
"Cahiliyeden" Arama Sonuçları

Özkan İslamî hareket bir kişi ile bile olsa İslamî harekettir, asla bitmez diyordu. Modern cahiliyeden kurtulup, İslamî bir hayata kavuşmak isteyen her mümin, tek başına bile olsa Allah rızası için çalışmalarını sürdürmek zorundadır. Ercümend Özkan bu bakımdan günümüz insanına iyi bir örnekliktir.

Müddessir İlk Ayetler Bağlamında Cahiliyeden İlkesel Ayrışma (Akidevi Hicret) Sorumluluğumuz - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi - 29 Zilhicce 1440 / 30 Ağustos 2019

Başlıkta ifade ettiğimiz ve yazımıza konu edinmeye çalıştığımız temayül, temelde bu tür bir bocalamanın, ne haktan ne de güncel cahiliyeden vazgeçememe ve dolayısıyla arayı bulmak gibi beyhûde ve bâtıl bir çabanın ifadesi ve neticesidir.

Faruk Beşer'in, sözümona maslahatları, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenlerin durumunu açık olarak ifade eden Kur'ani nassların (Mâide 44, 45, 47; Nisâ 60 vb) beyanlarını iptal edecek şekilde öne çıkarmasında ve bu anlayış üzere bir fıkıh ortaya atmasında şaşılacak bir şey yok. Zira tevhidi bilinç ve duruşa maalesef ulaşabilmiş değil. Şaşılacak olan, Haksöz gibi yıllarca cahiliyeden ilkesel ayrışma söylemiyle öne çıkmış, tevhidi çizgiyi savunmuş bir yayın organının Faruk Beşer'in bu büyük yanlışına çanak tutması.

TÜFEKÇİOĞLU ; Mutlu aile Müslüman aile demektir. İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı’nın düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Konferansları Vakıf Yönetiminden Eğitimci Mutlu Tüfekçioğlu’nun sunmuş olduğu ‘Müslüman Aile ve Bireyleri Arasındaki İlişkiler’ konulu konferansı ile devam ediyor. Konferans Bekir Körük ‘ün okumuş olduğu Ku’ran ve Meali ile başladı. İLKAV salonunda gerçekleştirilen konferansta özellikle Müslüman aile nasıl olmalı, eşler arasındaki sağlıklı iletişim, bekar gençlerin evlenirken dikkat edeceği hususlar, mevcut gayr-i İslami düzende çocuklar nasıl mü’mince yetiştirilebilir, anne, baba, gelin, kaynana ilişkileri, geleneksel cahiliyeden kaynaklanan kadına bakıştaki yanlışlıklar, kadın erkek münasebetleri Kur’an’dan ve peygamberimizin hayatından canlı örnekliklerle sunulmaya çalışıldı. Konferansın özeti aşağıda verilmiştir.

Hakla-batıl birbirinden tamamen ayrı iki hayat sistemidir. Birbirine asla kavuşmaz iki yoldur. İkisinin birbirine bağlanması mümkün değildir. Aralarında var olan şey, sadece savaştır. Barışı imkânsız olan bir savaş... Öyleyse cahiliyeden ayrılmak bir zorunluluktur. Değişik ana işaretlerin ortaya çıkması için ayrılmak...

Sözlü davet ve hükümleri açıklama yoluyla halkın İslâm'a geçişinin sağlanmasından daha kolay bir yol yoktur. Yani ilk bakışta en kolay görünen yol budur. Ne var ki bu düşünce sadece bir kuruntudur. Çünkü İslâm'ın her defasında başvura geldiği yavaş ve süreli davet yolu olmadan halk yığınlarının cahiliyeden ve tağutların boyunduruğundan İslâmî bir hayata geçişi asla mümkün değildir.

Halbuki, gerçek manada cahiliyeden Hakka hicret, ancak cahiliyeyi bütün versiyonlarıyla ve bütün unsurlarıyla reddedip, vahye teslim olmakla ve “verrucze fehcur” emri gereğince başta akıdevi ve ahlaki olmak üzere bütün cahiliye kirliliklerinden hicret etmeyi, uzaklaşmayı, arınmayı gerçekleştirmekle ve bu hicrete hayat boyu süreklilik kazandırmakla mümkündür.Nerede, ne zaman ve ne şartlarda olursa olsun küfür ve şirki terk eden, uzaklaşan kimse muhacirdir. Fıskı, küfrü, şirki olduğu gibi modern tüketim kültürünü, kapitalist yaşam tarzını, seküler hayatı, yozlaşmış ahlakı terk etmek de müminler için zor olsa bile kesinlikle bir zarurettir, farzdır ve hayatı kuşatıcı hicretin kaçınılmaz bir gereğidir.Ahlaki ve ameli olarak nefsimizde, ailemizde ve çevremizdeki her bir ıslah (düzeltme) çabası bizim takva yolunda, hicret yolunda atılmış bir adımımız olarak algılanmalı ve bu ıslah bilinci hayatımızı kuşatmalıdır.

Bir kısım Müslümanların "ümmet birliği"nden söz ettiği bir vasatta O, doğru bir tesbit ve teşhisle "ümmetin yeniden inşası"na vurgu yapmış, geleneksel ve modern cahiliyeyi sorgulamaktan ve İslam'ı öncelikle ilk neslin anladığı kaynaktan, Kur'an'dan öğrenmekten söz etmiş, "cahiliyeden ilkesel kopuş" ve "İslam - cahiliye uzlaşmazlığı" vurgularıyla Kur'ani-Nebevi hareket çizgisini yeniden Müslümanların gündemine taşımıştır.

Müslümanların ufku mevcut sistem içi muhalefet algısıyla o kadar daralmış ki, bizler gibi birkaç yayın organı dışında kimse çıkıp "Allah'ın hükümleriyle değil de bâtıl hükümlerle hükmettikten sonra başörtülü olsan ne olur, olmasan ne olur?" diye sormayı aklına getirmiyor.

Cahiliyeden ayrışma ve Kur'an neslinin ve onun öncülüğünde ümmetin yeniden inşası düşüncesini 20. yy'da Müslümanların gündemine taşımış olan ve bunun tek yolunun da yeniden Kur'an'a dönmekle mümkün olduğu gerçeğinin altını çizmiş bulunan şehit Seyyid Kutub'u rahmetle anıyoruz.

Kaleme aldığı "Yoldaki İşaretler" adlı kitapla, cahiliye kavramını etkili bir dille Müslümanların zihinlerinde güncelleyen ve geleneksel ve modern cahiliyeden ayrışma bilincini yeniden Müslümanların gündemine taşıyan şehid Seyyid Kutub, çağımızın tüm İslami diriliş hareketlerine etki etmiş bir öncü.

Yakın geçmişte tevhidi ilkelere sahip çıkan birçok kesimin dahi pragmatist yaklaşımlarla hâkim rüzgârların etkisine girdiği, ilkelere vurgu yapmanın, tağuttan, cahiliyeden, İslam'ı hâkim kılma hedefinden söz etmenin marjinallik olarak nitelendirildiği bir süreçten geçiyoruz. Büyük kırılmalara tanık olduğumuz bu süreçte tevhidi ilkeleri sıkça hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Mehmet Pamak, "Hak yolda 'marjinallik' şereftir" başlıklı yazısıyla önemli hatırlatmalarda bulunuyor.

Özgür-Der İzmir Şube Başkanı Nurcan Büyük: “Modern cahiliyeden beslenen sistem, insan hakları ihlallerinde ve emek hırsızlığında her gün ivme kazanmakta.
Makaleler
Hava Durumu