12-12-2018 09:32

�mit Akta�: T�rkiye Kemalizm travmas�n� a�amad�

�Yeni T�rkiye� ile birlikte Kemalizm�in geriletilmesi yorumlar�n�n yerini giderek Kemalizm�in geri d�n��� de�erlendirmelerine b�rakt��� bu s�re�te, �Kemalizm ni�in tasfiye edilemiyor?� sorusuna cevap arad�k.

Ümit Aktaþ: Türkiye Kemalizm travmasýný aþamadý

“Yolda Olmak”, “Yeni Bir Dünya Üzerinde Dü�ünmek”, “�slami Hareket”, “Cihad ve �iddet D��� Direni�”, “Ça��m�z�n Tan�klar�”, “Yolda Olmak” gibi eserleriyle tan�nan ara�t�rmac�-yazar Ümit Akta�’la ant tart��malar�ndan kalkarak Türkiye’nin Kemalizm sorununu konu�tuk. 

Muhafazakâr kesimlerde bir devlet tap�nmas�, devlet kutsamas� oldu�unu kaydeden Akta�, “Bu ise devlet aç�s�ndan oldukça de�erli bir �ey. E�er Ak Parti devletçi politikalar� rahatl�kla yürütebiliyorsa bu, muhafazakâr bir tabana dayanmas�yla ilgilidir” tesbitinde bulunuyor.

Röportaj: �ükrü Hüseyino�lu

Antla ilgili Dan��tay’�n karar� ve sonras�ndaki bir tak�m yarg� kararlar�yla birlikte memlekette olu�an Kemalist bir hava var. Kemalizm bütün a��rl���yla geri mi dönüyor sorusu gündemde. Nas�l de�erlendiriyorsunuz bu süreci?

Kemalizm, Türkiye cumhuriyetinin kurucu ideolojisidir. Sistemin temel kodlar� Kemalizm taraf�ndan belirlendi ve bugüne kadar da bu kodlarda çok fazla bir gerileme olmad�. Yani süreç içerisinde baz� yumu�amalar olduysa da temel kodlar duruyor ve bu aç�dan Kemalizm’in çok geriledi�ini de söyleyemeyiz. Fakat tabii 1930’lar gibi de�il. 1930’lu y�llar çok özel bir dönemdi. O zaman sadece Türkiye’de de�il, genel olarak dünyada 1. Dünya Sava�� sonras� ideolojileri olarak niteleyebilece�imiz ideolojilerin yükseli�i söz konusuydu. �talya’da Fa�izmin, Rusya’da Sosyalizmin, Almanya’da Nazizmin egemen oldu�u y�llard� ve hakikaten çok revaçtayd� o ideolojiler. Bu ideolojilere dayanan yönetimler otoriter, totaliter, bask�c�, seküler, modernle�meci, kalk�nmac� ve yukar�dan a�a�� bir in�ay� öngören dayatmac�, tektipçi idarelerdi. Kemalizm de Türkiye’de benzer bir olu�uma giri�ti. Ulus devlet kavram� ve ideali içerisinde benzer �eyleri yapmaya çal��t� ve burada da ilham�n� Frans�z laisizminden ve devriminden ald�. Kemalist kadroyu olu�turan ku�ak, büyük ölçüde Frans�z e�itiminden geçmi�, Frans�z kültürüne hayran ve kendilerine Fransa’y� örnek alarak yeti�mi� bir ku�ak. Çünkü Osmanl� modernle�mesi büyük ölçüde Frans�z kültüründen etkilenmi� ve Frans�z modelinden hareket etmekte olan bir modernle�meydi.

��te o ku�a��n bir ferdi olarak Re�it Galip, Maarif Vekili iken “and”�n daha dar bir metnini yaz�yor, bu metin daha sonra geni�letiliyor. Bu ku�ak içerisinde olan Recep Peker �talya, Almanya seyahatleri yaparak, oradan Fa�izmle Nazizmin program�n� getiriyor; onu Türkiye’ye adapte eden bir tak�m çal��malar yap�yor ve bunlar uygulamaya giriyor. Türkiye’de de ayn� o devletlerde ve Sovyet Rusya’da oldu�u gibi parti yönetimiyle devlet yönetimi aynile�tiriliyor ve dolay�s�yla Fa�izme bir ramak kal�yor.

Fakat Türkiye tam anlam�yla bir Fa�izme geçmedi; geçemedi, çünkü bunun için altyap�s� uygun de�ildi. Hem kültürel altyap� uygun de�ildi, hem de ekonomik altyap�. Sanayi yoktu, i�çi s�n�f� yoktu. ��çi s�n�f� olmad��� için ne Sosyalizme geçebilirdi, ne Fa�izme. Her ikisi de asl�nda bu temele dayan�r. Fark, birisinde Nasyonal Sosyalizm var, öbüründe Marksist Sosyalizm. Aralar�ndaki tek fark bu. Onun d���nda tektip ulus in�as� ad�na Türkiye’de o ideolojilerin toplumsal uygulamalar�na benzer çal��malar yap�ld�. Mesela i�te kafatas� ölçümleri, Türkçülük ideolojisinin olu�turulmas�, Türk Tarih Tezi’nin ortaya ç�kmas�, Türkçenin ar�t�lmas�yla ilgili çal��malar gibi.

