Küstah film, Sakarya’da da protesto edildi

Sakarya Adalet Girişimi, İslam’a ve Hz. Muhammed’e hakaret içeren ve tüm dünyada Müslümanların tepkisini çeken filme karşı kitlesel bir protesto gösterisi düzenledi.

17-09-2012


ABD’de çekilen ve Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içeren “Müslümanların Masumiyeti” adlı yapıma dönük tepkiler tüm dünyada devam ederken, Sakarya Adalet Girişimi kitlesel bir protesto gösterisi düzenledi.

SAGİR adına basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman okurken, “Peygamberimize (sav) alçakça saldıran Amerikalı ve Siyonist eller kırılacaktır” ve “Allah Resulü Hz. Muhammed’e (sav) hakaret eden Amerikan küstahlığına kayıtsız, tepkisiz kalmayacağız!” yazılı pankartlar taşındı.

Geniş bir katılımla gerçekleşen protestoda Duman, “Berbat bir yapım ve saçma sapan dublajlarla film denilmeyi bile hak etmeyen bu provokatif girişimle, Müslümanların değerleri kasten hedef alınmıştır. Bu aşağılık düzenleri ve insanları lanetliyoruz ve kendilerinin bilmekten aciz oldukları şu gerçeği bir kez daha haykırıyoruz: Biz, Allah’ın Rasulu için, İslam’ın onuru ve izzeti için, değil bir can, binlerce can veririz de bir kez olsun bundan pişmanlık duymayız… Hz. Peygamberin hürmeti bize her şeyden evladır; canlarımız, kanlarımız, tüm varlığımız buna fedadır. Yüce peygamberimize böylesine alçakça bir saldırı karşısında mütecavizlerin dünyalarını alt üst etmenin dışında bizlere başka bir görev ve sorumluluk düşmez.”

Öfkemizi sınamaya kalkışmayın!

ABD ve İsrail bayraklarının yakıldığı protesto gösterisinde, Muhammed Emin Duman şunları söyledi: “Amerika, bizim Hz. Rasulullah’ın hürmet ve şahsiyetine ne kadar sadakat gösterdiğimizi test etmek istiyorsa, bilsin ki ateşle oynamaya kalkışmıştır. Mademki böyle istedi, o zaman bu ateş her yerde gelip kendisini bulacaktır… Burada ‘provokasyona gelmeyin’ çığırtkanlığı yapan birtakım İslami grup ve cemaatlere de bir çift sözümüz var: Dünya düzenine entegre olmanın sizi nerelere götürdüğünü anlamak için, dönün bir aynaya bakın. Üzerinize düşeni yapmak yerine, başkalarının sorumluluklarını yerine getirmelerine engel olma çabası, size ateşin dokunacağının bir delili olacaktır. Gelin bundan vazgeçin. Gelin onurlu Müslümanları mücrimleştirme ve emperyal projelere ayak uydurma gafletinden sıyrılın…” Basın açıklaması Amerikan ve İsrail mallarına uygulanan boykotu daha güçlü hale getirme çağrısının ardından yapılan dua ile son buldu.

 

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ

KANIMIZ CANIMIZ PEYGAMBER EFENDİMİZE FEDA OLSUN!

Değerli basın mensupları,

Değerli Sakarya Halkı,

Dünyanın baş belası terörist zihniyet yine işbaşında… Amerika’da Siyonist bir yönetmen tarafından hazırlanan “Müslümanların Masumiyeti” adlı filmde, yüce İslam Peygamberi Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v)’e karşı öylesine namertçe aşağılamalarda bulunuluyor ki, bunu ne anlatmak ne de vasfetmek mümkün. Danimarka’daki, dünya Müslümanlarını ayağa kaldıran karikatür küstahlığı bu son saldırının yanında hiç kalır. ABD-Siyonist proje, bu film ile İslam’ın mukaddesatına karşı tarihin en ağır, en alçakça ve en namertçe saldırılarından birini gerçekleştirmiştir.

Tıpkı daha önce İslam düşmanı Danimarkalı karikatürist ile Amerika’da Kur’an-ı Kerim’i yakan papaz olaylarında gördüğümüz gibi, bu rezil film kurmacasında da dünya emperyalizminin siyaseti doğrultusunda alçakça bir politika yürütülüyor. Nitekim bu terörist zihniyetin desteği olmasaydı ne Siyonist mali çevreler bu gibi filmlerin yapımına böylesine küstahça bir şekilde cüret edebilirlerdi ne de hadiseler bu boyuta gelebilirdi.

