

"Olarak" Arama Sonuçları

Cuma hutbesi: Hak-Bâtıl Mücadelesinin Temeli Olarak Egemenlik Konusu - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi - 7 Muharrem 1443 / 6 Ağustos 2022

Kur'an Nesli TV'de, Osman Yıldız'ın yöneticiliğinde Ali Kaçar, Yalçın İçyer ve Şükrü Hüseyinoğlu'nun konuşmacı olarak katıldıkları canlı yayın "Harameyn'in Siyonistlere Açılması İhaneti ve Sorumluluklarımız" panelinin video kaydını dikkatlerinize sunuyoruz...

Kur'an Nesli TV'de bu akşam "Harameyn'in Siyonistlere Açılması İhaneti ve Sorumluluklarımız" paneli düzenleniyor. Osman Yıldız'ın yöneticiliğinde Ali Kaçar, Yalçın İç.yer ve Şükrü Hüseyinoğlu'nun konuşmacı olarak katılacakları panel, inşallah saat 21.00'da Kur'an Nesli Tv youtube kanalında canlı yayında.

Ne tesadüftür ki Abant Platformu, 28 Şubat’ın hemen sonrasında kurulup faaliyetlerine başlamış, postmodern darbe ile hemen hemen aynı yaşta ve de benzer misyonlar icra etmişlerdir. Ama metot olarak birbirinden farklı olarak, ilkinde, baskı, zorlama, şiddet ve katılık hakimken, Abant’ta ılımlı, yumuşak, gönüllü bir mühendislik icra edilmiştir.

"Lakin Müslüman âleminde, İslâm’ı kabul eden kişi beyaz veya siyah olmayı geride bırakır. İslâm tüm insanları “insan” olarak kabul eder, çünkü buradaki insanlar tevhid inancındadırlar. Onlar tüm milletlerin de aslında bir olduğuna, tüm abilerimiz ve kız kardeşlerimizle birlikte bir “insanlık ailesi” oluşturduğumuza inanırlar."

Kimi İslami çevreler, o günlere kadar istikrarlı bir şekilde, sebat üzere sürdürdükleri söz konusu akidevi/ilkesel tutumu, 28 Şubat döneminde uygulamaya konulan zulümlere son verilmeye başlanmasıyla birlikte, akidevi7ilkesel tutumu arka plana atarak yaşanan sürecin cazibesine kapıldı ve o güne kadar savunulan Kur’ani/Nebevi ilkelerle bağı koparılmış, reel politik bir düzleme oturan “maslahat”, “merhale fıkhı” gibi söylemlerle giderek Ak Parti’nin aktif destekçisi haline geldi. 2009 yılında Davos’ta yaşanan “van minut” olayı, İslami çevrelerin o güne kadar haklı olarak câhiliye kavramı çerçevesinde değerlendirdikleri mevcut sistem içi politik süreçler ve aktörlere “İslami anlamlar” yükleme noktasında etkili bir olay oldu.

3 Temmuz Pazar günü Kur'an Nesli Tv Youtube kanalında Osman Yıldız moderatörlüğünde canlı olarak gerçekleştirilen ''Gündemin Nabzı'' programında Şahin Özdaş '' Allah'a Adanmayı Öğreten Tevhidi Bir Eylem Olarak Kurban'' konulu yapmış olduğu yayını istifadenize sunarız...

Ramazan Yazçiçek: Çağın tanıkları olarak bizler çözüm keşfine çıkmak zorundayız. Var olan ancak şimdilerde kayıp olan Lâ İlâhe İllâllah hakîkatinin yeniden farkına varmak zorundayız. Bu keşif yeni değil, var olanı yeniden keşif olacaktır. Kök sorunu da kök cevabı da kendinde mahfuz Lâ İlâhe İllallah, insanlık için yegâne kurtuluş reçetesidir.

Osman Yıldız'ın hazırlayıp yönettiği "Gündemin Nabzı" programının bugünkü konusu "Allah'a Adanmayı Öğreten Tevhidi Bir Eylem Olarak Kurban". Şahin Özdaş'ın anlatımıyla gerçekleşecek program inşallah bu akşam (3 Temmuz Pazar) saat 22.00'da.

Batı hayranlığının, neredeyse geri kalmış tüm dünya ülkelerinde korkunç bir etkiye sahip olduğunu görünce, batıya biat etmiş liderlerden daha tehlikeli olan bir şey var ise, şüphesiz o da silahsız işgal anlamına gelen kültür emperyalizmidir. Birincisinden kurtulmak kolay, ama ikincisi o kadar ciddi ve silinmez etkilere sahip ki…

Bu noktada ilk akla gelen soru, niçin Yahudilere yönelik Nazi kıyımı, bir topluluğa karşı toplu imha suçunu tanımlama hususunda tüm dünyada genel kabul görmüş “jenosid/soykırım” terimi yerine, “holokost” şeklinde farklı bir terimle ifade edilmektedir sorusu olmaktadır.

İnsanlar, özellikle Allah’ın elçilerini kendilerinden farklı görmeye meyilli olmalarına rağmen Allah insanlara hep kendileri gibi birini elçi olarak göndermeyi, terk etmediği bir sünnet (âdet) olarak benimsemiştir.

İsveçli ateist bir baba ve Hristiyan bir annenin oğlu olan Hugo, Müslüman oldu. İslam'la şereflenen Hugo, son olarak; kilise gençlik kolları başkanı olarak görev yapıyordu.

Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?

Kur’ân’ı Kerîm bizi eğitiyor ve bize insanlığımızı öğretiyor. Ahlâkın îmanla, tevhidle olan ilişkisi hayatın her alanında açık ve net olarak görülür. Kur’ân âyetleri, bir iç olgunlaşma imkânı sağladığı gibi hitap ettiği insana topyekûn yaşam tarzı telkininde bulunur. Kişi ahlâkının hayatla ilişki düzeyi, Kur’ân’la ilişkisi kadardır. Kur'ân ahlâkı, ahlâk da hayatı inşâ eder.

Siyonist işgal rejiminin Mayıs 2021’de Gazze’ye düzenlediği ve 11 gün aralıksız süren bombardımanı bir yılı geride bırakırken, “dünyanın en büyük açık hava hapishanesi” olarak adlandırılan Gazze’deki Filistinli Müslümanlar saldırıların neden olduğu yıkımın yaralarını hala saramadı.

Göç araştırmacısı Maastricht Üniversitesi’nden Prof. Hein de Haas Avrupa ülkelerinde 2016’da zirveye ulaşan göç karşıtlığını “ istila miti” kavramıyla açıklamıştı. Bunu bir iklim olarak değerlendirip, “istila” içeriğinin de Hristiyanlık-Müslümanlık ekseninden ziyade, Avrupa toplumlarının din ile irtibatını göz önünde bulundurularak, “zengin ülkelerin, yoksul ülkeler tarafından istilâ edildiği”ne çevrildiğine dikkat çekmişti.

Klasik İslami ilimler arasında sayılan fıkhın, modern dönemde İslam hukukuna ‘dönüştüğünü’ belirten Prof. Dr. İhsan Toker bunun yapıştırma bir tabir olarak durduğunu, sanki fıkhın modern bir hukuk tarzına tabi olması gerekiyormuş gibi bir algı oluştuğunu söyledi.
Makaleler
Hava Durumu