
"men" Arama Sonuçları

ABD donanması, Ekim 2023'ten bu yana İsrail'i savunmak ve Kızıldeniz'de Ensarullah'a karşı koymak için rekor sayıda füze kullandı. Bu durum, özellikle SM-3 gibi kritik önleyicilerin stoklarında yüzde 33'lük bir azalmaya yol açtı.

Filistin'e Yürüyüş Platformu, Türkiye dahil bölge ülkelerinin de imza koydukları ve Filistin halkı ve direnişine "1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözüm" adı altında siyonist işgali meşrulaştırma dayatmasında bulunan "New York Deklerasyonu"na dair bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada, "Filistin meselesine çözüm diye ortaya konulan bu yaklaşım, tamamen bir gasp ve işgal varlığı olan siyonist çetenin meşrulaştırılması ve Doğu Kudüs dahil Filistin’in 4’te 3’ünün bu işgal çetesine peşkeş çekilmesi anlamına gelmektedir" ifadelerine yer verildi.

Çünkü iktidar suçlu olduğunu biliyor. Kürecik'iyle, Bakü-Ceyhan'ı, limanları, büyükelçilik ve konsolosluklarıyla vs işbirlikçilik suçunu işlemeye devam etmenin suçluluk psikolojisini yaşıyor.

İşgal ordusunun dün Gazze'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda en az 85 Filistinli şehid oldu. 21 aydır süren vahşete rağmen İslam ülkeleri ve uluslararası örgütler hiçbir yaptırım gücünü kullanmıyor.

Bu cümle kurulurken akan görüntülerde Suveyda'daki dükkan tabelaları ise hal diliyle aksini söylüyordu: "Hayır hayır, bu şehirde kontrol ne Suriye devletinin elinde ne de Dürzi milislerin. Kontrol tamamen Amerikan kapitalizminin elinde."

Ekim 2023'ten bu yana Gazzeli Müslümanları barbarca katletmeye devam eden siyonazi çetesi, değişen konjonktür sayesinde Avrupa tarafından ‘soykırımcı’ olarak tanınacak. Siyonist rejimi öfkelendirecek adımın nedeni ise, işgal rejiminin Avrupa’yı dışlayıp ABD’ye yaklaşan tutumu.

Hamas, siyonazi rejiminin silahlandırdığı Yaser Ebu Şebab liderliğindeki çeteye operasyon gerçekleştirdi. Çatışmalarda 50 çete üyesi öldürüldü. İşgal ordusuna ait İHA’lar ise çeteye destek için 4 Hamas mensubunu katletti.

Şu an çözülen, Kürt meselesi değil PKK meselesidir. Kürt meselesi ise, Kürtlerin fıtri kimlik ve haklarının tanınıp bir hukuka bağlanmasıyla bir çözüm yoluna konabilecek bir konudur. Tabii ki bu meselenin asıl çözümü, fıtri hakları Rabbani öğreti ve ölçüler çerçevesinde güvenceye alan, kulların kullara tahakkümünü ortadan kaldıran ölçü ve hukuk dini olan İslam’ın egemen kılınmasıyla mümkündür.

Bu olayın Nekbe olarak isimlendirilmesinin tek sebebi, siyonist işgal rejiminin kuruluş ilanı değildir. Bu da başlı başına bir felaket olmakla birlikte asıl büyük felaket işgal rejiminin ilanının hemen ardından siyonist terörün büyük katliamlar gerçekleştirmesi ve yaklaşık 800 bin Filistinlinin yurdunu terk etmeye zorlanması yüzünden yaşanmıştır. Bunun sebebi de Filistin topraklarında gayrimeşru siyonist işgal rejiminin kurulması olduğundan bu olay da bizatihi büyük felaket niteliği taşımaktadır.

Gazze’deki Filistin hükümeti, bölgede kıtlığın yayılması ve hayati sektörlerin tamamen çökmesi nedeniyle Filistinlilerin “toplu ölümün eşiğinde” olduğu uyarısında bulunarak 2,4 milyondan fazla Filistinlinin hayatını kurtarmak için derhal insani bir koridor açılmasını talep etti. ABD’nin tam desteğine sahip siyonist rejim 55 gündür Gazze’ye sıkı bir abluka uyguluyor.

Filistin’e Yürüyüş Platformu tarafından, bugün Ankara’da Mısır Büyükelçiliğinin önünde Refah sınır kapısının hemen açılması talebiyle bir basın açıklaması düzenlendi.