 

Berbat bir yapım ve saçma sapan dublajlarla film denilmeyi bile hak etmeyen bu provokatif girişimle, Müslümanların değerleri kasten hedef alınmıştır. Bu aşağılık düzenleri ve insanları lanetliyoruz ve kendilerinin bilmekten aciz oldukları şu gerçeği bir kez daha haykırıyoruz: Biz, Allah’ın Rasulu için, İslam’ın onuru ve izzeti için, değil bir can, binlerce can veririz de bir kez olsun bundan pişmanlık duymayız. Bizim değerlerimizi tahkir etmeye, küçümsemeye veya hedef tahtası haline getirmeye çalışanların ellerlini kırar, tüm dünyanın gözleri önünde rezilliklerini ortalıklara saçarız…

Bizler Müslüman’ız, Hz. Rasulullah’ın ümmetiyiz. Hz. Peygamberin hürmeti bize her şeyden evladır; canlarımız, kanlarımız, tüm varlığımız buna fedadır. Yüce peygamberimize böylesine alçakça bir saldırı karşısında mütecavizlerin dünyalarını alt üst etmenin dışında bizlere başka bir görev ve sorumluluk düşmez.

Müslüman’ın öfkesi, volkan lavları gibi bu alçakların üzerine yağmalı, insanlık tarihinin en namertçe saldırısını gerçekleştirenler İslam öfkesinin ateşinde yanıp yok olmalıdır.

Bizler ümmet olarak şunu ortaya koyma durumundayız:

Amerika, bizlerin Hz. Rasulullah’ın hürmet ve şahsiyetine ne kadar sadakat gösterdiğimizi test etmek istiyorsa, bilsin ki ateşle oynamaya kalkışmıştır. Mademki böyle istedi, o zaman bu ateş her yerde gelip kendisini bulacaktır…

Diğer yandan; Amerika ve Siyonist terör zihniyeti, bu provokatif girişimle, Müslümanları orantısız bir galeyana sürükleyeceğini ve böylece yapacağı terör faaliyetlerine kılıf bulacağını zannediyorsa, bizim böyle ucuzluklara karnımız tok… Bizler Müslümanlar olarak, ne birilerinin gazına gelip, esas öfkemizin hedef noktasını unuturuz ne de emperyalizmle ve Siyonizmle mücadele için sakladığımız enerjinin tümünü bu tarz olaylarda harcarız.

Yani kısaca diyoruz ki; ey Amerika, ey İsrail, büyükelçilik baskınlarında karşılaştığınız tablolar, size yapacaklarımızın sadece cüzî bir kısmıdır. Bizim sizin varoluşunuzla ilgili çok daha hayati sorunlarımız var. Sizin terör zihniyetinizi bu dünyadan kazımadan, emperyal düzeninizi başınıza çalmadan, dünya halkları için adaleti tesis etmeden bizlere ne uyku var ne de rahat.

Burada ‘provokasyona gelmeyin’ çığırtkanlığı yapan birtakım İslami grup ve cemaatlere de bir çift sözümüz var: Dünya düzenine entegre olmanın sizi nerelere götürdüğünü anlamak için, dönün bir aynaya bakın. Üzerinize düşeni yapmak yerine, başkalarının sorumluluklarını yerine getirmelerine engel olma çabası, size ateşin dokunacağının bir delili olacaktır. Gelin bundan vazgeçin. Gelin onurlu Müslümanları mücrimleştirme ve emperyal projelere ayak uydurma gafletinden sıyrılın. Şunu unutmayın ki Türk dış politikası eksenli ‘sağduyu’ çağrıları sizleri sadece itibarsızlaştıracaktır, onursuzlaştıracaktır.

Hele tüm bunların yanında bir de “okyanus ötesi”nden gelen bir mesaj var ki ağlasak mı gülsek mi bilemedik. Emperyal faaliyetlerin tek birini bile “terör” olarak tanımlamazken; Amerikan elçiliği baskınlarını terörist faaliyetler olarak tanımlamak, aslında tarafların netleşmesi açısından bizlere ipucu vermektedir.

Son sözümüz de hükümete: Ey Tayyip Erdoğan! Ey Ahmet Davutoğlu! Ahirette hesap var… Biz sizleri bir kez olsun Amerika’ya kafa tutarken görmedik. Bugüne kadar Amerika ile olan mücadelemize destek olmadınız; bundan vazgeçtik, bari köstek olmayın. Neymiş efendim, “biz terörle mücadelede her zaman ön saflarda yer almışmışız”. Yazık, çok yazık… Tarih AKP Hükümeti’nin Amerikan terörizmi ile beraber hatırlayacaktır. Irak’ta, Afganistan’da Amerikan terörizmine karşı en ufacık bir muhalif açıklamada bulunamayan bu insanlar, bugün gelmişler, basit bir baskın olayında kılıçlarını sonuna kadar biliyorlar. Size artık diyecek bir sözümüz kalmadı; hesabınızı mazlumların Rabbi olan Allah’a vereceksiniz.

Buradan, bu vesileyle Amerikan ve İsrail mallarına uyguladığımız boykotu daha güçlü hale getirme çağrısını yinelemek istiyoruz. Az önce de ifade ettiğimiz gibi, bizler basit “gaz alma” girişimlerini çok iyi biliyoruz ve emperyalizmle-Siyonizmle olan mücadelemizin her boyutta yürümesinin gerekliliğine sonuna kadar inanıyoruz. Bu sebeple, Amerika ve İsrail mallarını boykot etmenin, onlara açtığımız savaşta bir diğer cephe olduğunun şuurunda olmalı ve bunun gerekliliklerini yerine getirmeliyiz.

Ey Rabbimiz!

Büyük şeytan Amerika’yı ve korsan İsrail’i kendi ellerimizle yok etmeyi bizlere nasip eyle…

Bizleri dünyaya aldanmaktan, süslü iktidarlara ram olmaktan muhafaza eyle…

Yeryüzünde senin dinin hâkim oluncaya kadar sebat ile mücadele etmeyi, mazlumların sesi ve adaletin nefesi olabilmeyi bizlere nasip eyle…

Âmin…

Sakarya Adalet Girişimi 

(Kaynak: Platform Haber)

Etiketler : #Küstah   #film   #   #Sakarya’da   #da   #protesto   #edildi   
YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   07-10-2012 10:01

    Müslüman Yöneticilerin Tepkisizliği Hastalıklı Kafaları Cesaretlendiriyor Onurumuz, şerefimiz ve önderimiz Muhammed Mustafa'ya [Sallallahu Aleyhi Ve Sellem] hakaret eden kâfir Batı'nın serseri "sanatçılarına" yönelik gereken cevabı, Müslüman kardeşlerimiz tüm dünyada meydanlara çıkarak verdiler ve vermeye de devam ediyorlar. Müslümanların bu tepkileri sadece hakaret eden figüranlara değil, genel manada İslam'a ve onun kutsallarına yönelik kinlerinden dolayı parmaklarını ısıran kâfir Batılılaradır. Çünkü kâfir Batı, İslam ve Müslümanlar ile tarih boyunca hiçbir zaman barışık yaşamamış ve kıyamete kadar da yaşamayacaktır. Kâfirler, Rasulullah'a [Sallallahu Aleyhi Ve Sellem] hakaretin sonrasında bununla da yetinmeyip, meydanları doldurarak Rasullerine olan sadâkatlerini gösteren Müslümanları kınayan açıklamalar yaptılar. Çünkü Rasulullah'a [Sallallahu Aleyhi Ve Sellem] bu denli sahip çıkılması onları endişelendirmişti. Yükselen bu tansiyondan sonra Amerika Başkanı Obama, Başbakan Erdoğan'ı telefon ile arayarak Müslümanları sakinleştirmelerini istedi. Obama'nın bu talebine karşılık Erdoğan'ın ve diğer Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin, Müslümanları tepkisizliğe sevk eden tüm bu açıklamaları, kâfirlerle dostluklarının bir nişanesidir. Ayrıca Başbakan Erdoğan bu konuda bir açıklama yaparak son 10 yılda neyi başarmış olduğunu övünerek gösterdi ve bunu şu sözleriyle itiraf etti: "Biz paratoner devlet olduk, son 10 yılda Müslümanların gazını aldık." Başbakanın bu sözlerini ise kimse eleştirmedi ve hiç kimse Başbakanı bu sözlerinden dolayı kınamadı. Başbakan Erdoğan'ın ve diğer yöneticilerin bu sessizliği ise hastalıklı bazı kafaları daha da cesaretlendirdi. Bu seferde Türkiye'de Sevan Nişanyan isimli bir gazeteci, Allah Rasulu'ne[Sallallahu Aleyhi Ve Sellem] ağır hakaret ve iftiralarda bulunmayı düşünce özgürlüğü bağlamında değerlendirdi. Ülke yöneticilerinin ve iktidarın oluşturduğu sarhoşluğun etkisinden kurtulamayan bazı STK ve İslami düşünürlerin, bu haddini bilmezliği nefret suçu polemiği ile değerlendirdiğini ve içi boş, cılız açıklamalarla yetindiklerini gördük. İşte bu açıklamaların yetersizliği bu tür hastalıklı kafaları cesaretlendirmektedir. İyice bilinmelidir ki, Müslümanların kutsallarına saldırı Batı'lı kâfirlerin İslam ve kutsallarına olan kinini göstermektedir. Müslümanları kayıtsızlığa ve duyarsızlığa çağıran Başbakan Erdoğan gibi yöneticiler ve aynı düşüncede olan kurum ve kuruluşlar, İslam'ın kutsallarına ihanet etmektedirler. Bu ise Ümmetin uyanışa geçtiği böyle bir dönemde, Müslümanları tekrar uykuya çağırarak İslam'ın yükselişine perde vurmaktır. O halde Müslümanların başındaki yöneticiler, İslam'ın kutsallarına saldıran Batı'lıları rahatlatmak ve memnun etmek için değil, Allah'ı [Subhanehu ve Teâlâ] razı etmek ve Müslümanların kalplerini onarmak için çalışmalıdırlar. Bunu ise Allah'ın indirdikleri ile yöneterek, Allah'ın Rasulü'ne [Sallallahu Aleyhi Ve Sellem] dil uzatanlara hadlerini bildirerek ve Rasulullah'ın [Sallallahu Aleyhi Ve Sellem] müjdelediği gibi İkinci Raşidi Hilafeti ilan ederek yapabilirler.

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN