31-07-2018 19:14

R�portaj: Toplum olarak ��mansal d�n���me� ihtiyac�m�z var

Ara�t�rmac�, yazar, d�vet�i ��kr� H�seyino�lu ile ba�latm�� olduklar� �imansal d�n���m� �al��malar�yla ilgili Fatih Pala bir s�yle�i ger�ekle�tirdi.

R�portaj: Toplum olarak ��mansal d�n���me� ihtiyac�m�z var

Son günlerin moda terimlerinden ve modernle�menin bir yans�mas� olan ‘kentsel dönü�üm’e at�fla, ‘imansal dönü�üm’ ad�n� verdikleri çal��malar�n� detayl� olarak anlatt� Hüseyino�lu. ��te o röportaj:

“�mansal dönü�üm”den kast�n�z nedir?

Klasik anlay��ta da s�kça dile getirildi�i üzere iman�n taklidî olmaktan ç�kar�l�p tahkiki, kesbedilen bir imana dönü�türülmesidir ki, bir inanca “iman” denilebilmesi bu ön �arta ba�l�d�r. K�sacas� atadan miras olan ve sa�lamas� yap�lmayan inançtan ve giderek toplumun do�rudan Allah’�n kitab�yla muhatap olarak kesbedilen gerçek bir imana ula�mas� sürecidir.

Niçin gereklidir bu süreç?

Dünya hayat�n�n bir imtihan oldu�u ve bu imtihan�n nihayetinde, insano�lunun k�yamet ve hesap günü yani “dünya hayat�nda yap�p ettiklerinin hesab�n� verece�i bir gün” gerçe�ini dikkate ald���m�zda, o güne haz�rl���n mutlaka gere�i ve ilk a�amas�d�r imansal dönü�üm. “-sel, -sal” tak�l� kelime kurgusunu sevmeyen birisi olsam da kastetti�im dönü�üm ihtiyac�n�, toplum muhayyilesinde çok iyi kar��layan “kentsel dönü�üm” çal��malar�n� ça�r��t�rmas� için bu terkibi kulland���m� öncelikle belirtmi� olay�m. Aksi halde “imanî dönü�üm” �eklinde ifade ederdim. Biliyorsunuz kentsel dönü�üm çal��malar�, deprem tehlikesine kar�� binalar� yenileme dü�üncesiyle ortaya ç�kan bir süreç. Gerçi uygulamada “kentsel” bir dönü�ümden ziyade “binasal” bir dönü�üme tekabül ediyor ki, bahsi di�er bir konu. ��te bu çal��mayla bugün �stanbul gibi �ehirlerde binalar�n y�k�larak depreme dayan�kl� olarak yeni ba�tan in�a edildi�ine tan�kl�k ediyoruz.

Her ferdin dünya imtihan�n�n sonu demek olan ölüm gerçe�i ve Rabbimizin Kur’an’da “O saat!” diye ifade buyurdu�u dünya yurdu ve onun da bir parças� oldu�u güne� sisteminin büyük bir zelzele ile/altüst olu�la ortadan kald�r�laca�� ve amel defterlerinin ortaya konulup hesaplar�n görülece�i gün için de bir imani dönü�üm seferberli�ine ihtiyac�m�z oldu�u kan�s�nday�m.

K�sacas�, bir depreme haz�rl�k sürecinden söz ediyorsunuz.

Kesinlikle evet. “�za zulziletil ardu zilzaleha/Yeryüzü o �iddetli sars�nt�s� ile sars�ld��� zaman”; Zilzal/Zelzele sûresi böyle ba�lar. K�yame, Karia, �n�ikak, �nfitar, Tekvir gibi sûrelerin ba��nda yeryüzü ve güne� sistemi için geri dönü�ü olmayan, sonu ifade eden bu zelzelenin deh�etli sahneleri tasvir edilir. Ard�ndan da k�yamet yani insanlar�n yeniden diriltilip aya�a kald�r�lmas� ve hesaplar�n�n görülmesi için Rabbu’l-alemîn’in huzuruna sevk… ��te burada da insanlara denilecek olan, �sra sûresi 14. ayetin ihbar�na göre �udur: “�kra kitabeke/Oku kitab�n�, amel defterini.” Görüldü�ü gibi dünya hayat�nda muhatap k�l�nd���m�z ilk emir, nas�l Alak sûresinin ba��ndaki gibi “kitab� oku” ise hesap günü de kitab�m�z� okuma emrine muhatap olaca��z. Bu durumu, ben, hayat dedi�imiz “iki ikra aras� bir süreç”, diye ifade ediyorum.
�lk “ikra” emri, Rabbimizin bizim için hayat rehberi olarak inzal buyurdu�u, dünya ve ahiret saadetimizin ölçülerini “havi” olan Kur’an’� hakk�yla okumay� ifade ederken; ikincisi, art�k amelin de�il hesab�n oldu�u, pi�manl�klar�n fayda vermeyece�i o gün, dünya hayat�nda yap�p ettiklerimizin kayd�n� içeren amel defterimizle yüzle�meye i�aret etmektedir. ��te gelece�inde ku�ku olmayan ve Rabbimizin mutlak vaadi olan o günlere haz�rl�k için imanlar�m�z�, Kitab-� Kerim aynas�nda gözden geçirip taklidîlikten tahkikîli�e ta��yaca��m�z, ümmîlikten kitabîli�e geçi� ya�ayaca��m�z bir imansal dönü�üm sürecine acilen yönelmemiz gerekir kanaatindeyim.

