

"insanlar" Arama Sonuçları

İslami Direniş Hareketi (Hamas) Sözcüsü el-Kanu', siyonist işgal rejiminin aslında Aksa Tufanı'nın başlamasından bugüne kadar geçen 24 gün içinde cephede direniş karşısında çok önemli kayıplar verdiğini, sıkıntılar çektiğini, direnişin vurduğu ağır darbeler karşısında kayıp vermeye ve zorlanmaya devam ettiğini ama cephedeki kayıplarının intikamını sivil, silahsız ve savunmasız insanlardan çıkarmaya çalıştığını vurguladı.

Şayet terör, insanları dehşete düşürerek sonuç almak maksadıyla hedef gözetmeksizin insan öldürmeye yönelmek demekse, ki bence terör kelimesinin karşılığı budur, bu fiilin en büyük temsilcisinin Amerika Birleşik Devletleri olduğuna kim itiraz edebilir?

İslam ile beşeri ideolojilerin arasındaki temel farklılık Allah’a teslimiyette belirginleşir. İslam’ın tüm kural ve kaidelerinin belirleyici mercii Allah’tır. Beşeri ideolojilerin belirleyicileri ise ekonomik ve siyasal gücü elinde tutan zalim azınlığın heva ve hevesleridir. İslam insanları kula, heva ve heveslerine kulluktan Allah’a kul olmaya davet ederken beşeri ideolojiler Allah’a kulluğu men etme gayretindedir.

Hangi dilden, hangi ırktan, hangi renkten, hangi yaştan, hangi meslekten ve hangi ülkeden olursa olsun aynı inanca sahip insanları aynı şemsiye altında; ayırımları, makamları, diplomaları ortadan kaldırarak aynı hedef doğrultusunda bir araya getirebilen ibadettir hacc.

Küresel sistemin refah ve mutluluk vaadine rağmen dünya çapında yardıma muhtaç insanların sayısı 2022’de 324,3 milyon iken Ağustos 2023 itibarıyla 363,3 milyona yükseldiği bildirildi. İhtiyaç içindeki en çok insanın bulunduğu ülkeler ise, Afganistan, Etiyopya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), Sudan, Yemen, Pakistan, Myanmar, Ukrayna, Suriye ve Güney Sudan olarak sıralandı.

Bir de, demokrasi kötüdür, laiklik şöyle şöyle din dışıdır vb. demek aslında bir şey demek değildir. Esas belirleyici olan, “demokrasi kötüdür”den sonra kuracağımız cümledir. Devamında “İslam iyidir” cümlesini kurarsak, yerde ve gökte, âfakta ve enfüste, ezelde ve ebette en büyük doğruyu söylemiş olacağız. Platon’dan bu yana pek çok demokrat da demokrasiyi eleştirmektedir. Demokrasi için “yetmez ama evet” diyenler azımsanmayacak kadardır ama bu insanlar seçimlerini Allah ve Rasûlden/Rasûllerden yana yapmadıkları müddetçe, bir şey demiş sayılmazlar.

Güzel geçimli olabilmek iyi ahlâklı olmayı gerektirir. Güzel geçim güzel ahlâktır. Peygamberimiz, “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” buyurarak, insanlarla güzel geçim için hayatı zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı olmamız gerektiğini vurgulamaktadır. Eşler arasındaki güzel geçimin, mutluluğun formülü 5 S’de gizlidir: Sevgi, saygı, sadakat, sabır ve sorumluluk. Bu hususlara dikat edildiğinde mutlu, huzurlu bir aile ortamı oluşur.

Bakın sinekgiller ailesinden kendisine bir-iki ayet vahyolunan birisi onlardan farklılaşarak arı oluyor ve neticede hem kendi ailesi hem insanlık için bu iki ayetten ötürü bir şifa üretiyor. Ürettiği çok değerli ürünü insanlar, kuşlar, hayvanlar, sinekler kısacası hepsi bu ilaçtan faydalanmak için yarışıyor.

Resuller ve İslam’ın davetçileri aklı başında insanlardır. Aklı başından gitmiş olanlarsa geçici olan dünya hayatına aldanarak ebedi hayatını mahvetmiş ve günün sonunda da elinde hiçbir şeyi kalmamış kimselerdir. Resuller ise büyülenmiş insanları büyüden azade ederek kendi saf akıllarıyla rablerini bulmalarını sağlayan öncülerdir.

Müslümanlar açıklıkla insanları Allah’ın dinine çağırır, İslam’dan başka hiçbir düzen, sistem, ideoloji ve yaşama biçiminin yeryüzüne hayır, bereket, kardeşlik, saygı ve sevgi getiremeyeceğini, avazları çıktığı kadar söyleyebilirlerse, o zaman bir şahitlikten bahsedilebilir. Yoksa mevcut siyasi partilerden birine eklemlenip, rejimin ‘güvenlikli’ mekanlarını siper edinerek, sisteme göz kırpan aktivitelerle şahitlik yapmak pek sahici görünmemektedir.

Enkaza dönmüş bir şehir, terk edilmiş evler, arabalar, dükkanlar ve bunun da ötesinde enkazlardan çıkarılıp ceset torbalarına konulmuş olan mevtaların bir kısmının dahi enkazın bir kenarında sahiplerini beklediği, enkaz başında tek başına ağlayan insanların çaresizliğinin yaşandığı bir şehir…

Her şeyi kabul etmek, yine her şeye huyurun efendim, doğru söylüyorsunuz ve haklısınız efendim demek, kaliteli, nitelikli, keyfiyet sahibi, karakterli ve şahsiyetli insanların değil, daha ziyade karaktersiz, şahsiyetsiz, ilkesiz menfaat düşkünü, haysiyet yoksunu ve de onursuz, münafık tipli, bukalemun insanların vasıflarıdır...

Sadece televizyon muhabirleri değil, bütün insanlar olarak, sadece deprem enkazından sağ çıkartılan insanlar değil, bütün insanların, bütün canlıların, bütün ‘cansızların’, bütün doğumların ve bütün ölümlerin gerçek birer mucize olduğunu bilmemiz gerekmektedir.

Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.

Kutub, gavs gibi, kainat ve insanlar üzerinde (haşa) tasarruf etki ve yetkisine sahip olduğu kabul edilen "ricalul gayb" şirk inancının tam göbeğinde bulunan, yaşayan veya ölmüş şeyhlerden istimdadda bulunmayı dini bir öğreti olarak vaz eden, rabıta inanç ve pratiğiyle "aracı ilah" şirk anlayışını yaşatan batınilik temelli inanç sahibi bir topluluğun "Ehl-i Sünnet anlayışı" çerçevesinde değerlendirilmesi, tabii ki abesle iştigal, maalesef apaçık bir cehalet ürünüdür.

Tesettür Seferberliği Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Rumeysa Demir, "Tesettürlü insanların tesettüre uygun, Allah Teâlâ'nın biz müminlerden istediği ölçülerde ve nitelikte kıyafet bulması zorlaştı. Geniş, vücut hatlarını belli etmeyen, dikkat çekmeyen giysilerin satıldığı mağaza sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar az. Bu nedenle çoğu tesettürlü insan hazır giyim sektörünün raflara, vitrinlere yerleştirdiği kıyafetlere mecbur bırakılıyor. Tesettürlü bir kadının sosyal ve özel alanlarda, gündelik veya özel merasimlerinde giymek istediği nitelikteki kıyafet ihtiyacını karşılaması çok meşakkatli bir hale geldi" diye konuştu.

Oysa hayır, Müslüman dediğin öyle olmaz. Bir Müslüman, kapitalizmin kitle uyuşturma, sevk ve idare aracı durumundaki, aynı zamanda aleni bir kumar endüstrisi olan futbolizm organizasyonu içinde yer almaz. Rabbimizin nüzul sürecindeki ilk emirlerinden olan "Ruczdan hicret" (Bkz: Müddessir, 5. ayet) ilkesi gereği, bu tür ortam ve organizasyonlardan uzak durur, hevasını ilah edinmiş insanların arasında mahcup şekilde poz verme zilletine düşmez.

"Lakin Müslüman âleminde, İslâm’ı kabul eden kişi beyaz veya siyah olmayı geride bırakır. İslâm tüm insanları “insan” olarak kabul eder, çünkü buradaki insanlar tevhid inancındadırlar. Onlar tüm milletlerin de aslında bir olduğuna, tüm abilerimiz ve kız kardeşlerimizle birlikte bir “insanlık ailesi” oluşturduğumuza inanırlar."

İnsanlar, özellikle Allah’ın elçilerini kendilerinden farklı görmeye meyilli olmalarına rağmen Allah insanlara hep kendileri gibi birini elçi olarak göndermeyi, terk etmediği bir sünnet (âdet) olarak benimsemiştir.

Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Makaleler
Hava Durumu