Maruf yayınlarından üç yeni eser

"Kur'an ve Sünnet" ışığında yazılmış olan eserleri müslümanlara kazandırmaya çalışıp aynı zamanda ikamet ettiği adreste; konferans, kitap tanıtım günleri, imza günleri, tefsir dersleri vs. gibi çeşitli faaliyetlerde bulunan Maruf yayınları 3 yeni eseri okuyucuyla buluşturdu.

09-12-2016


Mehmet Pamak'ın ''Tağutu Reddetmek ve Laik Partileşme Sınavı'' Şükrü Hüseyinoğlu'nun ''Kur'an Kıssaları Işığında Güncel Mücadele Fıkhı'' ve Faruk Köse'nin ''Laiklik ve Türkiye Pratiği'' adlı eserler okuyucu ile buluştu.

 

 

Eserlerden kısa kısa... 

Mehmet Pamak ''Tağutu Reddetmek ve Laik Partileşme Sınavı'' 

Hedef, illa ve her şeye rağmen “Müslüman” kadroların yönetmesi değil, evet Müslüman

kadroların, ama mutlaka İslamî hükümlerle ve adaletle yönetmesi olmalıdır. Zaten böyle

yapmadıklarında akidevî bir sapma da yaşanmakta ve Allah’ın tehdidine muhatap

olunmaktadır. Müslümanın siyasal alandaki hedefi, kulluk eksenli bir hayat tasavvuru içinde

kalarak sadece Allah’a ibadet etmek, O’nun rızasını kazandıracak tavizsiz İslamî mücadele ile

toplumsal dönüşüme vesile olarak, Allah’ın vaat ettiği ilahî yardımını celp etmeye çalışmak

ve Allah’ın hükümlerine dayalı İslamî adalet sisteminin gelmesine zemin hazırlamak

olmalıdır. Doğru ve sahih bir din anlayışını topluma taşıyabilmek ve toplumun vahyin

belirleyiciliğinde tevhidî akideye doğru dönüşümüne vesile olabilmek için; öncelikle hiçbir

şartta ve hiçbir gerekçeyle taviz verilmemesi gereken ve değiştirilemez, terk edilemez vahye

dayalı temel ilke ve değerlerde ısrar eden, vahyin şahidliğini adil ve emin bir kimlikle ortaya

koyan davetçi kadrolara ihtiyaç vardır.

 

Kendilerini, bâtıl kavram ve modellere bulaşmadan özgün İslamî kavramlarla tanımlayan,

zikzak çizmeyen istikrarlı bir düşünce seyri ve süreklilik arz eden çabalarıyla istikametini

bozmadan yürüyen örneklerin çoğalıp yaygınlaşmasına ihtiyaç vardır. Egemen şirk sistemi ve

kurumlarıyla uzlaşmaktan, bütünleşmekten uzak duran, dünyevileşmeye prim vermeyen,

bedeli neyse ödemeyi göze alarak, köklü bir inkılâpla tevhidî toplumsal değişimin

gerçekleşmesi için çaba göstermekte ısrarcı olan, Müslüman öğrenci, aydın, entellektüel ve

akademisyenlere olduğu kadar, yine aynı özelliklere sahip esnaf, tüccar, çiftçi, işçi vb. halktan

insanlara da ihtiyaç vardır. Toplumun örnek alacağı, emanete riayetkâr, doğru sözlü, ahde

vefalı, iffetli, izzetli, âdil, emin ve güvenilir Müslüman şahsiyetlere ihtiyaç vardır. Mekke'deki   örnekliğini çağımıza taşıyarak vahye şahidlik yapan güzel ahlaklı ve

adaletiyle güven veren İslamî şahsiyetlere ihtiyaç vardır. İnandığı değerleri, hiçbir dünyevî

menfaat karşılığında değişmeyen, akidesini ve ilkelerini hiçbir hesap korku ve endişe ile terk

etmeyen muvahhidlere ihtiyaç vardır.

 

Şükrü Hüseyinoğlu ''Kur'an Kıssaları Işığında Güncel Mücadele Fıkhı''

 

Rabbani ölçüler bellidir, Rabbimiz biz insanları hiçbir konuda ölçüsüz, yol-yordamsız bırakmamıştır. İnsanların nasıl yürüyecekleri konusunda bile temel ölçüler vahiyle bildirilmiştir. Mesele insanların bu Rabbani ölçüleri unutmaması, ihmal etmemesi, kulak ardı etmemesidir. Ölçülere-ilkelere sadakattir.

