Darbe'ye dur dedik, NATO'ya da diyelim!

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu üyeleri sordu: "Gazetelerinden, televizyonlarından, cümle basın yayın organlarından ve gündemlerinden yukarıda saydıklarımızı hiç düşürmeyenler, niçin NATO hakkında tek kelime etmiyorlar? ‘’Darbelere dur de!’’ diyenler, niçin NATO’ya selam duruyorlar? ‘’Darbelere hayır! Darbelerin beslendiği kaynak olan NATO’ya evet.’’ mi diyorlar?

07-02-2010


Konya İnanç Özgürlükleri Platformu üyeleri 126. haftada Kayalıpark meydanında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundular. Platform adına açıklamayı Muammer Durmaz yaptı.

Açıklamayı dikkatlerinize sunuyoruz:

"Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

“Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler. Doğrusu Allah, kendini bırakıp da yalvardıkları şeyi bilir. O güçlüdür, Hakîmdir.”

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Nasreddin hoca bir gün, bir dükkâna girer… ‘’Un var mı? Şeker var mı? Yağ var mı?’’ diye peş peşe sorar. Sorularına olumlu cevap alınca, ‘’Helva yapsana’’ der. Yani tüm imkânların olduğu bir yerde işin tatlıya bağlanmasını ister. Hiçbir mazeretin ve bahanenin olmaması gerektiğini vurgular. Hak, bütün zamanların içerisinde, gerçekleşmesi için sürekli imkânları var olan şeydir. Hak, gerçekleşmiyor ve ya gerçekleştirilmiyor ise ya inkâr ya ihmal ya da gaflet vardır.

Ülkemizde, hakka ve hakikate yapılan baskıların sembolü haline gelen başörtüsü yasağı, yine ülkenin en önemli gündemi… Bir başbakan hanımı askeri hastaneye, ziyaret için bile alınmıyor. Ve başbakan bundan rahatsızlığını açıkça ifade ediyor. Genelkurmay başkanı, ‘’Pişmanız, böyle bir şeyi savunmanın imkânı yok’’ diyor. Halk, kaldırın bu yasağı diye feryat ediyor. Ülkenin dört bir yanından, özgürlük sevdalıları bu yasağa karşı yıllardır süren bir direniş gösteriyor. Haydi, kaldırın bu yasağı! Elinizdeki bütün mazeretler ve bahaneler tükendi. İşi tatlıya bağlayın. Yoksa ihmal ve gafletten daha büyük bir konumda olmuş olacaksınız.

Başbakanlık sızlanma, Genelkurmay Başkanlığı pişmanlık ifade etme yeri değildir. Meclis çocukça kavgaların yapılacağı bir yer hiç olmamalıdır. Madem herkes istiyor; öyleyse bu yasak bir an önce kalkmalıdır. Bu yasağın kaldırılması diğer hak ve adaletin gerçekleşmesi alanındaki yasakların kalkmasına bir başlangıç olmalıdır.

Bu arada ‘’Emaysa’’ gibi darbe mahsulü baskıcı uygulamaların kaldırılması özgürlükler açısından, umut verici olmasa da, bir zulmün kaldırılması noktasında sevindiricidir. Bizler kaldırılan baskılarla avunacak, onlarla umutlanacak değiliz. Biz hak ve adaletin mutlak tesisi için çalışılması gerektiğine inanmaktayız. Fakat yine de ışığın önündeki engellerin kaldırılmasını, nurun gelişinin müjdecisi olarak görmek isteğindeyiz.

Ülkemiz meclis kavgasıyla çalkalanırken, bir yandan da ülkemizde mini bir NATO zirvesi tertiplenmekte. Sessiz sedasız, NATO ülkemizde toplanıp, dünyanın kaderiyle alakalı kararlar almakta. İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığıyla tanınan Rasmussen’in genel sekreterliğindeki NATO, işgallerinin devamı, kan ve gözyaşı imparatorluğunun sürekliliği, Amerikan emperyalizminin çıkarları için, yeni planlar ve projeler yapmakta.

Ülkemizdeki darbeler, Ergenekon ve darbe planları hiç gündemden düşmemekte; özel harp daireleri, kozmik odalar, değişik adlardaki darbe planları sürekli konuşulmakta ama bu planların ve eylemlerin arkasında bulunan NATO ve onun soğuk savaş dönemi uygulamaları hiç gündeme gelmemektedir. Soruyoruz: "Gazetelerinden, televizyonlarından, cümle basın yayın organlarından ve gündemlerinden yukarıda saydıklarımızı hiç düşürmeyenler, niçin NATO hakkında tek kelime etmiyorlar? ‘’Darbelere dur de!’’ diyenler, niçin NATO’ya selam duruyorlar? ‘’Darbelere hayır! Darbelerin beslendiği kaynak olan NATO’ya evet.’’ mi diyorlar? Özel harp daireleri kaldırılsın, NATO’nun önderliğinde yenileri mi kurulsun istiyorlar? Bu sessizlik zihnimizdeki soru işaretlerini çoğaltmakta, endişelerimizi arttırmaktadır.

NATO toplantısının bir numaralı gündemi Afganistan… İşgalci NATO birlikleri, ‘’Emperyalist Amerika’nın öncülüğünde Afganistan’da daha fazla nasıl kalabiliriz?’’in hesaplarını yapmak için toplandılar. İşgal bölgelerinin geleceğini, Afganistan üzerinden hesaplıyorlar. Onların varlığı bilmelidirler ki işgale karşı duranları da var kılacaktır. Onların zulümleri, zalime karşı direnişi de doğuracaktır. Hiçbir reel politik ve konjöktürel gerçeklik, işgalin ve işgalcinin yanında olmayı, onlara karşı sessiz kalmayı meşru gösteremez.

ZULME SESSİZ KALMAK, ZALİME ORTAK OLMAKTIR!

Uzak Asya’nın işgalci gücü Hindistan’ın Müslümanlar üzerindeki baskısı Keşmir’de direnişi İntifada’ya dönüştürmektedir. Yapılan baskılara ve zulümlere dayanamayan Keşmir’in Müslüman halkı, özgürlük ve adalet için, ayağa kalkmış, bir İntifada başlatmıştır. Özgürlük mücadelelerini selamlıyor, direnişin özgürlük getireceğini ifade ediyoruz. Selam olsun Keşmir’in yiğit evlatlarına… ve selam olsun özgürlük kavgalarına.

Özgürlüğün yalçın dağlarında, tabiat yeşerir oldu yeniden… Dudayevlerin, Mashadovların, Basayevlerin Hattapların yolu, yiğit komutan Seyf-ül İslam’ın şehadetiyle meyveye durdu yeniden… Özgür Kafkas dağlarının yiğit evladının şehadetini tebrik eder, kanlarının, özgürlük sevdalılarının dirilişlerine vesile olacağını ilan ediyoruz. Baskı ve zulüm var oldukça, direniş de var olacak. Şehitlerin kanları, direnişi zafere ulaştıracaktır. Onlar, istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.

Darbesiz, zulümsüz, baskısız; yanlış olanın yasak, doğrunun hür, özgürlüğün özgür olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 127. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere

Allah’a emanet ederiz."

(Kaynak: Platorm Haber.net)

Etiketler : #Darbe'ye   #dur   #dedik   #   #NATO'ya   #da   #diyelim!   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN