18-01-2018 22:15

Röportaj: İslam nasıl bir genç modeli inşa eder?

Dünya Bizim internet sitesi, araştırmacı-yazar Şükrü Hüseyinoğlu`yla imanlı gencin hususiyetleri, farik vasıfları ve sahip olması gereken dava şuuru üzerine raportaj gerçekleştirdi.

Röportaj: İslam nasıl bir genç modeli inşa eder?

Dünya Bizim internet sitesi araştırmacı-yazar Şükrü Hüseyinoğlu'yla imanlı gencin hususiyetleri, farik vasıfları ve sahip olması gereken dava şuuru üzerine raportaj gerçekleştirdi.

Röportajı dikkatlerinize sunuyoruz:

*) İslam nasıl bir genç modeli inşa eder?

İslam, hem ibadet ve ahlak boyutlarında kendisinden istenilenleri yapan, hem de bilinç boyutunda bir ideale bağlı olan bir gençlik modeli inşa ediyor. Bunu iki sûre üzerinden izah edebiliriz. Bu modelin birinci kanadını Lokman Suresi’nde bahsedilen Lokman aleyhis selam’ın oğluna tavsiyeleri üzerinden açıklayabiliriz. Lokman aleyhis selam orada oğluna; “Şirk koşma, anne babana güzel davran, yeryüzünde böbürlenerek yürüme, insanlara tepeden bakma, namazını dosdoğru kıl, sabırlı ol, iyiliği emret ve kötülükten sakındır” gibi bir takım öğütler veriyor. Bunlar bir gencin Müslüman ve dolayısıyla insani kimliğini inşa eden tavsiyelerdir. İslam’ın inşa ettiği genç modeli, bu suredeki hassasiyetlere uygun bir genç modelidir.

İkinci olarak, İslam, gencin bilinçli, şuurlu ve dava sahibi olmasını ister ki bunun örneğini de Kehf Suresi’nde bulmak mümkündür. Bu surede Rabbimiz bir grup gençten ve onların zalim bir otorite karşısındaki ideal duruşlarından bahsetmektedir. Bu gençler Allah’tan başka ilah olmadığına inanmış ve ondan başka otoriteleri tanımamışlardır. Allah’ın hudutlarını aşanlara ve onun yerine yeni sınırlar inşa edenlere karşı ayağa kalkmışlardır. Allah’a kulluk şuuruna ve kararlılığına sahip olan ve bunu da açıkça ifade eden gençlerdir.

Dolayısıyla bu iki surede bildirilen hususiyetleri bir arada düşünerek toparlayacak olursak, İslam’ın çizdiği genç modeli, hem ibadetlerini yapan, hem ahlakını güzelleştiren, hem de dünyayla ilgilenen, toplumsal meselelere duyarlı, hayatın içerisinde olan, İslam’ın akidevî düzleminden haberdar olan, bunu da mücadele düzeyinde temsil eden bir genç modelidir. Başka bir ifade ile İslam’ın çizdiği genç modeli sahabilerin şahsında müşahhas hale gelmiş bir genç portresidir.

*) Bu genç modelini sahabe neslinden bir örnekle somutlaştırabilir miyiz?

Hem genç olması hasebiyle, hem de ibretli hayat öyküsüyle beni en çok etkileyen isimlerden birisi Musab bin Umeyr’dir. Bildiğiniz gibi Musab Bin Umeyr Mekke’deki zengin bir ailenin çocuğudur. Yakışıklı ve güzel giyimli bir gençtir. Onun Müslüman olduktan sonra birtakım işkencelere uğradığını, bizzat annesi tarafından bazı mahrumiyetlere uğratıldığını görüyoruz. Eve kilitlenmiştir, aç bırakılmıştır ama inandığı davasından dönmemiştir.

Onu Peygamberimiz birinci Akabe Beyatı’ndan sonra Medine’ye İslam öğretmeni olarak göndermiştir. Bir genç olarak kısa zamanda dinini öğrenen Musab Bin Umeyr, Yesrib'de kısa zamanda etkili bir davet çalışması yapmıştır. Sad Bin Ubade ve Sad bin Muaz gibi kabile reisleri ile görüşerek onlara tebliğde bulunmuştur. Onun yoğun tebliğ çalışmaları neticesinde Medine’de İslam’ın girmediği ve konuşulmadığı ev kalmamıştır. Musab Bin Umeyr, örnek bir Müslüman genç olarak Uhud Savaşı’na da katılmış ve orada şehit edilmiştir. Şehit edildiğinde üzerindeki kumaş başını örtse ayağı, ayağını örtse başı açıkta kalacak bir şekildedir. Mekke’nin bu varlıklı ve yakışıklı genci, iman etmiş, imanında sebat etmiş ve sonunda da canını Allah yolunda feda etmiştir.

Musab Bin Umeyr’in hayatında şu hususiyetleri görüyoruz. Bir, iman etmiş ve iman ettiği dini başkalarına da taşıyabilecek şekilde öğrenmiş, kendisini yetiştirmiştir. İki, bu öğrendiklerini bir davetçi kararlılığında savunmuştur. Üç, çeşitli baskı ve zorlamalara maruz kaldığı halde bunların bir imtihan olduğu bilinciyle imanında sebat etmiştir. Dört, kendi davası uğrunda sürekli bir gayret içerisindedir. Beş, gerektiğinde davası için canını verebilmiştir. İşte bu özellikleri ile Musab Bin Umeyr, Ümmet-i Muhammed’in gençleri için en güzel somut örneklerden birisi olmuştur.

*) İmanlı gencin toplumsal sorumlulukları nelerdir?

İmanlı genç kimdir, önce bunu ortaya koymaya çalışalım. İmanlı genç, enerjisini, varlığını, vaktini, her şeyini onları kendisine bahşeden Allah'ın yoluna adayan gençtir. Varlığını Allah’ın dini ve davası için ortaya koyan gençtir. İmanlı genç, batıl düşünüş ve batıl yaşayış biçimlerinden kendisini soyutlamış ve beri kılmış gençtir. Bunlardan beraatini ilan etmiştir. Hayatında yalnızca Allah’ın belirleyiciliğini kabul eden ve “Benim düşünce biçimimi, benim oturuşumu kalkışımı, yaşam tarzımı yalnızca Allah belirler. Ben Allah için yaşar ve Allah için ölürüm” diyebilen bir gençtir. İmanlı genç, hayatın içinde olan, meydanda olan bir gençtir.

Sosyal hayattan soyutlanmış, sırf kendi halinde dinini yaşayan bir genç tipi İslam’ın istediği genç tipi değildir. Doğrudan doğruya hayatın içinde olan, mücadele sahasında yer alan, Allah’ın dinini sosyal hayatta temsil eden, içsel ve toplumsal duruşu sağlam bir gençtir. Dünyadaki zulüm ortamına karşı duyarlı, ümmet bilincine sahip olan bir gençtir. Mesela Müslüman gencin Kudüs diye bir derdi vardır. Müslüman genç misak-ı milli coğrafyasına değil, tüm ümmet coğrafyasına gönlünü açar. Tüm yeryüzünü hesaba katar, tüm mazlumları hesaba katar, onların dertleri ile dertlenir, dünyanın neresinde baskı, zulüm, kan ve açlık varsa onunla ilgilenir. Elinden gelen bir şey varsa yapmaya çalışır.

İşgallere karşı duyarlıdır. Müslümanların bu boyunduruklardan kurtulması için yeniden ümmet bilincine kavuşmaları için çalışır. Bilindiği gibi İslam’ın temel yükümlülüklerinden birisi de emri bil maruf ve nehyi anil münkerdir. Müslüman bir genç münkerle sorunu olan bir gençtir. Diyelim ki şurada gayriahlakî bir durum var, elinden geliyorsa ona müdahale eder. Böyle bir sorumluluğu vardır onun... Eliyle, diliyle veya kalbiyle müdahale eder ama asla münkeri görmezden gelmez.

*) Günahlarla savaş stratejileri bağlamında Müslüman gençlere neler tavsiye ediyorsunuz?

Günahlardan kaçınma meselesi tamamen kulun ortaya koyduğu irade ve Allah’ın da yardımı iledir. Bildiğiniz gibi dua üç türlüdür: Kalbî, kavlî ve fiilî dua… Bunların üçü bir arada olmalıdır. Yani siz Allah’tan bir şey dilediğiniz zaman hem kalple, hem sözle, hem de fiilen dilemelisiniz. Günahlar konusunda da bunu işlettiğimiz zaman Rabbimiz bizi günahlara yaklaşmaktan alıkoyar.

Hz. Yusuf örneğinden gidecek olursak, Hz. Yusuf o günaha yönelmiş olsaydı, o günahı işleyebilirdi. Ama Hz. Yusuf bir çaba gösterdi, bu çirkinlikten uzak durdu. Rabbimiz de onun bu günahı kendinden uzak tutma çabasını gördü ve ona yardım etti. Kendi çabası ile Allah’ın yardımı birleşince Hz. Yusuf bu imtihanı geçti. Dikkat ederseniz Kur’an’da günahlara yaklaşmanın önü kesilmektedir. Çünkü yaklaşırsanız, o günaha meyledebilirsiniz.

Günahlara karşı durmanın çaresi insanın Rabbine yakın durması, günahlara da uzak durmasıdır. İnsan duaları ile, ibadetleri ile, taatiyle, çabasıyla, mücadelesiyle kendisini günah çemberinden uzak tutmaya çalışır. Peygamberlerin Kur’an’da bir duası vardır. Rabbimizden peygamberler şunu istiyorlar: “Beni salihlerle birlikte kıl” diyorlar. Bugün örgütlenmiş günahlar ve münker karşısında, onların oluşturduğu ifsada karşı gencin mutlaka salihlerle birlikte olmaya özen göstermesi gerekir. Dinî hizmetlere, dinî derslere mutlaka katılması gerekir. Tek başına kalmaması gerekir. Müslümanlardan uzaklaştıkça, ayrıştıkça günahlara da yaklaşır. Çünkü günahlar çok güçlü… Kurumsallaşmış bir münker söz konusu bugün. Buna karşı koymak için salihlerle ve sadıklarla beraber olmak gerekir.

*) Son olarak genç kardeşlerinize neler tavsiye edersiniz?

Genç kardeşlerime emin, güvenilir, ahlaklı, terbiyeli ve tertemiz bir Müslümanca kişilik oluşturup örnek bir genç olmaları yönünde kararlılık göstermelerini tavsiye ederim. Diğer taraftan dini yaşama anlamında kısmi rahatlamaların olduğunu, bu dönemde rehavete kapılmamalarını ve davalarını yakınlarından başlayarak daha çok insana ulaştırmak, daha çok insanı bu güzelliklerle tanıştırmak için gayret etmelerini tavsiye ederim. Bu yolda yoğun bir çaba içerisinde olmalarını öneririm.

Umre seyahatimde İslam’ın tatil tanımayan bir din olduğunu gördüm. İslam’ın hep enerji, hep hareket, hep koşturmaca, hep çaba, hep mücadele demek olduğunu anladım. Bizzat Allah Resulü’nün hayatını Mekke’de, Medine’de, Hira’da, Sevr’de soluyunca bunu görüyorsunuz. Uzun mesafedeki Sevr mağarasına çıkarken yaşlı bir teyze; “Cennet ucuz değil” demişti. Allah Resulünün hayatına bakıyoruz; Mekke dönemindeki baskılar, sonrasında Hicret, ondan sonra Medine hayatı, sonra seferler… Dur durak bilmek yok...

Bunun için bir genç her an “ne yapabilirim” diye düşünmeli, cennetin ucuz olmadığını, cennetin bir bedeli olduğunu bilmeli ve bu yolda yorulmak bilmeden çabalamalıdır. İslam'ı çevresine taşımak gayesiyle davet çabasına yönelebilir, arkadaşları ile birlikte ders halkaları kurabilir.

(Röportaj: Aydın Başar / Dünyabizim)
YORUMLAR
  • Ugur Berk    06-06-2020 23:54

    Güzel