
"rm" Arama Sonuçları

İktibas Dergisi’nin yeni sayısı “Seni de Vururlar İsrail!” manşeti ile çıktı. İran-İsrail savaşının öncesi ve sonrası ile değerlendirmesinin yapıldığı bu sayıda İsrail’in kurulduğu günden beri sadece Müslümanlarla savaşmakta olduğu vurgulandı.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Toker, 14 Haziran’da İktibas Dergisi’nde katıldığı programda, muhafazakârlaşmanın İslam ve Müslümanlar ile ilişkisine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Toker, Müslümanların muhafazakârlaştırılmasının büyük bir sorun olduğunu söyledi. Prof. Toker’in konuşmasının tamamı:

Rasulullah (a.s.)'ın Mekke'den Medine'ye hicreti milat alınarak Ömer (r.a.) döneminde belirlenen hicri takvimde 1447. yıla girmiş bulunuyoruz.

İİT Dışişleri Bakanları Toplantısı önünde Filistin'e Yürüyüş Platformu'nun gerçekleştirdiği "İşbirlikçiliği Telin Eylemi"nde editörümüz Şükrü Hüseyinoğlu'nun konuşması...

Siyonist varlık ve arkasındaki büyük Şeytan Amerika ile birlikte, vadedildiğine inandıkları hedefleri için saldırıyorlar. Müslümanlar da, kendilerine vadedilen kurtuluş için vahdeti kuşanmaları gerekmektedir. Aksi halde parçalanıp yutulacaklardır. Bu ilahi bir fırsattır. Düşmana darbe indirmek için bulunmaz bir zamandır. Böyle bir an kaç asır da bir gelir bilinmez. Elimizi çabuk tutup kafire galebe çalmamız boynumuza farzdır.

İbrahim'in sahnesi Mina'dasın şu anda; İbrahim gibi davranmak üzeresin. O, oğlu İsmail'i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail'in kim veya ne? Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin mi? Paran mı? Evin mi? Çiftliğin mi? Araban mı? Aşkın mı? Bilgin mi? Sosyal sınıfın mı? Sanatın mı? Elbisen mi? Hayatın mı? Gençliğin mi? Güzelliğin mi? Hangisi... Ben bilemem. Fakat sen kendini bilirsin.

Bu duruma karşı ilmi zeminde güçlü bir mücadele verilmelidir. İşte biz bu konuda kendi üzerimize düşeni birkaç yıl önce "İçimizdeki Protestan Papazları" kitabımızı kaleme alarak yerine getirmeye çalıştık.

ABD’nin stratejik ortağı, NATO’nun en kavî üyesi, platonik aşkla bağlı olduğu Avrupa Birliği’ne tam üyelik ülküsünden geri adım atmayan, 7 Ekim vakası yaşanmasaydı katil Netanyahu’yu Ankara’ya getirtecek kadar İsrail’le normalleşme sürecini işleten (daha önce de terör devletinin Cumhurbaşkanını davet etmiş ve en görkemli devlet töreniyle karşılamış), 2000 yıldır yapılamayan bir ‘işi’ yapan Türkiye’nin Suriye’yi nereye, kime aldığı anlaşılmıyor mu?

Elias Rodriguez'in siyonist diplomatlara yönelik operasyonu gerçekleştirmeden önce yayınladığı manifesto:

Evet, tüm Nebiler (a.s.) ve beraberlerindeki mü’minler gibi Rasulullah (a.s.) ve beraberindeki ilk nesil de dönemlerinin “28 Şubat süreci”ne de “AKP süreci”ne de Rabbani ilke ve ölçüler üzere sebat ederek direnmişler, istikamette istikrar üzere olmuşlar, Âlemlerin Rabbi’nin ol dediği yerde olup dur dediği yerde durmayı bilmişlerdir.

Bu olayın Nekbe olarak isimlendirilmesinin tek sebebi, siyonist işgal rejiminin kuruluş ilanı değildir. Bu da başlı başına bir felaket olmakla birlikte asıl büyük felaket işgal rejiminin ilanının hemen ardından siyonist terörün büyük katliamlar gerçekleştirmesi ve yaklaşık 800 bin Filistinlinin yurdunu terk etmeye zorlanması yüzünden yaşanmıştır. Bunun sebebi de Filistin topraklarında gayrimeşru siyonist işgal rejiminin kurulması olduğundan bu olay da bizatihi büyük felaket niteliği taşımaktadır.

İki buçuk ay önce siyonazi çetesi şefi Netanyahu'yla birlikte açıklama yaparak "Gazze'yi cehenneme çevireceğiz" tehdidinde bulunan Amerikan sarı şeytanı Trump, kanlı elleri ve necis ayaklarıyla mukaddes topraklara gitti ve işbirlikçi kukla Arap rejimleri tarafından şaşaayla karşılanıp, üç trilyon dolar haraçla uğurlandı. Hem bu durumu telin, hem de bu sarı şeytanın Türkiye'ye gelme ihtimaline karşı tepki göstermek maksadıyla birkaç gündür İstanbul Mecidiyeköy'de bulunan Trump Tower önünde şeytan taşlama nöbeti tutuluyor. Dün akşamki nöbette konuşma yapan editörümüz Şükrü Hüseyinoğlu, "iki mezhep" vurgusunda bulundu. İşte o konuşma:

“Demir Duvar” adlı kült eserinde Siyonist tarih anlatısını boks ringine çıkarıp yumruklayan Avi Shlaim, “Üç Dünya, Bir Arap-Yahudi’nin Anıları”nda aynı şeyi kendi aile öyküsünün altını çizerek yapmış. Bu da, muhtevanın tesirini ve akılda kalıcılığını artırmış.

İnsan sormadan edemiyor, halkının yüzde yetmiş beşi Katolik olan bir ülkede sırf Filistin halkına yapılan zulümden dolayı Siyonistlere tepki gösteren bu kadın gibi, çoğunluğu Müslüman olduğu ifade edilen bizim ülkemizde de iş yeri sahibi olarak Siyonistleri kapı dışarı edecek bir yiğit var mı acaba?

İşgal ve savaş konusunda ABD, Batı, Arap ülkeleri ve diğer sözüm ona tüm İslam ülkelerinin arka planda Siyonistleri desteklemeleri, ikiyüzlü açıklamaları ve vurdumduymaz tavırlarına karşı çıkması, eleştirmesi beklenen Mahmut Abbas, hedef tahtasına Hamas’ı oturttu ve verdi veriştirdi. Tabi ki itaatkar bir uşaktan beklenen de buydu.

Akaid Dersi: Yirmi İkinci Ders: Tekfir Konusu 1. Bölüm | Ahmed Kalkan

Gazze’deki Filistin hükümeti, bölgede kıtlığın yayılması ve hayati sektörlerin tamamen çökmesi nedeniyle Filistinlilerin “toplu ölümün eşiğinde” olduğu uyarısında bulunarak 2,4 milyondan fazla Filistinlinin hayatını kurtarmak için derhal insani bir koridor açılmasını talep etti. ABD’nin tam desteğine sahip siyonist rejim 55 gündür Gazze’ye sıkı bir abluka uyguluyor.

"İbrahim, Lana, Ella ve İlyas'tan her gün güç alıyorum. Onlar bana sorumluluğun gerçekte ne anlama geldiğini öğrettiler" diyor Hiba, "Kız kardeşimi beyaz bir kefene sarılmış halde görmeye dayanamadım. Defnedilmeden önce vedalaşma fırsatım bile olmadı" diye ekliyor.
Makaleler
Hava Durumu