�mer �SLAM

28 Temmuz 2008

BA�IMLILIK

“Asya'da maymun yakalamak için kullan�lan bir çe�it tuzak vard�r. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir a�aca ba�lan�r. Hindistan cevizinin alt�na ince bir yar�k aç�l�r ve oradan içine tatl� bir yiyecek konur. Bu yar�k, sadece maymunun elini aç�kken sokaca�� büyüklüktedir.  Yumruk yapt���nda elini d��ar� ç�karamaz. Maymun, tatl�n�n kokusunu al�r, yiyece�i almak için elini içeri sokar ve yiyece�i kavrar, ama yiyecek elindeyken elini d��ar� ç�karmas� olanaks�zd�r.

S�k�ca yumruk yap�lm�� el, bu yar�ktan d��ar� ç�kmaz. Avc�lar geldi�inde, maymun ç�lg�na döner ama kaçamaz. 

Asl�nda bu maymunu, tutsak eden hiçbir �ey yoktur. Onu sadece onun kendi ba��ml�l��� tutsak etmi�tir. Yapmas� gereken tek �ey elini aç�p yiyece�i b�rakmakt�r. Ama zihninde açgözlülü�ü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.”

Bizi tuza�a dü�üren ve orada kalmam�za neden olan �ey; arzular�m�z ve zihnimizde onlara ba��ml� olu�umuzdur. Tüm yapmam�z gereken, elimizi aç�p benli�imizi ve ba��ml� oldu�umuz �eyleri serbest b�rakmak, özgürle�mektir.

Kur’an-� Kerim’de �eytan�n insan üzerindeki etkisi ile ilgili ayetlere bakt���m�zda; onun da benzer bir tuzak kurdu�unu görürüz. �çine, do�ru parçalar� ile bezenmi�, cezbedici yalanlar, konmu� tuzaklar, yani vaadlerle yakla��yor insana.  Hiç zorlama yapmadan. Amac�, insan�n akl�n�n devreden ç�kmas�n�, do�ru dü�ünememesini sa�lamak. Sonuç, yanl�� davran��lar�n hakimiyeti. Akl�n, iradenin esareti. 

“�eytan onlara vaatlerde bulunur ve onlar� bo� özlemlerle doldurur. Ama �eytan�n onlara vaat etti�i her �ey sadece ak�l çelmekten ba�ka bir �eye yaramaz.” (N�SA: 120)

“Asl�nda, zaten yoldan ç�km�� olup da kendi iradeleriyle senin pe�ine tak�lanlar�n d���nda, Benim kullar�m üzerinde senin zorlay�c� bir etkin olmayacakt�r”  (H�CR: 42)

“Allaha kar�� sorumluluk bilincine sahip olan kimseler, içlerinde �eytan�n esinledi�i karanl�k bir kuruntu uyanacak olsa Onu an�p ak�llar�n� ba�lar�na toplarlar ve hemen olup biteni aç�k bir biçimde kavramaya ba�larlar”
(A'RAF:201)

Ba��ml�l�k, sözlükte; bir nesneye, ki�iye, ya da bir varl��a duyulan önlenemez istek  anlam�nda kullan�l�r.  Öylesine çepeçevre ku�atm�� ki bu ba��ml� oldu�umuz �eyler, onlar olmazsa hayat�m�z� sürdüremeyece�imizi san�r�z.

Hayat�m�z fark�nda olarak veya olmadan o kadar çok ba��ml� oldu�umuz �eylerle dolu ki, onlardan s�yr�l�p, tercihlerini bilinçli yapan yani seçen, tercih eden insanlar olam�yoruz bir türlü. 

O olmad���nda kendimizinde yokolaca��n� dü�ündü�ümüz yani varl���m�z� ona ba�l� hissetti�imiz her �ey ba��ml�l�kt�r. Dikkat edilirse yapt���m�z tan�m “ Yarat�c� “ kavram�n� tarif ediyor. Ama Allah bile kendisi ile olan dünyadaki ili�kimizi ba��ml�l�k üzerine de�il de “bilmek, inanmak, itaat etmek” üzerine kuruyor.   

Modern ça�da olu�an ba��ml�l�klar�m�z; zincirlerinin �effaf olmas� nedeniyle en tehlikeli olan�. “�nsan�n özgürlü�ü” ad�na s�n�rs�z heves ve zevklerine hitap etti�i için kar�� konmas� çok zor olan�. �htiyaç kelimesini dü�ünürsek; bu gün medya vas�tas�yla ihtiyaç oldu�una inand���m�z o kadar çok mamul var ki onlars�z hayat�m�z�n felç olaca��na inand�r�lm���z. Ve her geçen gün o olmazsa olmaz ihtiyaçlara yenisi ekleniyor. Örnek vermek gerekirse; televizyon, cep telefonu, bilgisayar hayat�m�z�n, evimizin ve cebimizin tam ortas�na yerle�tiler. Onlars�z bir gün bile dü�ünemez hale geldik. “Sahip olmak” iç güdümüzü kamç�layan tüm bu ürünler bizi birer tüketim kölesi haline getiriyor.

Gelenek; belki de en ku�at�c� ve üzerinde en az dü�ündü�ümüz ba��ml�l�klar� içinde bar�nd�r�yor. Do�up, büyüdü�ümüz çevrenin bize sundu�u haz�r bilgi ve davran�� kal�plar� hayat�m�z� düzenlememize yard�mc� olurken, ayn� zamanda ba��ml�l�klar zinciri olu�turmay� ihmal etmiyor. Bunu de�er üreterek koruma alt�na al�yor. Yani toplum ya�am tarz�n� ve al��kanl�klar�n� tart���lmaz, önemli k�larak sorgulanamaz  ba��ml�l�klar olu�turuyor. Allah’�n insanlar için faydalanma d���nda hiçbir önem ve de�er atfetmedi�i nesneler, gelenek taraf�ndan kutsanarak sorgulanamaz hale getiriliyor. Kutsal devlet, kutsal görev, kutsal toprak, kutsal büyükler, kutsal mezarlar, kutsal simgeler…vs olu�turularak insanlar�n mutlak itaat etmesi sa�lan�yor.

“Niçin?” Sorusuna, “Çünkü….” ile ba�lay�p, mant�kl� ve akl� selim gerekçeler sunmak yerine “öyle olmas� gerekiyor” tarz� cevap verdi�i her �ey, ki�i, nesne ve davran�� ba��ml�l�kt�r. �nsan� onun kölesi yapar.

Sokrates’in bir sözü ile bitirelim;” Sorgulanmam�� ya�am, ya�amaya de�mez.”