
"/" Arama Sonuçları

Kur’an mehcur bırakılınca, ister ifraten, ister tefrit olarak ekseninden kaydırılınca, başka ne bekliyorsunuz ki?! İbadetlerin arasındaki bağ kesilince ve yanlış yerlere bağlanınca onlardan beklenen murad ortaya çıkmıyor, hikmet tahakkuk etmiyor ve beklenen hasıla da gerçekleşmiyor. ‘Beklenen hasıla’ derken bunun kişinin lehine kaydedilecek sevap kısmı bir tarafa öncelikle ‘rıza-i ilahiyi’ celp etmek ve cemaat/toplum olarak istenen yönde, nefislerimizdekini değiştirerek (Rad/11) ve bahşedilen nimet asliyle muhafaza edilmiş olarak (Enfal/53), sırat-ı müstakim üzre olup kalmak kastımız malumunuzdur.

Birkaç gün önce bir yerde TRT'nin tarih (!) dizisi "Fetihler Sultanı Mehmet" dizisine denk geldim ve 5-10 dakika izledim. Denk geldiğim sahnede ilginç bir ifade kullanıldı, "fena fi'd-devle / devlette fena (yok) olmak" şeklinde. Adeta Son 23 yılın istikamet krizini özetleyen bir terkip...

Mehmet Alagaş'tan Unutulmaz Sohbet I Arayış Derneği (Şirinevler / İstanbul - Ekim 2013) I Takdim: Cemal Kul

İmran’ın karısı bize şunları öğretiyor; birincisi, alemlere üstün kılınan bir ailenin temsil ettiği izzet ve şeref bayrağını ilerilere taşımak. Yani davayı yere düşürmemek için evladını Allah’a adamak/kurban etmek. İkincisi, İmran’ın karısının aileden ve atalarından devraldığı iman, sadakat, teslimiyet ve kulluk bilinci. Üçüncü şık belki çok daha önemli, çünkü çocuğunuzu teslim edeceğiniz kişi veya kurum Zekeriyya (as) gibi güvenilir olması.

Küresel sistemle tam entegre olmuş seküler/liberal/demokrat/muhafazakâr toplumu inşa etme sürecinde, mevcut iktidar erkleri, aile konusunda tam bir çıkmazın içine düşmüş gibidirler. Bütün eğitim hayatını pozitivist/maddeci/kapitalist değer yargıları ile dizayn eden sistem, ‘rızkın temini’ konusunda da aynı zihin kodları ile hareket ederek (yukarıda da değindiğimiz gibi), mensuplarını Allah’ın kefil olduğu bir konuyu sorgular hale getirmiştir. ‘Aile’ kurumunun yapı taşı olan çocukların bakım ve iaşesini (güya) destekleyerek, ebter olmaktan kurtulacağı zannına kapılmıştır.

Türkiye'deki Kur'ani/Tevhidi bilinçlenme sürecinin öncülerinden Ercümend Özkan ağabey, 24 Ocak 1995'te İslami çalışmalar için gittiği Adana'da kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Kısacası nasıl yaşamışsa öyle de vefat etmişti, Allah yolunda koştururken. Rabbimiz ona rahmet etsin, şahitliğini makbul kılsın.

İslam devletsiz olmaz. Müslümanlar da başsız/lidersiz olmaz. Eğer olursa tıpkı Filistin gibi, Irak gibi, Suriye gibi, Lübnan gibi olur. Hatta sözüm ona tüm İslam ülkelerini buna dahil edebiliriz. Çünkü hiç birisi ne İslam’ın ne de Müslümanların temsilciliğini yapamadığı gibi menfaatini, özgürlüğünü ve maişetini de düşünmüyor. Eğer bugün İslam devlet olsaydı Müslüman’ım diyen bizler de bu devlete sahip çıkabilseydik bu böyle olmayacaktı.

Kur’an’ın tamamının değil, bir suresinin ve hatta ayetinin bile değil, tek bir kelimesinin bir hayatı nasıl çekip çevirdiğinin, bir insana nasıl yön/istikamet kazandırdığının canlı tanıklığını ifade ediyor onun hayat hikâyesi… Şahin Özdaş ağabeye rahmet duasıyla...

İktibas Dergisi 549. sayısı ile okurları ile buluşurken, derginin kapağında Bangladeş’in devrik despot başbakanı Hasina Vecid ile Amerikan patentli yeni başbakanı/başdanışmanı Muhammed Yunus yer aldı.

"İdeolojik-ırkçı-sömürgeci inşa ürünü olan bilgi’nin, fikirlerin, felsefe’nin kavram ve kurumların, bir toplumun dünya görüşüne, hayat tarzına uygun olup olmadığı düşünülmeden, hazır-paketlenmiş halde ithal edilmesi, ilgili toplumların/toplumun ontolojik/epistemolojik yok oluşuna işaret eder…"

Bugün için “ümmet” sözcüğü, seküler kesimlerce, kullanımı Müslümanlara terk edilmiş, onlar lehine kendilerinin kullanım hakkından feragat ettikleri bir şekle bürünmüştür. Zira seküler dünya, ümmet yerine “ulus”u doğurmuştur! En az ümmet kadar dini /Kur’ani bir kavram olan “millet”i kullanmakta hiçbir beis görmezken, bu dünya, ümmeti kullanmaktan özenle kaçınmaktadır. Bunda da, ümmet kavramının halifelik yönetimiyle olan yakın alakasından kaynaklanan tabir caizse bir kuyruk “kuyruk acısı” söz konusudur.

Müslümanların sessizce bu savaşı ve katliamları seyredişlerinin altında ümmet olma fikrinden uzaklaşmış olmaları ve ulusal çıkarların gölgesinde hesap yapıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Elbette ulus devlet düzenini kabul etmiş ve batıl değerleri kendisine misyon edinmiş siyasal erklerin yapacağı şey Allah'ın razı olacağı şeyler olmasa gerek. İsrail terör şebekesiyle ticaret hacminin artarak devam etmesi ulus devlet anlayışı için anlaşılmayacak bir durum olmasa gerek.

Rejim ellerini ovuşturuyor. İşlerini yürüten, değirmenine su götürenlerin muazzam sadakati ve hizmetleri onu daha da muhkemleştiriyor. Ona olan bağlılık en tepeden tabana yayıldıkça, İslami mücadelenin işi daha bir zorlaşıyor.

İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir.

Dilimle Müslüman olduğumu söyler de yaşantımla kafirlere, müşriklere, münafıklara, modernistlere, laiklere, Hristiyanlara, Yahudilere, mala ve mülke kul olmuş kârunlara, firavunlara yaranmak için bin bir takla atan belamlara ve nefsinin uydusu olmuş zavallılara benzersem öbür dünyada halim nice olur? Bunu şimdiden düşünmem/düşünmeniz lazım gelmektedir.

“Gazze tarih yazıyor, tarihi değiştiriyor” manşeti ile çıkan yeni sayının yorumunda Gazze’deki durum ele alınırken, “İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir” vurgusu yapılıyor.

“Holokost” kavramsallaştırması 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin işlemiş olduğu korkunç insanlık suçlarını tanımlamayı ve mahkûm etmeyi hedefleyen insani/ahlaki temelli bir kavramsallaştırmanın ötesinde, yapılan zulümler ve çekilen acıların insanlık düşmanı bir ideoloji (siyonizm) ve onun taraftarlarınca, politik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda azami derecede kullanılan bir araç/enstrüman işlevi görmüştür, görmeye devam etmektedir.

İnsan, Yüce Allah tarafından devamlı denenmektedir. Hayata gelişin amacı da budur. (İnsan, 76/2)

Gazze insanı can veriyor, yakında şehid verecek canları kalmayacak. Gazze’nin dışında kalanların ise hesapları türlü türlü. ABD’nin ve önde gelen Avrupa ülkelerinin hesaplarını söylemeye gerek var mı? Onların hesapları İslam'la ve Müslümanla. En iyi Müslüman ölü Müslüman, en iyi İslam, Siyonizm’e meftun olmuş, ‘ılımlı/demokratik İslam’dır.

Kur'an Nesli youtube kanalında inşallah bu akşam, Gazze'den bağlantı ile son durum konuşulacak. Osman Yıldız'ın sunacağı programın konuğu, Gazze'de yaşayan Türkiyeli akademisyen Dr. Rukiye Demir Salhiya olacak. Kanal adresi: https://www.youtube.com/@kuranneslitv
Makaleler
Hava Durumu