B�nyamin ZERAN

01 �ubat 2010

AHLAK, �NSANIN KEND�NE YABANCILA�MASINA ENGELD�R

Her insan ya�ad��� evrende kendi konumunu sorgulayarak hayata bakmas�n� bilmelidir. Popüler kültürün yo�un bombard�man�na tutulmu� birey içerikten yoksun bilgilendirmelerle, sistemin belirledi�i gündemlere tak�larak as�l olmas� gerekenden uzakla�maktad�r. Sistemler bir bütün olarak ilahi olmaktan uzaksa insan� kendine yabanc�la�t�rmakla u�ra��rlar. �nsan, kendine yabanc�la�t�kça varl�k sorununu da sorgulamay� bir yana b�rak�r. Kendine yabanc�la�an insan ya�ad��� evrende iki ayak üzerinde mi yoksa dört ayak üzerinde mi ya�ad���n� fark edemez.

�nsan, e�refi mahlukat olarak ya�amay� seçecekse e�er, elbette ahlaki ku�anm��l���yla birlikte, bilgi birikimini de az���na katm�� olmas� gerekmektedir. Ahlak her zaman bilgiden önce gelir. Zira ahlaks�z bir bilgi, kötü insanlar�n elinde güçlü bir fitneye dönü�ebilir. Bilgisiz bir ahlakta bilgili ahlaks�zlar�n kötü yönetimlerine maruz kalabilir. Böyle bir durumda da de�erini yitirmeye ve yozla�maya ba�lar. Öyleyse önce ahlak ve beraberinde de bilgi mümin için olmazsa olmaz ko�ullardand�r. Özellikle sanayi devriminden sonraki �slami hareketler dikkatle incelendi�inde birçok dü�ünür içinde bulundu�u toplumsal yap�ya ba�l� kalarak kimi kuramlar geli�tirmi�lerdir. Tüm bu hareketler incelendi�inde kar��m�za ç�kan �ey bilgi ve ahlak�n birlikte yürütülememe sorununun varl���d�r. Tabii ki bütün hareketler için söylediklerimiz geçerli de�ildir. Kuran, bir dünya görü�ü olan ve hayat rehberi olan kitapt�r. Kuran, pratik edilmeden anla��lmayan bir kitapt�r. Kitab�n kendisini okuyucuya açmas� ancak okuyucunun O’na iman etmesi ve saf bir zihinle teslim olmas�yla mümkündür. Öyleyse Kur’an, sözlerinin bir vücutta �ekillenmesini beklemektedir. Örne�in mearic suresindeki �u ayetler gibi: “Ancak, namaz k�lanlar ba�ka. Onlar, namazlar�na devam eden kimselerdir. Onlar, mallar�nda; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Onlar ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Onlar, Rablerinin azab�ndan korkan kimselerdir. Çünkü, Rablerinin azab�ndan emin olunamaz. Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak e�leri, yahut sahip olduklar� cariyeleri ba�ka. Çünkü onlar (e�leri ve cariyeleri ile olan ili�kileri konusunda) k�nanmazlar. Kim bunun ötesini isterse, i�te onlar s�n�r� a�an kimselerdir. Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir. Onlar, �ahitliklerini dosdo�ru yapan kimselerdir. Onlar namazlar�n� titizlikle koruyan kimselerdir. ��te onlar cennetlerde ikram göreceklerdir.” (70/22-35)

Yukar�daki ayetlerde bir müminin mümin olabilmesi için üzerinde bar�nd�rmas� gereken kimi özellikler s�ralanm��t�r. Bu ve bunun benzeri daha birçok ayetler vard�r. Çe�itli konulmu� yasaklar vard�r. �ahitli�i dosdo�ru yaparak ya�anabilen bir dindir �slam.

Öyleyse ahlak� bir kenara koymadan ahlaki zaaflar�m�z� tespit ederek vahyi ku�anan müminler olma yükümlülü�ümüz vard�r. Ahlak� ku�anmak, basit s�radan bir i� gibi durabilir. Her Kur’an okuyan kendini ahlaklanm�� sayabilir ama �eytan�n Allah’a söyledi�i gibi dosdo�ru yolun üzerinde oturup insanlara her türlü zaaflar�ndan yakla�arak insanlar� yoldan ç�karabilir. E�er ahlaki ku�anm��l��� yapabilirsek dedikodu üretmeyiz, birbirimizin ard�ndan k�l�ç çekmeyiz, yap�labilecek her türlü i�i gönülden ve sonucuna raz� olarak yapar�z. Kin, nefret, haset duygular�ndan, h�rslardan ar�narak yolumuza devam ederiz ki Allah ku�kusuz bu yolu bereketlendirir. En do�ruyu söyledi�imiz iddias�yla hareket etmeyiz. Bizim do�rular�m�zdan daha do�rular�n ç�kabilece�ini kabul ederek ve en do�ruyu Allah’�n bildi�ine �üphesiz iman ederek ya�ar�z. En do�ru olan bizim cemaattir, bizim dü�üncemizdir demeyiz. Ahlaki ku�anm��l�k bize olgunluk ve tevazuyu kazand�r�r. Ahlaki ku�anm��l�k bize yeryüzünde iki ayak üzerinde yürüme erdemini kazand�r�r. Kur’an ahlak� ve o’nun dairesinde elde edilen insan� kemale erdirecek tüm bilgiler bize yeryüzünün hükümranl���n� kazand�r�r. �nsan�n kendisine yabanc�la�mas�n�n önüne geçer.

Emperyalist sistemler insanlar�n fark etme duygular�n� ellerinden alarak onlar�n kölele�mesini sa�larlar. Bunun için din dahil her türlü argüman� kullanmaktan çekinmezler. Birçok bilgiye vak�f ama hiçbir bilgiyi yeterince derinlemesine bilmeyen ve bunu da önemsemeyen bir nesil in�a etmek ister ki böylesi bir toplulu�u idare etmek kolay olsun. Hazc�l�k, pragmatizm, oportünizm seküler bir düzen içinde yükselen de�er haline gelir. Sekülerizm giderek profan toplumlar� ço�altmaya ba�lar. Böylelikle efendilerin insanl��� idare etmesi bir o kadar kolayla��r. �smet Özel’in dedi�i gibi “ba�kalar�n�n a�k�yla ba�lar hayat�m�z ve ba�kalar�n�n h�nçlar�yla devam eder” i�te �slam, hayat�; insanda olmas� gereken a�kla ba�lat�r ve ayn� a�kla bitirir. Emperyalizm insan� kölele�tirip a�a��larken; �slam, insan� vahyin ahlak�yla yo�urup ona varl�k bilincini sürekli hat�rlatarak onu e�refi mahlukat seviyesine ç�kar�r.

Yeryüzünde Ahlaki ku�anm��l�k ve ça��n� tan�yarak olu�mu� hiçbir hareket olmas�n ki bugün belleklerde hala sayg�yla an�lm�yor olsun. E�er bugün bir ink�lap yap�lacaksa müminlerin bunu öncelikle vicdanlar�nda yapmalar� �artt�r. Seyyid Kutub’un da üzerinde durdu�u �ey aynen bu idi. Niçin bugün örnek bir Kur’an nesli olu�muyor sorusunu sorarken kar��l���nda verdi�i cevap ahlaki bir duru�la ve teslimiyetle Kur’ana yakla��lmad���yd�. Gerçekler basittir ve tüm hareketler basit bilgiler üzerinde yükselir. Ahlak karma��k bir �ey de�ildir. Basit ve anla��labilirdir. Birçok felsefi dü�ünceyi anlamaya harcanan çaba biraz da Kur’an ahlak�n� üzerimizde bulundurup bulundurmad���m�z� tefekküre harcanmal�d�r. Bu bize fark etme duygusu kazand�racakt�r. Bu bize a�k� yükleyecektir, bu bize uzun bir yolculu�un me�akkatlerine dayanma gücü ve tehlikelerine kar�� uyan�k kalma basireti verecektir. Bize bilincimizi ba���layacakt�r.