Türkiye, çok dinlilik, çok kıblelilik sorununun yoğun olarak yaşandığı bir ülke.

 

İnsanlar aynı anda hem Müslüman (!), hem kapitalist, hem Kemalist, hem Şamanist vs olabiliyorlar.

 

Ev ve dükkanlarda duvarda yan yana Ayet'el Kürsi, M.Kemal posteri, nazar boncuğu üçlemesini görebilirsiniz mesela. Kısacası bir tutam İslam (!), üzerine bir tutam Kemalizm, bir tutam da Şamanizm... Yerseniz.

 

Çok dinlilik, çok kıblelilik denilince bu ülkede benim aklıma ilk gelen Haydar Baş olmakta.

 

Bu mevtanın beşinci ölüm yıldönümüymüş ve taraftarları bu vesileyle onu uçurmaya devam ediyorlar, "şeyh uçmaz, müritler uçurur" fehvasınca.

 

Nasıl uçurmasınlar ki, bu "şeyh" bizzat kendini de uçuran tiplerdendi. 

 

"Necef'te türbesine girince Hz. Ali efendimiz kollarını açıp 'Ooo torunum hoş geldin' deyip bana sıkıca sarıldı" deyip, koca bir salonu dolduran müritlerinden alkış almış biridir kendisi neticede.

 

İşbu çakma torun, aynı anda hem Sünni hem Şii, hem Kadiri hem Kemalist, hem Müslüman (!) hem kavmiyetçi, aynı anda hem Ehl-i Beyt hem Putin muhibbanı olmakla, çok dinlilik, çok kıblelilik rekorunu elinde bulunduyordu.

 

Tüm bunların yanı sıra, bizatihi kendi el yazılarıyla, konuşmaları ve gerek tercüme ettirdiği gerekse yazdırıp okullarda okuttuğu ders kitaplarıyla deist olduğunu alenen ortaya koymuş olan M.Kemal'i ölümünden 70 yıl sonra hafız ve haza Müslüman (!) yapma başarısına sahip biriydi.

 

Ne diyelim, Rabbim onu M.Kemal'le, bizleri ise yegâne önderimiz Rasulullah (a.s.)'la haşretsin.

 

(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)