Kemal SONG�R

28 Haziran 2013

KUR�AN, HAYATI ve �NSANI/TOPLUMU �N�A EDER

Kur’an: Okuman�n tüm olumlu anlamlar�yla daima okunan demektir.
 
Vahy, en geni�, en ku�at�c� anlamda, Allah’�n genel olarak bütün alemlere, canl�-cans�z bütün varl�klara hareket tarzlar�n�-i�leyi�lerini bildirmesi/emretmesi, özel olarak da imtihana tabi tutmay� murad etti�i ve bundan dolay� irade bah�etti�i insanlara ula�t�rmak istedi�i ilahi emir, yasak ve haberlerin tümünü arac� ile veya arac�s�z olarak, gizli ve h�zl� bir yolla peygamberlerine iletmesidir. Yani vahyin genel alan� bütün varl�klara ili�kin, özel alan� da yaln�zca resul/nebi’lere ili�kindir.
Kur’an’�n beyan�na göre Allah, insanl�k tarihi boyunca son nebiye kadar vahiyle insanlara mesaj�n� seçti�i elçileri vas�tas�yla gönderdi�i ve vahyin yegane sahibinin Rahman oldu�u ifade edilmektedir. ‘’Dü�ünsünler diye, Biz vahyi onlara ard� ard�na yeti�tirdik.’’ (28/51) ‘’O, Aziz ve Hakim olan Allah, sana ve senden öncekilere böyle vahyetmektedir.’’ (42/3)
 
Evren/kainat, yer-gök, canl�-cans�z yarat�lan varl�k aleminin tümü, �ahid oldu�umuz-olamad���m�z her ne varsa ilahi vahye göre tanzim edilen yasalara ve ya�ama düzenine zorunlu olarak (muhayyer olmaks�z�n) uyarak varl�klar�n� sürdürürler. �nsan da, yarat�l�� ve biyolojik i�leyi�i boyutuyla bu yasalara tabidir. Bunun d���nda insan�n s�nava tabi tutulmas� nedeniyle irade verilerek, iradesiyle/tercihiyle bu yasalara uyumlu olmas� istenmi�tir.
 
Rabbimiz, imtihana/s�nava tabi tutmay� murad etti�i insana temiz f�trat,  vicdan, duyular, �uur, ak�l/dü�ünme yetisi bah�etmi�tir. Bu bah�etti�i nimetlerin üzerine Rahman, yaratt��� insana �efkat ve merhametinden dolay� vahiyle do�ru yolu göstermesi, afakta ve enfüsteki (41/53) ayetlerini insan�n idrakine sunmas� ve varl�k sofras�n� akleden kalbinin önüne vahiyle sunmas�d�r.
 
Vahiy, Rabbimizin insana iradesini, mesaj�n� bildirme yöntemidir, arac�d�r. Vahiy, Allah’�n insan akl�n� ve insan dilini kullanarak insana hitap etmesidir. Bundan dolay� vahyin anlatt��� din/yol ve tabii gerçeklik aç�kl�k s�n�rlar� içindedir, anla��labilir, idrak edilebilir, kavranarak muhakeme edilebilir. Yani Rabbimiz, biz kullar�na kitab�n� anlayacak düzeyde ak�l/kalp vermi�, kitab�n� da idrakimiz ve akl�m�z düzeyinde anla��l�r-anla��labilir olarak indirmi�tir. Kur'an'� akl� olmayanlar, ak�ldan yoksun olanlar anlayamaz ve zaten akl� olmayanlar Kur’an’a muhatap de�ildirler. Kendisinden sorulaca��m�z Kur’an’�n anla��l�r/kavran�l�r olmas�, ya�an�lmas� için ilahi emrin gere�idir ve Rabbimizin ilahi adaletinin bir yans�mas�d�r. 
 
Kur’an, bütün peygamberlere vahiy geldi�ini ve peygamberli�in ve onlara ait tebli�in kayna��n�n ilahi vahiy oldu�unu bildirmektedir. 4/162 ve birçok ayette beyan edilmi�tir. Rabbimiz mesajlar�n� elçilerine de�i�ik biçimlerde, �ekillerde iletmi�tir. (42/51)
 
Vahyin son muhatab� da Hz. Muhammed’dir (s.a.v.) ve onun risaleti ile vahiy son bulmu�tur. (33/40)
 
Kur’an’�n Hatemennebiyyin, nebilerin sonuncusu beyan� �unu ifade eder. Rabbimiz ilahi vahyin zirvesinin Kur’an vahyi oldu�unu bildirmektedir. Bu, insanl���n de�i�mez-de�i�tirilemez, dengi ya da daha iyisi üretilemez de�erlerini temsil eden, Rahman kat�nda makbul olan dinin/yolun (3/19) vahyin anlatt���-tan�mlad��� �slam oldu�unu, bundan böyle/sonra de�i�mez-de�i�tirilemez ilahi mesajlar� bünyesinde bar�nd�ran ve korunan, tamamlanm�� Kur’an vahyinin -�eksiz-�üphesiz-çeli�kisiz-apaç�k- temsil edece�i anlam�na gelir. Yani Kur’an son vahiy, resul de son resul/nebi’dir.
 
