

"ilim" Arama Sonuçları

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Filistinliler topraklarını sattı" iddiasına ilişkin, "Filistinliler topraklarını satmadığı gibi Yahudiler topraklarına işgalci olarak girmeye başladığında fetvalar çıkartılmış ve 'Yahudi'ye arazi satmanın haram olduğu' konusunda yaygın bir kanaat oluşturulmuştur. 'Filistinliler topraklarını sattı' iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır. Ne tarihi gerçekler ne vicdan ne de rakamlar bu iddiayı kabul etmemektedir." dedi.

Hepimiz biliyoruz ki bugün yaşadığımız hayat İslam'ın emrettiği ve nasıllığını detaylıca açıkladığı Müslüman hayatı değildir. Dilimizle tevhidi terennüm ediyoruz ama organlarımızla kapitalist dünyaya uyuyoruz.

Hayır aziz kardeşlerim, hiç iyi bir halde değiliz. Ölüm her an gelebilir, bunun farkındayız fakat inanın bu sadece dilimizde bir söylem olarak kalıyor, bizi korkutmuyor, ahirete kıyamete hazırlık içerisinde değiliz.

Modernizmin, insanı, insan aklını ve bu çerçevede “bilimi” mutlaklaştırmasına/putlaştırmasına mukabil, postmodernizm hiçbir mutlaklık ve sâbite tanımama, bırakmama yaklaşımıyla hareket etmiş, hakikat fikrini yok etme ve sâbitesizliği temel dünya görüşü haline getirme çabası içine girmiştir.

Kurbanın Önemi ve Anlamı | Hasan Çelenk I Kur'an Nesli ilim Merkezi

Siiyonist isimlerin yönetimindeki Okul Eğitiminde Barışı ve Kültürel Hoşgörüyü İzleme Enstitüsü (IMPACT-se) Suudi Arabistan’daki 301 ders kitabını inceleyerek bulduğu sonuçları raporladı. Enstitü’nün raporuna göre, Suudi ders kitaplarından “neredeyse tüm antisemitizm” ve "İsrail’i şeytanlaştıran" materyal kaldırıldı. Enstitü’nün CEO’su Sheff, “İsrail ile ilgili açık ılımlılık eğilimi oldukça dikkat çekici” ifadesini kullandı.

Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.

Tarihî tercübe, "İsrail’de" hâkim trend haline gelen bu durumun, devletin ömrünü de kısaltacağını gösteriyor. “Nasıl”ını ve “niçin”ini görebilmek için, biraz tarih bilgisi yeterli. Nitekim aklı başında "İsrailli" tarihçiler ve sosyal bilimciler, göz önünde duran bu hakikati kendi toplumlarına duyurmaya çalışıyor. Ancak onların çabaları da gürültülü hezeyanların ve faşizm nöbetlerinin içinde kaybolup gidiyor.

TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk dilimin gelirden aldığı pay son 7 yılda yaklaşık 2 puan artarak yüzde 28.9’dan yüzde 30.8’e çıktı. Orta gelire sahipler başta olmak üzere hemen hemen tüm gelir grupları kan kaybetti. Bu kesimlerin gelirini zenginler kaptı. İstanbullu zenginlerin gelirden aldığı pay tam 7.1 puan artarak yüzde 28.3’ten yüzde 35’e çıktı. İstanbullu orta sınıf resmen eridi.

Klasik İslami ilimler arasında sayılan fıkhın, modern dönemde İslam hukukuna ‘dönüştüğünü’ belirten Prof. Dr. İhsan Toker bunun yapıştırma bir tabir olarak durduğunu, sanki fıkhın modern bir hukuk tarzına tabi olması gerekiyormuş gibi bir algı oluştuğunu söyledi.

"Umulur ki şükredersiniz." Teşekkür kelimesi ne güzelde dilimize yerleşmiş. Teşekkürler Allah’ım, teşekkür üzerimizde hakkı olan, bize iyiliği ve ilgisi yüksek olan, yaptığı iyiliği başa kakmayan diye bir çok kelime sıralayabiliriz, lakin bunlar daha büyüğünü görmemize engel olmasın.

Mehmet abi, seküler sisteme hiçbir zaman eğilim göstermedi. Birilerinin zamanla methiyeler dizdiği laiklik, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi süslü kelimelere kanmadı. Allah’ın ayetlerine karşı savaş açan her düşünceden beri olduğunu yaşamıyla gösterdi. Sistem içi mücadele taraftarı olmadı. Geleneksel bir islamın da taraftarı olmadı. Tasavvuf gibi, çeşitli geleneksel cemaatler gibi ya da muhafazakarlık gibi temeli İslam akidesinden uzak İslam soslu hiçbir düşünceye de meyletmedi. Aksine onlara karşı Kur’ani bir bilinçle mücadele etti.

