

"terk" Arama Sonuçları

Yunanistan'ın sınırda ölüme terk ettiği göçmenlere karşı uyguladığı sert politikaları protesto etmek için bir araya gelen dernek ve vakıf temsilcileri, Taksim'de bulunan Yunanistan Konsolosluğu'na doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Kur’an’da, câhiliye kavramının dört ayette ve her birinde ayrı terkipler içinde kullanılmaktadır. Bu ayet-i kerimeler nüzul sırasıyla Âl-i İmrân 154, Ahzâb 33, Fetih 26 ve Mâide 50. ayetleridir. Kullanılan terkipler ise, yine sırasıyla ifade edecek olursak “zannel câhiliyye”, “teberrucel câhiliyye”, “hamiyyetel câhiliyye” ve “hukmel câhiliyye”dir.

“Sudan’da iktidar paylaşımı kavgası” başlıklı yazısında Ahmet Varol, şer’i hukuku terk ederek laik hukuka geçtiğini ilan eden Sudan’da yaşanan iktidar kavgasını özetledi, asker sultasının ‘sürenin dolmasına karşın’, sivil geçiş aşamasını başlatmadığını vurguladı.

Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistsn'da yaklaşık 10 yıl görev yaptıktan sonra ülkeyi terk eden Çinli eski polis memuru, tutukladıkları Uygur Türklerine "suçlarını" itiraf ettirene kadar işkence ettiklerini belirtti.

"20 Haziran Dünya Mülteciler Günü" dolayısıyla yapılan açıklamada, mültecilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekilirken,Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği raporuna göre savaş, şiddet ve zulüm nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısının giderek arttığına vurgu yapıldı.

Şeyh Ahmet Yasin’in ümmetin suskunluğunu Allah’a şikâyet eden haykırışı kıyamete kadar kulaklarımızda çınlayacak ve Filistinli kardeşlerimize adeta, “Siz ve Rabbiniz gidin Siyonistlere karşı savaşın, biz burada oturuyoruz” diyerek kendi hallerine terk edişimizin utancını unutturmayacaktır.

Vahiy, akla hitap eder. Akletmeden vahiy doğru anlaşılmaz, doğru yaşanmaz. Aklını vahye muhatap kılmayan ve vahyi selîm akılla aklederek doğru anlamaya çalışmayan kimse, üç günde bir hatim de yapsa, vahyi terk etmiş, Kur’an’ı mehcur bırakmış olur. Vahiy olmadan akıl, dosdoğru çalışmaz, insanı kurtarmaz. Tek kanatlı kuşun yükselip uçamayacağı gibi, bu durum da insanı dünyada huzura, âhirette ebedî ödüle götürmez.

Hicret, doğduğumuz veya doyduğumuz yerin Allah için terk edilemeyecek değerde olmadığını ilan etmek, Allah'ı her şeye tercih etmektir. Hicret, memleketinde müslümanca yaşayamayan bir mü’min için, Allah’ın geniş arzında mutlaka müslümanca ve insanca yaşanacak bir yer olduğunun bilincine varmaktır. Hicret; kavmiyetçilik, ırkçılık, şehircilik anlayışına vurulan darbenin adıdır. Ülke vatandaşlığından ümmet bilincine yükselmektir. Kendi memleketinin bâtıl yönetimine karşı mücâdele hazırlığıdır.

Bir Ayet, Bir Yorum yeni ders En'am 59: Mefâtihul Gayb Terkibi ve Akide Açısından Önemi

Nekbe kelimesinin Türkçe karşılığı "felaket"tir. "Yevmun Nekbet" / Felaket Günü, siyonist işgal rejiminin bağımsızlığını ilan edip 15 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal etmesini ifade etmek için Filistinlilerin kullandığı bir terkiptir. En-Nekbe'den (Büyük Felaket) 72 yıl sonra Filistinlilerin nüfusu dünya genelinde dokuz kattan daha fazla artarak 13 milyona ulaştı. Her yıl 15 Mayıs'ta anılan En-Nekbe'nin bu yılki yıldönümünde tarihi Filistin topraklarında Filistinli ve Yahudi nüfusu yaklaşık birbirine eşit hale geldi.

Takvânın aslı, önce şirkten, sonra günah olan fiillerden, daha sonra da günah olması muhtemel olan şüpheli hareketlerden kaçınmaktır. En son olarak da, kendisini ilgilendirmeyen (mâlâyani) faydasız ve lüzumsuz olan şeyleri de terk etmektir.

