
Kemal SONG�R
10 Kas�m 2013
R�SALET/N�B�VVET VE �NSANLI�IN SER�VEN�
Bu konunun do�ru anla��lmas�, kavran�lmas� hayati öneme sahiptir. Bu hayatili�in fark�nda olanlar, bu fark�ndal��a göre hayat� ku�ananlar dünya ve ahirette izzet, �eref ve felah bulacaklard�r. Çünkü resuller/nebiler vahyin canl� örnekli�idir. Allah’tan ald�klar� vahyi en do�ru �ekilde ya�ayarak, kendi nefislerinde örneklendirerek muhataplar�na daveti götüren sad�k mübelli�lerdir-davetçilerdir.Peygamberlerin kimlikleri, ki�ilikleri, vas�flar�, yükümlülükleri, mücadeleleri ve mutlak tabi/sad�k olduklar� ilahi ö�reti, bütün bunlar elimizde-önümüzde bulunan Kitab-� Kerim’de anlat�lm��t�r. Rahman taraf�ndan indirilen ve korunan bu kitab, Mübin’dir, Muhkem’dir, Furkan’d�r, çeli�kisiz ve anla��l�r bir kitapt�r.Resullerin ve son nebinin do�ru anla��lmas�, tan�mlanmas�, örnekliklerinin hayat�m�za ���k tutmas� için, yönelece�imiz öncelikli kaynak Kur’an’d�r. Kur’an’la örtü�en di�er kaynaklara da vahyi mihenk ta��, k�stas mercii edinmek suretiyle bakmam�z�n-yararlanmam�z�n gereklili�ine inan�yoruz. Kültürün-gelene�in üretti�i ve vahiyle taban tabana z�t olan her türlü anlat�m/aktar�m, menk�be, hurafe, mitolojik hikayelerden korunulman�n yegane �art� vahyi önceleyen bir bak�� aç�s�d�r.Kur’an’�n anlatt��� Resuller ve Son Nebi mi?Kültürün üretti�i Resuller ve Son Nebi mi?Rahman taraf�ndan gönderilen ve korunan Kur’an m�?Kültür/gelenek taraf�ndan üretilen ve korunaks�z binlerce kaynak m�?Kast�m�z, ne bütün hadis külliyat�n� süpürerek alan rivayet sultac�lar� gibi bir anlay��t�r, ne de bütün hadis külliyat�n� süpürerek atan Kur’an’iyyuncu gibi bir anlay��t�r.Kur’an’iyyuncu anlay��� yans�tanlar ‘’Devemin yular�n� kaybetsem Kur’an’a bakar�m’’ vecizesiyle! kendilerini özetlerken, rivayet sultac�lar� da ‘’En zay�f rivayet, en sa�lam muhakemeden efdaldir’’ vecizesiyle! kendilerini özetlemektedirler.�lahi olan ve korunan bir kaynaktan yola ç�karak bu kayna�� k�stas ve hakem olarak görerek, ahlak� Kur’an olan son nebiyi ve ahlaklar� vahiy olan di�er nebileri tan�mak, anlamak ve yollar�n� sürdürebilmek için birinci s�raya koydu�umuz kaynak vahiy’dir, ikinci s�rada da vahiyle örtü�en mütevatir sünnet ve sonras� da di�er kaynaklard�r. Yani korunmayan bilgi kaynaklar�n�n korunan bilgi kayna��na arz� do�ru oland�r, do�ruya götürendir.Vahiy, Hz. Adem’den (a.s) son nebiye kadar ya�am�� peygamberlerden ve gönderildikleri toplumlar�n�n tarihleriyle ilgili pek çok örne�e yer verir. Kur’an’da anlat�lan k�ssalar�n co�rafi çerçevesi, kuzeyde M�s�r, �am ve Irak; güneyde ise, Yemen’e kadar bütün Arap yar�madas�d�r. Buradan yola ç�karak bütün elçilerin gönderildi�i yerler buras�d�r diyemeyiz. Çünkü Kur’an’da anlat�lan elçilerin d���nda da elçiler gönderilmi�tir. Kur’an’da, kimi elçilerden uzun uzad�ya bahsedilmi�, kimi elçilerin sadece isimleri yadedilmi�, kimi elçilerden de bahsedilmemi�tir.‘’Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktar�p-anlatt�k ve kimini anlatmad�k. Herhangi bir elçiye, Allah'�n izni olmaks�z�n bir ayeti getirmek olacak �ey de�ildir. Allah'�n emri geldi�i zaman hak ile hüküm verilir ve i�te burada (hakk�) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana u�ram��lard�r.’’ 40/MÜ’M�N/78‘’Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlatt���m�z elçilere, anlatmad���m�z elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konu�tu.’’ 4/N�SA/164Kur’an’da anlat�lmayan elçilerin nerelere gönderildi�ini tabi ki bilmiyoruz, bildi�imiz gerçek her ümmete bir elçi gönderildi�idir.‘’Her ümmetin bir resulü vard�r. Onlara resulleri geldi�i zaman, aralar�nda adaletle hüküm verilir ve onlar zulme u�rat�lmazlar.’’ 10/YUNUS/47‘’Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve ta�uttan kaç�n�n" (diye tebli� etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sap�kl�k hak oldu. Art�k, yeryüzünde dola��n da yalanlayanlar�n u�rad�klar� sonucu görün.’’ 16/NAHL/36Vahyin anlat�m�yla peygamberlerin ki�ilikleri, yükümlülükleri, seçilmeleri, misyonlar� ve mücadeleleri, onlar�n özel insanlar olduklar�n�, yeti�tirildiklerini, korunduklar�n�, desteklendiklerini göstermektedir.Peygamberler; temiz f�tratlar�n� koruyan, ahlak, ak�l-zeka, yetenek, gönül ve ruh temizli�i, toplumlar�na-ya�an�lanlara duyarl�, bencilli�in zerresini dahi bünyelerinde bar�nd�rmayan, �efkatli, merhametli, adaletli, emin ol(un)an, do�ru sözlü gibi vas�flar�yla toplum içinde tan�nan-bilinen, k�saca elçili�e elveri�li olanlar�n aras�ndan seçilir. Neseb, soy-sop, kavim, �rk, s�n�f v.b. ölçütlerin geçerlili�i bahis konusu de�ildir. Babadan o�ula veya kavim önceli�i gibi ve ba�ka insan üretimi her ne varsa ölçüt yap�lmam��t�r. Bu ba�l� ba��na üstünlü�ün takva da oldu�una dair muhte�em bir mesajd�r ve delildir.Put k�ran, putperest zihinleri yerle yeksan eden Hz. �brahim’in (a.s.) putperest bir baban�n (Azer’in) o�lu oldu�u, evlad�na söz dinletemeyen-geçiremeyen Hz. Nuh’un (a.s.) durumu, kar�s�n�n inkar�na engel olamayan Hz. Lut’un (a.s.) konumu v.b. örnekler bizlere takva ölçütüne ra�men kimsenin kollanmad���n�-korunmad���-kay�r�lmad���n� gözler önüne sermektedir. Onun için bir insan�n temiz ve iyi olmas� için, anne-babas�n�n, e�inin, evlatlar�n�n, a�iretinin iyi olmas� �art/zorunluluk de�ildir. �yili�in ve üstünlü�ün Rahman kat�ndaki ad� takvad�r/sak�nmad�r-sorumluluk bilincidir.. Resuller bulunduklar� toplumda kimlikleriyle, ki�ilikleriyle, ahlaklar�yla, emin, erdemli vas�flar�yla tan�n�rlar ve bu yöneli�lerini de irade sahibi bir varl�k olmalar� hasebiyle yans�t�rlar.En önemli taraf� Allah taraf�ndan korunup-gözetilmeleri, sevilip yeti�tirilmeleri ve seçilmeleridir. Nitekim Kur’an’da en uzun olarak anlat�lan k�ssan�n ki�ili�i olarak Hz. Musa için Rabbimiz �öyle buyurmaktad�r."Hani, annene vahyolunan �eyi vahyetmi�tik, (�öyle ki:) Onu sand���n içine koy, suya b�rak, böylece su onu sahile b�raks�n; onu Benim de dü�man�m, onun da dü�man� olan biri alacakt�r. Gözümün önünde yeti�tirilmen için, Kendim'den sana bir sevgi yönelttim." 20/TAHA/38,39Peygamberlik, emek verilerek, çal���larak kazan�larak elde edilemez. Allah (c.c.) seçer.‘’Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur k�ld�k; onunla kullar�m�zdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. �üphesiz sen, dosdo�ru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.’’ 42/�URA/52Bütün güzellikleri bünyesinde ta��yanlar�n/koruyanlar�n aras�ndan Rahman elçilerini seçer, korur, gözetir, yeti�tirir ve vahyin a��rl���n�-sorumlulu�unu onlara yükler. Gönderilen elçilere, kin/nefret/zulüm üreten zihinlerin bo� ve anlams�z argümanlarla itiraz etmelerine Rabbimiz cevap vermektedir.‘’Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki: "Allah'�n elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayaca��z." Allah, elçili�ini nereye verece�ini daha iyi bilir. Bu, suçlu-günahkarlara, kurduklar� hileli-düzenleri nedeniyle �iddetli bir azap ve Allah Kat�nda bir küçüklük isabet edecektir.’’ 6/EN’AM/124Yüce Allah, Kur’an’da gönderdi�i elçilerin isimlerini sayarak, onlar� hidayete ula�t�rd���n�, onlar�n güvenlikte oldu�unu, salihlerden oldu�unu, onlar�n hepsini alemlere üstün k�ld���n� bildirmektedir. 6/EN’AM/82….89Yeri gelmi�ken Resul-Nebi-Peygamber kavramlar�na k�saca de�inelim.Peygamber: Farsça haber anlam�na gelen ‘’peyam’’ sözcü�üyle alan, getirip götüren anlam�na gelen ‘’ber’’ sözcü�ünün birlikteli�inden elde edilen peygamber kelimesi Arapçada nebinin kar��l���d�r.Nebi: Haber verdi anlam�na gelen ne-be-e eyleminden türetilmi� bir isimdir. Nübüvvet, öznesi nebiler (enbiyalar) olan (haber verme kurumudur). Nebiyi s�radan bir haberciden ay�ran, verdi�i haberin kayna��d�r. Bu haber ‘kaynak’ mutlak bilginin de kayna�� olan Allah’t�r. Bu kaynaktan gelen haber, vahiy ad� verilen özel bir yöntem ve kanalla nebiye aktar�l�r. Bu, haberin kayna�� ile haberin hedefi aras�nda ba�lant� kuran bir i�leve sahiptir.Resul: Kolay, s�k�nt�s�z ve güvenlikli olarak yol almak anlam�na gelen ‘’resl’’den türetilmi�tir. Sözlü ya da yaz�l� bir haberi ta��makla görevlendirilen ki�i anlam�na gelir. Kur’an dilinde Resul; Allah’tan kendisine risalet verilmi� ve insanlar için Rahman taraf�ndan gönderilen vahyi ula�t�ran bir elçi olarak gönderilmi� kimsedir.Yüce Allah’tan ald�klar� vahyi insanlara ula�t�rma noktas�nda risalet görevini yerine getirme ba�lam�nda kullan�lan Resul-Nebi-Elçi-Peygamber gibi terimler, Rahman taraf�ndan seçilip insanlara ilahi ö�retiyi götüren ki�ilikler olarak tan�mlan�r. Resul ve Nebi terimleri alimler taraf�ndan as�rlar boyu tart���la gelmi�tir.Mesela; ‘Nebi’ kendisine kitab verilmeyen, önceki kitablar� ve �eriat� ya�ayan ve tebli� eden elçidir. Resul ise, kendisine yeni bir kitab ve �eriat verilen elçilerdir. Yani ‘her resul nebidir’ ancak ‘her nebi resul de�ildir’ gibi ay�r�mlara gidilmi�tir. Örne�in kimileri, Nebi için ‘haberi alma’ Resul için ise, ‘haberi ba�kalar�na ula�t�rma’ olarak tan�mlarlar. Bunu da �öyle örneklendirirler.‘Nebi’den kas�t 96/1 ‘’Yaratan Rabbinin ad�yla oku’’ ‘Resul’den kas�t 74/1,2 ‘’Ey bürünüp örtünen, kalk (ve) bundan böyle uyar’’Bu ve benzeri çok ince ayr�nt�lara girilerek tart���lm��, kah peygamberler aras� üstünlük yar��t�rmas�, kah ümmetler aras� üstünlük yar��t�rmas�yla bir kültür olu�turulmu�tur. Oysa Kur’an bütünlü�üne bak�ld���nda kar��la�t���m�z �udur.Nebi ile Resul iki ayr� ki�ilik de�il, iki vasf� olan tek ki�idir. Yani elçiler haberi alma boyutuyla nebi, ald��� haberi ula�t�rma noktas�nda Resuldür. Elçi olarak Allah'dan ald��� vahiyle kendisi amel etti�i gibi ba�kalar�na da tebli�/davet götürendir. Yani ald��� vahye-ilahi ö�retiye insanlar� davet etmeyen/bildirmeyen ve onu kendisinin uygulad���/ya�ad��� gibi uygulanmas�n� istemeyen hiçbir peygamber yoktur. Böyle bir peygamberli�in anlam� da olmaz.