 

İşte Kur’an kıssaları bize, her alanda olduğu gibi İslami mücâdele alanında da Rabbani ölçülere sadakatin önemini hatırlatmakta, Rasullerin güzel örnekliklerinden, yaşadığımız çağa dersler çıkarmamızı öngören metinler olarak güncellik ve tazeliklerini korumaktadırlar.

Kitab-ı Kerim’de Rabbimizin gerek doğrudan mesajlarla, gerekse kıssalar gibi yaşanmış örneklikler üzerinden bizlere istikamet hatırlatması yaptığını görmekteyiz. Nitekim her konuda olduğu gibi istikamet konusunda da bizim için en güzel örnekliği temsil eden Rasulullah (a.s.)’ın da söz konusu hatırlatmalara muhatap olduğunu görmekteyiz.

Bu itibarla hiç kimse kendisini, hakkı ve sabrı tavsiye/hatırlatma karşısında müstağni görme hakkına sahip değildir. Her birimiz, bugünkü hâlimiz ne olursa olsun Rabbani ölçüleri her zaman hatırlamaya ve hatırlatmaya ihtiyacımız vardır. Bunun içindir ki Kur’an’la irtibatımızın sürekli ve dinamik olması gerekmektedir.

Aksi halde, İslam’ı doğru anladığımız, istikamet üzere bulunduğumuz düşüncesiyle, kendimizi Kur’ani ölçüleri hatırlamaktan müstağni görme yanlışına düşüp Kur’an’la dinamik bağımızı, irtibatımızı kopardığımızda, hayati bir yanlışın içerisine düşmüş oluruz.

Rabbimizin, Allah Rasulü (a.s.) ve beraberindeki ilk neslin nice zorluklarla yürüttüğü İslami dâvet ve mücâdele sürecinde hep gündemlerine taşıdığı önceki Rasullerin (a.s.) kıssalarını bizler de bugünkü dâvet ve mücâdele sürecimizde sürekli hatırlamalı, gerekli dersleri ve ölçüleri edinmeyi bilmeliyiz. 

 

Yine unutmamamız gerekir ki, Allah Rasulü ve ilk neslin örnekliği de, her adımda takip etmemiz gereken Rabbani ölçülerin müşahhaslaşmış halini teşkil etmektedir.

 

 

Faruk Köse ''Laiklik ve Türkiye Pratiği'' 

Bugün tuhaf bir durum var: Hâlâ hükümranlığına devam eden “Laik sistem”, artık Müslümanlar tarafından problem olarak görülmüyor. Hatta “Ben Müslümanım” diyenler arasında bile, sanki yaşadığımız problemlerin ana kaynağı İslam’mış gibi, sanki İslam’da hata varmış gibi, “Laiklik olmasa bugünkü dirlik ve düzenimiz olmazdı” demeye getiren hal ve sözler duyuluyor. Bu hususta genel bir kanaate doğru yol alındığını görmek çok acı verici.

Oysa İslam’ın hakim olmadığı, İslam’ın unutturulduğu; İslam ahlâkının, İslam kültürünün, İslam sosyal sisteminin, İslami hukuk ve iktisat düzeninin ve bunlar gibi, İslam’a dair her ne varsa onun geçersiz kılındığı, hayata amir ve hakim olmadığı bir sistem içinde üreyen problemler, İslam’dan değil; İslamsızlıktan, Müslüman millete İslam’ın budanarak, eksilterek, hak ile batıl karıştırılarak sunulmuş olmasındandır.

Laiklik’i “sosyal barış”ı sağlayan bir çatı rolünde görme anlayışı Müslümanlar arasında önce fiilen, sonra da kavlen kabul görmeye başlayınca, “Laiklik nedir, ne değildir?” sualinin cevabının yeniden verilmesi gereği hasıl oldu. Bu tanımlamanın, ülkemizdeki “Laikleşme süreci”nin nitelikleri ve bu süreçte neler yaşandığı, hangi zulümlerin yapıldığı, zulmün ne tür bir vahşet boyutuna ulaştığı konularıyla birlikte sunulması elzem oldu.

 

Bu kitap, işte bu zorunluluktan doğdu.

Etiketler : #Maruf   #yayınlarından   #üç   #yeni   #eser   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN