
"odur" Arama Sonuçları

Selim Sezer: “Görünen tablo, içerdiği kısmi belirsizliklere rağmen İsrail’in başarısızlığını tescil eden bir tablodur. Filistin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaşayan Gazze, buna rağmen teslim olmamıştır.”

Bugün için “ümmet” sözcüğü, seküler kesimlerce, kullanımı Müslümanlara terk edilmiş, onlar lehine kendilerinin kullanım hakkından feragat ettikleri bir şekle bürünmüştür. Zira seküler dünya, ümmet yerine “ulus”u doğurmuştur! En az ümmet kadar dini /Kur’ani bir kavram olan “millet”i kullanmakta hiçbir beis görmezken, bu dünya, ümmeti kullanmaktan özenle kaçınmaktadır. Bunda da, ümmet kavramının halifelik yönetimiyle olan yakın alakasından kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk “kuyruk acısı” söz konusudur.

İslam hak ve ona dayalı adalet eksenli bir öğretidir ve İslam'ın iktidarı da Allah'ın tüm kullarına merhamet üzere adaleti sağlamayı esas alır. Fakat bu coğrafyada yaşayanlar, bir kişinin putlaştırılıp topluma dayatılması demek olan Kemalizm dininin, batıdan ithal bâtıl öğretisi adına ne cinayetler işlediğini, ne büyük zulümler irtikap ettiğini çok iyi bilir.

Əmisi ailə məzarlığında dəfn edilmişdi. Odur ki, İsmayıl daha əvvəllər dəfələrlə gəldiyi, hal-hazırda da əmisinin dəfn edildiyi bu yeri yaxşı tanıyırdı. Maşından düşdü və ailə məzarlığına daxil oldu...Asta-asta addımlarla getdi və əmisinin qəbrinin qarşısında dayandı. Qəbrin üstünə əmisinin şəkli vurulmuşdu, ilk baxışdan yenə qəribə hislər bürüdü içini...

Meselenin bu çıkmaza gelmesinin tesâdüfî olduğunu düşünmüyorum. Bunun kasten yapıldığını, fâilinin ise Angloamerikan dünyâ olduğunu düşünüyorum. Anlayabildiğim kadarıyla bu blok, temeldeki hedefi olan Çin ile hesaplaşmasını abluka siyâsetleriyle sınırlandırmış durumda. Çin’in kapanması da buna elverişli bir ortamı doğurmuş görünüyor.

Kadın sağlığı alanında cinsiyetsiz söylemlerin öne çıkarıldığını ve bu yeni dilin sağlık çalışanlarına dayatıldığını söyleyen ABD'li ebe Isabella Malbin, "İşim kadınların doğurmasına yardım etmek ama 'anne' kelimesini kullanmam yasaklandı" dedi.

Şimdi de okulun Sahibini tanıyalım: Rahman, Rahim olan Âlemlerin Rabbi Allah (cc) Kâinatın yegâne sahibi ve yetkilisidir. Büyüklükte eşi ve benzeri yoktur. Kâinattaki her varlık onunudur ve O’nun tasavvurundadır. Hiç kimse O’na hesap soramaz. O her an yaratma halindedir. Asla çocuk edinmemiştir. Öncesi ve sonu yoktur. Doğmamış ve doğurulamamıştır. Kâinatta ki her bir varlık O’na itaat ve tesbih eder. O hüküm ve hikmet sahibidir.

Okumak beyninizi çalıştırır. Vücudunuz için egzersiz neyse beyniniz için de okumak odur. Bize alan, zaman, tarihin enginliğinde dolaşma özgürlüğü verir ve fikirlere, kavramlara, duygulara ve bilgi tabanına daha derin bir bakış sunar.

On milyonlarca kişi pandemi döneminde ekonomik sıkıntıyı daha fazla borçlanarak atlatmaya çalışıyor. Tüketici kredileri ve kredi kartı harcamaları 700 milyar TL’yi aştı. Geliri olmayan da 2 bin TL’ye kadar kredi çekebilecek. Aşırı borçlanma endişe doğuruyor.

Bu sene kurbanım ne olsun diye düşünürken sığır mı, koyun mu şeklinde meselenin aslına tekabül etmeyen boyutunu değil, aslını-özünü teşkil eden mana ve maksat boyutunu mesele edinmelisin. Hayatında Allah için kurban edemediğin, gözden çıkaramadığın, âhiret eksenli hayat ile dünya eksenli hayat arasında net tercih yapmaktan seni alıkoyan ve nifak üzere bocalamanı doğuran her ne veya neler ise, işte senin bu seneki kurbanın o/onlar olmalıdır. Kurban günleri yaklaşırken bu bilinçle kurbanlığını hazırla.

Suriye meselesi bir taraftan bedenlerimizin, diğer taraftan akidelerimizin ve hedeflerimizin parçalanmasından başka bir netice doğurmadı.

Bâtılın zail ve hakkın hakim olmasının şartları oluşmadan iktidar olmaya çalışmak, hem muktedir olamamayı, hem de aralarının mutlak olarak ayrıştırılması gereken hakla bâtılın birbirine bulandırılması sonucunu doğurur, kaçınılmaz olarak... Netice olarak Mısırlı Müslümanlara, Firavun düzeninin zindanlarında olmaktan ötürü ye'se düşmemelerini, bu bâtıl düzenin makam koltuklarının değil, onlardansa zindanlarının kendilerine yakıştığını ifade etmek istiyoruz.

Buhari’de geçen kıyamet alametlerinden birinin, "Köle kadınların efendilerini doğurmaları..." olduğunu belki bir çoğumuz bilemeyebilir. Fakat bu hadisi incelediğimizde alimlerin büyük bir çoğunluğunun özellikle günümüzde aile ilişkilerinde ve çocukların anne babalarına karşı davranışlarını, anne babaların da çocuklarını terbiye ederken dikkat edecekleri konuları hatırlatmakla alakalı olduğu anlaşılmaktadır.

Selefiliğin nass algısı, başka bir deyişle dini anlama usulü, bize göre onun “İslam’ı bid’at ve hurafelerden uzak olarak, Rasulullah’a (a.s.) bildirildiği saflığıyla anlayıp yaşamak” hedefiyle çakışmayan sonuçlar doğurmakta, özellikle de hadislerin tedvin dönemi öncesinde Rasulullah (a.s.) ve sahabeye atfen üretilen veya yine onlara atfen muharref kültürlerden taşınan bid’at ve hurafelerin benimsenmesine yol açmaktadır.

Modern tuğyan sapkınlık ve azgınlıkta, Lut (a.s.)'ın kavmini geçmiş durumda. ABD'nin Nebraska eyaletinde 61 yaşındaki Cecile Eledge, oğlu ve "oğlunun kocası" için taşıyıcı anne olarak kendi torununu doğurdu.

Türkiye Hâfıza Şampiyonu Mücahit Aköz, “Öğrenme deyince akla ezber gelir oldu; bu da öğrenme eyleminden keyif almayan jenerasyonları doğurdu. Ezber, öğrenme sistemleri içerisinde yer alan onlarca metottan sadece biri ve belki de en zayıflarından birisidir” diyor.

Furkan Vakfı Başkanı Alpaslan Kuytul'un tutuklanma kararında mahkemenin gerekçelerini ele alan Yıldıray Oğur, yargılamanın hukuki değil siyasi niteliğine dikkat çekiyor ve iktidara muhalefet etmenin suç haline getirildiğini kaydediyor. İşte Oğur'un önemli hususlara vurgu yapan yazısı:

Kamuoyunu son günlerde etkisi altına alan deizm tartışmasını takip ederken anlamakta zorlandığım en önemli mesele deizm tehlikesinden bahsedenlerin, deizm olarak adlandırdıkları şeyin sınırlarını ortaya koymadan bir vaveyla koparıyor olmaları. Deizm olarak tarif ettikleri şeyin bizim zaten sekülerleşme yahut dünyevileşme olarak adlandırdığımız şeyden farklı bir şey olmadığını ve buna hangi gerekçe ile yaygınlaşan bir deizm inancı adını verdikleri anlaşılması güç bir durumu doğuruyor.

Eğer bugün yeryüzünde yaşamakta olan 2 milyara yakın Müslüman halklar aralarındaki hiçbir akli yönü bulunmayan, ihtilaf doğuran söz, hareket ve çekişmelerle birbirlerini tekfir edeceklerine Rasulullah (sav)’in buyurduğu gibi (…) Kardeşler olarak güçlerini birleştirip birer kova su dökseler inanınız ki İsrail’i sel alıp götürürdü. Ya da sırf tükürseler bile İsrail’i tükürükleriyle boğarlardı.

İşgalci siyonistlerin hunharca katlettiği 10 Müslüman için pazarlık masasında varılan anlaşmayla siyonistlerin ödediği 20 milyon dolarlık tazminatı, Maliye Bakanlığı'nın "tehlikeyi bilerek Gazze'ye gitmek" ve "haksız zenginleşme" olarak değerlendirip şehid ailelerine vermemesinin ardından Maliye Bakanlığı'ndan ilginç bir açıklama geldi. Bakanlık, "Kamuoyuna intikal eden savunmaya ilişkin cevap ve açıklamaların hukuki bir mülahaza amacı güdülerek hazırlandığı ancak maksadını aşan ve yanlış anlamaya mahal verebilecek bir sonucu da istemeden doğurduğu anlaşılmaktadır." dedi.
Makaleler
Hava Durumu