12-02-2019 12:14

Tar�k �zkan: Babam�n t�m �abas�, hayat� ibadet k�lmaya y�nelikti

�nanan ve ya�ayan adam, �ktibas Dergisi�nin kurucusu Erc�mend �zkan��n vefat�n�n sene-i devriyesi vesilesiyle o�lu Tar�k �zkan�la s�cak bir sohbet ger�ekle�tirdik. Bir baba, e�, aile reisi, i� sahibi ve tabii ki dava adam� olarak �zkan�� konu�tuk. �stikrar ve istikamet �zere olma cehdiyle neticelenen Allah�a adanm�� bir �mr�, bu �mr�n en yak�n tan�klar�ndan biriyle konu�mak yer yer ��retici, yer yer �a��rt�c�, yer yer ufuk a��c� oldu.

Tarýk Özkan: Babamýn tüm çabasý, hayatý ibadet kýlmaya yönelikti

�nanan ve ya�ayan adam, �ktibas Dergisi’nin kurucusu Ercümend Özkan’�n vefat�n�n sene-i devriyesi vesilesiyle o�lu Tar�k Özkan’la s�cak bir sohbet gerçekle�tirdik. Bir baba, e�, aile reisi, i� sahibi ve tabii ki dava adam� olarak Özkan’� konu�tuk. �stikrar ve istikamet üzere olma cehdiyle neticelenen Allah’a adanm�� bir ömrü, bu ömrün en yak�n tan�klar�ndan biriyle konu�mak yer yer ö�retici, yer yer �a��rt�c�, yer yer ufuk aç�c� oldu. Sabah namazdan sonra K�r�ehir yöresine ait bulgur çorbas�n� pi�irip kahvalt�s�n� yaparak i�ine giden, ak�am eve geldi�inde de zaman zaman mutfa�a girip “mahpushane yeme�i” pi�irerek e�inin yükünü payla�an bir dava adam� profili bizim için �a��rt�c� oldu�u kadar ö�retici de oldu. �ki bölüm halinde yay�nlanacak olan sohbetimizi/söyle�imizi ilgiyle okuyaca��n�z� umuyoruz.

Babam�n tüm çabas�, hayat� ibadet k�lmaya yönelikti

Ercümend abi �ktibas’� ç�karmaya ba�lad���nda, “alt�nc� çocu�um” diye ifade etmi�ti. �unu sormak isterim: “Alt�nc� çocu�una” gösterdi�i ihtimam�, özeni biliyoruz, di�er çocuklar�na da bu ihtimam� gösteriyor muydu?

Gösteriyor muydu, gösteriyordu. Babam�z evlatlar�n� çok severdi, çok ihtimam gösterirdi, bizim iyi yeti�memiz için elinden geleni yapard�, fakat me�guliyetleri sebebiyle bize yeterince vakit ay�ramad��� konusunda kendisi de zaman zaman dertlenirdi. Biliyorsunuz 1963’te en büyük ablam�z hayata geliyor, sonra 65’te Ömer abimiz dünyaya geliyor. 67’de bir cezaevi süreci var ki, 3,5-4 y�l civar�nda çocuklar�ndan ayr� kal�yor. Sonras�nda 72, 73 ve 74 y�llar�nda i�te biz mahpushane öncesi ve mahpushane sonras� diye ikiye ayr�lan karde�ler olarak dünyaya geliyoruz. �ki mahpushane öncesi, üç mahpushane sonras�. Yani jenerasyon da farkl�d�r, onlar 60’lar�n çocuklar�d�r, biz 70’lerin çocuklar�y�z. Onlar ilk gençlik y�llar�n� 70’lerde, biz 80’lerde ya�am���zd�r. Tabii anne-babam�z aç�s�ndan bak�ld���nda di�er çocuklar daha ç�rakl�k eseri, biz biraz daha ustal�k dönemine denk gelmi�iz gibi farklar da var ister istemez. Hepimiz için geçerli biliyorsunuz, ikinci çocu�umuza, üçüncü çocu�umuza ayn� davran��� sergilemiyoruz. Tabi ciddi zaman sorunlar� hep oldu babam�z�n. Fakat az da olsa, k�sa süreli de olsa ya�ad���m�z birlikteliklerde hep çok kaliteli içerik, çok kaliteli zaman geçirme f�rsat�m�z oldu.

Dolay�s�yla bu süreç zarf�nda babam�z�n alt�nc� çocu�um dedi�i, 1981 y�l�n�n Ocak ay�nda ilk say�s�n� getirip önümüze koydu�u, “Bu da sizin alt�nc� karde�inizdir” dedi�i �ktibas’a gösterdi�i ihtimam� bizlere göstermedi�ini söylersek yanl�� ederiz. Evet, belki ay�rd��� zaman olarak onunla çok fazla vakit geçiriyordu, ama bize olan sevgisini de her f�rsatta gösteriyordu.

Dava adamlar�n�n ailelerini, davalar�na olan o gayretleri sebebiyle ihmal ettiklerine dair bir genel kabul vard�r ve bununla ilgili de �ikâyetleri okuruz. Hatta mesela bir an� kitab�nda bununla ilgili ilginç bir anekdot okumu�tum. Bir Müslüman�n arkada�lar� kendisiyle bir süre görü�emeyince evini ar�yorlar, nerede diye. Han�m� diyor ki “Ben de bilmiyorum, haber al�rsan�z bana da bildirin.” Bu ba�lamda soracak olursam, Ercümend abinin aileye yönelik ilgisi nas�ld�?

Yüksekti tabii ki, ama �u var: Mesela ablam�z�n bir dönem ni�anl�l�k olay� vard�, bir ni�an töreni yap�lacakt�. Bununla ilgili babam�z�n daha önceden vermi� oldu�u bir organizasyon kat�laca��na dair sözden dolay� ablam�z�n ni�an törenine, “Kusura bakma evlad�m, ben daha önceden Müslümanlara söz verdim ve oraya gitmem laz�m” dedi�i bir durum ya�ad�k mesela.

Bu enteresan.

Hangi y�l, tam hat�rlam�yorum, 80’lerde ya�anan bir olay…

O da �unu gösteriyor: Neticede davas�yla, ki�isel hayat� ve aile hayat� ile ilgili i� ve sorumluluklar� bir çak��ma ya�ad���nda davas�n� önceleyen bir yakla��m söz konusu.

Tabii bunlar� böyle ikiye ay�rmak ne kadar do�ru, o ay�rm�yordu, bizim de ay�rarak bakmam�z do�ru olmaz. Çünkü �öyle: Ahde vefa, yani Müslüman�n sözüne olan sadakati, evlatlar�na olan güzel örnekli�i aç�s�ndan da asl�nda davaya hizmet eden, bak yavrum ben senin için çok önemli olan bugünü Allah’a olan ahdim, Allah’�n r�zas�n� gütmemden dolay� Müslümanlara verdi�im sözü tutmak zorunda oldu�um için bunu böyle yap�yor olmam, zaten bizim yeti�memizdeki en de�erli �ey.

Asl�nda bu tutum çocuklar�n yeti�mesinde de etkili…

Kesinlikle. Hep diyoruz ya, konu�arak, anlatarak tebli�den çok daha etkilidir ya�ayarak tebli�, biz do�rudan buna muhatap olduk. Yani babam�z�n muhtelif durumlar kar��s�nda tak�nd��� tutumlar, tav�rlar, sergiledi�i davran��lar bizim için sonras�nda bunun neden böyle olmas� gerekti�i konusunda tefekkür etmemize de vesile olup ve onunla da pek çok aç�dan ondan raz� olmam�z� sa�layan pratikler ortaya koydu. Hiç kimsenin hakk�na ili�ti�ini görmedik mesela, bundan dolay� bir utanç ya�amad�k. Evet, maddi aç�dan s�k�nt�l�, zorlu günlerimiz oldu, ama �ükürler olsun bu durumlarda bile hiç kimsenin hakk�na-hukukuna zarar vermedik, bunu bilmek bizi zaten çok mutlu ediyordu. Zaten toplum taraf�ndan bu tarzdaki bir Müslüman�n ve ailesinin nas�l d��lanmaya çal���ld���n� tahmin edersiniz, ama içeride sa�lamd�k, yani içeride biz birbirimizi biliyorduk, birbirimize güveniyorduk. Babam�z�n-annemizin önümüzde rol model olarak çok do�ru davrand�klar�n� bildi�imiz için de hiçbir zaman rahat�m�z kaçm�yordu bu anlamda.

Peki, Ercümend abinin özelde sizlerin �slami anlamda yeti�mesi noktas�nda bir çabas� var m�yd�? Kamuoyuna yönelik �slami çabas�n� biliyoruz, oradaki takdire �ayan gayretini eve de ta��yor muydu? Bu da genelde Müslümanlar aç�s�ndan bir sorun olarak hep gündemdedir. Enerjinin daha çok d��ar�ya verilip çocuklar�n �slami e�itiminin ihmal edildi�i, sonradan pi�manl�klar�n ya�and���, yani burada bir bütüncül yakla��m genelde yakalanam�yor.

�öyle; do�rudan bir ders ortam�, bir halka ortam� kurulmad�. Az önce söyledi�im gibi daha ziyade, hayat�n i�leyi�i içinde e�itmeye çal���yordu bizi. �imdi ben bazen kendi hayat�mdan da bak�yorum, mesela ba�kalar�na bir �eyler anlatmaya çal���rken acaba çocuklar�m� ihmal ediyor muyum, hatta zaman zaman han�mla k�yaslamalar yap�yoruz. Diyorum ki; babam hiçbir gün gelip oturup benim ödevime yard�m etmedi. �imdi biz çocuklar�n ödevinin ba��ndan kalkam�yoruz bakt���mda. Bu beni zor duruma dü�ürmedi, ama bir farkl�l�k var, hani bu jenerasyon fark�ndan m� kaynaklan�yor, yoksa yakla��m fark�ndan m�, yoksa babam�z�n olmayan vakti bizde bol-bol var m� acaba diye de kendimizi gözden geçirmemize vesile oluyor.

Bakt���nda bizim içine do�du�umuz ev bir halk kütüphanesi gibiydi. Ne vard�? ��te 10 bin cilde yak�n kitap ve burada gerçekten çok de�erli eserler, yani her dü�ünce tarz�ndan, her dü�ünce ekolünden, i�te tasavvufundan tut Marksizmine, liberalizmden tut Yahudi kabalas�na, yani bir dünya eserin oldu�u bir kütüphane. Zaten ister istemez bu ortamda okuma çok do�al bir hale geliyor, bir �ekilde sürekli elinin alt�nda renkli renkli kapaklar� olan kitaplar, erken ya�tan itibaren dikkatinizi çekiyor ve okuyorsunuz.