Güne� dil teorisi…

Evet. Mesela bir dönem Mustafa Kemal ismi Kamal Atatürk olarak kullan�ld�, Kemalizm Kamalizm oldu yani. TDK sözlü�ünde “Türklerin dini Kemalizm’dir” ibareleri yer ald�. Fakat 2. Dünya Sava��’ndan sonra bu otoriter ideoloji ve rejimler çöktü�ü, iflas etti�i ve egemen sistem de art�k liberal demokratik Amerikan sistemi oldu�u için, Türkiye de bu küresel sisteme ayak uydurmaya çal��t�. Esas�nda Türkiye Bat�l�la�ma karar�n� 1800’lü y�llarda verdi, yani Osmanl� zaman�nda. Osmanl� zaman�nda Bat�l�la�mak için epeyce ad�mlar da at�ld�. Osmanl� modernle�mesi dedi�imiz bir süreç ya�and�. Fakat bu sürecin önü 1908 ihtilaliyle kesildi. �ttihatç�lar�n darbe yap�p ba�a gelmesi sonras�nda, söz konusu Osmanl� modernle�mesi adeta ray�ndan ç�kar�ld�. �ttihatç� ku�ak darbeci, komitac� bir ku�ak. O ku�a��n iktidara gelmesinden sonra Osmanl� h�zla çöktü. Özellikle 1. Dünya Sava��’na girme karar�yla birlikte sava�tan da yenik ç�k�l�nca, imparatorluk yerine bir ulus devlet kurulmas� meselesi gündeme geldi ve gerçekle�ti. �ayet Osmanl� modernle�mesi kendi ana hatt� üzerinde ilerleseydi, daralsa bile imparatorluk olarak bir �ekilde yoluna devam ederdi ve daha sa�l�kl� bir yap� ortaya ç�kabilirdi. Kemalizm’in en büyük problemi, imparatorlu�un yerine ulus devlet kurma çabas�yd�. Çünkü imparatorluk çe�itli dillere, kültürlere ve dinlere mensup halklardan olu�maktayd�. Fakat ulus-devlet tek dilli, tek etnisiteli, tek ideolojili bir yap�ya sahiptir. Bu, Frans�z devriminin dünyaya empoze etti�i bir �eydir.

Türkiye’nin ilham�n� ald��� Bat� Avrupa ve özelde Fransa, bugün bir Avrupa Birli�i projesi ile ulus-devlet cenderesinden ç�kma çabas� içerisinde. Bu da bizim önümüzdeki bir örnek olmas�na ra�men, biz hala ulus-devlet meselesinde �srar ediyoruz. ��te and konusu, ulus-devlet ideolojisinin yaln�zca küçük bir yans�mas�. And, 2013’te kald�r�ld�, fakat bu Kemalist ideolojinin ana parametrelerinden birisi de�il, yani o ideolojik doktrinin temel tezlerinden birisi de�il.

Fakat Kemalistler aç�s�ndan sembolik de�eri yüksek…

Sembolik de�eri yüksek olsa da, sonuçta bu temel kodlarla oynanan bir konu de�il. Ak Parti döneminde Kemalist ideolojinin temel kodlar�yla çok da oynanm�� de�il. Burada Kemalizm’in 1923’te Hilafeti kald�rmas�, alfabeyi de�i�tirmesi gibi icraatlar� ve Kemalist ideoloji çerçevesinde bir ulus-devlet in�a etme çabas�, bir radikal Bat�l�la�ma projesi içerisinde yer almas� ve bunlar� halka ra�men yapmaya çal��mas� asl�nda Bat�yla i�birli�i içerisinde gerçekle�tirilen bir proje. �slam dünyas�na, hatta Avrupa d��� dünyaya model olarak sunulan modellerden birisi. Bir ba�ka model ise Rusya’d�r. Türkiye �slam dünyas� için bir modeldir. �slam dünyas� bu modelle Bat� sisteminin içerisine çekilmeye çal���lm��t�r. Özellikle 2. Dünya Sava��’ndan sonra Birle�mi� Milletler karar�yla sömürgecili�in kald�r�lmas�yla ve birçok yerde ciddi direni�ler sonucu ba��ms�zl���n� kazanan ülkelerin önlerindeki model maalesef Türkiye idi ve birço�u Türkiye tipi bir ulus-devlet tipine geçtiler. Bat� sistemi içerisinde bulunmasalar bile Bat� sistemine yak�nla�m�� oldular.

Ancak di�er ulus-devletler de, yani �slam dünyas�nda bulunan ulus-devletler de, Osmanl� gibi sorunlu bir �ekilde bölündükleri için, hemen hepsi çat��ma içerisinde ve bu çat��madan da maalesef ç�kamamaktalar. Bu �slam dünyas� aç�s�ndan temel bir problemdir. Biçimsel aç�dan ba��ms�zla�ma ve ulusla�ma, temelde özgürle�meci bir ivmeye sahip olmad��� ve bunu öncelemedi�i için, sonuçta Bat�ya ba��ml�l�ktan ve geleneksel diktatoryalar�n tahakkümünden öteye bir ufka sahip de�il. Bu probleme kar�� �slam dünyas�nda asl�nda �ran devrimiyle farkl� bir alternatif üretme çabas� içerisine girildi, Amerika’ya kar��, bölgedeki Amerikan hegemonyas�na kar�� ciddi bir tepki olu�tu. Fakat �ran da burada gerçekten yapmas� gerekeni, yani bir �slam devriminin yapmas� gerekenleri gerçekle�tiremedi. �ii konsepti içerisinde kald�, oradan ç�kamad�. Özellikle bunu bir anayasal ilke haline getirmesi, sonuçta onu bir �ii ulus-devleti haline getirdi. Ayn�, Pakistan’�n Sünni bir ulus-devlet olmas� gibi. Di�er taraftan Suudi Arabistan’�n hali zaten ortada ve di�er Körfez ülkeleri, M�s�r vesaire. K�sacas� bu toplumlar, Osmanl�’n�n çekilmesinden sonra, Osmanl�’n�n yüzy�llard�r yönetti�i bu ülkeler hususunda kendi sorumluluklar�ndan feragat etmesi, uzakla�mas� sonucunda da��ld�lar, bir �ey yapamaz hale geldiler. Ve maalesef Türkiye hala da o sorumluluklar�n� üstlenmemekte. Çünkü Kemalist ulus-devlet anlay���n� a�amamakta. Kemalizm, Türkiye’nin Bat� sistemi içerisinde kalmas�n� savunan bir tez.

Benim tüm bu söylediklerinizden ç�kard���m, ant meselesi asl�nda temeldeki as�l sorun olan ulus-devlet dayatmas�n�n çok yüzeydeki bir görüntüsü…

Çok yüzeyde, evet. Yani Ak Parti’nin bu meseleyi bu kadar köpürtmesi de biraz onunla ilgili. Çünkü temelde kendisi sistemin çok önemli kodlar�yla oynamazken, mesela bunlardan en önemlisi, belki de çok belirleyici ve gönül al�c� olacak bir �ey olarak ana dilde e�itim meselesi. Dünyada birçok ülkede e�itim çok dillidir. Avrupa’da da, Asya’da da, Afrika’da da birçok ülkeye gidin e�itim çok dillidir. Oradaki kaç halk varsa, o halk�n dilleriyle e�itim yap�l�r. Osmanl�’da da öyleydi, Osmanl�’da da özellikle üniversite e�itimine kadar e�itimler mahalli dillerle yap�l�rd�. Ancak üniversite e�itimi Osmanl�ca ile yap�l�yordu. Fakat Türkiye, Kemalist bir ideoloji çerçevesinde, bunlar�n hepsini bir dar kal�b�n içerisine soktu. Türklük diye tan�mlanan ve asl�nda bugünkü tart��malarda da gördü�ümüz üzere ant dayatmas�n� savunan insanlar�n, “efendim burada Türk �rk� kastedilmiyor, bu milleti kastediyor” filan deseler de, asl�nda bunun bal gibi de �rk� kastetti�i aç�kça ortada. Türkiye bunu a�am�yor ve bunu a�amad���n�n en aç�k göstergesi, etraf�ndaki devletlere mesela Suriye, Irak, Gürcistan, Yunanistan, Bulgaristan’a Türkçe e�itimini sal�k verirken, kendisinin buna yerel düzeyde bile asla cevaz vermemesi.

