplantıyı aratmayan Cidde toplantısı da insan aklıyla alay eden, basiretsizlik ve ilkesizlik örneği bir toplantının ötesine maalesef geçemedi.

Müslümanların sorunlarını çözmek için toplanan “sorunlu” İİT teşkilatı kuruluşundan beri Müslümanların uluslararası arenada hangi sorununu çözdüğü veya çözmediği gerçekten merak konusu. İslam gibi bir dinin, Müslüman bir ümmetin adına kurulan bir örgüt kendi toplumuna bu kadar yabancılaşır mı, bu kadar ikiyüzlü davranır mı anlamak zor doğrusu. O halde bu işbirlikçi teşkilata İslam isminin kullanılması İslam dinine ihanet, Müslümanlara hakaret değil mi?

Örgüte üye ülkelerin her biri ya Nato üyesi ya da BM üyesi, hal böyle olunca bu Müslüman ülkeler Gazze veya Müslümanların lehine hiçbir karar alamazlar. Sadece kınama yayınlayabilirler, zaten iki milyar insanı temsil eden bu örgütten mevcut haliyle beklenen de bu. Çünkü bağımsız İslami bir kuruluş değil, sadece İslam’ın adı teşkilata isim olarak kullanılıyor, ama ipin ucu ümmetin düşman olarak gördüğü devletlerin elinde olduğunu sakın unutmayalım. Teşkilatın yüklendiği görev tıpkı mescidi Dırar’ın yüklendiği göreve benziyor. Eğer örgütün üyeleri münafıklık özelliğini taşımamış olsalardı New York da 28-30 Temmuz arası yapılan toplantıda Gazze’nin gerçek temsilcisi olan Hamas’ı satmazlardı.

Toplantı sonuç bildirgesi sadece İsrail’i kınamakla kalmadı İşgalin sona ermesi için BM’den ABD’den de utanmadan yardım talep edildi. Zaten kınamaları da kafirleri sinek vızıltısı kadar dahi rahatsız etmiyor ve edemez de. Yahu adamlar her platformda Siyonistlere olan desteğin süreceğini ve İsrail’in orada yaşayacağını söylüyorlar fakat bizim Müslüman kılıklılar hala onlardan yardım bekliyor ve medet umuyor. Neymiş uluslararası toplumu göreve çağırıyorlarmış. Söyleme dikkat edersek, sanki tüm dünyada işler ve ilişkiler bir hukuk içerisinde işliyor da bizim Müslümanlarda hukuka saygılı ya hani, bu yüzden bütün işlerin hukuk yoluyla çözülmesini istiyorlar ve bu yüzden ağabeylerini göreve çağırıyorlar. Biz Müslümanlar dünyanın en medeni, en insani, en adil hukukuna sahip olduğumuza inanıyoruz bu bir hakikattir ama bugün gelinen noktada hiçbir kuralı, hukuku olmayan Siyonist çete devletinin anladığı dil gerçekten hukuk mu? İki yıldır tüm insanlıkla alay eden ve tüm dünyanın gözünün içine baka baka adeta Gazze’yi haritadan silen, tüm değerleri yerle bir eden caniler güruhunu hala anlamadınız mı yoksa anlamazlığa mı yatıyorsunuz? Bizce ikincisi. Çünkü bu vahşeti sadece hayvanlar anlamaz, onlarda zaten anlamakla mükellef değil. Anlıyorsunuz ama konforunuz anlamanıza engel oluyor.

Sizin kınamanız tüm dünya kafirlerinin zalimliğini, zulmünü ve gücünü daha da artırdığının farkında mısınız? Çünkü kınamak veya şerh düşmek demek herkesin yerinde çakılı kaldığını gösteren ikiyüzlü bir eylemdir. 57 tane sözüm ona ülke bir araya gelmiş ortak bildiri yayınlıyor, hatta içlerinden bazıları “artık kınamanın ötesine geçmek gerek” falan diyor ama sonuç fiyasko. Yani seçilen cümlelerle halkın gazını almayı da ihmal etmiyorlar. Yahu farklı dinlerden insanlar bile Siyonistlerin yaptığı barbarlığa tahammül edemez oldu da bu teşkilata üye devletlerin başkanlarına ne oldu? Sınır kapısından kuş uçurtmayan ve Gazze’ye girecek her türlü yardımı engelleyen Firavunluk geleneğini sürdüren Mısır iktidarı ve yine ilişkileri kesme noktasında köklü bir boykota yanaşmayan ve İsrail’i 28 Şubat 1949 da dünyada devlet olarak ilk tanıyan laik Türkiye yönetimine ne demeli?

Ne diyebiliriz ki, tüm devletler aslına rücu ederken, varoluş sebebine ve kuruluş felsefesine de uygun hareket ediyor. Hele de kahrolası Suudi yönetimi. Bu yüzden de işbaşına gelenler ABD ve Batı emperyalizminin koltuk değneği olmaktan öteye geçemiyor. Hal böyle olunca da teşkilata üye ülkelerin bağımsız hareket etme imkanları yoktur. Bağımsız hareket etmek ancak İslam’ın ruhunu anlamakla ve Gazze’nin yiğit evlatlarının yöntemini benimsemekle olur. Onu da şu an sadece Yemen ve İran yapabiliyor. Bu satırları Allah için mezhepçi bir yaklaşımla okumayın ve sahada yaşanan hakikatlere ve İran’ın 45 yıllık ABD düşmanlığına bakın. Hasılı kelam İslam İşbirliği Teşkilatının şu an için Müslümanlara hiçbir faydasının olmadığı gibi zararı var diyebiliriz. Çünkü sureti haktan görünüp Siyonistlerle Müslümanlar arasında tampon vazifesi görüyorlar ve İslam’la, Müslümanlarla işbirliği değil, Siyonistlerle, ABD ve Batıyla işbirliği yapıyorlar. Hatta bu işbirliği o kadar derinlere uzanıyor ki İslam’ın ve Müslümanların izzet ve şerefini ayağa kaldıran bir avuç tevhid ehlini Filistin’den sürüp çıkararak yerine yerli Siyonist ve laik Mahmut Abbas zihniyetini iktidara getirmeye çalışıyorlar. Mutlak Doğru Allah’a aittir.

Venhar Yorum

Etiketler : #İslam   #İşbirliği   #Teşkilatı   #demek   #doğru   #mu?   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN