
"anma" Arama Sonuçları

İbrahim'in sahnesi Mina'dasın şu anda; İbrahim gibi davranmak üzeresin. O, oğlu İsmail'i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail'in kim veya ne? Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin mi? Paran mı? Evin mi? Çiftliğin mi? Araban mı? Aşkın mı? Bilgin mi? Sosyal sınıfın mı? Sanatın mı? Elbisen mi? Hayatın mı? Gençliğin mi? Güzelliğin mi? Hangisi... Ben bilemem. Fakat sen kendini bilirsin.

Şu an çözülen, Kürt meselesi değil PKK meselesidir. Kürt meselesi ise, Kürtlerin fıtri kimlik ve haklarının tanınıp bir hukuka bağlanmasıyla bir çözüm yoluna konabilecek bir konudur. Tabii ki bu meselenin asıl çözümü, fıtri hakları Rabbani öğreti ve ölçüler çerçevesinde güvenceye alan, kulların kullara tahakkümünü ortadan kaldıran ölçü ve hukuk dini olan İslam’ın egemen kılınmasıyla mümkündür.

ABD’nin stratejik ortağı, NATO’nun en kavî üyesi, platonik aşkla bağlı olduğu Avrupa Birliği’ne tam üyelik ülküsünden geri adım atmayan, 7 Ekim vakası yaşanmasaydı katil Netanyahu’yu Ankara’ya getirtecek kadar İsrail’le normalleşme sürecini işleten (daha önce de terör devletinin Cumhurbaşkanını davet etmiş ve en görkemli devlet töreniyle karşılamış), 2000 yıldır yapılamayan bir ‘işi’ yapan Türkiye’nin Suriye’yi nereye, kime aldığı anlaşılmıyor mu?

Bu olayın Nekbe olarak isimlendirilmesinin tek sebebi, siyonist işgal rejiminin kuruluş ilanı değildir. Bu da başlı başına bir felaket olmakla birlikte asıl büyük felaket işgal rejiminin ilanının hemen ardından siyonist terörün büyük katliamlar gerçekleştirmesi ve yaklaşık 800 bin Filistinlinin yurdunu terk etmeye zorlanması yüzünden yaşanmıştır. Bunun sebebi de Filistin topraklarında gayrimeşru siyonist işgal rejiminin kurulması olduğundan bu olay da bizatihi büyük felaket niteliği taşımaktadır.

Cuma hutbesi: İslam'ı Hayata Hâkim Kılmanın Temeli İlimle Donanmaktır I Yasin Aydoğan I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Avrupa'da neşet eden ulus-devlet anlayışı, zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış, teker teker bütün toplumlar bu yola bile isteye girmişlerdir. Çünkü uluslararası düzende bir devlet olarak kabul edilebilmek için başta BM'nin onayından geçmek, bunun için de ön şart olarak, bir ulusa dayanmak, laiklik ve demokrasiyi kabul etmek, insan hakları, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etmek gibi ‘amentü’ye katılmak gerekmektedir. Yola çıkan veya çıkmayı düşünen her toplumun önderleri ya bunun farkında olarak işe başlamakta ya da bir şekilde kendilerine öğretilmektedir.

‘Doğru düşünme’nin temelinin ‘ilm’e dayanmak zorunda olduğunu belirten Kürşad Atalar, bir düşüncenin bir metoda ulaşmasının ise düşüncenin ilmi yönden yetkinlik derecesine ulaştığını gösterdiğini, bu metodun illa doğruluk anlamı taşımadığını ama yetkinlik derecesinden söz edilebileceğini vurguladı.

Hep sorarım neden bir İslam beldesinde ramazan ayı gelince fiyatlar hep tavan yapar? Merhametin ve adaletin kaynağı olan bir din Ramazan’da nerede? İslam’ın ticaret ahlakı, tüketim ahlakı oruçlu iken olmayacaksa ne zaman olacak? Neden? Neden? Neden? Çünkü içimizde İslam’ın üflediği ruh değil, kokuşmuş kapitalizmin daha çok kazanma ruhu hüküm sürüyor. Hiç kusura bakmayın sokakta ve alışverişte gördüğümüz manzara bu.

ne zaman “Kürt sorunu” gündeme gelse, az önce tepişen fillerden sonra ezilen, gövdesi kırılan çimlerin hüzün verici doğrulma çabası, çırpınışı ya da boylu boyunca yere serilişi canlanır gözlerimde. Olaylara “insan” odaklı bakmayı kendime şiar edinmişim o nedenle. Konuya ilişkin olarak yazdığım ilk kitabımın adının “Kürdinsan” olması da bundan dolayıdır.

Çin’in Uygur Türklerine yönelik gayri insani politikalarında büyük veri, yapay zeka, kimlik tanıma ve elektronik gözetim teknolojilerini yaygın ölçüde kullanması; bilgi teknolojilerinin ve dijital kontrol araçlarının otoriter rejimler tarafından, kitleleri totaliter ideolojik amaçları doğrultusunda baskı altına alma, sindirme, kimliksizleştirme ve asimile etme aracı olarak nasıl kullanılabileceğini gösteren dramatik bir örnektir.

Ercümend Özkan: “Analarının karnından bir şey bilmez halde çıkarılan insanların, çıkışlarını takib eden bir süre sonra ‘külli şeyin kâdir’ bir varlık haline dönüşmesi mümkün olmazken, insanın temel yanılgısı böyle olabildiğini sanmasıdır…”

Asırlardır en hayati sorunlarını Mehdi ve Mesih gibi hayali varlıklara havale eden; her gün burnunun dibinde, onunla iç içe yaşadığı, kendisinin bütün kutsallarına savaş açmış düşmanını Deccal gibi uydurma isimlerle adeta buharlaştıran İslam ümmeti artık bu ölümcül uykudan uyanmalıdır.

Anadolu köylüsünün, CHP ve DP partisini değerlendirirken söylediği gibi, CHP ve AKP de bir tekerin böldüğü aynı işleve sahip iki partidir. Ne birinin kazanması ne de diğerinin kaybetmesi Müslümanların üzüleceği ya da sevineceği bir mesele olmaktan uzaktır.

Bugün için “ümmet” sözcüğü, seküler kesimlerce, kullanımı Müslümanlara terk edilmiş, onlar lehine kendilerinin kullanım hakkından feragat ettikleri bir şekle bürünmüştür. Zira seküler dünya, ümmet yerine “ulus”u doğurmuştur! En az ümmet kadar dini /Kur’ani bir kavram olan “millet”i kullanmakta hiçbir beis görmezken, bu dünya, ümmeti kullanmaktan özenle kaçınmaktadır. Bunda da, ümmet kavramının halifelik yönetimiyle olan yakın alakasından kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk “kuyruk acısı” söz konusudur.

Meydanlarda Filistin davası ile ilgili samimiyetlerinin sorgulanmasına köpürenler, “İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet” yazılı sıradan bir pankartın ekranlara yansımasını hazmedemiyorlar. Peki karanlıklarda bile söylenmesinden korkulan bu hakikatin, mahşerde gün gibi ortaya çıkacağını da mı bilmiyorlar?

Gazze İle Dayanışma ve Şehâdeti Anmak İçin 2 Mart Cumartesi Günü Saat 20.30’da İstanbul Büyük Çamlıca Camii Konferans Salonunda Buluşuyoruz.

Müslümanların sessizce bu savaşı ve katliamları seyredişlerinin altında ümmet olma fikrinden uzaklaşmış olmaları ve ulusal çıkarların gölgesinde hesap yapıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Elbette ulus devlet düzenini kabul etmiş ve batıl değerleri kendisine misyon edinmiş siyasal erklerin yapacağı şey Allah'ın razı olacağı şeyler olmasa gerek. İsrail terör şebekesiyle ticaret hacminin artarak devam etmesi ulus devlet anlayışı için anlaşılmayacak bir durum olmasa gerek.

“Bu deprem değil abi, kıyamet” dedi ve sonrasında yaşanan yıkımın büyüklüğü ve kayıpların boyutundan söz etti. Kahramanmaraş’ta üniversite yerleşkesinde kurulmuş olan çadırkentte sohbet ettiğimiz bir depremzede de bu durumu, “Deprem olmaya başladığında ‘Bu deprem değil, kıyamet kopuyor olmalı’ dedim” şeklinde ifade ediyordu.

80 yıldır “soykırım mağduru” denilerek küresel sistemde ayrıcalıklı bir yere konulan siyonazi işgal ve terör çetesi, 26 Ocak 2024 itibarıyla artık bir soykırım sanığı. Güney Afrika’nın başvurusunu değerlendiren Uluslararası Adalet Divanı, Gazze’de yeterli kanıt olduğuna hükmederek, siyonist çetenin soykırım suçundan yargılanmasına karar verdi.

Dilimle Müslüman olduğumu söyler de yaşantımla kafirlere, müşriklere, münafıklara, modernistlere, laiklere, Hristiyanlara, Yahudilere, mala ve mülke kul olmuş kârunlara, firavunlara yaranmak için bin bir takla atan belamlara ve nefsinin uydusu olmuş zavallılara benzersem öbür dünyada halim nice olur? Bunu şimdiden düşünmem/düşünmeniz lazım gelmektedir.
Makaleler
Hava Durumu