“Ümmîlik” ile “kitabîlik” kavramlar�n� biraz açabilir misiniz?

Ümmîlik konusu, maalesef Kur’anî çerçeve yerine, daha çok lügavi çerçevede anla��ld� �imdiye dek. Ümmîlik, kelime anlam� olarak anneden do�uldu�u gibi kalmak demektir ve bilgisizli�i ifade eder. Arapçada, okuma-yazma bilmemek anlam�nda kullan�lan bu kelime, Kur’an’�n dilinde; “Tevrat ve �ncil bilgisine sahip olmayan kimse” anlam� kazanm��t�r ki bizim için esas olan, bu terim anlam�d�r. Rabbimiz, Kur’an’da “ümmî nebi” ifadesini kullan�rken, Allah Rasulü’nün (aleyhisselam) risalet öncesinde Tevrat ve �ncil bilgisine sahip olmad���na vurgu yapmaktad�r. ��te ümmîlik, temelde budur. Yani Kitab�n bilgisine sahip olmamakt�r. Yine Rabbimiz Mekkelileri ve o dönemin Ehl-i Kitab toplumlar�n� ümmî olarak nitelerken, temelde ayn� vurgu söz konusudur. Tek bir farkla ki, Mekkelilerin ve Ehl-i Kitab toplumlar�n ümmili�i, Kitabi bilgiye sahip olmaman�n yan�nda, Rabbimizin "emaniyye/kuruntular" olarak ifade etti�i hurafe ve bid'atlara dayal� bir anlay��� Kitabi bilginin/ilmin yerine ikame ederek din olarak kabul etmi� olmalar�d�r. Oysa Rasulullah (a.s.) ve Mekke'deki az say�daki Hanif �ahsiyet ümmi olmakla birlikte, f�tri olarak hrafe ve bid'atlara kar�� ç�k�orlar ve hakj�kati arama cehdi gösteriyorlard�. 

 
Ümmîlik ve onun tam kar��s�nda yer alan kitabîlik terimlerini çok beli� bir �ekilde özetleyen Bakara sûresi 78. ayette Rabbimiz, Yahudiler özelinde kitap ehlinden söz ederken �öyle buyurmaktad�r: “Onlardan bir k�sm� ümmîdir; kitab� bilmezler. Bildikleri, emaniyyeden/kuruntulardan, as�ls�z �eylerden ibarettir ve onlar, ancak zannederler.” Bu ayette de görüldü�ü üzere ümmili�in daha ileri boyuttaki yans�mas� ise, Kitabi bilginin/ilmin yerine as�ls�z kuruntular, kulaktan dolma bilgi k�r�nt�lar�, hurafeler, menk�beler ve zanna dayal� kabuller üzerine kurulu çürük temelli bir inanç ve amel sahibi olmakt�r ki, i�te �slam öncesi dönemde içlerinde Tevrat ve �ncil'in asli halleriyle ta��d�klar� Rabbani mesaj olan tevhid inanc�nda sebat eden ve bunun yan� s�ra Mekke'de Hanif olarak bilinen az say�daki insan d���nda Ehl-i Kitab'�n ve Mekke toplumunun hali buydu. Buna kar��l�k Rabbimiz, bizden, kitap merkezli ilim üzere sahih bir iman ve amel istiyor. “Hakk�nda ilim sahibi olmad���n �eyin ard�na dü�me. Çünkü kulak, göz ve gönül; bunlar�n hepsi ondan sorumludur” diye emrediyor bize �sra sûresi 36. ayette. Bizler, “Allah’�n indirdi�ine gelin” denilince; “Biz, atalar�m�z� üzerinde buldu�umuza uyar�z” diyenlerden de�il; takva, ilim, bilinç üzerine ve ümmetimizin 15 as�rl�k büyük birikimini de asla yok saymadan kitap merkezli bir yöneli�e ad�m atanlardan olmal�y�z.

