
"sel" Arama Sonuçları

İsrail devletinin varlığına karşı yahudi bir kuruluş olan Nutrei Karta International (NKI) isimli topluluğun üyesi, antisiyonist haham Yisroel Dovid Weiss, siyonizmin sadece Yahudilik ilkelerine aykırı olmadığını, aynı zamanda Yahudi toplumunu İsrail’in Gazze ve Filistin’deki eylemleriyle ilişkilendirerek küresel çapta riske attığını söyledi.

Türkiye’den herhangi bir geminin katılmadığı filo İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tunus’tan gemilerle yola çıkıyor. Gemiler Akdeniz’de buluşup Gazze’ye doğru birlikte hareket edecek. Türkiye’den yaklaşık 100 kişilik bir delegasyon harekete katılmak için Tunus’a giderken, İtalya’dan 4 siyasetçi de filoya katılıyor.

Mayıs ayından bu yana Gazze Şeridi'nde yardım dağıtım noktalarında katledilen sivillerin sayısı 1898'e yükseldi.

Bugün küresel bir mücadele ve ayrışma sahası haline gelen Gazze sahasında Hüseyin (r.a.) ve sâdık yârenleri de sahadadır, Muaviye b. Süfyanlar, Yezid b. Muaviyeler, Ubeydullah b. Ziyadlar da sahadadır, Ömer b. Sadlar da, Kufeliler de… En çok göze batanlar da, kalpleriyle izzet timsali Gazze halkı ve direnişinin yanında, lakin kılıçlarıyla Amerikan emperyalizmi ve onun bölgemizdeki, arz-ı mukaddesteki işgal aparatı siyonizmden yana olanlar ile, kalpleri ve dilleri Gazzelilerden yana olmakla birlikte, fiiliyatta dünyevi endişe, korku ve beklentiler sebebiyle onları çağın Firavunlarıyla, Yezidleriyle başbaşa bırakan Kufelilerdir.

Filistin'e Yürüyüş Platformu, Türkiye dahil bölge ülkelerinin de imza koydukları ve Filistin halkı ve direnişine "1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözüm" adı altında siyonist işgali meşrulaştırma dayatmasında bulunan "New York Deklerasyonu"na dair bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada, "Filistin meselesine çözüm diye ortaya konulan bu yaklaşım, tamamen bir gasp ve işgal varlığı olan siyonist çetenin meşrulaştırılması ve Doğu Kudüs dahil Filistin’in 4’te 3’ünün bu işgal çetesine peşkeş çekilmesi anlamına gelmektedir" ifadelerine yer verildi.

Irak Kürt bölgesinde mağara arama faaliyeti sırasında metan gazına maruz kalarak hayatını kaybeden askerlerin sayısı 12'ye yükseldi. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Rabbim yüreği yanan ailelere sabır versin...

İngiliz/Amerikan işgal aparatı siyonazi çetesinin Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 55 bin 908'e yükseldiği bildirildi.

Şu an çözülen, Kürt meselesi değil PKK meselesidir. Kürt meselesi ise, Kürtlerin fıtri kimlik ve haklarının tanınıp bir hukuka bağlanmasıyla bir çözüm yoluna konabilecek bir konudur. Tabii ki bu meselenin asıl çözümü, fıtri hakları Rabbani öğreti ve ölçüler çerçevesinde güvenceye alan, kulların kullara tahakkümünü ortadan kaldıran ölçü ve hukuk dini olan İslam’ın egemen kılınmasıyla mümkündür.

İktibas’ın yeni sayısı “Siz Kiminle Müttefiksiniz?” manşeti ile çıktı. Müstekbir güçlerin küresel çatışmaları arasında Türkiye’nin aldığı pozisyonun değerlendirildiği derginin bu yeni sayısında, Müslümanların kendine dönük bir iç muhasebe yapma zamanının gelip geçmekte olduğuna dikkat çekiliyor.

İçinde bulunduğumuz zamanlarda, Türkiye Cumhuriyetinin 1974 yılından beridir dış politikasının stratejik hedefleri arasında bulunan ‘Kıbrıs Meselesi’, ciddi yara almış gözüküyor. Yaklaşık 50 yıldır birçok başbakan, bakan, bürokrat, general eskitmiş olan ve ‘Türk kardeşliği’ ve ‘Turancılık’ üzerinden halklara acılar yaşatılmış bu topraklarda bir arpa boyu yol alınamamış gözüküyor.

İnananların sayısı, tüm Rasuller ve Nebiler dönemlerinde tarih boyunca genelde azınlık olarak kalmıştır. Ancak Rabbimizin hiçbir buyruğunda kemiyeti, Allah’a ‘gönülden’ boyun eğen az sayıdaki kimselere tercih ettiğine dair bir delil yoktur.

ABD’nin himayesi altındaki siyonist işgal rejiminin, Gazze’deki Müslüman halka yönelik yıkıcı saldırıları artarken, ağır abluka ve tüm sınır kapılarının kapatılması Filistinlileri benzeri görülmemiş bir insani felakete ve açlığın pençesine sürüklüyor. Barbarların saldırılarında şehid olanların sayısı ise 900’e yükseldi.

Kısacası tarihsel anlayış ve kimlikler üzere rekabet yerine, Kitab-ı Kerim'in öğrettiği velayet bilinci (Bkz: Tevbe 71. ayet) üzere hareket etmekten başka çıkar yol yoktur.

Önce bu ayet-i kerimeyi okuyun, sonra Sabır (yalanda) Meşhur adlı kişinin aşağıdaki görseldeki yazdığını okuyun, son olarak da yazdıklarına dayanak kıldığı fotoğrafa dikkatlice bakın. Kitab-ı Kerim'in ne muhteşem bir hayat rehberi olduğunu bir kere daha müşahede etmiş olacaksınız.

İktibas Dergisi’nin Mart sayısı “Küfrün Kalesi Uluslararası Düzen” manşeti ile yayınlandı. Derginin kapak çalışmasında, dünyayı hakimiyeti altına almaya çalışan bu küresel düzenin koruyucusu ve işleticisi ana kurumlara simgeleri ile işaret edildi.

Şeklen aynı yöne, aynı Allah’a yönelmemize rağmen düşünce ve eylemlerimizin pusulası farklı yönleri göstermektedir. Kalıcı olan ahir hayatını değil dünya hayatını öncelediğimiz için daha dün Kur’an’ın elinin tersiyle ittiği bir toplumun kıblesine bugün şeklen olmasa da düşünsel, karakter ve mizaç olarak teslim olmuş vaziyetteyiz. Bu acınası durumdan bizi kurtaracak olan reçete malum, Allah’ın Kitabı ve Rasulün bizzat yaşadığı sünnetidir.

Kur'an'ın inzal olunmaya başladığı ay olma özelliği ve bu itibarla "Kur'an ayı" vasfı taşıyan Ramazan ayı nihayet yeniden bizleri selamladı. Hoş geldi, safalar getirdi.

Küresel sistemle tam entegre olmuş seküler/liberal/demokrat/muhafazakâr toplumu inşa etme sürecinde, mevcut iktidar erkleri, aile konusunda tam bir çıkmazın içine düşmüş gibidirler. Bütün eğitim hayatını pozitivist/maddeci/kapitalist değer yargıları ile dizayn eden sistem, ‘rızkın temini’ konusunda da aynı zihin kodları ile hareket ederek (yukarıda da değindiğimiz gibi), mensuplarını Allah’ın kefil olduğu bir konuyu sorgular hale getirmiştir. ‘Aile’ kurumunun yapı taşı olan çocukların bakım ve iaşesini (güya) destekleyerek, ebter olmaktan kurtulacağı zannına kapılmıştır.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Makaleler
Hava Durumu