Esed rejimi ve Rusya’nın, sivil yerleşimlere yoğun bombardımanı nedeniyle İdlib’teki evlerini terk etmek zorunda kalan aileler, sığındıkları alanlarda soğuk ve açlıkla mücadele ediyor

2011 Arap Baharı sonrasında İslam coğrafyasında çıkan iç savaşlar yüzbinlerce can kaybına yol açtı. Milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldı. Bu acımazsız savaşlar ayrıca medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu’nun tarihi ve kültürel mirasını da tahrip etti. Yüzlerce tarihi eser hasar gördü, bazıları tamamen yıkıldı. Zarar gören veya yıkılan eserlerden bazılarını tanıyalım istedik.

Toplumsal olarak içimizde yaşayan Suriyeli mültecilerin bilmediğimiz yalnızlıkları, iyileştiremediğimiz veya iyileştirilmeye bekleyen hikâyeleri var. Dünya, çıkarı söz konusu olduğunda kendine göre kullandığı insan hakları safsatasını bu anneyle göz göze geldiğinde nereye koyacak? Savaşların, çatışmaların en büyük acısını yürekleri büyük kadınlar anneler taşıyor. Sanırım savaş annelerinin yalnızlığı hiçbir yalnızlığa benzemiyor, tıpkı 1992 Bosna Savaşı’nda benzer hikâyelere sahip annelerin ve kadınların yalnızlığı gibi.

Biz tek başına çıksak da fotoğrafta, arkada bizi terk eden bir biz var aslında. Bu ne korkunç bir 'selfie'! Egosuyla baş başa kalmış, surette bir görünen fakat arkada kendisinden çıkan bir kendiliğin dramı!

Bugün Resul yerde değildir, lakin mesajı yerlerdedir. Dişi kırık değildir, lakin mahşerde “Ümmetim Kur'an'ı terk etti” derken gönlü kırık olacaktır.

Bir başka araştırma bulgusu 2009 yılında yayımlanıyor ve ıssızlığın bulaşıcı olduğu tespitini yapıyor. Issızlık, insanın derinden hissettiği terk edilmişlik, değer verilmemek, işe yaramamak gibi hislerin yaşandığı bir durum. Kişi bu durumda yalnız kalmayıp aksine insanların arasına karışıyorsa, bu duygularını diğer insanlara da bulaştırıyor. Beynimizde bulunan ayna nöronları, karşımızdaki insanın his ve duygularını, davranışlarını biz farkında olmadan kopya ediyor. Bu bulgu, atalarımızı bir kez daha haklı çıkarıyor: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”

Öncelikle ifade etmek gerekir ki, ilk “Kur’an toplumu”nu oluşturan mü’minlerin hepsi Kur’an’ı anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okuyorlardı. İslami şahsiyeti ve hayatın bütün alanlarını vahiyle inşa etmek amacıyla tertil üzere Kur’an okuyor (Müzzemmil, 73/4; Ahzab, 33/34), Rasûlullah’tan (s) kitabın ve hikmetin eğitimini alıyorlardı. (Cuma Suresi, 62/2; Bakara, 2/129, 151; Âl-i İmran, 3/164). Bütün mü’minler okuyup eğitimini aldıkları Kur’an’dan anladıklarını, fıkhettiklerini hayatlarına taşımaya çalışıyor, birbirleriyle de fikir teatisinde bulunuyorlardı.

Yaşlıya saygı, çocukların, gençlerin, toplumun ve toplumu yönetenlerin görevidir. Yaşlılar yalnızlığa, ilgisizliğe ve yokluğa terk edilmemelidir. Yaşlılar çile çekmemeli, köşe başlarında dilenmeye mahkûm edilmemeli, evlerde veya huzurevlerinde yalnızlığa terk edilmemeli, aç susuz bırakılmamalı, hastane köşelerinde bekletilmemeli, horlanmamalı ve aşağılanmamalıdır.

Hicret, son çare olsa da, onu ümitsizlik halinde başvurulan bir hareket olarak görmek doğru olmaz. Çünkü hicrette aynı zamanda kuvvetli bir ümit, vaziyetin başka bir yerde daha iyi olacağına duyulan bir temenni ve beklenti vardır. Özellikle toplu halde yapıldığında, savaşta planlı geri çekilmeye benzemektedir. Ancak, hepsinden önemlisi, hicret, bir kişinin itikadı uğrunda malını-mülkünü fedâ etmesini ve sevdikleriyle yakınlarını terk etmesini ifade eder. Pek çok peygamber, imanları uğrunda hicret etmek zorunda kalmıştır. Hicretin hakikî ruh ve biçiminin temsilcisi olarak Kur’an’da Hz. İbrâhim zikredilmektedir (19/Meryem, 47-49; 60/Mümtehıne, 4)
Makaleler
Hava Durumu