Müslüman olduktan sonra Ömer ismini alan Andera Lazaro, İtalyan bir faşistken yaptığı araştırma ve okumalar sonucu İslam’ın hakikat olduğuna iman etmiş. İyi bir kitap kurdu ve ilim aşığı olan İtalyan genç; “İslam bana niçin yaratıldığımı, hayatımdaki gayemin ne olması gerektiğini net bir şekilde açıklıyor. Yeryüzünde neler yapmalıyız ve nasıl yapmalıyız meselesinde de bana yol gösteriyor. Ölümden sonraki hayatla ilgili sorularıma da cevaplar veriyor. Bu sorulara verilen cevaplar Kierkegaard veya Nietzsche gibi yaratılmış insanların verdiği cevaplar değil. Bizzat yaratanın, herkesi ve her şeyi kuşatan Allah’ın verdiği cevaplar.” diyor. Fatih’teki Şekerci Han’da saatler süren sohbetimiz esnasında kendisinden İslam, Batı, Müslümanlar ve mühtedilerle ilgili önemli tespitler dinlediğimiz Ömer’le yaptığımız röportajı ilginize sunuyorum.

Hâlbuki bu kısacık dünya hayatının kendisi için bir imtihan alanı olduğunu ve yaşanan her anın hesabının verileceğini idrak eden müslim kişi, hesabı verilecek bir yılın daha geride kaldığının bilinciyle, geçmiş olan zaman diliminde ahireti için neler biriktirdiğinin sorgulamasını öne çıkarır.

Talut ve İsrailoğulları sefere çıktıkları bir zaman diliminde, bir ırmaktan geçmeleri gerekiyordu. Ancak Allah azze ve celle, Talut ve askerlerine ırmağı geçerken bir avuç dışında, fazla su içmemeleri konusunda emir buyurdu. Çok susayan ordu için bu imtihan büyük bir imtihandı. Allah azze ve celle ordunun içerisinden, en ufak bir imtihanda bile orduyu yarı yolda bırakacak, “La bilincinden” uzak, iradesi zayıf halkaları temizlemek istiyordu.

Köklü Değişim Dergisi’nin yeni sayısı “Hakikatin Ölçüsü Bilim mi Vahiy mi?” başlığıyla okurlarıyla buluştu. Gündemdeki meseleleri dakik bir şekilde inceleyen, vahiy ve sünnet ışığında çözümler sunan Köklü Değişim Dergisi’nin yeni sayısında birbirinden değerli yazarların makaleleriyle “Din mi, Bilim mi?” tartışmalarına değiniliyor.

İktibas Dergisi canlı yayınına konuk olan Ankara Üniversitesi İlahiyat fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Koç, ahlak konusunu işledi, ahlak-iman ilişkisine dikkat çekti.

Rachel Corrie’nin Gazze'deki yıkımlara karşı mücadele ederken siyonist işgal ordusu tarafından Gazze’de katledilişinin üzerinden 18 yıl geçti.

Farklı inanç grupları arasındaki gerçek hükmün kıyamet günü Allah tarafından verileceği hatırlatılmaktadır. Bir dinin inanç esasları ve öğretilerinin, rasyonel olmayan, akla ve bilime aykırı olan taraflarını ortak akılla bilmek ve belirlemek mümkündür. Ancak, din konusu bilim konularından farklı olduğu ve her dinde iman belirleyici bir role sahip bulunduğu için dünya hayatında, bir dinin hak olduğunu bilimsel kesinlikle ispat eden ve ortak aklın kabule mecbur olacağı bir ölçüt, bir kanıt, bir ispat aracı bulunamayacak, nihaî ve kesin hüküm âhirette Allah tarafından açıklanacaktır.

Oysa sözünü edip durduğu, Ebu Leheb, Velid b. Muğire, Ebu Cehil gibi Mekke mele'sinin (Darun Nedve yöneticilerinin), Kur'an mesajı açısından tarihsel bir figür niteliği taşımadığı, tıpkı Firavun gibi, Karun gibi kıyamete kadar benzerleri görülebilecek bir prototip özelliğine sahip olduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden bir olması icap ederdi. Değil mi ki kendisi meal ve tefsir yazacak kadar Kur'an ilimleriyle ilgili birisi.
Makaleler
Hava Durumu