
"ykar" Arama Sonuçları

“Demir Duvar” adlı kült eserinde Siyonist tarih anlatısını boks ringine çıkarıp yumruklayan Avi Shlaim, “Üç Dünya, Bir Arap-Yahudi’nin Anıları”nda aynı şeyi kendi aile öyküsünün altını çizerek yapmış. Bu da, muhtevanın tesirini ve akılda kalıcılığını artırmış.

İşgal ve savaş konusunda ABD, Batı, Arap ülkeleri ve diğer sözüm ona tüm İslam ülkelerinin arka planda Siyonistleri desteklemeleri, ikiyüzlü açıklamaları ve vurdumduymaz tavırlarına karşı çıkması, eleştirmesi beklenen Mahmut Abbas, hedef tahtasına Hamas’ı oturttu ve verdi veriştirdi. Tabi ki itaatkar bir uşaktan beklenen de buydu.

Kısacası tarihsel anlayış ve kimlikler üzere rekabet yerine, Kitab-ı Kerim'in öğrettiği velayet bilinci (Bkz: Tevbe 71. ayet) üzere hareket etmekten başka çıkar yol yoktur.

1835’de bir yerli kabilesine gönderdiği genelgede ABD Başkanı Andrew Jackson aynı anda hem ‘babacan’, hem de “tehditkâr” dil kullanıyordu. Jackson, yerlileri yurtlarından çıkarılmayı kabul etmeye ve barışçıl bir şekilde batıya taşınmaya çağırıyordu... Trump’ın Gazze’nin boşaltılmasına ilişkin açıklamalarıyla Jackson’ın 195 yıl önce Amerikan yerlilerine yönelik olarak sarfettiği sözler arasındaki benzerliği fark etmiş olmalısınız.

Bu anlamlardan yola çıkarak, devrimin İslam’ın “lâ”sına, inkılabın ise “illa”sına denk geldiğini söylememiz mümkün olsa gerektir. İnsanlık tarihinde “lâ” demiş ve fakat “illa”nın ifade ettiği dönüşüm ve inşayı gerçekleştiremediği için İslam’ın hidayetine hak kazanamamış nice fert veya toplumlar olagelmiştir.

Ercümend Özkan: “Analarının karnından bir şey bilmez halde çıkarılan insanların, çıkışlarını takib eden bir süre sonra ‘külli şeyin kâdir’ bir varlık haline dönüşmesi mümkün olmazken, insanın temel yanılgısı böyle olabildiğini sanmasıdır…”

ABD’nin çıkarlarına hizmet eden BMGK ve BM’de Filistin devletinin tanınmasına yönelik son girişimin de akim kalması üzerine, Hamas yaptığı açıklamada uluslararası toplumu ABD’nin iradesini aşarak Filistin halkının direnişini desteklemeye davet etti.

Müslümanların sessizce bu savaşı ve katliamları seyredişlerinin altında ümmet olma fikrinden uzaklaşmış olmaları ve ulusal çıkarların gölgesinde hesap yapıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Elbette ulus devlet düzenini kabul etmiş ve batıl değerleri kendisine misyon edinmiş siyasal erklerin yapacağı şey Allah'ın razı olacağı şeyler olmasa gerek. İsrail terör şebekesiyle ticaret hacminin artarak devam etmesi ulus devlet anlayışı için anlaşılmayacak bir durum olmasa gerek.

İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir.

Avro-Akdeniz İnsan Hakları Merkezi, siyonazi işgal rejiminin 7 Ekim'de başlattığı soykırım saldırılarında ve toplu katliamlarda şimdiye kadar Gazze ahalisi içinde şehit edilenlerin, henüz enkaz altından çıkarılamamış olmaları sebebiyle kayıp kategorisine dahil edilenlerin ve yaralananların toplam sayılarının 90 bine ulaştığını bunun da bölge ahalisinin yaklaşık %4'üne tekabül ettiğini dile getirdi.

“Gazze tarih yazıyor, tarihi değiştiriyor” manşeti ile çıkan yeni sayının yorumunda Gazze’deki durum ele alınırken, “İslam arızi değil asıl olandır, yeryüzündeki yegâne hak din/hayat nizamıdır ve dolayısıyla kendisini İslam’a nisbet eden fert ve toplulukların her halükârda bu bilinç üzere bulunmaları ve bu bilinç üzere hareket etmeleri gerekir” vurgusu yapılıyor.

“Holokost” kavramsallaştırması 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin işlemiş olduğu korkunç insanlık suçlarını tanımlamayı ve mahkûm etmeyi hedefleyen insani/ahlaki temelli bir kavramsallaştırmanın ötesinde, yapılan zulümler ve çekilen acıların insanlık düşmanı bir ideoloji (siyonizm) ve onun taraftarlarınca, politik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda azami derecede kullanılan bir araç/enstrüman işlevi görmüştür, görmeye devam etmektedir.

İslami Direniş Hareketi (Hamas) Sözcüsü el-Kanu', siyonist işgal rejiminin aslında Aksa Tufanı'nın başlamasından bugüne kadar geçen 24 gün içinde cephede direniş karşısında çok önemli kayıplar verdiğini, sıkıntılar çektiğini, direnişin vurduğu ağır darbeler karşısında kayıp vermeye ve zorlanmaya devam ettiğini ama cephedeki kayıplarının intikamını sivil, silahsız ve savunmasız insanlardan çıkarmaya çalıştığını vurguladı.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Filistinliler topraklarını sattı" iddiasına ilişkin, "Filistinliler topraklarını satmadığı gibi Yahudiler topraklarına işgalci olarak girmeye başladığında fetvalar çıkartılmış ve 'Yahudi'ye arazi satmanın haram olduğu' konusunda yaygın bir kanaat oluşturulmuştur. 'Filistinliler topraklarını sattı' iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır. Ne tarihi gerçekler ne vicdan ne de rakamlar bu iddiayı kabul etmemektedir." dedi.

Bir grup İslami kuruluş, siyonist işgal rejiminin Filistin'deki gayri meşru varlığını giderek daha da genişletme yönündeki politikaları ile ilk kıblemiz Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine yönelik artan saldırılarına karşı Gazze İslami direnişinin başlattığı "Aksa Tufanı" cihadını selamlayan ve mücahitler karşısında büyük bir yenilgi alan işgal rejiminin hıncını Gazzeli sivillerden çıkarmak için başlattığı katliam saldırılarını telin eden bir bildiri yayınladı.

Hilafet kavramı, kendisini çevreleyenleri yönetebilecek “Siyasal Önderliği” kabiliyeti ön plana çıkaran bir kavramdır... Bu da “Kulluk eksenli bir temsil” sorumluluğu ile görevlendirilmektir.

Piyasa tanrısının tek çabası egosu yüksek, yalnızca kendi çıkarlarına tapan, kendi çıkarlarını korumak için tüm kutsallarını feda edebilecek bir nesil inşa etme gayretindedir. Zira bilmektedir ki eğer Kur’an’ın inşa etmeye çalıştığı müslüman nesil yetişecek olursa kendi düzeni alaşağı olacaktır.

İran ve Suudi Arabistan’ın Yemen’e stratejik açıdan farklı önemler atfettiğini belirtmek gerekiyor. İran dış politikasının en önemli unsurunu Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’i kapsayan ve “direniş ekseni” olarak tanımlanan bir bölge oluşturuyor. Suudi Arabistan ise, İran’ın bu denli bir güce sahip olmasını kendi çıkarları açısından risk olarak algılıyor.

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında “Şanlıurfa’da 3 bina daha yıkıldı” paylaşımını yapan Hayati Sedef dün mahkemeye bile çıkarılmadan tutukluluk süresi uzatıldı.

Enkaza dönmüş bir şehir, terk edilmiş evler, arabalar, dükkanlar ve bunun da ötesinde enkazlardan çıkarılıp ceset torbalarına konulmuş olan mevtaların bir kısmının dahi enkazın bir kenarında sahiplerini beklediği, enkaz başında tek başına ağlayan insanların çaresizliğinin yaşandığı bir şehir…
Makaleler
Hava Durumu