
"ONLARDAN" Arama Sonuçları
İslam Binasının Kesilen Kolonları
Kolon, bilindiği üzere bir yapının taşıyıcı unsurudur. Dolayısıyla yapı için olmazsa olmazdır. Bir binayı belli sayıdaki kolonlar ayakta tutar ve kolonlar birbirini tamamlar. Birinin yokluğunda diğer kolonlar da işlevini tam olarak yerine getiremez, bu itibarla yapı için hayati risk ortaya çıkar. İşte cihad yükümlülüğü de İslam binası için, herhangi bir yapıdaki ana kolonlardan birine tekabül etmektedir. Kendisi olmadan binanın ayakta kalamayacağı bir ana direk…
Kur’an bizim neyimiz olur?
Kur’an mehcur bırakılınca, ister ifraten, ister tefrit olarak ekseninden kaydırılınca, başka ne bekliyorsunuz ki?! İbadetlerin arasındaki bağ kesilince ve yanlış yerlere bağlanınca onlardan beklenen murad ortaya çıkmıyor, hikmet tahakkuk etmiyor ve beklenen hasıla da gerçekleşmiyor. ‘Beklenen hasıla’ derken bunun kişinin lehine kaydedilecek sevap kısmı bir tarafa öncelikle ‘rıza-i ilahiyi’ celp etmek ve cemaat/toplum olarak istenen yönde, nefislerimizdekini değiştirerek (Rad/11) ve bahşedilen nimet asliyle muhafaza edilmiş olarak (Enfal/53), sırat-ı müstakim üzre olup kalmak kastımız malumunuzdur.
Husilerden ABD ve İngiltere’ye, askeri gemilerinizi çekin uyarısı
Sana’daki askeri geçit töreni sırasında açıklama yapan Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Üyesi Muhammed Ali el-Husi, Kızıldeniz’deki ABD-İngiltere varlığının İsrail’i savunmak için bulunduğunu belirterek Husilerin onlardan korkmadığını, “Yemen halkı aleyhinde çalışan herhangi bir geminin batırılacağını” söyledi.
Bal arısı mı, bala üşüşen sinekler mi?
Bakın sinekgiller ailesinden kendisine bir-iki ayet vahyolunan birisi onlardan farklılaşarak arı oluyor ve neticede hem kendi ailesi hem insanlık için bu iki ayetten ötürü bir şifa üretiyor. Ürettiği çok değerli ürünü insanlar, kuşlar, hayvanlar, sinekler kısacası hepsi bu ilaçtan faydalanmak için yarışıyor.
Müslüman dediğin böyle mi olur?
Oysa hayır, Müslüman dediğin öyle olmaz. Bir Müslüman, kapitalizmin kitle uyuşturma, sevk ve idare aracı durumundaki, aynı zamanda aleni bir kumar endüstrisi olan futbolizm organizasyonu içinde yer almaz. Rabbimizin nüzul sürecindeki ilk emirlerinden olan "Ruczdan hicret" (Bkz: Müddessir, 5. ayet) ilkesi gereği, bu tür ortam ve organizasyonlardan uzak durur, hevasını ilah edinmiş insanların arasında mahcup şekilde poz verme zilletine düşmez.
Farklı boyutları ve merhaleleriyle “Hicret”
Vahyin ilk inzal sürecinde hicret emrinin yer aldığı bir diğer ayet, Müzzemmil sûresi 10. ayettir. Rabbimiz bu ayette “Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzelce ayrıl (vehcurhum hecrân cemîla)” buyurmaktadır. Bu hicreti “siyasal/kurumsal hicret” olarak nitelemek mümkündür.
Terfîh...
Suudi Arabistan’da eğlence sektörü bizzat devlet eliyle organize ediliyor ve bu işin başında da Turkî Âl-i Şeyh adında biri bulunuyor. Resmî olarak “Eğlence Heyeti” (Hey’etu’t-Terfîh) isimli bir kurumun başkanlığını yapan Âl-i Şeyh, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MbS) en yakın adamlarından ve “bakan düzeyinde baş danışman” statüsünde. “Terfîh” kelimesi genel anlamda eğlence sektörünün bütün kollarını kapsayan nötr bir anlama sahipken, Âl-i Şeyh’in yönetiminde ülkenin gelenekleriyle savaşan ve Suudi gençleri kestirme yollardan “modernleştiren” bir içeriğe bürünmüş. “Terfîhe karşı değiliz, ama İslâm ahlâkını da korumalıyız” diyen çok sayıda Suudi âlim ve kanaat önderi, şu anda hapiste. Onlardan biri de, Kâbe’nin sevilen imamlarından Şeyh Sâlih Âl-i Tâlib.
Günün ayeti
Maide 51. ayet: Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli (dayanak ve sırdaş) edinmeyin. Zira onlar birbirinin velisidirler. İçinizden onları veli edinenler, onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğuna yol göstermez.
Mursi'ye yakışan, Mısır'ın sarayı mı, yoksa zindanı mıydı?
Bâtılın zail ve hakkın hakim olmasının şartları oluşmadan iktidar olmaya çalışmak, hem muktedir olamamayı, hem de aralarının mutlak olarak ayrıştırılması gereken hakla bâtılın birbirine bulandırılması sonucunu doğurur, kaçınılmaz olarak... Netice olarak Mısırlı Müslümanlara, Firavun düzeninin zindanlarında olmaktan ötürü ye'se düşmemelerini, bu bâtıl düzenin makam koltuklarının değil, onlardansa zindanlarının kendilerine yakıştığını ifade etmek istiyoruz.
AVM ve stadyum arası “Mescid”, cahiliye arası “İslam”
Cahiliyeye ve onun tüm biçimlerine, siyasi, ictimai, iktisadi, kültürel alanlardaki işleyişine itirazı olmayan, yeryüzünden fitnenin kaldırılması ve egemenliğin ancak Âlemlerin Rabbi’nin ölçülerine hasredilmesi iddiasından koparılmış, cahiliye bünyesinde kimi öğreti ve pratiklerine lütfen yer verilmesine razı olmuş, cahiliye içinde renklerden bir renk, tonlardan bir ton ve gök kubbede hoş bir seda olarak kalmayı kabullenmiş bir din algısı asla İslami değildir.
Müsait zamanlar Müslümanlığı
Bizi kuşatan şartları aşmaya, onlardan kurtulmaya çalışıyoruz. Yeter ki müsait olalım. Arkası gelecek inşaallah.
Gömleği önden yırtılan gençlere!
Genç kardeşim! Şeytan, senin gibi Peygamberin Medine’sindeki gençlere bile “haydi gelsene” çağrısını yaptı. Onlardan da bu çağrıya uyup senin gibi hata yapanlar oldu.
Feministler ve erken evlilik
Üniversite mezunlarının diploma kibri ile “Ayy yazııık! İnsancıklar okuyamamış.” küçümsemesi aslında kendinin de okuyamadığını gösterir. Âyet-i Kerime’de buyrulduğu gibi “Nice kitap taşıyan eşekler vardır.” Allah onlardan etmesin. Batının insanları daha bilgili olabilir fakat Doğu’nun insanlarında bilge daha çok. Hayat mektebinde okuyorlar.
Edepli bir gençlik umudumuzdur
Edebiyle evinde oturan kızdan daha hayalı bir Peygamber’in (sav) Ümmetiyiz. Edebi ve hayayı kaybeden bir ümmet, yok olmanın eşiğine gelmiştir. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) edeb mektebinde yetişen güzide sahabelerin edebiyle edeplenmemiz gerekmektedir. O’nun kendi dönemi için en hayırlı nesil dediği “Sahabe nesli” örneğimizdir. Allah onlardan razı olsun ki, bu dinde eksik kalacak hiçbir şey bırakmadan gittiler. Kapanmayacak çığırlar açtılar.
Ehl-i Kitap ve İşbirlikçileri Mü’minlerden Razı Olmazlar
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
İman edenler kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar
“İman edenlerin, Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu fasık kimselerdir.” (Hadid: 16)
Cehennem lüzumsuz değil!
16 Suriyeli mazlumun bindiği botun Ege'de batması sonucu hayatını kaybeden mazlum kardeşlerimizin bedenleri Bodrum sahillerine vurdu. Bu yavrucağız da onlardan biriydi.
A. Kalkan: Cemaatleşme Kur’an’ın bir emridir
İlkav'da "Cemaatleşme sorumluluğu" ile ilgili konuşan Ahmed Kalkan: Güzel insan olmamız ve mesajımızın güzel olması için, insanları başka şeye, tartışmalı teferrruata değil; sadece Allah’a, Allah'ın mutlak doğrularına, yani hakka dâvet etmemiz ve bunu herhangi bir hizip adına değil, “müslüman” isim ve sıfatımızla, İslâm’ın hizipler üstü temel prensipleri adına yapmamız gerekmektedir: “(İnsanları) Allah’a çağıran, sâlih amel işleyen ve ‘ben müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır.” (41/Fussılet, 33). Müslüman dâvâ adamı, âyetlerdeki bütüncül çağrıya rağmen; parçacı, hizipçi, cemaatlerinin yorumunu öne çıkaran bir yaklaşım sergileyerek kınanacak bir tavra düşebiliyor: “Onlardan dinlerini parçalayanlar ve kendileri de bölük bölük olanlar vardır. (Bunlardan) her fırka, kendi yanındakiyle sevinmektedir.” (30/Rûm, 32).
Bize, Müslümanların kanlarını hafife aldıran nedir?
İyad Kunaybi: Değerli kardeşlerim! Meydana gelen hadiseler ve yayınlar hissedemediğimiz cepheden zihniyetimizi şekillendiriyor. Öyle ki biz namaz kılan Müslümanlar, Müslüman kardeşlerimizin kanlarını hafife alıyoruz ve onlardan başkasının kanını onlardan fazla yüceltiyoruz.
Cami panosundaki âyeti kaldırttılar
Kadıköy İskele Camisinin elektronik panosunda yer alan, “Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır” mealindeki Maide Suresi’nin 51. Ayet-i Kerimesi müftüye de baskı yapılarak yerinden indirildi.
Makaleler
Hava Durumu


























































