
Kemal SONG�R
01 A�ustos 2013
DERNEKLER/VAKIFLAR ''OLGUSU'' �ZER�NE DE��N�LER
Ümmetin hal-i pürmelali ortada iken böylesi bir konuyu tart��mak ne kadar anlaml�d�r bilemiyorum ama, maalesef ihtiyaca mebni oldu�u kanaatiyle diyelim-geçelim.Son zamanlarda �srarla dernek/vak�f mevzular� i�lenmekte/dillendirilmekte ve dernek ismi/tabelas� kullananlar�n tümü (tefrik edilmesine tenezzül edilmeden) sistemle/rejimle uyumludurlar bühtan�yla suçlanmaktad�rlar. A�a��da örneklendirmeye çal��aca��m�z bak�� aç�lar�na getirdi�imiz ele�tirel yakla��mlar ki�ilere yönelik de�il, bak�� aç�lar�na/söylemlere yöneliktir. Bu konuyu irdelememizin nedeni �udur; vak�f/dernek tabelas�n� kullanan karde�lerimizin tevhidi dü�üncelerine, sisteme kar�� duru�lar�na, tevhidi dü�üncenin yayg�nla�mas�na yönelik gösterdikleri canh�ra� cehdlerine �ahidlik etmemiz ve bu karde�lerimizin birileri taraf�ndan salt tabela kullanmalar�ndan hareketle sistemle uyumludurlar suçlamalar�na dönük duydu�umuz rahats�zl�k ve üzüntü kaynakl�d�r.Baz� karde�lerimiz maalesef, birlikteli�in/vahdetin/karde�li�in kriterlerini indi ç�kar�mlarla sürekli daraltmakla me�guller, örne�in; vahdet mi? öncü cemaat mi? sorular�yla tenakuza dü�üldü�ü farkedilmeden söylemler geli�tirilebilmektedir. Asl�nda ''öncü cemaat'' kendi içinde vahdeti/birlikteli�i sa�lam�� topluluk demektir, ''vahdet mi?'' sorusunun arkas�ndan gelen sanki farkl� bir önceleme gibi ''öncü cemaat mi?'' sorusu, cemaatin vahdetsiz olamayaca�� gerçe�ini gözard� etmekte ya da unutmaktad�r. Yani vahdet cemaatsiz olmaz, cemaatte vahdetsiz ol(a)maz. Tevhidi solumak ve ona davet etmek kendi içinde vahdete davet etmek demektir, yani tevhide davet ayn� zamanda vahdete davettir, bu davet, muhataplar� topluca/birlikte/vahdetle Allah'�n ipine/Kur'an'a sar�n�lmas� gerekti�ine davettir.
Bu söylem sahipleri, kriterleri daha da daraltarak sistemi bütünüyle reddeden ve vahyin gölgesinde nebevi mücadele sünnetini ku�anan irili ufakl� nice vak�f/dernek ismi alt�nda cehd eden karde�lerimizi sistemle uyumlu olmakla suçlayabilmektedir. Vak�flar�n/derneklerin tümü/hepsi sistemle uyumludurlar diyerek, dü�ünsel kodlar�yla sistemle uyumluluk arzedenleri tefrik etmeden ayn� karenin/kefenin içinde görmektedirler/göstermektedirler. Parentez içindeki cümleler bu söylem sahiplerinin zihinsel kodlar�n� özetlemektedir, (''Vak�f ve derneklerin, kendi koydu�u prensiplerinden ziyade, önce kendilerinin bir prensip alt�nda topland�klar�n�n fark�na varmal�d�rlar.Zira ben hepsini(HEPS�N�), bir prensibe ba�l�, sistemle ve birbirleriyle gayet uyumlu olarak görüyorum. Bu prensibin emrinde, ona ba��ml�, onu destekleyen ve asla onu tehdit etmeyen her faaliyette imtiyazl�; ancak hududlar� o prensip taraf�ndan belirlenen gruplar bunlar.'') Bu ifadelerine kar��l�k karde�ane uyar�larda bulunarak �lkav, kalem-der, hay-der, zeynep-der, karde�lereli-der, özgün-der ve benzeri irili ufakl� ülke çap�nda birçok derne�in oldu�unu ve bu derneklerin sistemi reddetti�ini, temel çabalar�n�n ''tevhidi dü�üncenin yayg�nla�mas�na'' yönelik oldu�unu, sistem taraf�ndan bir dayatma geldi�i takdirde ellerinin tersiyle var olan vak�f/dernek tabelalar�n� f�rlat�p atacaklar�n� ve bu tabelalar�n as�l de�il, kullan�lan (kullan�lmas�nda mahsur görülmeyen) bir araç oldu�unu ve aslolan�n Tevhidi dü�üncenin yayg�nla�t�r�lmas� noktas�ndaki fas�las�z sorumluluklar oldu�unu dile getirdiklerini hat�rlatmam�za ra�men, bir cevap tenezzülünde bulunulmam��t�r.
Ayr�ca, ülke çap�nda say�lar�n� bilemedi�im (tevhidi hassasiyeti olan) yüzlerce derne�in/vakf�n bir k�sm�n� te�kil eden yukar�da isimlerini verdi�im derneklerin/tabelalar�n kullan�c�lar� olan müslümanlar�, sanki/adeta bütün özlemlerini, cehdlerini, canh�ra� ko�u�turmalar�n� salt tabelaya indirgeyen/ba�layan yakla��mlar� asla vicdani ve insafl� bulmuyorum. Bu müslümanlar�n nezdinde vak�f/dernek tabelas�na atfedilen önem ihtiyaca mebni giyilen bir ''ayakkab�'' mesabesindedir, s�kt��� veya faydas�z addedildi�i zaman bir po�ete konulup at�labilecek e�ya/araç cinsindendir, bu kadar basittir!!!Kafay� dernek/vak�f tabelas�na takanlar�n söylemleri devam etmekte; (''Mevcut sistem, �slami vak�f ve dernekleri kendi gölgesinde bilerek mi tutmaktad�r?'') diye sorulmakta ve devletin kendi sistemini reddeden vak�flara/derneklere izin vermeyece�ini ve göz yumuyorsa e�er kendi sistemini tehdit eden bir yap�lanma olarak görmüyor demektir, denmekte. Yani sistemi reddeden her ne varsa bunun ad� ister dernek/vak�f olsun, ister dergi/kitap çal��mas� olsun, ister herhangi bir etkinlik olsun (kay�tl� ve sisteme bildirimliler ise)farketmez , bunlar yap�l�yorsa/yap�labiliyorsa e�er ya sistem taraf�ndan desteklenmekte ya da zarars�z/i�levsiz/içeriksiz/itirazs�z/uyumlu mahluklar olarak görülüp ''dernek/vak�f'' salonlar�nda VE BURALARDA NES�LLER�N� YET��T�R�YORMU�LAR G�B� ZANNETMELER�NE, bu nevi tabelalarla iftarlarda, piknik etkinliklerinde, internet sitelerinde, OYALANMALARINA, AVUNMALARINA, göz yumulmaktad�r!!!. Buradan hareketle (bu söylem sahiplerinin yakla��m�na göre) vak�f/dernek çat�s�/tabelas� alt�nda yap�lan etkinlikler, derne�in uzant�s� olarak görülen sitelerde yaz�lan makaleler, söylenen her ne varsa sistemin r�zas�na ve müsadesine tâbi oldu�u için her�ey sistemle uymumludur denilebilir öyle de�il mi? Yani kimse ben �öyle dik durdum/duruyorum demesin, beyhude diklenmesin, çünkü bu diklenmesi de 'müsaadeye/izne' tabidir!!!
Bu söylem sahiplerinin yakla��mlar�n� �u mant�kla ço�altmam�z mümkündür; sistemin ''resmi kayd�na'' girme boyutuyla derneklerin yan� s�ra, ki derneklerin konumu �udur; dernek bildirime tabidir, derne�in haz�rlad��� tüzük incelenir ve onaylan�larak dernek aç�l�r, tabi ki bu bildirimde ''donki�ot''ca ifadeler yer almaz ve almas�na da gerek yoktur (t�pk� bir memurun/ö�retmenin, tacirin bildiriminde/kayd�nda oldu�u gibi), bildirime/kay�da tabi olan ticaret sahas� da böyledir, yani tacir olan bir mü'minin ticaretine izin veriliyorsa (kazan�lan paralar�n ola ki sistemin de�i�imine harcanmas� tehlikesine ra�men), mü'min bir ö�retmenin hele bir din dersi ö�retmeninin (çocuklar�n beyinlerini y�kamas�! tehlikesi olmas�na ra�men), dergi, kitap, makale yazanlar�n (sistemi köklü ele�tirmeleri neticesinde taraftarlar�n�n ço�al�p tehlike arzetmesine ra�men v.s bütün bunlara izin verilmesinin/göz yumulmas�n�n nedeni salt sisteme kay�tl�/haberli olmalar�na ya da zaten bu insanlar�n sisteme kay�tl� olmakla bütün ''islami yönetim'' özlemlerini yitirmi� olmalar�na hamledilerek sistem nezdinde tehdit olu�turmayan zarars�z/içeriksiz/i�levsiz/uyumlu olmalar� sonucu mu? ç�kar�lmaktad�r. Yoksa önerilen, hayattan/insanlardan kopuk/uzakta bir da�a bir köye ya da evlere hapsolunan ve sisteme de�en/dokunan ve onun göz yummas�n� ima olarak bile and�ran her�eyi indi ç�kar�mlarla ''mutlak sak�n�lmas�'' (zanlar�nca, sak�n�lmad��� takdirde din/iman elden mi gitmektedir acep..) gereken bir yakla��m m�? önerilmektedir.Bu söylem sahiplerinin yakla��m�na bir örnek daha verelim, (''Üstelik bu vak�f ve dernekler, ba�l� olduklar� kanunlar gere�i, tüm sistemini Kur’an’a dayand�ran ya da herhangi ba�ka bir anlay��a dayanan siyasal bir amac� bile güdemezler. Üstelik mevcut sistemi; bu vak�f ve derneklerin varl���ndan ho�nut olan, belki Müslümanlar� bu yönde kanalize etmeyi te�vik eden ve bu sayede belli bir kontrolü elinde tutan olarak serdetmek yanl�� olmayacakt�r.'') Ba��ndan beri itiraz etti�im bu genellemeci/toptanc� yakla��mlar, hem sistemi oldu�undan fazla ak�ll�/her �eye hakim zannetmekte hem de müslümanlar� ak�l yoksunu, tümüyle edilgen, içeriksiz-i�levsiz varsaymaktad�r. Tevhidi duyarl�l��a gölge dü�ürmeyen vak�flar�/dernekleri di�erlerinden tefrik etmeden yap�lan bu genellemeci yakla��mlar, duyarl�l�k sahibi müslümanlar� da salt tabela mevzusundan dolay� 'kanalize' edilen/kullan�lan/güdülen, sistemin kontrolünde ve bu sayede sistemin ho�nut oldu�u ya da sistemin gayri islami i�leyi�ine ''zarars�z'' kimseler zümresinden mi görmektedir? Bir ö�retmenin/memurun kendisiyle ilgili bildirimi/kayd� ne ise, bir tacirin bildirimi/kayd� ne ise, bir kitap yzar�n�n kitab�n�n yay�nlanmas� için, kültür il müdürlü�ü onay�, bandrolü ve kitab� basan matbaan�n bas�m izni v.s ne ise, bir derne�in konumu da genel itibariyle odur. Yani demem o ki; seküler bir ö�retmenle muvahhid bir ö�retmenin tek ortak noktas� nas�l ö�retmenlik mesle�i ise, sekülerli�i soluyan/yans�tanlar�n kulland�klar� dernek tabelas� ile, vahyin gölgesinde hayat� soluyanlar�n/yans�tanlar�n ve ödün vermeden kulland�klar� dernek tabelas� ayn�d�r, yani mesele maslahata mebni kullan�lan arac�n benzerli�idir ve bu benzerlikten ba�ka benzeyen ba�ka da hiiiç bir�ey yoktur.Burada bir anektod payla�ay�m: Yakla��k yirmi y�l kadar önce �ehir d���ndan �zmir'deki müslümanlarla tan��mak için bir misafirimiz gelmi�ti, bu müsafirimiz k�sa sohbetten sonra bizlere nufus cüzdan� kullan�p kullanmad���m�z� sormu�tu, bizlerde kullan�yoruz demi�tik, misafirimiz ba��n� sa�a sola çevirerek ta�utun verdi�i cüzdan� kullanmak ha! yaz�k çok yaz�k demi�ti, ben de kendisine ne i�le me�gul oldu�unu sormu�tum, cevaben ticaretle u�ra��yorum demi�ti, nufus cüzdan� ta��mayan birine ticari kayd�n yok mu sorusu abes olaca��ndan ticareti nas�l yapt���n� sordum, o da ticari al�mlarda çek yapra�� laz�m oldu�unda müslüman karde�lerinden çek yapraklar� al�p arkas�n� ciro ederek kulland���n� ve ticaretini böyle sürdürdü�ünü söylemi�ti, bende hem k�zarak hem gülerek mahsurlu gördü�ün bir i�lemi karde�lerinin üzerinden yapmaya utanmad�n m� demi�tim. Anektod ile direkt olmasa da dolayl� olarak ba� kurulabilecek akl�ma 57/27 ayeti geldi, koruma/korunma ve Allah'a daha yak�n olma ad�na ruhbanlar�n (Allah emretmedi�i halde) kendi-indi dini/ibadi ölçüler, yöntemler üretmeleri ve bu üretimlerine sadakat göster(e)meyip alt�nda ezildi�i gerçe�idir. Hududullaha gölge dü�ürmeyen pratikleri/yöneli�leri indi ç�kar�mlarla daraltmak ve bunu muhataplara empoze etmek hem kendimize hem de muhataplar�m�za zulüm olur, ''zorla�t�rmay�n�z kolayla�t�r�n�z, nefret ettirmeyiniz sevdiriniz'' nebevi ö�retisi hayat�n tümü için geçerlidir.�ster dernek/vak�f tabelas� kullananlar olsun ister kullanmayanlar olsun, ölçümüz vahyin gölgesinde hayat� okumalar� ve gayri �slami bir sistemi (söylemleriyle/pratikleriyle) iliklerine kadar reddetmeleridir. Vahdet olunmak için bu yeterli bir k�stast�r/kriterdir. Bu minvaldeki (bir internet sitesinde) fikri tart��malar�m�za ve yorumlar�m�za yönelik bir yazar a�abeyimiz, tart���lan konuya �u cümleyle; ''Kur'an'a uygun vahdet ça�r�s�n�, Mevlana'ya nisbet edilen "Ne olursan ol gel" sözüyle birbirine kar��t�ranlar'' �eklinde katk�da (!) bulunabilmektedir. Tart���lan konunun içeri�i ile bu cümlenin/yakla��m�n örtü�ebildi�ini dü�ünüyorsa e�er yazar a�abeyimiz, pes do�rusu deriz ve geçeriz.Bu yakla��m sahipleri, tevhidi müslümanlar� resmetmeye devam etmekte; (''Tevhidi bir çat� alt�nda olduklar�n� iddia etseler de, aralar�nda ciddi dü�ünsel ve eylemsel farklar görüyoruz. Farkl� yap�lanmalar�n zaman zaman kahvalt�larda, pikniklerde ya da iftarlarda bir araya geli�leri maalesef karde�lik olu�umunu resmetmeye yetmemektedir. Zira kendi yap�lanmalar� içerisinde dahi ne kadar farkl� olduklar�n� görmek zor de�il. Gündeme bak���ndan tutun da, eylem protesto mant���na, kavramlar� alg�lay�� ve çözüm aray��lar�ndan yay�nlad�klar� yaz�lara kadar bile, düzgün i�leyen bir isti�are mekanizmas�n�n olmamas� ve kaotik durum ve elbette ki ne vahdetin ne de birlikte hareket etmenin habercisidir.'') Yani, tevhidi bir çat� alt�nda olduklar�n� iddia edenlerin aralar�nda ''C�DD�'' dü�ünsel ve eylemsel farklar oldu�unu söylemekte ve C�DD� ayr�l�klara somut bir örnek vermemektedir, yazar�m�z�n kast�n�n ''tevhidi bir çat� alt�nda'' tabiriyle ba�lamas�ndan ''Kur'an'a davet platformu'' ve onun medya uzant�s� olan Küre Medya'n�n oldu�u yazd��� makalenin bütününde aç�kl�kla görülmektedir.Ne yaz�k ki, tart���lan bir konuya farkl� bak�� aç�lar�yla bakmay� C�DD� farkl�l�klar olarak görmek hayret verici bir �eydir, kald� ki bir kaç ki�inin kat�l�m�yla yorumlanan makaleden hareketle (''bir yaz� içeri�indeki konularda bile ortak paydada bulu�amayanlar�n, daha büyük i�lere kalk��mas� durumundaki kaosu ve art�k görünen köyü -Küre Medya’n�n tutuverdi�i projeksiyonla da- daha net görülmesini istiyoruz'') denilebilmekte ve sanki dinin as�llar�nda tart��ma ya�anm��cas�na resmedilmektedir, mavi marmara konusunda farkl� analiz yapmak (kald� ki bu tart���lan konunun içeri�i ortada iken) neden birlikteli�e ve yard�mla�maya engel olsun, asla/köke taalluk eden konularda birle�enleri ve yar�nlara yönelik hay�rl� geli�meler olsun için cehd edenleri (''daha büyük i�lere kalk��mas� durumundaki kaosu ve art�k görünen köyü -Küre Medya’n�n tutuverdi�i projeksiyonla da- daha net görülmesini istiyoruz'') denilebilmesini en hafif ifadeyle asla vicdani bulmuyorum.�imdi; de�i�ik �ehirlerde ya�ayan ve sistem içi mücadeleyi (partile�meyi ve gayri islami olan sistemi aç�ktan reddeden ve de ilahi ö�retinin hayat�n tümüne müdahele etmesi gerekti�ini aç�kl�kla ifade edenler) nebevi usule ayk�r� gören, mezhepler üstü dü�ünen ve ümmetçi bir yakla��mla hayata bakan, üretilen/aktar�lan her ne varsa Kur'an'a arz�n� zorunlu gören, gayr� islami/insani/ahlaki her ne varsa onlardan beraatini ilan eden müslümanlar�n çok C�DD�/YETER�NCE ortak noktalar� var demektir ve bundan geriye kalan farkl�l�klarda asla C�DD� farkl�l�klar zümresinden addedil(e)mez.Ayr�ca, nufusun ve co�rafyan�n geni�li�i, hayat�n i�leyi�indeki problemlerin çoklu�u, bir yerden bir yere seyahatin masrafl� ve zaman al�c� olu�u gibi bir sürü etkene ra�men, vahyin gölgesinde hayat� okumaya çal��an müslümanlar�n tan�� olma ve yard�mla�ma ad�na tertipledikleri (masraf ve zaman gerektiren) piknik, iftar, kahvalt� ve kimi toplanma vesilelerini adeta ''gereksiz/i�levsiz görürcesine'' olan yakla��mlar� da çok yanl�� bulmaktay�z, acaba bu ele�tirileri yapanlar kendilerini Mekke dönemi müslüman nufusla ve s�n�rl� co�rafi yak�nl�kta olan bir zaman diliminde mi ya��yorlar zannetmektedirler, anlamak mümkün de�il.