Avrupa'da neşet eden ulus-devlet anlayışı, zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış, teker teker bütün toplumlar bu yola bile isteye girmişlerdir. Çünkü uluslararası düzende bir devlet olarak kabul edilebilmek için başta BM'nin onayından geçmek, bunun için de ön şart olarak, bir ulusa dayanmak, laiklik ve demokrasiyi kabul etmek, insan hakları, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etmek gibi ‘amentü’ye katılmak gerekmektedir. Yola çıkan veya çıkmayı düşünen her toplumun önderleri ya bunun farkında olarak işe başlamakta ya da bir şekilde kendilerine öğretilmektedir.

Doğu Türkistan’da Müslümanlar için Ramazan, ibadet ve manevi huzurdan çok, yasaklar ve baskılarla anılan bir dönem haline geldi. Çin yönetimi tarafından yıllardır uygulanan kısıtlamalar nedeniyle bölgede yaşayan Müslümanlar, dini vecibelerini yerine getiremez hale geldi. Oruç, teravih namazı ve diğer ibadetler tamamen yasaklanırken, bölge halkı dini kimlikleri nedeniyle çeşitli baskılara maruz kalıyor.

Şeklen aynı yöne, aynı Allah’a yönelmemize rağmen düşünce ve eylemlerimizin pusulası farklı yönleri göstermektedir. Kalıcı olan ahir hayatını değil dünya hayatını öncelediğimiz için daha dün Kur’an’ın elinin tersiyle ittiği bir toplumun kıblesine bugün şeklen olmasa da düşünsel, karakter ve mizaç olarak teslim olmuş vaziyetteyiz. Bu acınası durumdan bizi kurtaracak olan reçete malum, Allah’ın Kitabı ve Rasulün bizzat yaşadığı sünnetidir.

Küresel sistemle tam entegre olmuş seküler/liberal/demokrat/muhafazakâr toplumu inşa etme sürecinde, mevcut iktidar erkleri, aile konusunda tam bir çıkmazın içine düşmüş gibidirler. Bütün eğitim hayatını pozitivist/maddeci/kapitalist değer yargıları ile dizayn eden sistem, ‘rızkın temini’ konusunda da aynı zihin kodları ile hareket ederek (yukarıda da değindiğimiz gibi), mensuplarını Allah’ın kefil olduğu bir konuyu sorgular hale getirmiştir. ‘Aile’ kurumunun yapı taşı olan çocukların bakım ve iaşesini (güya) destekleyerek, ebter olmaktan kurtulacağı zannına kapılmıştır.

Hayatını hayır faaliyetlerine adamış olan, yıllardır nakil kalple yaşadığı halde Yemen’den Afganistan’a, Suriye’den Çad’a mazlumlara, yetimlere kol kanat germek için koşturan, MUSAİD İnsani Yardım Derneği kurucusu Mehmet Demirel vefat etti.

Türkiye'deki Kur'ani/Tevhidi bilinçlenme sürecinin öncülerinden Ercümend Özkan ağabey, 24 Ocak 1995'te İslami çalışmalar için gittiği Adana'da kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Kısacası nasıl yaşamışsa öyle de vefat etmişti, Allah yolunda koştururken. Rabbimiz ona rahmet etsin, şahitliğini makbul kılsın.

İslam devletsiz olmaz. Müslümanlar da başsız/lidersiz olmaz. Eğer olursa tıpkı Filistin gibi, Irak gibi, Suriye gibi, Lübnan gibi olur. Hatta sözüm ona tüm İslam ülkelerini buna dahil edebiliriz. Çünkü hiç birisi ne İslam’ın ne de Müslümanların temsilciliğini yapamadığı gibi menfaatini, özgürlüğünü ve maişetini de düşünmüyor. Eğer bugün İslam devlet olsaydı Müslüman’ım diyen bizler de bu devlete sahip çıkabilseydik bu böyle olmayacaktı.

Selim Sezer: “Görünen tablo, içerdiği kısmi belirsizliklere rağmen İsrail’in başarısızlığını tescil eden bir tablodur. Filistin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaşayan Gazze, buna rağmen teslim olmamıştır.”

Dr. Hussam Ebu Safiya, tüm benliğiyle zulme karşı durdu. Mesleğinin ve mümin kimliğinin tüm gereklerini yerine getirerek mücadelesinde yalnız kalmasına rağmen yılmadı. İyilerin safında kalmanın kaderi hep yalnızlık olmamalıdır. Bu konuda bu kadar yalnızlık, bu kadar suskunluk iyilikler için, yarınlar için hiçbir umut taşımıyor. Bu suskunluk, tepkisizlik, keyfilik zalimleri daha da zalimleştiriyor.
Makaleler
Hava Durumu