�mer �SLAM

07 Ekim 2009

M�SL�MANLARIN TAR�H�NDE ALTINCI KIRILMA: EHL� S�NNET

Kur’an-� Kerim’in yönlendirdi�i ve Resulullah (s.)’�n önderli�ini ve örnekli�ini yapt��� “Asr� Saadet”in;  Allah, insan, toplum, hukuk, devlet, bilgi, amel, inanç alg�lay��lar�ndan kopma, sapma, farkl�la�ma anlam�nda kulland���m�z “k�r�lma”lardan en etkilisi ve en büyü�ü olan “Ehli Sünnet”e s�ra geldi, tarihen.   

Kaynaklarda, ilk defa 900’lü y�llarda kullan�lmaya ba�lanan (1)  “Ehli Sünnet ve’l Cemaat” kavram�n� ve temsil etti�i dü�ünce yap�s�n� anlamak için, ortaya ç�k���n� ve haz�rlay�c� etmenlerini iyi tespit etmemiz gerekir.

�lk önce Ehli Sünnet’in omurgas�n� olu�turan  ‘Ehli Hadis’ ten sözetmeliyiz. Onlar, Fetihler sonras� büyüyen �slam topraklar�ndaki siyasi çeki�meler, �slam’a yeni giren toplumlar ve yeni sorunlar kar��s�nda gelene�in muhafazas�n� savundular. Gelene�in ta��y�c�s� olarak ta hadislerin rivayetine büyük önem verdiler. Resulullah (s.) ve dört Halife dönemlerinde yaz�lmayan(2)  hadislerin yaz�lmas� ve okutulmas� ile u�ra�t�lar. �mam Malik (ö.795) ile ba�layan bu ekol, ö�rencisi �mam �afi (ö.820) ile en iddial� dönemine ula�t�. �mam �afi’nin  ö�rencisi Ahmet b. Hanbel (ö.854 ) ile de daha kat�  bir hale büründü. Bu üç isim hadis ile me�gul olman�n yan� s�ra f�k�h ile de u�ra�arak kendilerine özgü  f�khi usüller geli�tirdiler. Bu usüller ve görü�ler, takipçileri taraf�ndan daha sonralar� f�khi mezhep haline getirildi.

Ehli Hadis’in mensuplar�, Ehli Rey, Mu’tezile, Hariciler ve �ia’ya �iddetle kar�� oldular. Onlar� Sahabenin yolundan ayr�lmakla itham ettiler. Ak�l yürütmenin ve ele�tirinin yerine teslimiyeti ve taklidi öne ç�kararak, dini konular üzerinde konu�mamay� ve ibadete a��rl�k vermeyi savundular.

Ehli Hadis, Resulullah (s) sonras� Sahabenin birbirini öldürdü�ü ‘Fitne dönemi olaylar�’ kar��s�nda Ehli Sünnete de miras kalacak bir suskunluk geli�tirdi. Sahabenin dini anlamada ve ya�amada yan�lmaz örnek oldu�unu savunmalar�na ra�men birbirlerini öldürmelerini izah edemediler. Hz. Ali’nin ve kar��s�ndaki sahabe grubunun aras�nda tarafs�z olduklar�n� ilan ettiler. Bunu  “Sahabe fazileti” ile aç�klad�lar.(3)  Sahabenin üstün oldu�u, onlar� sorgulaman�n sayg�s�zl�k olaca��, her birinin do�ruyu gösteren birer y�ld�z oldu�u iddias�,  Ehli Hadis’in en hassas yan�n� olu�turdu. (4)

Ehli Hadis’in  Emevi ve Abbasi iktidarlar� kar��s�ndaki temel davran�� biçimi, her türlü siyasal tart��madan uzak durmakt�. Onlar�n iktidarlar�n�n me�rulu�unu sorgulamak, Müslümanlara yapt�klar� zulümlere kar�� ç�kmak, hanedan’�n �slam d��� davran��lar�n� ele�tirmek zor bir seçimdi. Bu seçimi tercih eden �ia, Hariciler, Mu’tezile gibi gruplar, Ebu Hanife gibi ferdi �ahsiyetler kar�� olduklar� Saltanat taraf�ndan �iddetle cezaland�r�ld�lar.

Abbasiler, kendilerine muhalif f�rkalar� sindirdikten sonra ihtiyaç duyduklar� fikri deste�i bulmak amac�yla Ehli hadis’le yak�nla�ma içine girdiler. 847 y�l�nda Mütevekkil’in Ehli Hadis üzerindeki ‘mihne bask�s�’n� kald�rarak onlar�n fikirlerini benimsemesi ile Abbasilerin resmi mezhebi haline geldiler.(5)

Abbasilerin Ehli Hadis’i seçmesindeki neden, Bu ekolün daha önce hiçbir siyasi isyana destek olmamas� ve Hilafet meselesinde iddial� bir görü�lerinin olmamas� idi. Ehli Hadis için Halife’nin ne �ekilde seçildi�i, nas�l biri oldu�u art�k birinci dereceden önemli bir konu de�ildi. Çünkü bu meseleler yüzünden iki yüzy�ld�r Müslümanlar birbirinin kanlar�n� ak�t�yordu. Önemli olan, Müslümanlar�n birlik içinde olmalar� ve nas�l olursa olsun bir halifenin ba�lar�nda olmas� idi.

�ktidar�n �emsiyesi alt�na giren Ehli Hadis, Abbasilerin resmi f�k�hç�lar� olan Ehli Rey ile yak�nla�mak zorunda kald� diyebiliriz. Harici tekfircilik kar��s�nda iman - amel ayr�m�n� öne ç�karan Mürcie ile de uzla�t�lar. Bu tarihlerden itibaren Abbasi iktidar�, Ehli, hadis, Ehli Rey ve Mürcii unsurlardan olu�an koalisyon yeni bir isim kullanmaya ba�lad�; Ehli Sünnet ve’l Cemaat.

Bu a�amadan sonra Ehli Sünnet; belirli bir mezhebi ifade etmekten öte, pek çok mezhep, görü�, zümre ve grubu çat�s� alt�nda toplayan �emsiye bir kavram haline geldi. Kar��s�nda ise “Bidat Ehli” olarak isimlendirdikleri �ia ve Mu’tezile vard�. �ia, Abbasilere olan siyasal muhalefeti yüzünden, Mu’tezile ise ak�lc� olmalar� ve felsefeye olan ilgileri nedeniyle gelenekçilerden veto yediler.

900’lü y�llarda E�ari (ö.942 ) Irak’ta, Maturidi (ö.944) Maveraünnehir’de, Tahavi (ö.933) Sünnili�in kelami alt yap�s�n� olu�turdular.  Abbasi Halifesi ve bölge sultanlar�n�n deste�i ile Ehli Sünnetin yayg�nla�mas�n� sa�lad�lar.(6)   1020 y�l�nda Abbasi Halifesi el-Kadir billah’�n emri ile Resmi bir Ehli Sünnet itikad� haz�rlanarak (7) haz�r bulunan ulemaya imza ettirildi ve halka ilan edildi. Bu itikadnameye muhalefet edenlerin fas�k ve kafir olduklar� bildirildi. Bundan sonra ba�ta Gazneli Mahmut olmak üzere yerel yöneticiler bu tavr� benimsediler. Ehli Sünnet d��� tüm f�rkalar (özellikle Mutezile ve �ia) takibe al�nd�. Bunlardan, hapsedilenler, öldürülenler oldu. De�i�ik yerlerden toplanan Mutezile mensuplar�n� hapsetmek için Azdar bölgesinde bir hapishane yap�ld�. Gazneli Mahmud’un emriyle, Mutezile’ye ait kitaplarla beraber felsefe ve astronomi kitaplar� da yak�l�rken, Mutezile mensuplar� Horasan’a sürüldü. Rey kütüphanesinde yak�lan kitaplar�n, sadece fihristinin 10 bin cildi buldu�u da rivayet edilmektedir.(8)

1100’lerde ise Gazzali (ö.1111) Ehli Sünnet ile Tasavvufu uzla�t�rd�. Bu bir bak�ma Ehli Sünnet ulemas� nezdinde Tasavvufun me�rula�t�r�lmas� anlam�na geliyordu. Bu tarihten sonra Tarikatler özellikle Selçuklu s�n�rlar� içinde daha aktif hale geldiler.

Müslümanlar�n tarihi içinde olu�an bütün mezhepler, içinde bulunduklar� siyasal ortamda olu�an sorunlar kar��s�ndaki farkl� duru�lar� neticesinde �ekillendiler. Di�er tüm siyasi, itikadi mezhep ve fikri ak�mlardan sonra ortaya ç�kan Ehli Sünnet, daha çok mozaik bir yap� olu�turdu. Üzerinde uzla��lan bir Ehli Sünnet tan�m� yap�lamad�. Hatta yap�  içerisinde farkl� olan di�erlerini  Ehli Sünnet d��� sayan bir çok alim ç�kt�. Örne�in E�ari; Ebu Hanife ve ashab�n� Ehli Sünnet’ten saymamaktad�r.(9)

Günümüzde tüm Müslümanlar�n %85’i gibi büyük bir ço�unlu�unun mensubu oldu�u Ehli Sünneti bir k�r�lma, bir sapma olarak görmemizdeki sebeplere gelince;

1- Ehli Sünnet’in hadislere dayanarak itikad olu�turmas�; Yüce Rabbimiz, insana inanmas� gereken esaslar� Kuran’� Kerim’de aç�k ayetlerinde belirtmi�tir.  Dalaleti kati olan ayetlerin yan�s�ra, dalaleti zanni olan hadislerin iman esaslar�n� belirleyici unsur olarak al�nmas� bir çok soruna yol açt�. Siyasi ayr�l�klar�n olu�turdu�u f�rkalar, kendi durumlar�na uygun itikadlar belirlediler ve bu itikadlar�na delil olarak hadisleri kulland�lar. Hakk�nda ihtilaf edilmeyen tek kaynak olan Kur’an-� Kerim, �slam ümmetini yeniden bir araya toplayacak en birinci harçt�r. Bu birle�me, ihtilafl� konulardan öte, temel konulardan yani iman esaslar�ndan ba�layacakt�r.

2- Ehli Sünnet’in her dönemde içinde bulundu�u siyasi otoriteyi me�rula�t�r�c� bir rol oynamas�: Ortaya ç�kt��� y�llarda �slam topraklar�ndaki parçalanm��l��a son vererek, siyasal bütünlü�ü sa�lamak ve d��ar�dan gelen sald�r�lara kar�� koyabilmek için, adalet ve dindarl�ktan çok, kudretle donat�lm��, güçlü bir sultana duyulan acil ihtiyaç, sünni siyaseti  olu�turdu. Bu güç vurgusu, imamda bulunmas� gereken, adalet, ilm, ahlak gibi nitelikleri geri plana at�lmas�na yol açt�.  Örne�in Tahavi �öyle demektedir: “Zulümde yapsalar, imamlar�m�za ve emir sahiplerine isyan� caiz görmeyiz. Onlara beddua etmez, onlara itaatten el çekmeyiz.”(10)

3- Ehli Sünnet’in hadis ile sünneti e�it görmesi: Kur’an’�n prati�i olan sünnetin ne oldu�u ve kayna��n�n neler olaca�� tart���lagelmi�tir. Sünnetin, Kur’an gibi Allah taraf�ndan Resulullah’a indirilen fakat yaz�lmayan vahy (vahyi gayri metluv) oldu�u, bunun da kayna��n�n hadisler oldu�u fikri �mam �afi’den beri önemli bir k�s�m ehli Sünnet ulemas� taraf�ndan savunulmaktad�r. Hatta bir k�s�m taraf�ndan  hadislerin de Allah taraf�ndan Resullah’a indirildi�i iddia edilmektedir. (11)

Bugün Müslümanlar�n zihninde;  ayet, sünnet, hadis, sahabe görü�ü, ulema içtihad�, alim görü�ü kavramlar� birbirine kar��t�r�larak, bir bilgi karma�as� ortaya ç�kar�lm��t�r. Allah’�n sözlerini di�er tüm sözlerden ay�rmal�y�z ve en üstte tutmal�y�z. Çünkü evrensel olan, sorumlu tutulaca��m�z, bizi hidayete ula�t�racak olan onlard�r. Sünneti iyi tespit etmeliyiz. Çünkü, Kuran’�n prati�idir. Bize, üzerinde �slam ümmetinin ihtilaf� olmadan ya�ayarak, ya�at�larak ula��r. Hadisleri iyi ay�klamal�y�z. Hadis usulünde ‘metin tenkidi’ni öne ç�karmal�y�z. Sahabe sözlerini, ulema içtihatlar�n� içinde bulundu�u �artlar�, söylendi�i zaman� göz önünde tutarak de�erlendirmeliyiz. Yan�labileceklerini akl�m�zdan ç�karmadan okumal�y�z.

4- Ehli Sünnet’in gelene�i a��r� önemseyerek geli�melere, yeni aç�l�mlara, yorumlara aç�k olmamas�:  Ehli Sünnetin Müslüman topraklarda siyasi, kültürel ve toplumsal olarak hakimiyetini ilan etti�i 1200’lü y�llardan günümüze kadar, �slam dünyas�nda o güne kadar dü�ünülen, üretilen, yaz�lan eserlerin üzerine bir tu�la konulmad�. Felsefe, Kimya, Astronomi, T�p, Botanik, Matematik gibi alanlarda durgunlu�a ve gerilemeye ba�lan�ld�. Son iki yüzy�l ise tamamen sefalet. Sebebi ise Ehli Sünnet’in akla ve ak�lla üretilen ürünlere olan önyarg�l� yakla��m�d�r. �slami ilimler olan tefsir, hadis, f�k�h gibi ilimlerde bile yüzy�llard�r �erh kültürü hakimdir.

Aç�kça söylemek gerekir ki;  Ehli Sünnetin itikad�, Kur’an alg�s�, tefsir metodu, hadis usulü, f�k�h anlay���, mezhep taassubu ile hayat� in�a edemeyiz, ça�a söz söyleyemeyiz.  Ezilenlerin sesi olamay�z.

Samimi olarak yeniden okumal�y�z; Kur’an’�, tarihi ve hayat�.

KAYNAKLAR:

1- Bünyamin Esen,  Ehli Sünnet: Kavram�n Olu�um ve Geli�im Süreci,  Ankara Okulu Yay. s.79

 

2- Hz. Ebubekir Peygamberimiz’in vefat�ndan sonra halk� toplam�� ve onlara �öyle demi�tir: “Sizler Allah’�n elçisinden farkl� hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anla�mazl�klara dü�ecektir. Allah’�n elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: ��te Allah’�n Kitab� aram�zda, onun helalini helal k�l�n, haram�n� haram görün.”  (Zehebi, Tezkiratul Huffaz 1/3),

 

Hz. Ömer di�er �ehirlerdeki sahabilere de mektuplar yazarak ellerinde yaz�l� bulunan hadis mecmualar�n� yok etmelerini istedi.  (�bni Abdil Berr, Camiul Beyanil �lm ve Fazluhu 1/64-65)

 

Hadisler Hz. Ömer döneminde ço�alm��t�. Hz. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalar�n� getirmelerini istedi. Sonra bunlar�n yak�lmas�n� emrederek �unu söyledi: Kitap Ehli’nin Mi�na’s� gibi Müslümanlar�n Mi�na’s�d�r bunlar.( �bni Sad/Tabakat 5/140)

 

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden dolay� Ebu Hureyre’yi Dev� da�lar�na göndermekle, Kab’� K�rede da�lar�na sürgün etmekle tehdit etmi�tir.  ( Tahz�rul Havas 10b.)

 

�eddad, �bni Abbas’a “Hz. Peygamber bir �ey b�rakt� m�?” diye sordu. O da “Sadece Kuran’�n iki kapa�� aras�nda olanlar� b�rakt�.” cevab�n� verdi.   (Buhari K. Fezailul Kuran 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30,31)

 

3- Buhari, Sahihi Buhari c.2, s.3 Nisaburi, el Müstedrek ala’Sahihayn, c.3, s.3

 

4- Mehmet Evkuran, Süni Paradigmay� Anlamak, s.82

 

5- Mesudi, Murucuz- Zeheb c.4,  s.76-86

 

6-  Bünyamin Esen,  Ehli Sünnet: Kavram�n Olu�um ve Geli�im Süreci,  Ankara Okulu Yay. s.85

 

7- Bu akaid metni için bkz. Muhit Mert, Kelam Tarihinin Problemleri, Ankara Okulu Yay. s.102

 

8- �bnul Cevzi, el- Muntazam c.4 s.303 

 

9- E�ari, Makalatü’l �slamiyyin s.138

 

10- Tahavi, Usulu’l-Akidetil-�slami, s.153

 

11- Ebul Beka (ö.1683) �öyle yaz�yor: “Kur’an ile hadis, ‘�üphesiz ki o, Allah taraf�ndan vahyedilmi� bir vahiydir’ ayetinin dalalet etti�i üzere, Allah taraf�ndan vahyedilmi� bir vahiy olmas� bak�m�ndan birdirler. Yaln�zca Kuran, mucize olu�u, bir benzerinin getirilemeyece�i hususunda tehaddi (meydan okumak) için indirilmi� bulunmas� bak�m�nda hadisten ayr�l�rEbu’l-Beka Eyyub b. Musa, el-Kulliyat Mucem fil Mustalahat vel- Furuqil-Lugaviye, s.722-723