Ve okuyan bir baba, anne…

Tabi tabi, bunlar zaten bir rol model. Mesela babam felaket derecede okuyan bir insand�. Hatta zaman zaman �u tür manzaralar ya�ard�k: Elinde kitap, kula��nda radyonun mikrofonu, gözü televizyonda, biz de uzaktan onu izlerdik, �u anda acaba hangisine odakland� diye farkl� mimiklerinden de bunu ç�karmaya çal���rd�k. Yani böyle çok yönlü bir �ekilde hepsini ayn� anda takip etmeye çal��an bir gayreti olurdu.

Bunun yan�nda yeri ve zaman� denk geldikçe olaylar üzerinden tabi ki yakla��m�n�, birikimini aktar�rd�. Belki zaten anne-baban�n evlatlar�na dünya görü�ünü anlatabilmesinin en önemli yolu bu muhtemelen. Orada çok k�sa, vurucu, yani o tavr�, duru�u anlatt��� konu�malar zaten ya�ananlarla da mecz olunca, belki bir ekstradan oturup ders yapmay� gerektirmeyecek bir hal ortaya ç�k�yor.

Peki, Ercümend abinin e�iyle, yani annenizle ili�kileri nas�ld�? Hani yine o dava adam� perspektifiyle akl�m�za gelen, çok fazla d��a odakl�, sürekli bir �eyler yapmaya odakl� olundu�u için, ev, e� vesaire biraz daha geri plana itilir �eklinde bir yakla��m var. Rasulullah (a.s.)’�n hayat�nda bunu göremiyoruz tabi ki, orada bir bütünlük var, belki bu modern dönemin de olu�turmu� oldu�u birtak�m sakatl�klar söz konusu. Ercümend abi bu noktada nas�ld�, Mukaddes Han�mla ili�kileri ba�lam�nda? A�k dedi�imiz, kad�n- erkek ili�kisindeki o do�all�k aç�s�ndan bakt���m�zda?

Anne-babam�n a�k� dillere destan. D��ar�dan bakan herkesin görebilece�i, ba�lang�c�ndan itibaren devam eden güzel bir ili�ki. Rahmetli Erol amcam�n söyledi�i bir �ey var, o hayatta a�k�n bir kez bulunabilece�ini inan�rd�, buldu da derdi. Hakikaten o aç�dan herhalde arad���n� bulmu�tu babam�z.Hani denir ya, ba�ar�l� bir erke�in arkas�nda mutlaka bir kad�n vard�r, bu sözü gerçekten biz bilfiil ya�ad�k. Yani annemizin -kendisinden Allah raz� olsun-emekleri, gayretleri sayesinde Ercümend Özkan yapabildiklerinin büyük bir bölümünü yapabilmi�tir. E�er evde ar�za ç�kartan, ona sürekli koltu�u, hal�y�, i�te ev e�yas�n�, �unu-bunu bahane eden ya da onlar� dert ettiren bir kad�n profili olsayd�, kesin olarak söylüyorum bugün bildi�imiz anlamda bir Ercümend Özkan çok kolay ortaya ç�kmazd�. Tam aksine, annemizin ona her anlamda, maddi-manevi her anlamda sa�lam�� oldu�u destekle birlikte -ki bu dünya görü�ünden gelmiyor annemiz, yani sonradan bu fikirleri benimseyip, hatta evlendikten sonra pek çok husus kavrama imkan� buluyor. Zaten an�lar�nda da detayl� bir �ekilde söz ediyor bu durumdan.

Bak�yor, e�i, kocas�, evinin dire�i bu adam�n kimseye, kimsenin hakk�na, hukukuna bir yanl��� yok, tam aksine herkesin iyili�ini istiyor, herkesin Allah’�n indindeki hesab�n� olmas� gerekti�i gibi verebilmesi, Allah’tan ba�ka hiçbir �eye kulluk etmemesi gerekti�i yönünde bir çabas� var. Bu konuda da birtak�m zorluklarla bo�u�tu�unu da görüyor, o da bütün benli�iyle ona destek oluyor. Annemizin bu deste�i olmasa belki de Ercümend Özkan’� bu kadar etkili bir dü�ünce adam� olarak tan�mayabilirdik Allahu alem.

Annemiz çok asil, bu asaletini hiç kaybetmedi, evlatlar�n� ve e�ini en güzel bir �ekilde hep destekledi. Bizim e�itimimizde mesela, babam�za göre annemizin rolü belki bir miktar daha fazla, çünkü vakit anlam�nda daha çok tabi ki bizimleydi. �imdi de asl�nda a�a�� yukar� herhalde bizim e�lerimiz de ayn� �eyi yap�yorlar, çocuklar�m�za daha çok vakit ay�r�yorlar.

Yani güzel, a�k dolu bir birliktelikleri vard�. Onlar�n mesela bir çiçe�e ayn� anda gözlerini diktikleri esnada bir bitkinin çiçek açt���n� gördüklerini bilirim, yani böyle güzel hat�ralar ya�ad�klar� bir aile hayat� vard�...

Müslümanlar olarak ço�unlukla �undan �ikayetçiyiz bugün: �slami mücadelede tek kanatla uçmaya çal��maktan. Yani baz� yerlerde han�mlar bundan �ikayetçi, baz� yerlerde beyler. ��te biz �slam u�runda bir �eyler yapmaya çal���yoruz, fakat e�lerimiz �slami bir kayg� ta��m�yorlar, bizim davam�za ortak olmuyorlar. �imdi böyle bir tek kanatl�l�k sorunu söz konusu. Sizin evde nas�ld� bu durum? Yani Mukaddes Han�m salt arka planda Ercüemnd abiyi destekleyen, e�im çabal�yor, ben de i�te onun çocuklar�na bak�yorum, evde kitaplar�n� düzenliyorum �eklinde bir çaba m�, yoksa mücadelenin içerisinde birlikte miydiler?

Kesinlikle birlikte bir mücadele içerisindeydiler. Zaten ba�ka türlüsü, yani babam�nki gibi bir hayat� olan adam�n han�m�n�n onu lalettayin, sadece ele güne kar�� öylesine destekliyormu� gibi davranmas� mümkün de�il, davay� benimsememi� olsa buna tahammül edemezdi. E�er annemiz de bu dü�ünceyi benimsememi� olsa böyle bir hayat� sürdürmesi mümkün de�il. Burada büyük fedakarl�klar var.

Neticede biryandan helal yoldan r�zk�n�, çolu�unun-çocu�unun, kendisinin r�zk�n� kazanmaya çal��an ve bir yandan da Türkiye’nin yak�n tarihte görmedi�i cevvaliyette, netlikle bir mücadeleyi ortaya koyan bir adam�n e�isiniz, be� tane de evlad�n�z var, be�i bir yerde, ama be�i de birbirinden ayr� karaktere sahip, özelli�e sahip evlatlar. Dönem zor, yani i�te iki tanesi 70’lerde,  yani 80 öncesi tam sa�-sol çat��malar�n�n oldu�u dönemde büyümü�. 80’ler hepimizin malumu, i�te Özal’la birlikte Türkiye’nin bamba�ka bir döneme girdi�i, dünyevile�menin artt��� dönemlerdi, ama annemiz tam kadro hep babam�z�n yan�ndayd�. Bazen görünür, bazen görünmez, ama özellikle bizlerin ya�� belli bir seviyeye ula�t�ktan sonra onunla birlikte seyahat etmeye de ba�lam��t�. Yurt d��� seyahatlerinde, yurt içi seyahatlerinde elinden geldi�ince, vefat etti�inde de biliyorsunuz Adana’da yine onunla birlikte kamp program�na kat�lmak üzere gitmi�ti.

Bu tabi babam�z�n fikirlerine ilgi duyan, onun toplant�lar�na, derslerine vesaire kat�lan insanlar�n üzerinde de çok ciddi etki yap�yordu. �imdi bizler o tek kanatl�l�k durumunu büyük bir sorun olarak görüyoruz. Yani istiyoruz ki �slam’� bizler ya�ayal�m, e�lerimiz evde çocuklar�n sadece e�itimiyle, i�te efendim ia�esiyle u�ra�s�n; hay�r, bu hayat dedi�imiz �ey her neyse birlikte bu yükü s�rtlamal� ve bunun üzerinden Rabbimize verece�imiz hesap ne ise ona uygun bir �ekilde onun r�zas�n� gözeten birlikte bir hayat ya�amal�y�z...

Toplumsalla�ma da böyle ba�lar.

Kesinlikle. Babam�z bu durumu çok iyi görürdü ve bunun için de mümkün olan her f�rsatta kad�nlar�n da, gençlerin de kat�labilecekleri aile kamplar� gibi çal��malar� düzenlerdi, oralarda dersler olurdu, fakat o kamplardaki as�l ö�rendi�imiz �ey birlikte ya�ama kültürü olurdu.

Bula��klar�n y�kanmas�, yemeklerin yap�lmas�…

Bunlar s�raya konurdu, yaz�p çizen insanlar�n burada bütün gün bula��k y�kay�p di�erlerine yemek haz�rlamas� ve servis etmesi gibi güzellikleri ya��yorduk. Herkes de çok mutluydu, memnundu. Çünkü gerçekten anlatt���n�z �eyin prati�e inmesi, o payla��m�n, o yükün birlikte ta��nmas� noktas�nda çok güzel örneklikler ya��yorduk. Bu ba�lamda annemizin sürekli babam�z�n yan�nda bulunmas� da zaten de�erli bir katk�yd� hep. Zaten son gününde de beraberlerdi. Yere dü�erken annemizin kuca��nda son nefesini veriyor.

Allah rahmet eylesin.

Allah rahmet eylesin. Ve hani belki de her kar�-kocaya da nasip olmayacak bir biti�i de böylece ya�ad�lar, Allah yolunda birlikte bir çaba içindeyken.

�imdi burada tabii Ercümend abinin ticari faaliyetlerinden ki, çokça zorland���, s�k�nt�lar çekti�i faaliyetlerden bahsettik. Dergiyle, �slami çal��malarla olan maddi ili�kisini “yan gider” olarak ifade ediyor. Oysa günümüzde b�rakt�k yan gideri, yan gelirin de ötesinde birçok ki�i ve çevrenin �slam ad�na yapt�klar� çal��malar� ana gelir kayna�� haline getirdi�i malum. Kur’an-� Kerim’de Rasullerin (a.s.) çabas�ndan söz ederken Rabbimiz, onlar�n “Ben bu davetime kar��l�k sizden bir ücret istemiyorum” sözünü hat�rlat�r. Bu anlamda Ercümend abinin de davetini maddi gelir gibi onu gölgeleyecek hususlardan uzak tuttu�u görülüyor. Bu da önemli bir örneklik…

Babam�z�n bir tek gelir kalemi vard�, o da ticarethanesi olan, yapt��� i�-güç olan, ki Türkiye’de hiç kimselerin daha akl�na gelmeyen dönemlerde kendi ba��na daha üniversite ö�rencisiyken ba�latt��� bir i�.

Medya takibi...

Evet, medya takibi, ki halen bu i�e devam ediyoruz. 1981 Ocak’ta, ki i�te biliyorsunuz, 12 Eylül’den tam 3 ay sonra, 12 Eylül’ün zemheri so�u�u diye babam ifade ederdi….

Herkesin sindi�i bir ortamda.

Öyle bir ortamda, ayl�k 9 bin bask�yla birlikte yay�n hayat�na ba�layan bir �ktibas. ��te o zaman kapa�� çimento ka��d�na bas�lan, yani ka��t filan da zaten s�k�nt�l� memlekette, ayr�ca da pahal� bir �ey, tercih edemezsin. Bu �ekilde ba�l�yor. Tabii derginin bir abonelik geliri, bir sat�� geliri vesairesi var, fakat benim bildi�im kadar�yla hiçbir zaman bu gelirler derginin giderlerini kar��lamad�. Öte yandan dergiyle ilgili olarak hiçbir reklam geliri, yani çok tek-tük özel birkaç durum d���nda söz konusu olmad�.

Ha �unu da biliyorum: Babam�z�n akran� olan, memleketten akran� olan Turan K�l�ç, Allah rahmet eylesin, Turan amca mesela �undan bahsetmi�ti: Rus Hava Yollar�’n�n �ktibas’a çok yüklü miktarda bir reklam teklifinde bulundu�u ve tabi bunu yaparken de o dönem Sovyetler’in Afganistan’� i�gali süreci, yani i�te �ktibas’� bu anlamda kullanmak ve bu i�gal konusundaki tutumunu de�i�tirmek maksad�yla. Reklamla belki yay�n politikas�na nüfuz edebilmek için, babam�z�n o dönem bunu, “Bu �artlar alt�nda siz zaten Müslümanlarla harp halindesiniz, bu da devletinizin hava yollar�d�r, benim sizden bunu kabul etmem mümkün de�il” diyerek reddetti�ini mesela anlatm��t�, ben ondan dinlemi�tim. Kendisinden duymazd�k pek bu tür �eyleri.

Elde etti�i gelir hem ailesinin geçimini temin etmek aç�s�ndan, hem de derginin yay�n hayat�na devam edebilmesi aç�s�ndan çok �ükür, elhamdülillah bir �ekilde yetiyordu. Allah r�zk�m�z� veriyordu. Dedi�im gibi zaman zaman birtak�m s�k�nt�lar ya��yorduk, mesela ben aile içerisinde i�te en küçük karde�, be� numara olarak...

Alt�dan bir önceki...

Alt�dan bir önceki olarak, sadece ben kolejde okudum. Mesela benim kolejde okumamla ilgili olarak �öyle bir anekdot aktaray�m: Koleji kazand���mda babam di�er karde�lerimi, yani ablalar�m�z� ve abimizi toplad� “Karde�iniz koleji kazand�, ben onun gitmesini, i�te iyi bir dil ö�renmesini, iyi bir e�itim almas�n� istiyorum, fakat hiçbirinize bu imkan� sa�layamad�m. Dolay�s�yla da siz hakk�n�z� helal ederseniz ve bugünden sonra bir daha asla bu konuyu karde�inizin ba��na kakmayaca��n�za dair söz verirseniz karde�inizi bu koleje göndermek istiyorum” dedi�inde, Allah raz� olsun bütün ablalar�m�z ve a�abeyimiz de “Tabii ki biz can�m�z karde�imiz Tar�k’�n en iyi e�itimi almas�n� isteriz” dediler. Onlar�n hepsi devlet liselerinde, devlet okullar�nda okudular, ben bu sayede kolejde okudum. Yükseli� Koleji Ankara’da bizim mü�terimizdi ayn� zamanda, bizden o dönem bas�n takip hizmeti al�yordu. Bize ödemeleri gereken rakam, bizim onlara ödememiz gereken, benim e�itim bedelinin yar�s� kadar. Dolay�s�yla yar�s� barter, takas usulü, kalan k�sm� da i�te efendim senetler �eklinde. Mesela o senetlerin günü gelip, üzerinden epeyce bir zaman geçip ödenmedi�i zamanlarda benim -hani kolejde okuyan ö�renci profilini tahmin edersiniz- onlar�n içerisinde s�n�ftan “Tar�k Özkan senedi ödenmedi�i için müdüriyete ça�r�l�yor” diye nöbetçi ö�renci taraf�ndan ça�r�lma hadiseleriyle kar��la�t���m oldu.

Bu tür �eyleri ya�ard�k. Çok ac�mas�zd� bu konuda Özel Yükseli� Koleji. Sadece bana de�il tabi, senedini geciktiren bütün ö�rencilere bu muamele yap�l�rd�. Ama Allah’a �ükürler olsun, bunlar asl�nda bizim hep karakterimizi güçlendiren durumlar oldu. Çünkü biliyoruz ki babam�z zaten her �eyini, bütün bedenini, çabas�n� ortaya koymu�. Dolay�s�yla da ben hatta kendim ortaokulun sonunda “Baba ben art�k koleje gitmek istemiyorum, beni düz liseye ver” diye bir talepte bulunmu�tum. Müdürle görü�meye gittik ve müdür dedi ki; “Bu çocuk çok zeki, biz bunu bursla filan devam ettiririz, en az�ndan k�smen.” B�rakmad�lar, fakat en az�ndan bir ö�renciyi kaybetmemi� oldular onlar da kendi aç�lar�ndan. Fakat ben dedi�imi lise sonda yapt�m. Lise 2’yi bitirdim. Babam�n bütün itirazlar�na ra�men, dedimki art�k ben bu okuldan ö�renece�im her �eyi ö�rendim, bu sene de üniversite s�nav senesidir, oraya çal��aca��m, dolay�s�yla da ç�kt�m.

Evet, maddi aç�dan büyük güçlükler ya��yorduk. Bir de, tabii �öyle bir �ey var: Neticede bir ticarethaneniz var, her tüccar ticaretinin ba��nda durdu�u kadar i�ini götürebiliyor. �yi kötü bunu i�te hepimiz kendi deneyimlerinden de biliyoruz. �imdi bir yandan davan�z�n pe�inde ko�acaks�n�z, devletin soru�turmas�-kovu�turmas�, gözalt�s�, i�te aylarca sizi al�yorlar götürüyorlar, yoksunuz ortada, bu arada i�ler nas�l olacak vesaire, ki ayn� �eyi mesela 1967’de babam cezaevine girdi�inde yakla��k 3,5-4 y�l kadar annemiz bu i�e devam ediyor. Yine an�larda bunu detayl� bir �ekilde anlatt��� bir bölüm var. Yani zor, zor bir süreç. Fakat Allah r�zas� için yine onun yolunda kazand���n� çocuklar�n�n r�zk�n� temin edip sonras�nda elinde kalan� da bu yola harcay�p herhalde yapmas� gerekeni yapm�� oldu.

Dünya ve ahiret bütünlü�ünde, ahirete yönelik çabay� merkeze al�p dünyadaki çabay� da ona ba�l� hale getirmek, kazanc� bu ba�lamda bir “yan gider” olarak de�erlendirmek çok önemli.

Yan giderle ilgili bir �ey ilave edeyim. Babam�z�n bu serzeni�inin bir gerekçesi vard�. Normal �artlar alt�nda �ktibas için ya da bu davayla ilgili harcad��� paralardan babam�z�n �ikayetçi olmas� diye bir �ey tabi söz konusu de�il. Fakat insanlar�n abone ücretlerini ödemekteki gev�ekli�i ve bizim art�k dergiyi ç�kartmakta büyük güçlük ya�ar hale gelmemiz durumunda babam�z�n bir feryad�yd�. Madem bu derginin ç�kmaya devam etmesini istiyorsunuz, o zaman abone bedellerinizi yat�r�n da hani biz bu i�i yapmaya devam edebilelim �eklinde bir serzeni�. Orada i�te herkesin yani geliri vard�r, bizim de yan giderimiz oldu dergi demesinin sebebi bu.

Bir Müslüman�n, Ercümend abiyle ilgili yaz�s�nda okumu�tum, �unu söylüyordu, ben çok ilginç buldum: Ercümend abi ölmek istemiyordu diyor, yani çünkü yapaca�� çok i� vard� Allah yolunda, çok �ey dü�ünüyordu, çok projesi vard�. Tabii bu enteresan bir �ey, yani bir Müslüman�n ölmek istememesi. Çünkü hani Müslüman için ölüm asl�nda Rabbine dönü�tür. Ercümend abinin ölmek istememesi ve Allah için bir �eyler yapmak için daha çok ya�amak istemesi �unu gösteriyor: Allah yolunda müthi� bir enerjisi oldu�unu, dinamizminin oldu�unu gösteriyor. Bu dinamizmi siz hissediyordunuz de�il mi?

Biz babam�z�n yan�ndayken sürekli yeni projeler üretti�ini, kendisini ve etraf�ndakileri motive edecek, dü�ünceyi veya i�te o toplulu�u bir üst lige ç�kartacak, ç�kartmaya dönük gayretler içerisinde oldu�unu görüyorduk. Bunu �öyle söyleyelim: O �unu çok net görüyordu, birilerinin ç�k�p bu a��rl��� koymas� gerekti�ini, bu önderli�i yapmas� gerekti�ini, dolay�s�yla da toplumun da iyi-kötü, biraz da belki zorlanarak bunlara kendisini adapte etmesi gerekti�ini biliyordu, zira bunu hep ya�ad�k. ��te bir televizyon projesi oldu, �slami Parti’yi biliyorsunuz, o 70’te kurulmu�, fakat kamuya aç�k olmayan bir yap�yd�, 1991 senesinde bu kamuya aç�k hale getirildi. Benim ya��m 16-17 olmas�na ra�men o y�llarda bu i�lerin hepsinin içerisinde yer ald�m bilfiil. Teknik tarafta daha çok bulunarak yer ald�m, dolay�s�yla bunlar�n hepsini iyi bir �ekilde biliyorum. ��te televizyonun kurulma sürecini, sonra neden kapanmak zorunda kald���n�, devletin ne �ekilde buna engeller ç�kartt���n� vesaire çok yak�ndan biliyorum, ama bunlar�n hiçbirisi onu durdurmuyordu.

Az önce söyledi�iniz �eyle ilgili olarak da benim bizzat mü�ahede etti�im bir olay; üçüncü kalp krizini 94 senesinde geçirmi�ti, zaten 95’te dördüncü kalp krizi sonras� vefat etti biliyorsunuz. O tarihte Ankara Trafik Hastanesi’nde yo�un bak�mda, biz yan�na ziyarete gitmi�iz. Kolunda tak�l� olan serumun ayar� bozulmu� ve fazla ilaç gitmeye ba�lam��. Babam�n bakt�k eli yüzü de�i�ti, i�te dili dolanmaya ba�lad�, uyu�maya ba�lad�, bir �ey ifade edemez hale geldi. Hemen doktor, hem�ire ça��rd�k ç�kt� geldiler, bakt�lar durumu fark edip hemen serumu durdurdular. Bir süre sonra belki bir 15-20 dakika, yar�m saat sonra babam�z kendine geldi. �una tan�kl�k ettim; babam sa� yan�na yatm�� gözlerinden ya� geliyor, “Ya Rabbi daha de�il, biraz daha vakit ver, daha yapaca��m çok �ey var”…

Duas� bu yani.

Duas� bu. Yani senin yolunda biraz daha mücadele edeyim, bana biraz daha vakit ver. Bu inan�lmaz bir �ey. Yani hani desen ki etraf�ndakileri göster, etraf�nda çok kimse yok, hani desen ki i�te efendim günahlar� çok da bundan dolay� mühlet istiyor, hay�r bamba�ka bir psikoloji. Bu enerji gerçekten iman eden, Allah’�n varl���ndan, birli�inden, külli �ey'in kadîr, alîm oldu�undan ve O’nun önüne hesap vermeye ç�kaca��ndan, sonucunda bir ahiret, bir cennet, bir cehennem oldu�una emin olmu� bir insan�n enerjisi olabilir ancak.

Ayn� zamanda toplumdan, insanlardan sorumlu oldu�unu bilen birinin...

Evet bunun sorumlulu�unu duyan. Mesela zaman zaman babam�z çok üzüldü�ünde annemizin onu teskin etmek için “Allah, Peygamberine bile seni onlara bekçi göndermedik diyor, vekil tayin etmedik sen tebli�ini yap geç diyor, sen niye bu kadar kendine dert ediyorsun, üzülüyorsun” dedi�ini mesela ben bizzat ya�am��, görmü� insanlardan birisiyim. Dolay�s�yla, dedi�iniz gibi o sorumluluk bilinciyle yani bir kor avucuna dü�mü� o koru ba�kalar�na da aktarmak için elinden geleni yap�yor.

Yine mesela bu ba�lamda özel say�da Kütahya’dan Hüseyin Baykal’�n aktard���, o y�llarda ziyarete gitmi� babam onlar�, orada aktard��� bir anekdot var. “Ya a�abey nedir bu çaba, bu acele, bu tela�, ne yapmaya çal���yoruz bu kadar, yani dünyay� m� kurtaraca��z” gibi bir soru kar��s�nda babam�z�n söyledi�i �ey �u: “Arkada�lar, dü�ünün ki her insan bir f�ç� üzüm suyu. �imdi biz yeti�ip tuz bast���m�zda sirke olacak, yeti�emedi�imizde �arap olacak, murdar olacak. Yani biz elimizdeki tuzu, yani �slam’� insanlara yeti�tirmeye gayret edelim ki ne kadar çok insana yeti�irsek o kadar çok insan� kurtarm�� oluruz Allah’�n izni ve keremiyle. Çünkü bu zamanla da alakal� bir �ey. En az�ndan biz kendi sorumlulu�umuz aç�s�ndan bakt���m�zda bu sorumlulu�u hissetmek yani çok da öyle geni�, gev�ek yani ya olur bakal�m, dur bakal�m, hele bakal�m filan demeye mahal vermeden. Çünkü toplumsal bir dönü�üm olacaksa zaten herhalde bu enerji dolu çaba biraz bu i�in parças� olsa gerek diye dü�ünüyorum.

Kesinlikle. Mesela televizyon fikri, hakikaten o dönemde televizyon kanal� kurma gibi bir perspektif müthi� bir ufuk gerçekten. Yani bugün bile Müslümanlar�n çok ula�amad��� bir ufuk. Bir de �unu soraca��m, yine genelde dava adam� dedi�imiz zaman bugünün yerle�ik mant���yla söylüyorum, daha d��a dönük insan anl�yoruz. O yükü s�rtlar�nda hissettikleri için daha d��a yönelik bir çaba içinde oluyorlar ve bu arada ferdi �slami ya�ant�lar� çok kaliteli olmayabiliyor. Mesela namaz� ko�turmaca aras�nda ve çok hakk�n� vermeden k�lmak gibi zaaflar ortaya ç�kabiliyor. Ercümend abide bu nas�ld�, bireysel �slami ya�ant�s�nda o kalite ve derinlilik var m�yd�?