Tüm Müslümanlar�n, fakih, müfessir, muhaddis olmalar�n� bekleyemeyiz ama de�il mi?

Tabi ki böyle bir beklenti do�ru da de�ildir, imkân dâhilinde de. Klasik söylemde ifadesini buldu�u üzere de tüm Müslümanlar�n “ilm-i hâl” bilgisine sahip olmalar� gerekti�inden bahsediyorum asl�nda. Bu, asgari ilmi düzeyi ifade eder ve bu anlamda ilim, her Müslümana farz-� ayn’d�r. Tabi burada ilm-i hâl terkibini, tarihsel süreçte sabitlenmi� biçimi itibariyle mevcut ilm-i hâl kitaplar�ndaki muhtevadan daha temel ve geni� bir anlamda Kur’an ve siyer bilgisini içine alan, “mükellefin lehinde ve aleyhinde olanlar� bilmesi” tan�m�n�n bu �ekilde temel referanslarla ba��n� kuracak bir çerçevede kulland���m� belirtmeliyim. Bu anlam�yla Rasulullah’�n (as) yeti�tirdi�i ilk nesil ve Medine’de te�ekkül eden ilk �slam toplumunu, bir ilim toplumu olarak niteleyebiliriz. Fakih, müfessir, muhaddis gibi ilimde ihtisasla�ma ve derinle�meyi gerektiren ilim adamlar�n�n varl��� ise Kur’an’daki “rasihûn” kavram�na tekabül etmektedir. Ve her dönemde, Müslümanlar aras�nda “rasihûn/ilimde derinle�enler” olacakt�r.

Peki, sözünü etti�iniz “imansal dönü�üm” nas�l gerçekle�ebilir?

Dikkat edersek �unu görürüz ki iman�n, bir ferdin muhayyilesinde, bilincinde ve kalbinde in�as�, bir binan�n in�a süreciyle birebir benzerlikler ta��maktad�r. Ayn� �ekilde kentsel dönü�üm konusunu göz önüne ald���m�zda, güçsüz, depreme dayan�ks�z binalar�n y�k�l�p, yerine depreme dayan�kl� yenilerinin yap�ld���n� görürüz. ��te imanî dönü�ümden kast�m�z da ümmîli�e dayal� taklidî kabullerin yerine, önce hakk�yla bir hafriyat çal��mas� ve sonras�nda kitabîli�e dayal� sa�lam temel, kolonlar, kiri�ler ve katlar�n ad�m ad�m in�as�yla tahkikî iman�n bina edilmesidir. Teberri edilmesi gereken hususlar ve tasdiki üzerine bina edilen Rabbanî esaslar� bilmek ve bu bilgi üzerine binan�n temeli olan kelime-i �ehadeti ikame etmek gerekir. Bugün toplumumuzda “ilah”, “rab”, “ta�ut” gibi iman�n temelini te�kil eden teberri ve velayet konusuyla ilgili kavramlar�n ne anlama geldi�i bile maalesef çok dar çevrelerde bilinmektedir. Hal böyleyken tahkikî bir imandan söz etmek mümkün de�ildir.

Bahsetti�iniz in�an�n kolon, kiri� ve katlar� hakk�nda neler söylersiniz?

Öncelik, yüce Rabbimizin hakk�yla tan�nmas�d�r. Zaten tarih içerisinde insanlar�n haktan sapmas�n�n temelinde, hep Allah’� gere�i gibi takdir edememe sorunu yer alm��t�r. Bu sebeple in�aya, buradan ba�lamak durumunday�z. Bunun yolu da Rabbimizi bizatihi kendi beyanlar�yla tan�makt�r. Rabbimiz, bize, kendisini “esma-i hüsna”s�yla tan�tmaktad�r. el-Hal�k, el-Hakem, er-Rezzak, el-Alim, er-Rahman, el-Kahhar, el-Karib, el-Ahir… Mesela O’nun el-Karib olu�unu kavrayan bir kimse, O’na ula�mak için arac�lar edinmeye kalk��maz. Yine O’nun el-Hakem olu�unu idrak eden bir kimse, O’nun, yaln�zca göklerin de�il, yeryüzünün de rabbi ve ilah� oldu�unu bilir ve O’nun hükmünden ba�ka hükümlere r�za göstermez.

Yaratmak fiili gibi emredilenin de O’na mahsus oldu�unu bilir. Ayn� �ekilde bu in�an�n önemli di�er yap� ta�lar� da Kur’an’da yer alan ve Kur’an’�n bizatihi kendisini, Rasulullah’� (as), k�yameti, hesap gününü ve ahireti do�ru alg�lay�p tan�mam�z� sa�layan isimlendirme ve tan�mlamalard�r. Mesela Kur’an’�n “mübin”, “müyesser” gibi isimlerini bilen bir kimse, onun tüm insanlara hitap eden bir hidayet kitab� oldu�unu kavram�� olur. Yine Rasulullah’� (as), Rabbimizin Kur’an’da tan�tt��� “rasul”, “nebi”, “be�ir”, “nezir”, “usvetu’l-hasene”, “rahmetenli’l-alemîn” gibi s�fatlarla tan�yan bir kimse, Rasulullah’� ne inisiyatif sahibi olmayan bir postac� �eklinde alg�lama ne de onu insanüstü bir masal kahraman� gibi vehmetme yanl���na dü�er. K�sacas� Kur’an’daki temel kavramlar ve esma-i hüsna, iman-amel bütünlü�ündeki �slam binas�n�n in�as�nda, onun direk ve yap� ta�lar�n� olu�turmaktad�r. Onlar, do�ru anla��l�p yerli yerine konuldu�unda, Allah’�n dinini do�ru anlay�p ya�ama imkân�na kavu�mu� oluruz.

Peki, bu çerçevede ne tür çal��malar yapmay� dü�ündü�ünüzü sorsak son olarak?

Öncelikle �unu söyleyebilirim: �slamî camiada genellikle kitlesel, topluma yönelik davet çal��malar�n�n çok fazla gerçekle�tirilmedi�ini görüyoruz. Bu konunun ihmal edildi�ini dü�ünüyoruz. Daha ziyade dar çevre çal��malar�n�n yap�ld���n�, her çevrenin kendi içinde e�itim faaliyetlerine yo�unla�t���n�, topluma yönelik genel, kapsay�c�, yayg�n bir davet çal��mas�n�n çok fazla yap�lmad���na �ahit oluyoruz. ��te bu “imansal dönü�üm” �eklinde ifade etti�im çal��ma, asl�nda kitlesel bir davet çal��mas� format�d�r.

Allah’�n izniyle bununla ilgili olarak bro�ürler, çe�itli yay�nlar ve bunun yan�nda da do�rudan toplumla muhatap olunabilecek çe�itli davet sunumlar� dü�ünüyoruz. Yani akraba çevrelerinde, köy derneklerinde, çe�itli mahalle ortamlar�nda; insanlara, bu tür sunum yapma talebinde bulunmay� ya da gelecek taleplere bu konuda cevap vermeyi hedefliyoruz. Ayr�ca davetçi karde�lerin toplumla bulu�arak,“yeniden imanî bir dönü�ümü gerçekle�tirmenin temel ölçütleri nelerdir”, “yeniden, Kur’an ve Sünnet çerçevesinde akidemizi ve amelimizi gözden geçirip nas�l in�a ederiz” sorular�n� konu�up cevap bulacaklar� bir ortam olu�mas� için u�ra��yoruz. Mehmed Akif’in o güzel tabirinde oldu�u gibi “Do�rudan do�ruya Kur’an’dan al�p ilham�/Asr�n idrakine söyletmeliyiz �slam’�”.

Yani toplumu, do�rudan Kur’an’la ve Rasulullah’�n (as) sünnetiyle, örnekli�iyle bulu�turma, bilgilendirme ve bilinçlendirme çabas�, sistemli, kitlesel ve yayg�n bir davet çal��mas� dü�ünüyoruz. Rabbimiz bu çabam�z� bereketli k�ls�n diye dua ediyoruz.

(Fatih Pala / �ktibas Dergisi.com)

YORUMLAR
  • iBir M�sl�man   06-08-2018 23:38

    Her �eyinize kat�l�yorum, ama bu 'imansal' ifadesine kat�lam�yorum. M�mk�nse bunu,ya 'iman�' olarak de�i�tirin, yada inan� olarak ele al�n. Selamlar...

  • Huseyi̇n �a�maz*uzun   01-08-2018 07:59

    Kitab-� Kerim aynas�nda g�zden ge�irip taklid�likten tahkik�li�e ta��yaca��m�z, �mm�likten kitab�li�e ge�i� ya�ayaca��m�z bir imansal d�n���m s�recine acilen y�nelmemiz gerekir kanaatindeyim. https://plus.google.com/109838719669290377148/posts/ApFBpNR2ppE https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=498118087306264&id=100013242319421