Kur’an, Ramazan ay� içerisinde yer alan ve bundan dolay� mübarek olan Kadir gecesinde inmeye ba�lam��t�r. (2/185 44/3 97/1) ve yakla��k 23 senede peyderpey, yani hayat�, insan�, toplumu ve de k�yamete kadar ya�an�lmas� söz konusu olabilecek olaylar�n/yöneli�lerin in�ac�s�, tetikleyicisi, tan�mlay�c�s�, yönlendiricisi, belirleyicisi olan bir klavuz, bir hidayet, bir adalet k�stas�/mihengi/mercii ve dünyada izzetin, ahirette felah�n yegane adresi olarak tamamlanm��t�r. Vahiy a��r bir sözdür ve bu a��rl��� kald�rabilecek elçisini Rahman seçip haz�rlam��t�r. ‘’(Ey Muhammed) Biz sana, a��r biz söz indirece�iz.’’ (73/5) Kur’an hakikat�n, varl�k aleminin, e�yan�n bir tefsiridir ve Rahman onu aç�klayand�r. ‘’Sonra muhakkak onu aç�klamak Bize ait (bir i�) tir.’’ (75/19)
 
Kur’an: Allah’�n kelam�d�r, kelam s�fat�n�n tecellisidir, ‘’(Bu Kur’an) Rahman ve Rahim’den indirilmi�tir.’’ 41/2 Arapça bir hitapt�r, Kur’an’�n dilidir, ha�a! Rahman’�n dili Arapça de�ildir. ‘’Bilen bir kavim için, ayetleri (çe�itli biçimlerde, birer birer) 'fas�llar halinde aç�klanm��' Arapça Kur'an (veya okunan) Kitap't�r;’’ 41/3 Her peygamber kendi kavminin diliyle gönderilmi�tir. ‘’Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden ba�kas�yla göndermedik ki, onlara apaç�k anlats�n. Böylece Allah, diledi�ini �a��rt�p sapt�r�r, diledi�ini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü oland�r, hüküm ve hikmet sahibidir.’’ 14/4 Kur’an vahyinin Arapça olmas� mesaj�n evrensel olmas�na mani de�ildir. Mana ruh, lisan o ruhun üflendi�i beden gibidir.
 
Kur’an; Allah’�n korumas� alt�ndad�r, ‘’Hiç �üphesiz, zikri (Kur'an'�) Biz indirdik Biz; onun koruyucular� da gerçekten Biziz.’’ 15/H�CR/9 Tevatür yoluyla nakledilmi�tir.
 
Kur’an mucizedir, önceki elçilere verilen mucizeler göründü�ü zaman ve mekanla s�n�rl�yken, Kur’an zamanlarüstü ya�ayan ve k�yamete kadar ya�ayacak olan bir mucizedir. Evrenseldir, bir kavme, bir co�rafyaya, bir mekana, bir s�n�fa, bir zümreye, bir zamana de�il, k�yamete kadar bütün insanl��a rehber/k�lavuz olarak gönderilmi�tir.
 
Anla��lmas� kolayla�t�r�lm��, kendi kendini aç�klayan/tefsir eden apaç�k bir beyand�r. Belli bir zümrenin, ruhban s�n�f�n�n tekelinde ve yönlendirmesinde de�ildir, her okuyan�n kendi kafas�na-beklentilerine, ç�karlar�na göre anlam verdi�i kapal� bir hitap de�il, bilakis ilahi murad� ta��yan aç�k bir beyand�r. Hayat�n her alan�na dair k�staslar/ölçüler, kalk�� noktas� de�i�meyen formülasyonlar, ana ilkeler (k�rm�z� çizgiler) vaaz eder, kapsay�c�/ku�at�c� ve bütüncüldür.
 
Do�ruyu yanl��tan (hakla ile bat�l�) ay�ran Furkan’d�r. (25/1) Muttakiler için hidayet rehberidir. (2/2)
 
�lahi bir proje olarak hayata anlam katmak ve hayat� düzenlemek için gönderilmi�tir. Ya� ve kuru hiçbir �eyi eksik b�rakmayan ve hayat�n tümünü in�a eden bir kitapt�r.
 
�lahi ö�reti Kur’an, inand���m�z ve kulluk yapmam�z gereken ilah�n nas�l bir ilah oldu�unu, kudretiyle her �eyi nas�l yaratt���n�, düzenledi�ini, hükmetti�ini, O’na nas�l hitap etmemiz gerekti�ini, O’nu nelerden tenzih edece�imizi, O’na nas�l inanaca��m�z�, inanc�m�z� nas�l ya�ayaca��m�z�, gönderdi�i elçilere nas�l itaat edece�imizi, kendimize, ailemize, çevremize ve ya�ad���m�z hayat�n tümüne kar�� sorumluluklar�m�z�-yükümlülüklerimizi ve bunlar� nas�l ne �ekilde yerine getirece�imizi bildiren, bütün bunlar� hayat�yla örneklendirerek-ya�ayarak biz kullara ö�reten resul/elçi olarak seçti�i Hz. Muhammed (a.s.) arac�l���yla gönderdi�i bir kitapt�r. 
 
Kur’an, kendisinden sorulaca��m�z-sorgulanaca��m�z bir kitap oldu�undan dolay�, ya�ad���m�z bu dünyaya/hayata dönük ölçü koyan ve ahiret hesab�yla korkutan-uyaran, dirilere hitap eden bir kitapt�r. Bütün insanlar�n dü�üncelerini-inançlar�n�-söylemlerini, hayatlar�n�, ya�am biçimlerini, neleri yapmalar�n� ve nelerden sak�nmalar� gerekti�ini, siyasi, içtimai, ticari, ailevi, ahlaki, k�saca toplumsal sistemlerini ve düzenlerini ona (Kur’an’a) göre düzenlesinler diye Rahman taraf�ndan gönderilmi�tir. Rabbimiz, yaratt��� kullar�n� adaletle, huzurla kendi iç ve d�� dünyalar�yla bar���k bir �ekilde nas�l ya�ayabileceklerini bilen-belirleyen yegane ilah oldu�u için, insanlar� kurtulu�a, adalete, hidayete, hakka ve en do�ru yola götürecek rehberi/vahyi/Kur’an’� göndermi�tir.
 
Kur’an, Allah’� ‘’el-Hakk’’ olarak tan�mlar, vahyi de ‘’el-ilm’’ (2/120,145) olarak tavsif eder ve bunlar� kabul etmeyenleri de ‘’cahil’’ olarak görür, belirtir. Kur’an’a göre hakikat, gerçek ilim ve bilgi vahyin bizatihi kendisidir. Vahiy bu yönüyle kimilerinin alg�s�na göre salt kuru/soyut bir inanç konumuna indirgenerek hayat�n, bilginin, ilimin d���na ç�kar�larak ‘konu d���’ ilan edilerek �irk ko�malar� ve bundan gafil olmalar�, vahyin ilimin-bilginin kayna�� olu�unu de�i�tirmez. Bu, hakikat�n-gerçe�in hakikat-gerçek oldu�unu de�i�tirmez. Hakikat vard�r ve bütün ihti�am�yla orada durmaktad�r.
 
Kur’an, gayba inanmayanlar�n itirazlar�n�-argümanlar�n� reddederek ‘ke�ke bilmi� olsalard�!’ ifadesini kullanmaktad�r. ‘’Bu dünya hayat�, yaln�zca bir oyun ve tutkulu bir oyalanmad�r. Gerçekten ahiret hayat� ise, as�l (gerçek-hakiki) hayat odur. Ke�ke bilselerdi.’’ 29/ANKEBUT/64 
 
Hakiki ''hakikat�n/gerçe�in'' bilginin bize ö�retti�i, hakiki hayat�n ahiret hayat� oldu�udur. Yine Kur’an’�n, ‘’insanlar�n ço�unun hakikat oldu�unu bilmedi�i’’ ni beyan buyurdu�u hususlar aras�nda, Allah’�n va’dinin hak oldu�u (10/55), �slam’�n din’ul kayyum oldu�u ve hükmün belirleyicisinin Allah oldu�u (12/40), Allah’�n, insanlar�n r�zk�n� geni�letip daraltt��� (34/36), göklerin ve yerin yarat�l���n�n, insanlar�n yarat�l���ndan daha büyük bir konu oldu�u (40/57) ve insan� yaratan�n, ya�atan�n, öldürenin, diriltenin ve sorgulayacak olan�n Allah oldu�u ‘’De ki: "Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiçbir ku�ku olmayan k�yamet günü O sizi biraraya getirip-toplayacakt�r. Ancak insanlar�n ço�u bilmezler." 45/CAS�YE/26 hakikatidir. Bütün bunlar Hakk olan Allah’�n hakikat olan sözleridir.
 
Kas�ts�z, f�trat�n� muhafaza eden, hayvani iç güdülerine teslim olmayan bir akl�n/kalbin her an ya�ad���, faydaland��� mucizeleri/ayetleri, afaktaki ve enfüsteki delilleri/ayetleri görerek vahyi ve onun sahibi olan Allah’� bilmemesi, idrak edip iman etmemesi mümkün de�ildir. Allah’�n sözleri yanl��lanamaz, bilakis be�erin bilgisi, alg�s� yanl��lanabilir. Bütün nebilerin tabi olduklar� ve ya�ayarak insanlara ilettikleri �slam, din’ul-kayyim’dir, dimdik ayaktad�r. Tarih de buna �ahidlik/tan�kl�k etmektedir. 
 
‘’�üphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku'l-Yakin).’’ 56/95 
 
Hakikate tekabul eden ilim-bilgi vahiydir (102/5), onun bildirdiklerine inanmayanlar bilgisizlerdir, cahillerdir. 
 
Mü’minler hakk� bilen, iman eden ve Rahman’dan hakk�yla (içleri titreyerek) korkanlard�r. (35/28)
 
Cehalet, �üphe, zan, hayal, vehim ve ilham, vahiy taraf�ndan bilgi kayna�� olarak reddedilmi�tir. Kur’an’da iman, akl�n ve iradenin ortak bir aksiyonu olarak ifade edilir, hevalar�n, s�n�rs�z ve doyumsuz arzular�n üretti�i gelenek (atalar dini), insan onuruna ayk�r� olan yerle�ik kültür ve putla�t�r�lan dogmalar reddedilmi� ve insanlar akletmeye/dü�ünmeye te�vik edilmi�tir. Evrenin ve insan�n yarat�l���na, düzenlenmesine, tasvir edilmesine, geçirdi�i evrelere, i�levlerine, canl� ve cans�z bütün varl�k alemine, k�saca hayat�n tümüne dair örneklemeler verilmi�tir.
 
‘’Hamd, Kitab'� kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarp�kl�k k�lmayan Allah'a aittir.’’ 18/1
 
‘’Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çe�itli aç�klamalarda bulunduk. �nsan, her�eyden çok tart��mac�d�r.’’ 18/KEHF/54
 
‘’Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çe�itli aç�klamalarda bulunduk. �nsanlar�n ço�u ise ancak inkarda ayak direttiler.’’ 17/�SRA/89
 
‘’Biz onu (Kur'an'�) hak olarak indirdik ve o hak ile indi; seni de yaln�zca bir müjde verici ve uyar�p-korkutucu olarak gönderdik.’’ 17/105
 
‘’Andolsun, Biz bu Kur'an'da insanlar için her örne�i gösterdik. �üphesiz, sen onlara bir ayetle geldi�in zaman, o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil (yerle�ik düzenimizi, geleneklerimizi iptal edip yürürlükten kald�ran ya da tümüyle bat�lla u�ra�anlardan) olanlardan ba�kas� de�ilsiniz" derler.’’ 30/RUM/58
 
Kur’an, insan� ö�renmeye, tahkik etmeye, bilmedi�ini bilenlere sormaya, k�saca verilen akl� aktif olarak kullanmaya yöneltir. �ç ve d�� dünyas�nda olup bitenleri, mü�ahade etti�i olaylar� tefekkür etmeyi, yarat�l���n�, evrelerini ve ölümü dü�ünmesini sal�k verir. Yani körü körüne atalar�n� takip etme halini, zanna dayal�, cahili, hayali ve vehimle üretilen tahkik edilmemi� bilgi ve olu�turdu�u dü�ünceden yola ç�k�larak do�ru yolun bulunamayaca��n� bildirmektedir.
 
‘’Onlara: "Allah'�n indirdi�ine ve elçiye gelin" denildi�inde, "Atalar�m�z� üzerinde buldu�umuz �ey bize yeter" derler. (Peki,) Ya atalar� bir �ey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?’’ 5/MA�DE/104
 
‘’Size ne oluyor? Nas�l hüküm veriyorsunuz? Yoksa (elinizde) ders okumakta oldu�unuz bir kitap m� var? �çinde, neyi seçip-be�enirseniz, mutlaka sizin olacak diye. Yoksa sizin için üzerimizde k�yamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye. Onlara sor: "Hangisi bunun savunuculu�unu yapacak?’’ 68/KALEM/36…40
 
Allah’�n insanlara verdi�i akl�, dü�ünerek idrak edebilme yetene�ini ve duyu yetilerini s�n�rs�z ve doyumsuz arzular�na teslim ediyorsa, akl�n� hayvani içgüdülerinin emrine veriyorsa insan�n hüsran�/mahvolu�u kaç�n�lmazd�r. ‘’Yeryüzünde gezip dola�m�yorlar m�, böylece onlar�n kendisiyle akledebilecek kalpleri ve i�itebilecek kulaklar� oluversin? Çünkü do�rusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir.’’ 22/HAC/46
 
Rabbimiz, insan� yaratm�� ve evreni hizmetine sunmu�tur, ak�l ve duyu yetileriyle idrak edebilece�i afakta ve enfüste ayetler göstererek imtihana tabi tuttu�unu, yap�p-ettiklerinden sorumlu tutulaca��n� ve kendisine verilen bilgiye ula�ma yetene�inin sorumluluk getirdi�ini ve bu sorumlulu�u da iman ve amel bütünlü�ünde yükledi�ini biz kullar�na aç�k ve net bir �ekilde Kur’an’da bildirmi�tir.
 
Yani ne davran��a (hayat�n tümüne) yans�mayan sözde iman�n, ne de insan�n ahlaki geli�imine ve hayat� in�a etmede i�e yaramayan bilginin Kur’an aç�s�ndan bir önemi ve de�eri yoktur. �nsan�n bu dünya hayat�ndaki imtihan�n�n konusu, do�ru bilgiyi elde etme çabas� ve do�ru bilginin pratize edilmesi yani salih amel i�lemesidir.
 
�ki kapak aras�nda olan ilahi mesaj tümüyle bize hitap eder ve tümüyle biz kullar� sorumlu tutar. Parçalara ayr�lamaz, Allah’�n varl���na, birli�ine, yarat�c�l���na iman etmekle yetinerek, O’nun hayata da müdahil olan, düzenleyen ve hüküm koyan bir ilah oldu�u boyutunu göz ard� etmek, t�pk� Mekke mü�riklerinin ilah alg�s�na, inan���na benzemek demektir. 
 
‘’Andolsun, onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yaratt�’? diye soracak olsan, elbette ‘’Allah’’ diyecekler.’’ 39/38 43/87 Yeryüzünde hayat�n tanzim edilmesinde Allah’� devre d��� b�rakarak, insan�, evreni yaratm�� ve geriye çekilmi� bir ilah oldu�unu dü�ünmek tam mü�rik üretimi bir inançt�r. Yani ey Allah, sen evreni ve insan� yaratt�n senin i�in bitmi�tir, yeryüzünde insana ve hayata dair bütün düzenlemeleri, hüküm koymalar�, insanlar�n nas�l dü�ünmeleri ve nas�l ya�amalar� gerekti�ini bizler belirleyece�iz demektir. Tabi bu anlay�� ha�a! Rahman’a meydan okumakt�r ve Kur’an dilinde ad� �irktir.
 
�badetin/kullu�un sadece kimi ibadet ritüelleriyle s�n�rl� tutan bir yanl��/eksik kulluk alg�s�yla, kullu�u hayat�n tümünden soyutlayarak sadece kimi ibadi �ekillerle s�n�rl� tutmak vahyin kulluk ö�retisini-tan�m�n� zihinlerde parçalamak demektir. 
 
Vahyin tan�mlad��� kulluk/ibadet, �lahi vahyi/ö�retiyi ve kurgulad��� düzeni tesis etme, dini hayat�n her sahas�nda ve safhas�nda sadece Allah’a has k�larak ikame etme, Allah’�n biz kullar�na yükledi�i emaneti gerçekle�tirme u�runa her konumdaki/statüdeki her insan�n, kendi sorumluluk, hak ve yetki alanlar� çerçevesinde icra etti�i, uygulad��� duygusal, dü�ünsel ve bedensel faaliyetlerin tümü kulluktur/ibadettir.
 
Vahyin, siyasi, ekonomik, sosyal ve toplumsal hayat�n tümüne müdahale eden bir misyonu olmas�na ra�men, oruç tutarken, namaz k�larken, hacca giderken Kur’an’�n ö�retisini dikkate almak, fakat toplumsal hayat�n-düzenin in�as�nda ba�ka kitaplar�/ö�retileri, dü�ünceleri, sistemlerini, ideolojileri dikkate almak ve hayat�n buna göre tanzim edilebilece�ini dü�ünmek Kur’an’� zihinlerde/alg�larda parçalamak demektir.
 