�imdi orada �öyle söyleyeyim: Mesela babam�z� çok uzun saatler boyu namaz k�larken i�te secdeye kapanm�� göremezdin, çünkü onun i�i vard�, onun Rabbine kulluk etmesi için namaz� da �artt�, ama di�er farz-� aynlar pe�inde olmas� gerekti�i aç�s�ndan bakt��� için sürekli ko�turan biriydi. Yani vaktini hep Allah r�zas� için en yüksek verimlilikte kullanmaya çal��an bir adam profili olarak gördük biz babam�z�, yani hep böyle izledik. Mesela çok erken kalkard�, hatta ev ahalisi kalkmadan o kalkard�, bulgur çorbas�n� çok severdi yöreden, K�r�ehir’den, ondan sonra sütlü bulgur çorbas� bir ba�ka çe�idi. Bunlar� mesela bizzat kendisi yapard�, çorbas�n� içerdi, üstüne çay�n� içerdi, sonras�nda biz ev ahalisi daha yeni yeni ayaklan�yorken bakard�k babam�z i�e gidiyor. Tabi gider gitmez günlük gazeteleri birkaç saat içerisinde çok ciddi bir �ekilde tarard�, yani ne olup bitti�inden memlekette, dünyada ne olup bitti�inden haberdar olmak için elinin alt�ndaki imkanlar neyse onu son noktaya kadar kullan�rd�. Sonras�nda i�te belki birkaç saat ticaretiyle, i�iyle, gücüyle. Sonras�nda yeniden dergiyle, yaz�yla, derginin içerisine i�te yaz� toplamak vesaire, yapaca�� görü�meler varsa, �ehir d��� seyahatler. �imdi böyle bir ortamda zaten inand��� �eyi ya��yor.

Hayat� ibadet k�lma, ibadete dönü�türme bilinç ve gayreti…

�badet k�lm�� ve bu �ekilde ya��yor. Namaz konusunda mesela çok titizdi ve hepimizi de titizlenmek üzere te�vik ederdi. Bana mesela “Ah o�lum çok iyisin, derslerin iyi, çok ak�ll� bir çocuksun, bir de namaz� halletsen” diye beni çok te�vik etti�ini hat�rlar�m. Ve ben namaza ba�lad�ktan sonra babam�n bunu gördü�ünde çok mutlu oldu�unu, ki onun o mutlulu�u bile senin o i�e devam etmen için bazen yeterli oluyor.

Sabah namaz�ndan sonra yat�yor muydu peki Ercümend abi?

Yok yatmazd�. Genelde �öyle: Günlük hayat�, yani son y�llarda tabi o art�k ikinci, üçüncü kalp krizlerinden sonra vücudu zay�flam��t�, bir de 87-89 aras� 2 y�l felçli kald��� bir dönem var oralarda art�k fiziksel olarak çok geriye dü�tü, dü�meye ba�lad��� y�llard�. O y�llarda i�te bir ö�len uykusu mümkün olursa bir yar�m saat, bir saat onunla birlikte i�leyi�i �öyleydi: Sabah namazla birlikte güne ba�lay�p, gece de 23:30-24:00 civar�nda yatt��� �eklinde benim genel mü�ahedem, �ahitli�im.

Zaten yay�nlad��� tavsiyelerinde de 23.00’dan sonra �slami çal��malar dahil tüm me�guliyetlerin b�rak�lmas� ve sabah namaz� için yat�lmas� tavsiyesi var.

Kesinlikle. Yani e�er sabah namaz�n� ihmal ettirecek, engelleyecek bir çal��ma yap�yorsan�z asl�nda bo�a çal���yorsunuz. Sabah namaz�n�n çok önemli oldu�unu, asla ihmal edilmemesi gerekti�ini özellikle vurguluyordu. Gecenin dinlenme, gündüzün çal��ma için oldu�unu hep hat�rlat�rd�.

Ak�am i�ten geldikten sonra evde neye yo�unla��yordu, kitap okuyama m�, sizinle sohbete mi?

�öyle: E�er keyfi yerindeyse kesin mutfa�a girerdi, güzel yemek yapard�. Mahpushane yeme�i derdi, etli türlü yeme�ine. Mahpushane y�llar�nda ö�renmi�ler, mesela onu yapard�. Yani annemize o anlamda güzel destekler verdi�ini görürdük.

Yani biraz “k�l�b�k” bir erkekti.

Yok tam aksine olmas� gereken, s�cak, samimi bir e� ve babayd�.

En az�ndan kazak erkek de�ildi.

Yani de�ildi evet. Yeme�i yerdik, arkas�ndan o birkaç saat içerisinde mutlaka haber seyredilirdi, yani o dönem �imdiki gibi de de�ildi. Daha s�n�rl� say�da kanal ve haberlerin mutlaka da seyredilmesi gerekti�ine kaniydi, çünkü televizyonda ne oynarsa yar�n Türkiye’de onu mutlaka herkes bilir vaziyette olurdu, onun için orada ne söylendi�i çok önemli olurdu. Sonras�nda da genelde elinden bir kitap dü�mezdi. Yaz� yazmak için, ki daktiloyla yazard�, o bilgisayarl� döneme çok yeti�memi�ti babam�z. Yaz�lar�n� yazmak için evin muhtelif kö�elerine çekilirdi. Evimiz 3+1 bir evdi, �imdi 5 çocuklar, 2’de anne-baba, hani bir ayr� çal��ma kö�esi ya da odas� yapma lüksümüz yoktu, ama bir odan�n bir kö�esini o çal��ma kö�esi gibi yapm��t� kendisine, bir küçük masa koymu�tu orada yaz� yazard�. Bir yandan biz televizyon izleriz, annemiz diyelim yerde mant� açar, babam�z orada kö�ede t�k t�k yaz� yazar, fakat dikkati da��lmazd�. �imdi ben mesela kendimi k�yasl�yorum, nas�l ba�ar�yordu acaba diyorum, demek ki çok iyi odaklan�yormu�. Dikkati çok yüksekti.

Devam� in�allah önümüzdeki say�da…

(Söyle�i: �ükrü Hüseyino�lu / �ktibas Degisi - �ubat 2019)

YORUMLAR
Hen�z Yorum Yok !