çinde kendisine kitab verilmi� veya verilmemi� ama hepsine de vahyolunan on yedi elçinin (elçilerin tümüne nisbet edilerek) isminin geçti�i, isim olarak da sureye Nebi’nin ço�ulu olan ‘’Enbiya’’ isminin verilmesi buna yeterli bir örnektir. Ayr�ca Allah Resulü için Nebi’lerin sonuncusu ifadesi de buna ���k tutmaktad�r. Risalet de nübüvvet de ilahi vahyin insanlara ula�t�r�lmas�d�r.Resul-Nebi-Elçi-Peygamber terimlerinin bulu�tu�u anlam bütünlü�ü, Rahman’dan ald��� vahye sad�k kalarak, nefislerinde bunu en güzel �ekilde örneklendirerek, ilahi ö�retiyi insanlara götüren davetçilerdir.Resul ve Nebi kelimeleri vahiyde geçerken, elçi ve peygamber kelimeleri geçmemesine ra�men manaland�rmada resul ve nebinin kar��l��� olarak kullan�lm��t�r.Resul/nebi terimleri kimi ayetlerde birlikte kullan�lm�� kimi ayetlerde yerine göre Resul yerine göre Nebi olarak kullan�lm��t�r, ama tamam�n�n misyonu uyarmak ve vahyi tebli� etmektir.Bütün peygamberlerin ortak özelliklerini-misyonlar� �öyle s�ralayabiliriz.Her ümmete gönderilmeleri bak�m�ndan.‘’Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve ta�uttan kaç�n�n" (diye tebli� etmesi için) bir Resul (elçi) gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sap�kl�k hak oldu. Art�k, yeryüzünde dola��n da yalanlayanlar�n u�rad�klar� sonucu görün.’’ 16/NAHL/36Bu ayet adeta tek ba��na bütün peygamberlerin ortak misyonunu, görev ve sorumluluklar�n�, görev alanlar�n�n zirvesini-önceli�ini, yani insanlar� ilahl�k taslayan hüküm koyma iddias�nda bulunan müstekbir/ta�ut ve zorbalardan uzakla�t�rarak Allah’a kullu�a davet etmeleridir. Bu ayet Resullerin varisleri olan alimlere ve takipçileri olan bütün mü’minlere davetlerinin en ba��na koymalar� gereken ‘’Allah’a kulluk edin ve ta�uttan kaç�n�n’’ söylemini/davetini hat�rlatmakta ve titizlikle bu u�urda mücadele edilmesi gerekti�ini vurgulamaktad�r.�nsanl�k tarihi Tevhid ba�l�lar� ile �irk ba�l�lar� ‘’Allah’a kulluk edenler ve O’na kullu�a davet edenler ile ta�uta kulluk edenler ve ona ça��ranlar aras�nda verilen mücadelelerle doludur.Ayetin metninde her ümmete ‘Resul’ gönderdik ifadesi de Nebi ve Resul ay�r�m�n�n gereksizli�ini-anlams�zl���n� ortaya koymaktad�r.‘’�nsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyar�c�lar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde insanlar�n anla�mazl��a dü�tükleri �eyler konusunda aralar�nda hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaç�k ayetler geldikten sonra, birbirlerine kar�� olan 'azg�nl�k ve k�skançl�klar�’ yüzünden anla�mazl��a dü�enler, o, (kitap) verilenlerden ba�kas� de�ildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakk�nda ayr�l��a dü�tükleri gerçe�e kendi izniyle eri�tirdi. Allah, kimi dilerse onu do�ruya yöneltir.’’ 2/BAKARA/213Bu ayetin metninde de müjdeciler ve uyar�c�lar olarak ‘’Nebiyyin’’ nebiler gönderdik buyurulmaktad�r. Bütün peygamberlere ayn� zamanda nebi denilmektedir.22/Hac/52 ayetinde de Resul ve Nebi kelimesi birlikte geçmektedir. Ayr�ca ‘’Oysa Biz, öncekiler içinde nice peygamber(ler) gönderdik.’’43/6�man esaslar� bak�m�ndan, mü’min olabilmenin gereklerinden biri de bütün nebilere iman etmektir. Mü’minler elçiler aras�nda ay�r�m yapmadan iman etmekle yükümlüdürler.‘’Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, kitaplar�na ve elçilerine inand�. "O'nun elçileri aras�nda hiçbirini (di�erinden) ay�rt etmeyiz. ��ittik ve itaat ettik. Rabbimiz ba���laman� (dileriz). Var�� ancak Sanad�r" dediler.’’ 2/BAKARA/285‘’As�l iyilik, o kimsenin yapt���d�r ki, Allah’a, ahret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inan�r.’’ 2/177Peygamberlerin gönderilme gerekçeleri de misyonlar� da ayn�d�r.‘’Elçiler; müjdeciler ve uyar�c�lar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanlar�n Allah'a kar�� (savunacak) delilleri olmas�n. Allah, üstün ve güçlü oland�r, hikmet ve hüküm sahibidir.’’ 4/N�SA/165Nebiler ald�klar� vahyi sadece ta��y�c�/iletici olarak de�il, ayn� zamanda vahyin/haberin kayna��n� haberin hedefi nezdinde temsil eden bir misyona sahiptir. Nübüvvet kurumu, Allah ve insan ili�kilerinde, hem misyon hem fonksiyon üstlenmi� çok ayr�cal�kl� i�leve sahip olan bir kurumdur.Nebiler kaynaklar�na sad�kt�rlar, ekleme ve ç�karma yapmaktan Allah’a s���narak insanlara götürdükleri ilahi ö�retiyi önce kendi hayatlar�nda ya�arlar. ��te bu tam bir örneklik ve önderlik misyonudur.Örnek ile örnek alacaklar aras�nda yap�sal farkl�l�k bulunmamal�d�r. Çünkü insan, ancak insan� örnek alabilir. Bunun için gönderildikleri ümmetlere nebilerin ilk verdi�i mesajlardan biri ben de sizin gibi bir insan�m/be�erim olmu�tur.‘’Resulleri dedi ki: "Allah hakk�nda m� �üphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratand�r; O, sizi, günahlar�n�z� ba���lamak için davet etmekte ve sizi ad� konulmu� bir süreye kadar erteliyor." Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan birer be�erden ba�kas� de�ilsiniz. Siz bizi, babalar�m�z�n tapt�klar�ndan çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaç�k bir delil getirin. Resulleri onlara dediler ki: "Do�rusu biz, sizin gibi yaln�zca bir be�eriz, ancak Allah kullar�ndan diledi�ine lütufta bulunur. Allah'�n izni olmaks�z�n size bir delil getirmemiz bizim için olacak �ey de�il. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler." 14/�BRAH�M/10,11�nkarc�lar�n mazeretleri asla bitmemektedir. Çünkü gelen mesaj�n niteli�i onlar�n bütün hayat alg�lar�n� ve düzenlerini/sistemlerini, s�n�rs�z-doyumsuz yöneli�lerini altüst etmektedir, son vermektedir.‘’Kendilerine hidayet geldi�i zaman, insanlar� inanmaktan al�koyan �ey, onlar�n: "Allah, elçi olarak bir be�eri mi gönderdi?" demelerinden ba�kas� de�ildir. De ki: "E�er yeryüzünde (insan de�il de) tatmin bulmu� yürüyen melekler olsayd�, Biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik." 17/�SRA/94,95Resullerin yükümlülükleri, misyonlar� Kur’an’da benzer ifadelerle anlat�l�r ve davetlerinin öncül cümleleri �unlard�r. ‘’Ad (halk�na da) karde�leri Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan ba�ka �lah�n�z yoktur. Siz yalan olarak (tanr�lar) düzenlerden ba�kas� de�ilsiniz. Ey kavmim, ben bunun kar��l���nda sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan ba�kas�na ait de�ildir. Ak�l erdirmeyecek misiniz?’’ 11/HUD/50,51‘’Semud (halk�na da) karde�leri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan ba�ka �lah�n�z yoktur. O sizi yerden (topraktan) yaratt� ve onda ömür geçirenler k�ld�. Öyleyse O'ndan ba���lanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. �üphesiz benim Rabbim, yak�n oland�r, (dualar�) kabul edendir." 11/HUD/61‘’Medyen (halk�na da) karde�leri �uayb'� (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, O'ndan ba�ka �lah�n�z yoktur. Ölçüyü ve tart�y� eksik tutmay�n; gerçekten sizi bir 'bolluk ve refah (hay�r)' içinde görüyorum. Do�rusu sizi çepeçevre ku�atacak olan bir günün azab�ndan korkuyorum." 11/HUD/84‘’Andolsun Biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan ba�ka �lah�n�z yoktur. Do�rusu ben, sizin için büyük bir günün azab�ndan korkmaktay�m." 7/A’RAF/59 ve benzeri bir çok ayette elçilerin daveti bütün ilahl�k taslayanlar�n reddi ve sadece Allah’a kullu�a davet misyonu üzerine kurulmu�tur.Elçiler bu davetlerini yaparlarken hem kendilerini tan�ml�yorlar ve hem de kendi �ah�slar�na (ç�karlar�na) yönelik hiçbir beklenti içinde olmad�klar�n� ve her türlü zorlu�u göze alarak onlar�n dünya ve ahirette kurtulanlardan olmalar� için mücadele ettiklerini söylüyorlar.Ve kendilerini �öyle tan�ml�yorlar: "Ben size Allah'�n hazineleri yan�mdad�r demiyorum, gayb� da bilmiyorum. Melek oldu�umu söylemiyorum ve gözlerinizin a�a��l�k gördüklerine, Allah kesin olarak bir hay�r vermez de demiyorum. Nefislerinde olan� Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir." 11/HUD/31"Gerçek �u ki, ben size gönderilmi� güvenilir bir elçiyim." 26/�UARA/143‘’Andolsun, Biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara:) "Ben sizin için ancak apaç�k bir uyar�p-korkutucuyum." 11/HUD/25Ve kendi �ah�s ve ç�kar�na yönelik hiçbir beklenti içinde olmad�klar�n� beyan ediyorlar. "Buna kar��l�k ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yaln�zca alemlerin Rabbine aittir." 26/�UARA/109Bütün peygamberlerin insanlara ilettikleri ana mesaj ayn�d�r ve bu da Tevhid’dir. Zaman�, mekan�, geçmi�i ve gelece�i yaratan ve her �eye kadir olan Allah'd�r. Rabbimiz Kur’an’da peygamberler k�ssalar�n� hikaye olsun tarihi bir bilgi olsun için bildirmemi�tir. Her k�ssan�n bugüne, yar�na ve bütün zamana ���k tutan, yol gösteren mesajlar� söz konusudur. �lahi ö�reti nebilerin örnekli�iyle insanlara sunulur ve Rahman’�n merhameti süreklidir. Bunun içindir ki,Her ümmete bir uyar�c� olmu�tur. ‘’�üphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyar�c� olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyar�c� gelip-geçmi� olmas�n.’’ 35/FATIR/24Her ümmetin bir resulü/elçisi olmu�tur. ‘’Her ümmetin bir resulü vard�r. Onlara resulleri geldi�i zaman, aralar�nda adaletle hüküm verilir ve onlar zulme u�rat�lmazlar.’’ 10/YUNUS/47Her ümmetin bir hidayet rehberi vard�r. ‘’�nkar edenler derler ki: "Ona Rabbinden bir ayet (mucize) indirilseydi ya." Sen, yaln�zca bir uyar�c�s�n ve her topluluk için bir hidayet önderi vard�r.’’ 13/RA’D/7�mtihana tabi tutulma yönüyle bütün insanl�k özde dün de bugün de ayn�d�r, yar�n da ayn� olacakt�r.�lahi mesaja kar�� olumlu-olumsuz tepki vermede, alg�lar�yla-tasavvurlar�yla hayat� in�a etmede, iyilik ve kötülük yapmada, adaleti ayakta tutmada ve zulüm yapmada, hesaba çekilece�ini idrak etmede veya göz ard� etmede, k�saca insana ve hayata dair her ne varsa özde ayn�d�r, be� bin y�l önce ya�ayan ile bugün ya�ayanlar ve bundan sonra da ya�ayacak olanlar hep ayn� insand�r.Hz. �brahim’in Nemrut’a götürdü�ü davet, Hz. Musa’n�n Firavun’a götürdü�ü davet, Hz. Muhammed’in (a.s.) toplumuna götürdü�ü davet ne ise ya�ad���m�z ça�daki mü’minlerin daveti de özde ayn�d�r, ayn� olmal�d�r. Resullerin aidiyeti ve daveti ilahi ö�retidir. Mü’minlerin aidiyeti ve daveti de ilahi ö�reti olmal�d�r, olmak zorundad�r. Resullerin kar��lar�ndaki inkarc�lar�n itiraz argümanlar� ne ise bugünün mü’minlerinin de kar��la�t�klar�-kar��la�acaklar� itiraz söylemleri de özde ayn�d�r ayn� olacakt�r. Yani tarih sahnesinde yer alanlar ‘’ya�am�� ki�ilikler olarak’’ tarihseldir ama yüklendikleri mesaj evrensel ve zamanlarüstüdür, bu mesaja kar�� duranlar�n da zihin yap�lar�, fücur yönlerinin dürtüleri ayn� insani özelliklere sahip olmalar� aç�s�ndan (imtihan gere�i benliklerine/nefslerine ilham edilen fücur boyutuyla) birdir-ayn�d�r. �lahi ö�retinin hayat� in�a etme yetisine-yetkisine kar�� ç�kanlar�n, aciz beyinlerinden ürettikleri bat�l din ve ideolojilerin özünde, kalk�� noktas�nda farkl�l�k yoktur. Firavunizm, Nemrutizm, Karunizm, Fa�izm, Sosyalizm, Liberalizm, kapitalizm, Kemalizm, laisizm, demokrasi ve yüzlerce izmlerin ortak noktas� �lahi ö�retiyi inkar ve yok saymakt�r.Firavun’la Hitler’in, Nemrut’la Stalin'in, Karun’la Soroz’un, Ebu Cehil’le Bush’un, Ebu Leheb’le �aron’un, köleler ile sömürülen proleteryan�n, Lut kavmi ile e�cinsellerin, Mekke cahiliyesinde onlarca erkekle beraber olanlarla günümüz cahiliyesinde yüzlerce erke�e kendilerini sunan kad�nlar�n, (tarihte kad�nlar iste�i hilaf�na al�n�p sat�l�rken günümüzde kendi istekleriyle kendilerine bir bedel ödenerek sat�lmalar�), Darun nedve ile günümüz meclislerinin, büyücüler ve kahinlerle günümüz falc�-medyumlar�n�n, güçlülerin gölgesinde olan �airlerle günümüz medyas�n�n, elinde k�l�ç-m�zrak olan katillerle elinde füze olan katiller aras�nda kulland�klar� e�yalar ve k�l�k k�yafetleri d���nda ne farklar� vard�r ki...Binlerce y�l önceki ta�utiyet ne ise �ekilsel ve kulland�klar� dil aç�s�ndan farkl�l�k arzetse de özünde ayn�d�r. Tu�yan ederek azg�nla��p-sapk�nla�an ve bir ad�m daha ileri giderek bu azg�nl�klar�n� di�er insanlara dikta ederek ta�utla�anlar dün de ayn�yd� bugünde ayn�d�r. Çünkü fücurun dürtüleri ayn�d�r.Bu günün ilahl�k taslayanlar�, zulmedenleri, katledenleri atalar� olan Nemrut ve Firavun’lara çok büyük fark atmaktad�rlar. Atalar� s�n�rs�z-doyumsuz arzular�ndan dolay� yakalad�klar�, ula�abildikleri yüzlerce binlerce insan� ilkel silahlar�yla katlederlerken, bu günün Firavun’lar� kendi lanet ç�karlar� için modern silahlarla insanlar�n üzerlerine bombalar ya�d�rarak yüz binlerce milyonlarca insan� katledebilmektedirler. Bu günün Firavun’u A.B.D.nin iki y�l içinde Irak’ta bir milyon insan� katlederken atalar� olan Firavun’un böyle bir say�ya ula�maya o lanet ömürleri yetmezdi herhalde.�lahi ö�retiyi dikkate almayanlar, fücur yönlerinin dürtüleriyle zulüm üretmeye devam edecekler ve bunu da yaparken her türlü(insan haklar�-özgürlükleri v.b.) k�l�f�/maskeyi/yalan�/aldatmay� kullanacaklar. Çünkü onlar�n aidiyeti �eytan ve dostlar�d�r. Mü’minlerin aidiyeti ve daveti de t�pk� atalar� gibi, ümmeti oldu�u nebiler gibi ilahi ö�reti olmal�d�r, zihinsel olarak da pratikte de Tevhidi duru� noktas�nda ayn� misyonu ku�anmak durumunday�z. Bu aynilik elbette �ekilsel ve �ablonik de�ildir. Kast�m�z vahyin k�rm�z� çizgileridir, hudutlar�d�r/s�n�rlar�d�r.Kur’an önceki nebileri ve di�er kitaplardaki hakk� do�rulad���n� beyan etmektedir.Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)� do�rulay�c� ve ona 'bir �ahid-gözetleyici' olarak Kitab'� (Kur'an'�) indirdik. Öyleyse aralar�nda Allah'�n indirdi�iyle hükmet ve sana gelen haktan sap�p onlar�n heva (istek ve tutku)lar�na uyma. Sizden her biriniz için bir �eriat ve bir yol-yöntem k�ld�k. E�er Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet k�lard�; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Art�k hay�rlarda yar���n�z. Tümünüzün dönü�ü Allah'ad�r. Hakk�nda anla�mazl��a dü�tü�ünüz �eyleri size haber verecektir.’’ 5/MA�DE/48Vahiy, nebi/resul örnekliklerini-serüvenlerini-mücadelelerini anlatt�ktan sonra, son vahyi insanlara ileten nebinin son nebi oldu�unu beyan etmektedir. Hz. Muhammed (a.s.) art�k insanl�k tarihi boyunca yani k�yamete kadar, insanl���n kararan-karart�lan ufkunu ayd�nlatan, Tevhid ve adaleti yüreklere-zihinlere nak�eden ve insanl�kla ya��t olan Nebiler/Resuller zincirinin en son halkas�d�r.‘’Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babas� de�ildir; ancak O, Allah'�n Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her�eyi bilendir.’’ 33/AHZAB/40Son resul/nebi ve son kitab/vahiy �u demektir. Nübüvvet sürecinin-serüveninin �ah�slardan, gönderilmi� tüm vahiylerin özünü içinde bar�nd�ran Kur’an mesaj�na geçti�inin bir ifadesidir, ilan�d�r. �nsanl���n de�i�mez-de�i�tirilemez hak/gerçek de�erlerini temsil eden, ilimin/bilginin kayna�� olan, bireysel ve toplumsal olarak insan�n nas�l in�a olunaca��n� vaaz eden, adaletin ve takvan�n yegane adresi olan, Allah kat�nda makbul olan dinin/yolun �slam oldu�unu, bundan böyle de�i�mez-de�i�tirilemez ve de�i�tirilmeye güç yetirilemez ilahi mesajlar� ve hayat veren hükümleri bünyesinde bar�nd�ran tamamlanm��-korunmu�-çeli�kisiz Kur’an vahyinin temsil edece�i anlam�na gelir. �nsanl���n ya�ad��� (e�yay� tan�mlama-kullanma-geli�tirme boyutuyla) tekamül-geli�im-de�i�im serüveni onun özde-özünde olan arzular�n�, korkular�n�, istikbale dönük endi�elerini, mal/servet y��mas�n�, egosunu/bencilli�ini, sald�rganl���n�, acelecili�ini, cimrili�ini, cahilli�ini(s�n�r tan�maz sorumsuzlu�unu), zalimli�ini, nankörlü�ünü, kendini müsta�ni gören böbürlenmesini, yalanc�l���n� ve çok yüzlülü�ünü de�i�tirmemektedir, de�i�(k)enler sadece kullan�lan araçlar-e�yalard�r.Özetle; insan ayn� insan, f�trat ayn� f�trat, dürtüler ayn� dürtüler, katil ruhlu zalimler de ayn�, de�i�en bugünün zalimlerinin kravatl�-makyajl� olu�lar� ve daha ac�mas�z silahlara sahip olu�lar� ve geçmi�teki atalar�n�n iki yüzlülü�üne nazaran çok yüzlü olu�lar�d�r.Mü’minler de t�pk� atalar� Hz. �brahim gibi, Hz. Musa gibi, Hz. Muhammed (a.s.) gibi vahye sad�k kalmalar�, aidiyetlerini Allah'a ve gönderdi�i vahye yapmalar�, vahye gölge dü�ürmeden dü�ünsel ve eylemsel yöneli�lerde bulunmalar� ve yal�n/net bir �ekilde daveti götürmeleri gerekmektedir.