Asl�nda Osmanl�, i�in en ba��nda Frans�z devrimi sonras� dünyan�n gidi�at�n�n nereye do�ru oldu�unu kavrasayd�, kendi sistemini federatif bir sisteme dönü�türerek bu kadar parçalanmadan, daha uygar, daha �slami bir sisteme geçebilirdi. Ki, bunu tavsiye edenler de olmad� de�il, oldu. Mesela Afgani, mesela Sat� Husri… Çünkü imparatorlu�u koruman�n ba�ka bir yolu yoktu. Ama Osmanl� bunu yapmak yerine bu talepleri sürekli tehditlerle, sava�larla vesaire kar��lamaya çal��t�. Ulus devletler hay�rl� bir �ey de�il, fakat sonuçta ulusla�ma taleplerinin hangi noktaya gidece�ini çok kavrayamad�. Bir tak�m hak talepleri vard� ve bunlar olumlu bir �ekilde de�erlendirilebilirdi, yumu�ak bir �ekilde geçi�ler yap�labilirdi, bunu yapmak yerine tam tersi �eyler yap�ld�. Mesela Cemal Pa�a gitti, Suriye’de Arapça e�itimini zorla Türkçe e�itime dönü�türmeye çal��t�. Suriye gibi bir yerde sen Arapça e�itimi nas�l de�i�tirirsin, bunun imkân� yok. Ki, Suriyeliler hala Osmanl�’ya çok ba�l� bir toplumdur. Bugün olsa bugün bile Türkiye’deki kültürle, Osmanl� kültürüyle çok yak�n kültüre sahiptirler. Onlar� Osmanl�’dan koparmak bile bir maharet, bunu bile ba�ard�lar yani. Halbuki Suriye halk� 1920’lerde Misak-� Milli s�n�rlar� içerisinde kalmak için Ankara’ya müracaatta bulunmu�lard�. Ama köprülerin alt�ndan çok sular akt�…

DEVLETLE EN UYUMLU KES�M,
DEVLET� KUTSAYAN MUHAFAZAKÂRLARDIR

Kemalizm tasfiye edilemiyor! Yani dünyada fa�ist ideolojiler, komünizm gibi dayatmac�, tektipçi ideolojiler tasfiye olmu�ken, hatta sizin bir yaz�n�zda belirtti�iniz gibi o ideolojileri savunmak suç te�kil ederken, onlarla ayn� tektipçili�i, dayatmac�l��� ifade eden Kemalizm nas�l oluyor da ayakta kalabiliyor, tasfiye edilemiyor?

Öncelikle �unu söylemeliyim ki Kemalizm’in gücü üretti�i ideolojinin gücüyle alakal� de�il. Kemalistler gerçi bunu Kemalizm’in ba�ar�s� olarak görüyorlar, fakat asl�nda Kemalizm’in ba�ar�s� olarak takdim ettikleri �eyler Kemalizm’in ba�ar�s�zl���d�r. Neden? Çünkü Kemalizm’in iddias�, Türkiye’nin ayd�nlanmas�yd� de�il mi? Peki, halka ne verdiler, nas�l ayd�nlatt�lar? Türk halk� dü�ünme özgürlü�üne sahip oldu mu? Ele�tiri özgürlü�üne sahip oldu mu? Bilimsel özgürlükler sa�lanabildi mi? Ki�iye tap�c�l�k din yerine ikame edilmeye çal���lmad� m�? Bu konuda bir tak�m ritüeller ihdas edilmedi mi? Bunlar hangi Avrupa ülkesinde bulunmakta? Mesela Türkiye’de o dönemde okullarda Farsça, Kürtçe ve Arapça ö�renmek yasakland�. �imdi siz bir ülkede herhangi bir dili yasaklamakla nas�l bir ayd�nlanmac� e�itim öngörüyorsunuz. Çünkü burada Osmanl�’n�n onca y�ll�k birikimiyle üretti�i bir y���n Arapça eser var. Öbür taraftan biz �u anda bile Arapça ilmi birikime dair birçok �eyi Avrupa’dan ö�reniyoruz. Almanya’daki, Fransa’daki oryantalistlerin çal��malar�ndan ö�reniyoruz. Sen bunlara müsaade etmezsen nas�l bir ayd�nlanma sa�layacaks�n?

Buradaki asli gerçek ne? O da maalesef yine Osmanl�’dan beri süregelen bask�c� bir yönetimle bilinçsizle�tirilmi�, siyasetin d���nda tutulmu� bir halk� idare etme meselesi, Kemalizm bunu sürdürdü. Ba�ar� dedikleri �ey bundan ibaret yani. Tek adam, tek �rk, ebedi �ef, milli �ef…

Bas�n da böyleydi, tek sesli…

Tamamen. Farkl� bir gazete ç�kamazd�. Mesela çok ilginç bir örnek vard�r, Nurettin Topçu’nun Hareket Dergisi, yani Kemalizm’e muhalif ilk dergi, Mustafa Kemal’in ölümünden 1 ay veya 2 ay sonra ç�kar�lm��t�r, bu çok manidar bir �ey de�il mi? Belki �smet �nönü dönemi biraz daha yumu�akt� bütün söylenenlere ra�men. Ki Büyük Do�u da mesela 1943’te ç�kt�. Yani Mustafa Kemal döneminde muhalif bir ses zaten ç�kamad�, hani bir-iki parti denemesi yap�ld�, onlar da halk� test etmek için yap�lan muvazaal� denemelerdi. Yani bir muhalif siyasi görü� yok, bas�n yok, dergi yok, gazete yok, peki bu ayd�nlanma nas�l olacak? Bir Bat�l�la�madan söz ediliyor, peki Bat� böyle mi? Bildi�imiz Bat� sistemi temelde özgürlük mücadeleleri üzerinde kuruldu; farkl� görü�lerin dillendirilmesine, konu�ulmas�na, tart���lmas�na izin verilerek, bu mücadelelerin içerisinde bu kadar geli�me ivmesini yakalad�.

Bunlar� yapmay�nca nas�l olacak? Ama bu neyi sa�l�yor? Bu i�te Mustafa Kemal’in etraf�nda olu�turulan efsanenin gücünü sa�l�yor. Halk cahille�tirilmi�, kimse ele�tiremiyor, kimse kar�� ç�kam�yor. Dolay�s�yla ne oluyor? 30’lu y�llardaki di�er o fa�ist, komünist ideolojiler çökerken Kemalizm varl���n� sürdürebiliyor. Kemalizm’in varl���n� sürdürmesi, Kemalizm’in iddialar�na ters bir �eyi ortaya koyuyor asl�nda. Çünkü Kemalizm’in iddialar� gerçekle�mi� olsayd�, bu ülkede her �eyden önce Kemalizm gibi tektipçi bir ideoloji ayakta kalamazd�. Yani Kemalizm’in ayakta kalmas� paradoksal bir durum. Ayakta kalmas� asl�nda Kemalizm’in iddialar�n�n gerçekle�medi�ini gösteriyor. Ayd�nlanm�� ve Bat�l�la�m�� bir ülkede kimseye bunlar� kabul ettiremezsiniz. Ama Kemalistlere bakarsan�z, dindarlar� bask� alt�nda tutmak ayd�nlanman�n en büyük göstergesi. Tersinden bir ayd�nlanma. Bir tür Jakobenizm. Kemalistlere sorarsan, Ak Parti gibi “muhalif” bir partinin bile Kemalizm’i benimsemesi, Kemalizm’in iddialar�n�n gerçekle�ti�ini kan�tlamaktad�r filan derler. Ki bunun da bir ba�ka aç�dan bir do�rulu�u var, o do�ruluk da �öyledir: Maalesef Türkiye’de Kemalizm’e kar�� en geni� muhalif kesim muhafazakârlar ve �slamc�lard�r. Fakat maalesef �slamc�lar büyük ölçüde mevcut muhafazakâr iktidara angaje oldular, onunla ittifak içerisine girdiler. Muhafazakârlarda da Kemalizm veya herhangi bir ba�ka ideolojiyi ele�tirecek, anlayacak, bunun yerine farkl� bir ideal, görü�, paradigma olu�turacak ciddi bir fikri altyap� yok maalesef. Ve bu 16 y�ll�k Ak Parti döneminde de böyle bir �ey olu�turmak için de önemli bir çaba olmad�. Ak Parti’nin en önemli ba�ar�s�, daha çok in�ai altyap� hizmetleri, belediyecilik hizmetleri vesaire konular�nda oldu. Onun d���nda kültür, e�itim vesaire gibi hususlarda bir �ey gerçekle�tirilemedi. Zaten bunu kendileri de itiraf ediyorlar. �lginçtir, aradaki bunca ideolojik çeli�kiye ra�men, Türkiye’de devletle en uyumlu kesimin muhafazakârlar oldu�unu da unutmamak laz�m.

Bu da çok ciddi bir paradoks…

Evet, muhafazakârlarda bir devlet tap�nmas� vard�r, devlet kutsamas� vard�r. Bu ise Osmanl�’dan, hatta daha öncesinden tevarüs edilen bir kültür. Tabi ki bu kültür, bizimki gibi bask�c� bir devlet aç�s�ndan oldukça de�erli bir �ey. E�er Ak Parti devletçi politikalar� rahatl�kla yürütebiliyorsa bu, muhafazakâr bir tabana dayanmas�yla ilgilidir. Tabi muhafazakârlar�n sadece Ak Parti taban�ndan ibaret olmad���n� da vurgulamak laz�m. CHP içinde de, MHP içinde de, di�er partiler içinde de muhafazakâr kesimler var.

Türkiye’deki ulus in�as�nda ilginç bir ikilem var. Bir taraftan Hititlere, Sümerlere uzanan bir tarih kurgusu ile Bat� tipi bir ulus projesi söz konusu iken, di�er taraftan da kafatas� ölçümleri, damardaki asil kan gibi uç �rkç� söylemleri söz konusu. Bu çeli�kiyi nas�l de�erlendirirsiniz?

Fa�izm ve Nazizm’de de var kafatasç� �rkç�l�k. Zaten Kemalistler de onlardan ald�lar bunu. Fakat tabi Bat� dünyas�n�n her taraf�nda yoktu bu. Kemalizm’in Türkiye’nin tarihini Hititlerden, Sümerlerden beri gelen bir Türk �rk�na ba�lama, burada temellendirmeye çal��ma stratejisi Kemalist ideoloji aç�s�ndan çaresiz bir stratejisidir. Çünkü az önce söyledi�im gibi hem o ideal olarak ortaya koyduklar� “ayd�nlanma” dü�üncesine ayk�r�d�r bu tür bir �rkç�l�k, hem de tarihsel gerçekli�e ayk�r�d�r.

Tabi bunlar� söylerken “ayd�nlanma” kavram�n� çok da abartmak istemiyorum. Çünkü Bat� ayd�nlanmas�n�n geldi�i yer de ortada. Auswitch, Srebrenitsa, soyk�r�mlar, katliamlar… 20. Yüzy�lda sava�larda ölenlerin say�s� yüz milyon civar�nda. Ve bunlar�n ço�u do�rudan veya dolayl� bir biçimde Bat� dünyas�n�n bir eseri.

Türkiye’nin bir de heykel sorunu var. Dünyada bir Kuzey Kore’de, bir de Türkiye’de kalan bir heykel kültü sorunu. Nas�l yorumlars�n�z?

Bir defa bu heykeller estetik bir figür de�iller. Oldukça çirkin heykeller. Salt bir mitolojiyi üretmek ve ayakta tutmak için yap�lm�� ve ilki 1926’da Sarayburnu’nda olmak üzere �ehirlerin olup olmad�k yerlerine dikiliyorlar. Bununla ilgili çok gülünç hikâyeler de var “Atatürk Heykelleri” adl� kitapta. ��te kay�kla büstün Samsun’da karaya ç�kar�lmas�, arabalar�n üstüne konulup �ehir turlar�n�n yap�lmas� gibi. Ezkaza k�r�lm��, bir taraf� hasar görmü� heykellerin resmi törenle gömülmesi gibi. Hakikaten bir kutsamayla, canl� muamelesi yap�larak, cenaze töreni yap�lmas� söz konusu heykellere.

Bu salt ideolojik bir durum de�il yani. “Manevi” bir hava da veriliyor. Mesela Damal �enlikleri kutlan�yor, bir siluet görüntüsüne anlamlar yüklenerek…

Evet, Kemalizm zaten temelde bir mitoloji, bir kült olu�turarak bunun etraf�nda bir tap�nma ameliyesi olu�turmay� hedeflemi�tir. Kemalizm dinin yerine ikame edilen bir ideoloji olarak tasarlanm��t�r. Resmi törenlerde o heykellerin önündeki ritüeller, 9’u be� geçe nerede olunursa olunsun hareketsiz durup tazimde bulunmak. Ki bu, trafik kazalar�na da sebep oluyor biliyorsunuz. 

Bu kült olu�turma ameliyesi bizzat onun hayatta oldu�u dönemlerde ba�lad� ve bugün de sürdürülmeye çal���l�yor. “Atatürk yar� ilaht�r” man�etleri at�ld� bu ülkede, ona “tanr�m�z” diyen �iirler yaz�ld�. Baz�lar� da tüm bunlar�n �slam’a ayk�r�l��� aç�k olmas�na ra�men buna �slami aç�dan bir me�ruiyet sa�lama çabas�na girebiliyor. Tüm bunlar da temelde bu ülkede Kemalizm travmas�n�n a��lamamas�ndan kaynaklan�yor.

Tektipçi ulus in�as�n�n bir de gayrimüslim topluluklar boyutu var. O konuda neler söylersiniz?

Evet bu boyut da çok önemli. Mesela Ermenileri ele alal�m. Osmanl�’daki mimari eserlerin ço�unu yapan Ermenilerdir. Bugün iftihar edilen eserlerin birço�u Ermeni eseridir. Onlardan sonra bir tane do�ru düzgün örnek gösterebilece�imiz bir mimari eser var m�? Ermeniyi kovdun tamam. Ama ondan geriye bir �ey kalm�yor. Veya, Rumlar�n kendilerine özgü hususiyetleri vard�. Farkl� bir bak�� aç�s� bunlar� de�erlendirebilirdi, zenginlik olarak görebilirdi. Fakat bu tür bir yakla��m Anadolu’yu yoksulla�t�rd�, zenginle�tirmedi. Veya Yahudiler, Osmanl� Yahudileri. Bunlar Osmanl� kültürünün bir parças�yd� ve bir kültürel sentez de olu�turulmu�tu. Öyle ki, bu insanlar gittikleri ülkelerde bile hala Osmanl� olarak görülmektedirler. Ermeniler kaç nesil sonra bile aralar�nda Türkçe konu�maktad�rlar.

Son dönemde özellikle Ak Partili politikac�lardan, kimi muhafazakâr yazarlar�n bir “ortak de�erler” söylemi ve skalas� var. �slam’�n bu toplumun ortak de�eri oldu�u gibi Mustafa Kemal’in de bu toplum için ortak de�er oldu�u gibi bir söylem. Sizce Mustafa Kemal figürü Türkiye toplumu için ortak bir de�er olabilir mi?

�fade etmeye çal��t���m gibi, �ayet bu tür bir tepeden inmeci, bask�c� bir ideolojiyi dayatmaya kalk��masayd�, Mustafa Kemal, �stiklal Sava�� ba�lam�nda bir ortak de�er olarak görülürdü toplumda. Bir Osmanl� pa�as� olarak da bir ortak de�er vasf� ta��yabilirdi. Fakat sonuçta bu ülkede bir travma olu�turmu� birisi. Bu sadece onun �ahs�yla da alakal� de�il, etraf�nda olu�turulan o Kemalist ideolojinin bütünlü�üyle de alakal� bir �ey. Bu Kemalist ideoloji Türkiye toplumunda ciddi bir travma olu�turmu�tur ve Türkiye toplumu bu travmayla ba� edememekte ve hala da bu travmay� atlatabilmi� de�ildir. Bütün o dönemin bask�c� ideolojileri dünyadan tasfiye edilirken Kemalizm’in ya�amas�, asl�nda bu travman�n atlat�lamad���n� zaten ortaya koyan bir durum. Her ne kadar muhafazakâr camia bu konuda biraz sessiz kalsa da sonuçta herkes bu yaray� kendi içinde hissediyor. Ve hiç kimse bu camian�n Mustafa Kemal’i sevebilece�ini söyleyemez de, dü�ünemez de. Muhafazakâr kesim her ne kadar sessiz, sükût hali içerisinde kalsalar da Mustafa Kemal’e kar�� bir öfke içerisindedir ve bunda da hakl�d�rlar. Çünkü halk�n ram�na, halk�n istemedi�i birçok �ey yap�lmaya çal���lm��t�r. Bizzat bir kurtar�c� figürü ihdas edilmesi bile bu milletin a�a��lanmas�ndan ba�ka nedir ki? Yani bu kurtulu�ta as�l istiklal mücadelesini ba�latan bu millet de�ilmi� veya iki yüz küsur devletin oldu�u bir dünyada, tarihin en önemli milletlerinden birisi ba��ms�zl���n� yitirecekmi�çesine -ki asla böyle bir �ey olmam��t�r- tüm kurtulu�u bir �ahsa atfetmek, her �eyden önce bu milleti, onca �ehidi küçümsemektir. Oysa bu ülkede do�ru düzgün bir Mehmetçik an�t� bile yoktur. Çanakkale’de bile en son, o da utanma pahas�na yap�lm��t�r Mehmetçik an�t�.

Frans�z tipi ulus kurgusu ve yine Frans�z tipi Jakoben bir laiklik anlay���na sahip olmas�na ra�men, Mustafa Kemal’in Diyanet’i kurmas� nas�l de�erlendirilmeli?

Oldukça pragmatist ve kendi ideolojisi aç�s�ndan stratejik bir bak�� aç�s�na da sahip olan birisi Mustafa Kemal. O yollar� a��r a��r, ustal�kla t�rmanmas�n� bilmi�tir. Gerekti�inde muhalifleriyle bile i�birli�i yapm��, gerekti�inde ise en yak�n arkada�lar�n� bile harcayabilmi�tir. Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu”nda çok güzel bir �ekilde anlatt��� bir strateji bu. Diyanet’i kurmas� da onun pragmatizmiyle ilgili bir ad�m. Mustafa Kemal Diyanet’i kendi rejimini me�rula�t�racak bir te�kilat olarak kurmu�tur. �ngiliz sekülerizminde buna bir yer olsa da Frans�z laisizmi zinhar böyle bir �eyi uygun bulmaz. Oysa Kemalizm yer yer Fransa’dan daha laikçi politikalar uygulam��t�r. Buna ra�men camilerin, dini idarenin devlete ba�l� olmas� konusunda laisist bir politika izlenmemi�tir. Bu konuda dinin devlete ba��ml� oldu�u tipik bir �ark devleti olarak hareket edilmi�tir.

Siz Türkiye’nin Kemalist projeyle Bat�ya entegre oldu�unu söylediniz, fakat Kemalistlerin aksi bir iddias� var; Kemalizm’in antiemperyalist bir ideoloji oldu�una, hatta di�er halklara da bu anlamda model oldu�una dair. Ne dersiniz?

Kemalizm’in emperyalizmle bir sava�� olmam��t�r. Fikret Ba�kaya zaten bu konuda bir kitap yazd�, �dris Küçükömer’in bu konuda önemli çal��malar� var. Ki zaten çok da birilerinin söylemesine gerek yok, her �ey ortada. Kemalizm’in siyasal in�as�yla �ngilizlerin tüm toplumsal, kültürel ve ekonomik hedefleri onlar�n yorulmas�na gerek olmadan burada gerçekle�tirilmi� oldu. Kemalizm’in sava�t��� tek dü�man Yunanl�lard�r. Yunanl�lar da �ngilizler taraf�ndan az çok Kemalistleri yola getirmek için Anadolu’ya ç�kar�lm��, aldat�lm�� bir toplumdur. Neticede de yenilerek geriye döndüler ve i�te �ngilizlerin oyunca�� olmaya devam ettiler. Bir kurtar�c� miti de olu�turulmu� oldu bu süreçte. Dolay�s�yla o kurtar�c�l�k kazan�m�yla siyasal olarak birçok icraat� rahatl�kla yapabildi. Kar��s�nda zaten bir muhalefet de yoktu, olanlar� da ac�mas�z bir �ekilde yok ederek kendi yolunda yürüdü. Emperyal güçlerle çat��acak hiçbir riske girmedi. Bilakis en a��r tavizler benimsendi.

Kimi Ak Partili politikac�lardan, yazarlardan zaman zaman Atatürk güzellemeleri duyuyoruz. “Bize Atatürkçülü�ü çok görenler” ba�l���yla yaz� bile okuduk bu süreçte. Bu söylemler neye dayan�yor? Çünkü az önce dedi�iniz gibi muhafazakâr insanlar�n gönülden ve isteyerek severek “Atatürk” güzellemesi yapmas� çok mant�kl� ve gerçekçi de�il. Bu söylemler Türkiye’deki genel ikiyüzlülü�ün bir parças�. Bütün bunlar�n bir oyun oldu�unu, bu söylenenlerin hepsinin yalan oldu�unu her iki taraf da biliyor. Fakat siyaseten Türkiye’de neredeyse her �eyi yapmak, söylemek mubah görülüyor. Sahici hiçbir eksen yok Türkiye’de. Yani ne bir iktidar ekseni var, ne bir muhalefet ekseni var veyahut ne de sahici ideolojiler var. Türkiye’deki çat��ma, bir Do�u-Bat� çat��mas� etraf�nda sürdürülüyor. Taraflar birbirlerini anlamaya, dinlemeye çal��madan çat���yorlar. Fakat bu çat��may� sürdürürken de kendi gerçekliklerini in�a ederek de�il, bir ikiyüzlülük içerisinde sürdürmeye çal���yorlar.

O zaman bir hakikat çat��mas� de�il bu yani?

Evet, bir hakikat çat��mas� ortaya ç�km�yor. Hakikatin ne oldu�u da kimsenin umurunda de�il asl�nda yani.

Kör bir iktidar sava��…

Evet, kör bir iktidar sava��, mesele oraya indirgenmi� durumda. Türkiye toplumunun asl�nda a�mas� gereken en önemli taraf buras�. Çünkü bu sadece Türkiye’nin içsel bir meselesi de de�il. Türkiye, asl�nda Do�u ile Bat� aras�nda tarihsel olarak hep bir köprü veya kesi�me/bulu�ma noktas� olmu�tur. Ve Türkiye’de sadece içerideki Do�ucular ve Bat�c�lar çat��m�yor, ayn� zamanda bütün dünyadaki Do�u ve Bat� da Türkiye üzerinden yahut Türkiye’ye yak�n jeopolitik üzerinde çat���yor. Türkiye buradan nas�l ç�kar: bu Do�u-Bat� çat��mas�n� a�arak. Gerçekten Dar-ul Adl’i, i�te bir Bar�� Yurdu’nu, bir Adalet Yurdu’nu in�a ederek ç�kabilir. Fakat Türkiye’de buna dair bir inisiyatif maalesef yok.

�kiyüzlülük ve sahici olmama olarak niteledi�iniz bu siyasal miras da, Bal�kesir Hutbesi gibi örneklerden kalan bir gelenektir diyebilir miyiz?

Tabii oradan kalan ve hatta daha geride Osmanl�’dan beri gelen bir ikiyüzlülükten söz etmek mümkün. Mahmut’un bir despot olarak modernle�me çabas� içerisine girmesi, Abdülhamid’in asl�nda tipik bir Bat�c� olmas�na ra�men di�er tarafta canh�ra� �ekilde Hilafet’i savunmas�, �ttihatç�lar�n ulusçu olmalar�na kar�� di�er Osmanl� halklar�ndan kay�ts�z �arts�z kendilerine itaat etmelerini beklemeleri, etmeyenleri hainlikle suçlamalar� da bu çerçevede de�erlendirilebilir.

(�ktibas Dergisi, Aral�k 2018)

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !