Suriye'deki zulümleri sebebiyle İran'a her vicdan sahibi insan gibi öfkeliyim. Dolayısıyla İran hiç umurumda değil.

 

Lakin biz Müslümanlar adil şahitlikle emrolunmuş insanlarız. İran'daki olayların temelinde bulunan Mahsa Emini adlı genç kızın ölümünün, "başını açması sebebiyle uğradığı polis şiddeti sebebiyle" değil, var olan bir hastalığı sebebiyle polis merkezinde beklerken gerçekleştiği kamera kayıtlarıyla ortaya konulmuş durumda.

 

Meselenin Mahsa Emini değil, onu araçsallaştırarak İran'ı karıştırmak olduğu açık.

 

Bu konu üzerinden "İşte din temelli bir iktidar olursa böyle olur" propagandası yapan içimizdeki gâvurlara bir çift sözümüz var.

 

İslam hak ve ona dayalı adalet eksenli bir öğretidir ve İslam'ın iktidarı da Allah'ın tüm kullarına merhamet üzere adaleti sağlamayı esas alır.

 

Fakat bu coğrafyada yaşayanlar, bir kişinin putlaştırılıp topluma dayatılması demek olan Kemalizm dininin, batıdan ithal bâtıl öğretisi adına ne cinayetler işlediğini, ne büyük zulümler irtikap ettiğini çok iyi bilir.

 

Bâtıl batının şapkasını giymeyi kabul etmedikleri için dar ağaçlarında sallandırılan başta İskilipli Atıf hoca olmak üzere binlerce mazlum ve yakın zamanda tesettürlerinden dolayı olmadık zulümlere maruz kalan genç kızların, hanımların yaşadıkları bu zulmün müşahhas misalleridir.

 

(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)