
"Ras" Arama Sonuçları

Hamas, siyonazi rejiminin silahlandırdığı Yaser Ebu Şebab liderliğindeki çeteye operasyon gerçekleştirdi. Çatışmalarda 50 çete üyesi öldürüldü. İşgal ordusuna ait İHA’lar ise çeteye destek için 4 Hamas mensubunu katletti.

ABD, İsrail-Filistin iki devletli çözüm konferansına katılmaması yönünde dünya ülkelerine çağrıda bulunurken, konferans sonrası İsrail karşıtı adımlar atacak ülkelerin yaptırımlarla karşılaşabileceği uyarısında bulundu.

Şimdilerde yeni bir konsile tanıklık ettik. Bu kez "Kuburilik (Kabirperestlik)" dininin Türkiye'deki başat temsilcisi Cübbeli kefen tüccarı, söz konusu kabir tapınmacılığı dininin diğer temsilcilerinden kalabalık bir topluluğu toplayıp bir deklarasyonda bulundu.

İşte bu noktada “gidenin yerine neyin geleceği” sorusu Suriye açısından da karşımıza çıkmaktadır. Görebildiğimiz kadarıyla, muhtemel Baas sonrası döneme ait iki yaklaşım öne çıkmaktadır: “Özgür Suriye” vizyonu ve “İslami Suriye” vizyonu.

Elias Rodriguez'in siyonist diplomatlara yönelik operasyonu gerçekleştirmeden önce yayınladığı manifesto:

Evet, tüm Nebiler (a.s.) ve beraberlerindeki mü’minler gibi Rasulullah (a.s.) ve beraberindeki ilk nesil de dönemlerinin “28 Şubat süreci”ne de “AKP süreci”ne de Rabbani ilke ve ölçüler üzere sebat ederek direnmişler, istikamette istikrar üzere olmuşlar, Âlemlerin Rabbi’nin ol dediği yerde olup dur dediği yerde durmayı bilmişlerdir.

Bir Müslüman, hiçbir zaman Allah’ın Rasulü’nün (sas) “ayaklarımın altındadır” dediği asabiyet duygusuyla diğer ırklara yaklaşamaz. Dolayısıyla Müslüman nezdinde her türlü milliyetçilik, ırkçılık; -bu, Kürtçülük olabilir, Türkçülük olabilir, Arapçılık olabilir- gayri İslami’dir!

Gündemine İslam'ın gelmesi seçeneğini almayanların, sarhoş düzenin sağ ve sol kanatlarını teşkil eden AKP ile CHP arasında papatya falı oynayarak ömür tüketmesi kaçınılmazdır.

İktibas’ın yeni sayısı “Siz Kiminle Müttefiksiniz?” manşeti ile çıktı. Müstekbir güçlerin küresel çatışmaları arasında Türkiye’nin aldığı pozisyonun değerlendirildiği derginin bu yeni sayısında, Müslümanların kendine dönük bir iç muhasebe yapma zamanının gelip geçmekte olduğuna dikkat çekiliyor.

Kur’an mehcur bırakılınca, ister ifraten, ister tefrit olarak ekseninden kaydırılınca, başka ne bekliyorsunuz ki?! İbadetlerin arasındaki bağ kesilince ve yanlış yerlere bağlanınca onlardan beklenen murad ortaya çıkmıyor, hikmet tahakkuk etmiyor ve beklenen hasıla da gerçekleşmiyor. ‘Beklenen hasıla’ derken bunun kişinin lehine kaydedilecek sevap kısmı bir tarafa öncelikle ‘rıza-i ilahiyi’ celp etmek ve cemaat/toplum olarak istenen yönde, nefislerimizdekini değiştirerek (Rad/11) ve bahşedilen nimet asliyle muhafaza edilmiş olarak (Enfal/53), sırat-ı müstakim üzre olup kalmak kastımız malumunuzdur.

İçinde bulunduğumuz zamanlarda, Türkiye Cumhuriyetinin 1974 yılından beridir dış politikasının stratejik hedefleri arasında bulunan ‘Kıbrıs Meselesi’, ciddi yara almış gözüküyor. Yaklaşık 50 yıldır birçok başbakan, bakan, bürokrat, general eskitmiş olan ve ‘Türk kardeşliği’ ve ‘Turancılık’ üzerinden halklara acılar yaşatılmış bu topraklarda bir arpa boyu yol alınamamış gözüküyor.

Vav Tv ve Radyo ile insanları Allah’a itaate, haramlardan kaçınmaya çağırırken, ATV ile her türlü fahşa ve münkerin propagandasını yapan, müfsit dizileri ve programlarıyla gayri meşru ilişkileri teşvik ederek aileyi ve toplumu ifsat edip çökertmeye çalışan bir medya organizasyonu.

Büyük Şeytan ABD'nin Adana başkonsolosluğu önünde dün yaptığı basın açıklaması sırasında kolluk kuvvetleri tarafından hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan Fevziye Şenoğlu özgürlüğüne kavuştu.

Filistinli gruplar, siyonazi çetesinin Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına karşı dikkat çekmek ve uluslararası baskı oluşturmak amacıyla yarın kapsamlı bir genel grev ilan etti. Yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki tüm Filistin topraklarında ve ülke dışındaki mülteci kamplarında hayatın tüm yönlerini kapsayan bir grev çağrısı yapıldı.

İnananların sayısı, tüm Rasuller ve Nebiler dönemlerinde tarih boyunca genelde azınlık olarak kalmıştır. Ancak Rabbimizin hiçbir buyruğunda kemiyeti, Allah’a ‘gönülden’ boyun eğen az sayıdaki kimselere tercih ettiğine dair bir delil yoktur.

Avrupa'da neşet eden ulus-devlet anlayışı, zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış, teker teker bütün toplumlar bu yola bile isteye girmişlerdir. Çünkü uluslararası düzende bir devlet olarak kabul edilebilmek için başta BM'nin onayından geçmek, bunun için de ön şart olarak, bir ulusa dayanmak, laiklik ve demokrasiyi kabul etmek, insan hakları, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etmek gibi ‘amentü’ye katılmak gerekmektedir. Yola çıkan veya çıkmayı düşünen her toplumun önderleri ya bunun farkında olarak işe başlamakta ya da bir şekilde kendilerine öğretilmektedir.

Ramazanda takva özlemimiz daha da coşuyorsa, Kur’an’a olan açlığımız dayanılmaz hale geliyorsa, Rasûlullah'a olan bağlılığımız bizi yerinde duramaz hale getiriyorsa, işte o zaman akidemizin düzgün olduğunu anlıyoruz.

Şunu bilmeliyiz ki, bugün iftar sofrası adı altında donatılmakta olan ziyafet sofraları dünya süsüne talip olmaya karşılık gelmektedir. Kitab-ı Kerim’in bizden istediği ise; Allah'ı, Rasulü'nü ve âhiret yurdunu istemek, tercihlerimizi bu yönde yapmaktır.
Makaleler
Hava Durumu