
"indirdi" Arama Sonuçları
"Şam'ın Faziletleri" Rivayetleri Üzerine
Müslümanlar tarafından 63 yıllık zalim Esed tağutizminden kurtarılan Şam, Müslümanların tarihi ve bugünü açısından muhakkak ki önemli bir belde. Her şeyden önce Şam, Kudüs'ün kapısı mahiyetinde. Tarihsel süreçte Kudüs'ün fethi hep Şam'dan geçmiştir. Dolayısıyla Şam'ın fethi hepimizi sevindirdi ve umutlandırdı. Bununla birlikte Şam'dan kişisel yayın yapan bazı Müslümanların "Şam'ın faziletleri" söylemini dillendirmeye başladığı görülüyor ki, işte biz bu konuda karınca kararınca bir pencere açmak istedik. 2012 yılında kaleme alınıp yayınlanan bu makaleyi ilginize sunuyoruz.
Seçim Sonucu İçin Ayasofya'da Okunan Fetih Suresi Üzerine
Fetih Suresini alan, Maide Suresini de almak ve ondaki "Allah'ın indirdikleriyle hükmetme" emrine ittiba etmek zorundadır.
Mescid-i Aksa’ya gelen cemaatin çokluğu İşgalci düşmanı kızdırıyor
Kudüs’teki Yüksek İslami Heyet Başkanı İkrime Sabri, 24 Mart Cuma günü cemaatin Mescid-i Aksa’ya akın etmesinin düşmanı kızdırdığını ve Müslümanları sevindirdiğini söyledi.
Yunan vahşetinde ailesini kaybeden Suriyeli baba anlattı: Yunanistan salları batırıp ölüme itti
Yunanistan'ın Ege’de ölüme ittiği sallarda can veren Suriye uyruklu 4 yaşındaki Abdulvahap Berjaz ile 9 aylık kardeşi Asem Berjaz ve annelerinin son anları yürekleri dağladı. Ailesinin tamamını kaybeden acılı baba, “Önce bizi gemiye aldılar. Burada dövüp küfrettiler. Eşyalarımızı alıp sallara bindirdiler. Gemilerinin manevrasıyla oluşan dalgalar sallarımızı devirdi. Su yutmaya başladık. Tüm ailem teker teker ellerimden kayıp gitti” dedi.
Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler
“Kim hükmedecek?” sorusu, modernleşme-din ilişkisinin hem arka hem de ön planında yatan asıl saike ışık tutmaktadır. Sorunun din açısından cevabı bellidir, tek hükmedici vardır O da Allah’tır. Modernizmin cevabı da bellidir, tanrılaşmaya çalışan insan hükmetmektedir.
İLKAV Gençlik Hareketi Kurban Bayramı Öncesi Yetimleri Sevindirdi.
Sulhun ve huzurun kaynağı olan bayramları yeni elbiseler, yeni ayakkabılar ve oyuncak ile geçirmek isteyen ve imkânları olmayan yetim ve ihtiyaç sahibi çocukların gülümsemesine ortak olan hayırseverler İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV Gençlik Hareketi aracılığı ile yüzlerce çocuğun bayram sevincine ortak oldu.
Yeryüzünde ilâhî adaleti gerçekleştirme görevi mü’minlerindir
Adalet; insan-eşya ilişkilerini, insanların birbirleriyle olan münasebetlerini ve insanın devletle olan alâkasını, Allah Teâlâ’nın indirdiği hükümlere göre düzenlemeye denir. Bu bir anlamda, Allahu Teâlâ’nın emrini, emrettiği şekilde yerine getirmektir.
Mushaf’ın sayfalarını yırtmak mı, Kur’an’ın hükümlerini çiğnemek mi daha büyük suçtur?
Devlet, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmese de olur. Ama, aman ha, kimse Kitabımın yazıldığı sayfaları kitaptan yırtmasın. Yırtanlara engel olun. Mushaf’a saygısızlık yaptırmayın. Ancak, o Kitabı önemsemeyin, mehcur bırakın, sanki Kitapsızmışsınız gibi yaşayın. Okullarınız başka kitapları baştacı etsin, Devletin Anayasa adlı başka kutsal kitabı olsun, onu tatbik etsin. Ekonomide “para” adlı başka kitabınız olsun... Böyle mi diyor Rabbimiz?
Laik düzende hutbe ve kılıç!
Hutbeye kılıçla çıkma uygulamasının, Kur’an ve Rasulullah’ın pratiği (Sünnet) açısından bir dayanağı bulunmasa da, Hadîd Sûresi 25. ayetin çerçevesini çizdiği “İslam’ın egemenlik ve adaleti” öğretisiyle mutâbık bir sembolizm içerdiğini söyleyebiliriz. Söz konusu ayette Rabbimiz, insanlar arasında adaletin tesis edilmesi için Rasulleri insanlara açık belgelerle gönderdiğini, onlara Kitab ve Mizan’ı inzal ettiğini ve Kitab’ın hükmünü ve Mizan’ı egemen kılmak ve ayakta tutmak için de insanlara demiri indirdiğini bildirmektedir.
Müslümanların bâtıl olana benzemesi, hangi süreçlerde ve nasıl gerçekleşmektedir?
Bozulma ve menfi manada dönüşümün yaşanmaması ve her şartta istikametin korunması için yapılması gerekenler, Kur’an’da gösterilmiş ve Rasûlün önderliğindeki ilk örnek nesil tarafından da pratize edilmiş bulunmaktadır. Arınmak, korunmak ve sırat-ı müstakim üzere bir hayatı yaşamak için, Allah’a, Rasûlüne ve indirdiği Kitaba imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında, hiçbir zaman ve hiçbir sebeple Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır. Aksi takdirde, hayatında Allah’ın zikrini hâkim kılmayan insan, Rabbine ve kendisine yabancılaşıp şeytanın yoluna girmekte, hayatını hevasının ve şeytanın arzularına göre düzenleyerek yozlaşmaya, savrulma ve dönüşüm sürecini yaşamaya başlamaktadır. Üstelik zamanla kanıksanarak ilerleyen bu taviz ve yozlaşma sürecindeki büyük dönüşümünü fark bile edemeyip hâlâ kendisini Hak yolda zannedebilmektedir.
Trump: Kudüs kararım Yahudilerden çok Evanjelistleri sevindirdi
ABD Başkanı Donald Trump, evanjelistlerin siyonist işgal rejimindeki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınmasına Yahudi halkından daha fazla memnuniyet gösterdiğini belirtti.
Kur’an’da Yahudilerin 80 özelliği ve bunlar üzerinden güncel muhasebe
Allah, daha önce âlemlere faziletli kıldığı Peygamberlerin izinden giden İsrailoğullarına tevhidî hassâsiyetlerini kaybedip küfre ve şirke meyletmelerinden, Allah’a isyan edip peygamberlerinin yolunu terk etmelerinden ve yukarıdaki özelliklere sahip olduklarından dolayı onların üzerine zillet ve meskenet indirdi. Bütün bu konularda İsrail’den fazla İsrailleşen, yahudiden fazla yahudileşen, gâvurdan fazla gâvurlaşan insanlara Rabbimiz Yahudilere verdiği zillet ve meskeneti, belki de lâneti, adâletinin gereği vermez ve bu damgaları vurmaz mı?
Cumhur mu yoksa Allah’ın indirdiği mi? (VİDEO)
Cumhur mu yoksa Allah’ın indirdiği mi? -Yüksel Yılmaz
Ulu'l Emr, Allah'ın hükmüyle hükmedendir
Bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için şu iki temel vasfa sahip olması gerekir: Kişi ise Müslüman olması (iman ve amel bütünlüğünde Allah'a teslimiyet üzere bulunması), tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve bu özel veya tüzel kişiliğin Allah’ın hükmüyle hükmetmesi. Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşımadığı, taşıyamayacağı açıktır. Çünkü itaatin temel şartı olan Allah’a ve Rasulüne itaat burada söz konusu değildir. İbadeti ve siyasetiyle bir bütün olan ed-Din’in bu bütünlüğünü parçalayıp, onu “kişisel referansa” indirgeyen bir zihniyet, itaat mercii değil, ancak davetin muhatapları konumundadır, böyle görülmelidir.
Adâlet Allah’ın indirdiğiyle hükmetmektir
Toplumdaki zalimler gücü ellerine geçirdikleri zaman da zulümler artar. Kitab’ın yanında indirilen ‹demir' güç anlamında alınırsa, şöyle demek mümkündür: Güç ve iktidar adâletin emrinde olmalıdır. Bunu sağlayacak olan da insanların Kitab'a ve O'nun hükümlerine uyup, mizan'ı yani ölçüyü korumalarıdır. O zaman hukukun üstünlüğü sağlanır ve insanlar haklarına kolaylıkla ulaşırlar. Kendini hukukun üstünde gören güçler, adâlet anlayışını çiğner geçerler.
Cahiliye düzeninde hâkim ve savcı olmak!
Faruk Beşer'in, sözümona maslahatları, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenlerin durumunu açık olarak ifade eden Kur'ani nassların (Mâide 44, 45, 47; Nisâ 60 vb) beyanlarını iptal edecek şekilde öne çıkarmasında ve bu anlayış üzere bir fıkıh ortaya atmasında şaşılacak bir şey yok. Zira tevhidi bilinç ve duruşa maalesef ulaşabilmiş değil. Şaşılacak olan, Haksöz gibi yıllarca cahiliyeden ilkesel ayrışma söylemiyle öne çıkmış, tevhidi çizgiyi savunmuş bir yayın organının Faruk Beşer'in bu büyük yanlışına çanak tutması.
Maide 41-50: Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler (VİDEO)
"Kur'an bize ne diyor?" - Yüksel Yılmaz
PKK'dan Diyarbakır'da bayrak provokasyonu
Lice'deki olayları protesto eden bir grup Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı'nın arka bahçesinden içeri girerek bayrağı indirdi. Bayrağı indiren kişi çocuk olduğu için sadece uyarı ateşi açıldığı belirtiliyor.
“Ulu’l emr, Allah’ın hükmüyle hükmedendir”
Şükrü Hüseyinoğlu: Bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için bu iki temel vasfa sahip olması gerekir. Kişi ise Müslüman, tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve Allah’ın hükmüyle hükmetmesi. Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşamadığı, taşıyamayacağı açıktır.
Makaleler
Hava Durumu


























































