

"ahlak" Arama Sonuçları

"İdeolojik-ırkçı-sömürgeci inşa ürünü olan bilgi’nin, fikirlerin, felsefe’nin kavram ve kurumların, bir toplumun dünya görüşüne, hayat tarzına uygun olup olmadığı düşünülmeden, hazır-paketlenmiş halde ithal edilmesi, ilgili toplumların/toplumun ontolojik/epistemolojik yok oluşuna işaret eder…"

“Holokost” kavramsallaştırması 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin işlemiş olduğu korkunç insanlık suçlarını tanımlamayı ve mahkûm etmeyi hedefleyen insani/ahlaki temelli bir kavramsallaştırmanın ötesinde, yapılan zulümler ve çekilen acıların insanlık düşmanı bir ideoloji (siyonizm) ve onun taraftarlarınca, politik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda azami derecede kullanılan bir araç/enstrüman işlevi görmüştür, görmeye devam etmektedir.

Kendisiyle hükmedilsin diye inzal olunan Kur'an'ın ahlak ve ahkâmına ittiba etmek yerine, Batının heva ürünü ideoloji ve yasalarına tâbi olanlar ve onları uygulayanların Kur'an'a sahip çıkma iddiası münâfıklıktan öteye geçemez.

İşte “medyanın gücü” ile “gücün medyası”nın ayrılış noktası tam da burasıdır. Bu iki tanımı yapmakla, “sözün gücü” ile “gücün sözü” arasındaki akidevi, ahlaki, ontolojik farktan söz etmekteyiz.

Mehmet Akif Koç, ahlakın imanın şartlarını bile önceleyen bir aşama olduğuna dikkat çekerek, “Hazreti Peygamber döneminde Müslüman olacak olanlarda önce ahlaki değişim gözlemleniyordu. Herkes bir insanın Müslüman olacağını hissediyordu zaten davranışlarından. Böyle bir sorunumuz yok mu bizim?” sorusunu yöneltti.

İktibas Dergisi bürosunda 17 Haziran Cumartesi günü, “Ahlak imandan bir cüz (mü)dür?” başlığını taşıyan bir konferans vermek üzere Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Koç konuk olacak.

Hakeza “sahiplik” düşüncesiyle “iktidarın” tekelleştirildiği durumlarda, rekabet ve çatışmanın ortaya çıkması kaçınılmazdır. Oysa Rabbimiz, bizim için sosyal ilişkilerde rekabeti değil velayeti, yani dayanışmayı, işbirliğini, birlikte hareket etmeyi öngörmektedir...

Güzel geçimli olabilmek iyi ahlâklı olmayı gerektirir. Güzel geçim güzel ahlâktır. Peygamberimiz, “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” buyurarak, insanlarla güzel geçim için hayatı zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı olmamız gerektiğini vurgulamaktadır. Eşler arasındaki güzel geçimin, mutluluğun formülü 5 S’de gizlidir: Sevgi, saygı, sadakat, sabır ve sorumluluk. Bu hususlara dikat edildiğinde mutlu, huzurlu bir aile ortamı oluşur.

Müslüman Kur'an ahlakıyla inşa olur. Bu ahlak önce kendinden başlayan ve sonra en yakınını inzar etmeyle devam eden bir ahlaktır. Topu taca atmadan “ama, lakin...” demeden ertelemeden hemen şimdi değişime başlamaktır... Herkes bir seçim yapıyor muhakkak. Peki bizler, kendini İslam’a nispet etmişler şimdiye kadar nasıl bir seçim yaptık ve bundan sonrası için seçimimiz nedir?

İslam’ın bizlere öğrettiği temel değerlerden biri emanet bilincidir. İnsanların geçmişten günümüze fert ve topluluklar planında en büyük sapmalarından biri, Allah’ın bahşettiği nimetlere emanet bilinci çerçevesinde yaklaşmak ve ictimai, siyasi, iktisadi iş, ilişki ve işleyişlerini bu bilinç çerçevesinde yürütmek yerine, mülkiyet iddiasına kalkışmaları, emaneti mülk edinmeye çalışmaları olmuştur.

Millî Görüş’ün Millî Gazete’sinin bu köşe yazısında İslam’ın köşe taşı niteliğindeki en belli başlı kavramlarına takla attırılmış, İslam akidesi kevgire döndürülmüştür. Yaptıkları bu tahrif muamelesi, yapacakları diğer tahriflerin habercisi ve garantisi gibidir.

Kolektif bilincin, akılların birleştirilmesinin, kısacası paylaşımın olmadığı bir yerde “iktidar ahlakı”ndan söz etmek beyhude olacaktır. İslam’ın asli ve asil değerlerini teşkil eden hakkaniyet ve ona dayalı adalet öğretisi, Hukukullah ve Hududullah temelinde “hukuku’l-ibad”ı (kulların hak ve hukuklarını) gözetmeyi ve yeryüzünde bu düzlemde bir işleyişi cari kılmayı öngörür.

Cübbesiyle nam salmış bir kişi şeytanın bütün bu görevlerini fazlasıyla yerine getirmektedir. Bu cübbeli İblis Kur’an’dan istediği ayeti ahlaksız ve ahmakça safsatalarına alet edebiliyor, İslam’ın tertemiz akidesine karşı istediği imansızlık zehrini kusabiliyor, istediği zaman istediği hezeyanı savurabiliyor. Kur’an’ın tanımıyla, kendisi gibi cin ve ins şeytanları zümresine vahiyler indiriyor / telkinlerde bulunuyor.

Her an, aklımızın başımızda bulunduğu her dakika Allah’ı razı etmeyi düşünecek ve öyle davranacağız. Ki bu İslâm’ı bir bütün olarak algılamak ve yaşamak demektir. Küçük büyük demeden Allah’ın tüm emirlerini yerine getirmek, kaçındırmak istediklerinden kaçınmakla Müslüman olunur.

Allah’ın basiret, dinleyip anlama, kavrama, fıkhetme hassalarıyla yarattığı şerefli varlık insan, sürüleşmeye tabi olduğu zaman teker teker bütün şeref kademelerinden soyunmakta, namus, edep, ahlak gömleğini çıkarmakta, ar damarı diye bir şey bırakmamaktadır. “Ahsen-i takvim” üzere yaratılan insan esfel-i sâfilîne düşmektedir. Karınlarını ve her yerlerini açan kızlar ‘düşen’ kızlardır.

Kur'an Nesli İlim Merkezi'nde 22 Ekim 2014 akşamı "Ahmed Kalkan'la Ahlak Dersleri"nde konu "Ahlak Kavramı ve Akideyle İlişkisi" idi. Merhum hocamızın bu dersini yeniden yayınlamakta fayda görüyoruz.

Kur'an Nesli İlim Merkezi'nde Ahmed Kalkan'la "Ahlak Dersleri"nin üçüncüsü 27 Aralık 2015 tarihinde "Müslümanın Günlük Hayatında Ahlak İlkeleri" konusuyla gerçekleştirilmişti. Merhum hocamızın konferansını faydalı olacağı düşüncesiyle yeniden paylaşıyoruz:

Aşırılıkları tamponlayabilmek için, hakikatin derinliğine nüfuz etmede acele etmemek, her gruptan müslümanlarla ve farklı cemaatlerle diyalog ve karşılıklı fikir alışverişini önemsemek, hâdiselere çok yönlü ve geniş bakmaya gayret etmek, araştırmaya önem verip taklit ve donukluktan kurtulmak, ahlâken de sabırlı ve hoşgörülü olmak gerekir. Ama, her şeyden önce Kur’an bütünlüğüne vâkıf ve teslim olmak…

Kur’ân’ı Kerîm bizi eğitiyor ve bize insanlığımızı öğretiyor. Ahlâkın îmanla, tevhidle olan ilişkisi hayatın her alanında açık ve net olarak görülür. Kur’ân âyetleri, bir iç olgunlaşma imkânı sağladığı gibi hitap ettiği insana topyekûn yaşam tarzı telkininde bulunur. Kişi ahlâkının hayatla ilişki düzeyi, Kur’ân’la ilişkisi kadardır. Kur'ân ahlâkı, ahlâk da hayatı inşâ eder.

208. Sayısında Nida Dergisi ‘Meşruluk ve Meşruluğun Görünümleri' konusunu ele alıyor. Arka kapakta Weal Hallaq’tan bir alıntıyla konuya dikkat çekiyor: “ Meşruiyet, dinin, ilmin, takvanın ahlaki faziletin varlığına; kısacası Peygamber ve selef-i salihinin(kurucu ümmet)örnekliği hakkında derin bilgi sahibi olan ve yaşamalarını buna göre tanzim eden kişilere dayanıyordu..”
Makaleler
Hava Durumu