Vahiy, kullu�un her alanda her zeminde Allah’a yap�lmas�n� ve O’na hayat�n her sahas�nsa-safhas�nda e�/ortak ko�ulmamas� gerekti�ini beyan eder. Yani do�umdan ölüme kadar vahiy hayat� tanzim eder.
 
‘’Elif, Lam, Ra. (Bu,) Ayetleri muhkem k�l�nm��, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her�eyden haberdar olan (Allah) taraf�ndan birer birer (bölüm bölüm) aç�klanm�� bir Kitap't�r (ki:) Öyle ki, Allah'tan ba�kas�na ibadet etmeyin. Gerçekten Ben, sizi O’nun taraf�ndan uyaran ve müjdeleyenim; Ve Rabbinizden ba���lanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. O da sizi, ad� konulmu� bir vakte kadar güzel bir meta (fayda) ile metaland�rs�n ve her ihsan sahibine kendi ihsan�n� versin. E�er yüz çevirirseniz gerçekten Ben, sizin için büyük bir günün azab�ndan korkar�m. Sizin dönü�ünüz Allah'ad�r. O, her�eye güç yetirendir.’’ 11/HUD/1…4
 
Allah’tan ba�kas�na kul olmamak demek ancak, O’nun d���nda ilahl�k taslayanlar� (bütün din/yol/sistem/düzen ve ideolojileri) reddederek, sadece O’nun vaaz etti�i ilahi ö�retiyi, yasalar� kabul etmekle mümkün olur.
 
Yasama yetkisi, hukuk koyma/hüküm belirleme yetkisi Allah’a aittir. (12/40)
 
‘’�üphesiz, Allah'�n sana gösterdi�i gibi insanlar aras�nda hükmetmen için Biz sana kitab� hak olarak indirdik. (Sak�n) Hainlerin savunucusu olma.’’ 4/N�SA/105
 
Rabbimiz Kur’an’da, insanlar için hem özele dair hem de genele dair emir ve yasaklar vaaz etmi�tir. Allah, hayat� hem yaratand�r hem de her daim müdahale (55/29) edendir, kendi çizdi�i hudutlara/s�n�rlara uyulmas�n� istemektedir.‘’
 
''Bunlar, Allah'�n s�n�rlar�d�r. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu alt�ndan �rmaklar akan, içinde ebedi kalacaklar� cennetlere sokar. ��te büyük kurtulu� ve mutluluk budur. Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun s�n�rlar�n� a�arsa, onu da içinde ebedi kalaca�� ate�e sokar. Onun için alçalt�c� bir azap vard�r.’’ 4/N�SA/13,14
 
Rahman olan Rabbimiz, insanlar� yarat�p ba��bo� b�rakmam��t�r, insan�n bireysel hayat�na da toplumsal hayat�na da müdahale eden bir din vaaz etmi�tir. Ahireti dikkate alan mü’minler, namaz, oruç, zekat, hacc gibi emirleri yerine getirirken, zina, h�rs�zl�k, içki, kumar, faiz, fitne, iftira v.b. gibi nehyedildiklerinden kaç�n�rken nas�l Allah’� dikkate al�yorlarsa, ayn� �ekilde toplumsal düzene ait her ne varsa yap�p-ettiklerini de Allah’a ve koydu�u yasalara/kurallara göre tanzim etmekle/etmenin mücadelesini vermekle yükümlüdürler.
 
Hüküm koyma/belirleme demek olan yasama faaliyeti, toplumsal hayat� olu�turan Ahlak, Siyaset, hukuk ve iktisat süreçlerinin bütününü kapsamakta ve onlar�n tümüne tekabül etmektedir. Kur’an özelde indi�i toplumdaki toplumsal hayat� tasvir eder, maruf olan� teyid eder ve insan onuruna ayk�r� olanlar� yürürlükten kald�r�r ve yeni bir hayat in�a eder. Genelde de bu örnekliklerden yola ç�karak zamanlar üstü bir mesaj olmas� hasebiyle k�yamete kadar bütün insanl��a vahye dayal� bir hayat projesi sunar.
 
Dinin sahibi Allah’t�r ve bunu da vahiyle bildirmi�tir. Hz. Peygamber kendine verilen ilahi mesaj� insanlara ula�t�rma görevini yerine getirirken vahiyden eklemeden, ç�karmadan insanlara harfiyen iletmi�tir. Çünkü nebiler vahye sad�k kalmakla emrolunan ve bunu yerine getiren sad�k davetçilerdir.
 
‘’Bu Kur'an, Allah'tan ba�kas� taraf�ndan yalan olarak uydurulmu� de�ildir. Ancak bu, önündekileri do�rulayan ve kitab� ayr�nt�l� olarak aç�klayand�r. Bunda hiç �üphe yoktur, alemlerin Rabbindendir.’’ 10/YUNUS/37
 
‘’Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir. E�er o (Muhammed), Bize kar�� baz� sözleri uydurup-söylemi� olsayd�. Muhakkak onun sa�-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-al�verirdik. Sonra onun can damar�n� elbette keserdik. O zaman, sizden hiç kimse araya girerek bunu kendisinden engelleyip-uzakla�t�ramazd�.’’ 69/HAKKA/43…47
 
Rabbimiz, Kur’an’�n bir be�er sözü olmad���n� ve tümüyle Allah’tan inen bir vahiy oldu�unu ve elçisinin dahi bir ekleme ve ç�karmada bulunamayaca��n� çok sars�c� bir ifadeyle bildirmektedir. �natç� ve zelil inkarc�lar�n iftiralar�na ve Kur’an bir be�er sözüdür bühtanlar�na cevap verilmektedir. 
 
Emir ve yasaklar�, helal ve haramlar� vahiy belirlemektedir.
 
‘’De ki: "Allah'�n sizin için indirdi�i sizin bir k�sm�n� haram ve helal k�ld���n�z r�z�ktan, haber var m�? Söyler misiniz?" De ki: "Allah m� size izin verdi, yoksa Allah hakk�nda yalan uydurup iftira m� ediyorsunuz?" 10/YUNUS/59
 
‘’Yoksa onlar�n birtak�m ortaklar� m� var ki, Allah'�n izin vermedi�i �eyleri, dinden kendilerine te�ri' ettiler (bir �eriat k�ld�lar)? E�er o fas�l kelimesi olmasayd�, elbette aralar�nda hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten zalimler için ac� bir azap vard�r.’’ 42/�URA/21
 
‘’Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolay�s�yla �una helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a kar�� yalan uydurmu� olursunuz. �üphesiz Allah'a kar�� yalan uyduranlar kurtulu�a ermezler.’’ 16/NAHL/116
 
Vahyi alan Hz. Peygamber (s.a.v.) oldu�u için ve Allah taraf�ndan korunan/kollanan bir elçi olarak vahyi insanlara aç�klamada ve örneklendirmede itaat edilmesi, takip edilmesi, örnek al�nmas� gereken de Hz. Muhammed’dir. Hz. Nebi Vahyi hayat�yla örneklendirmede mü’minler için rehberdir/k�lavuzdur, vahyin diliyle ‘üsvetün hasenetün’dür.
 
‘’De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." E�er yüz çevirirlerse �üphesiz Allah, kafirleri sevmez.’’ 3/32
 
‘’Allah ve Resûlü, bir i�e hükmetti�i zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kad�n için o i�te kendi isteklerine göre seçme hakk� yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü’ne isyan ederse, art�k gerçekten o, apaç�k bir sap�kl�kla sapm��t�r.’’ 33/AHZAB/36
 
‘’Aralar�nda hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine ça�r�ld�klar� zaman mü'min olanlar�n sözü: "��ittik ve itaat ettik" demeleridir. ��te felaha kavu�anlar bunlard�r.’’ 24/NUR/51
 
Kur’an, mü’minlerin hayat�n� özelde de toplumsal alanda da in�a eden bir hayat kitab�d�r. �man edenlerin do�umundan ölümüne kadar tabi olacaklar�, tabi olmak zorunda olduklar� de�i�mez-de�i�tirilemez bilgi kaynaklar�d�r, anayasalar�d�r, mür�idleridir, rehberleridir, k�lavuzlar�d�r.
Buradan anla��lmas� gereken hayat�n bütün detaylar�n� vahye götürmek veya onda aramak de�ildir. Kast�m�z, vahyin hayata dair bütün temel dinamikleri bar�nd�rd���d�r.
 
Allah’�n yegane yaratan ve hükmeden bir ilah oldu�unu, sadece O’na kulluk edilece�i ve O’ndan yard�m istenilece�i, insan� en güzel biçimde yarat�c�n�n tasvir edece�ini ve yönlendirece�ini, adaletle ve huzurla dolu bir hayat�n in�as� için yegane çözümün Rahman’�n bizler için seçip-be�endi�i din/yol olan �slam’da oldu�u beyan edilmektedir. 
 
Vahiy, insan onuru/izzeti için bu dünya hayat�na yönelik say�s� oldukça (mübah olanlara k�yasla) az olan yasaklardan/haramlardan (zina, h�rs�zl�k, içki, kumar, faiz, adam öldürmek, yalanc�l�k, iftira atmak, haks�zl�k, zulüm v.b. sak�n�lmas� gerekti�ini ve toplumsal hayat�n düzenlenmesinde adaletin ayakta tutulmas�n� emreder. Adaletin ayakta tutulmas�na yönelik yönetim mekanizmas�n�n olu�umunda s�n�f, �rk, renk, soy-sop, cinsiyet, ruhbanl�k (din adamlar� s�n�f�) gibi ad� ne olursa olsun kendilerini ayr�cal�kl� tabakalar/zümreler olarak addedenlerin asla baz al�nmad���, Rahman nezdinde kulluk boyutuyla herkesin e�itlendi�i ve sadece ehil olanlar�n vaziyet etti�i ve Müslümanlar taraf�ndan seçilerek olu�turulan bir toplumsal sözle�meyi vaaz eder Kur’an.
 
Vahiy, bireysel ve toplumsal hayat�n in�as�na dönük temel dinamikleri ve temel yasalar�/kurallar� vaaz eder, vahiy, belirledi�i k�rm�z� çizgilere (hudutlara/s�n�rlara) sad�k kalarak, insan�n her türlü siyasal, sosyal, ekonomik, toplumsal hayat�n tümüne yönelik üretimlerde bulunabilece�ini, bulunmas� gerekti�ini, hayat�n zamana ve zemine göre geli�en-de�i�en her türlü problemi insan�n çözebilece�ini, çözümleyebilece�ini beyan etmektedir.
 
Bunun için Rabbimiz Kur’an’da, ‘’Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. E�er bir �eyde anla�mazl��a dü�erseniz, art�k onu Allah'a ve elçisine döndürün. �ayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsan�z. Bu, hay�rl� ve sonuç bak�m�ndan daha güzeldir.’’ 4/N�SA/59
 
�lahi ö�reti, toplumsal hayat�n düzenlenmesinde temel kurallara, emir ve yasaklara, adalet, ahlak, insan onuru vb. k�staslara uyulmas� kayd�yla Müslümanlar�n kendi aralar�ndan �ura ile seçecekleri bir yönetimle hayat� düzenlemelerini ve aralar�nda isti�areyle hareket etmelerini beyan etmektedir. Vahye göre Müslümanlar�n kendi aralar�nda her türlü problemin hallinde ve yönetim mekanizmas�n�n te�kilinde �ura ile haraket etmeleri gerekti�i ve bundaki k�stas�n da vahyi dikkate alan ehil mü’minlerin seçilmesidir.
 
Bu k�stas�n içinde ne geleneksel Sünni ekolün kabulü gere�i Kurey�i olmas� ne de �ia ekolünün kabulü gere�i Peygamberin soyundan gelmesi gerekti�i anlay��� vard�r. Yani aslolan Müslümanlar aras�ndan �ura ile ehil olanlar�n yönetime seçilmesidir, babadan o�ula veya kabile-kavim önceli�i yoktur, vahyin belirledi�i k�stas çok aç�k ve nettir. (42/�URA/38,39)
 
Vahiy, insan üretimi bir ö�reti de�ildir ki, insanlar istedi�i gibi anlayarak, istedi�i yere çekerek menfaatlara/ç�karlara, korkulara, me�reblere çe�ni yap�labilsin, vahiy hayat�n tümünü in�a eden bir ilahi projedir, de�i�mez-de�i�tirilemez temel kurallar�/yasalar� vard�r. �mtihan gere�i dileyen inan�r dileyen inkar eder, kar��l���n� da vahyi gönderen Allah’dan ceza veya mükafat olarak al�r. 
 
Vahiy, insan ve onlar�n olu�turduklar� toplumlara bir hayat alg�s� ve projesi sunar, vahiy, insanlar�n hayata dair kar��la�t�klar� problemlere dönük üretilen dü�ünce ve pratiklerin arz olunaca�� k�stas merciidir.
 
Yoksa vahiy, ironi yapacak olursak ne trafik kurallar�na!, ne �ehir yap�lanmas�na, ne belediye hizmetlerine!, ne ticari üretim araçlar�na, ne sosyal hayat�n i�leyi�indeki detaylara, ne insanlar�n nerede nas�l oturup-kalkacaklar�na, neleri yiyip-içeceklerine (haram olmamak kayd�yla), nas�l seyahat edip nas�l dinleneceklerine, aslolan mübahl�kt�r kural�ndan yola ç�karak alabildi�ine çok yo�un olarak bah�edilen helal olan dünya nimetlerinin kullan�lmas�na (israf olmamak kayd�yla), me�ru olan her türlü sevgiye, muhabbete, helal olan cinsel hazza, her türlü insan�n yarar�na olan e�yaya/metaya, k�saca toplumsal hayat�n i�leyi�ine dair üretilen me�ru kurallara müdahale etmemektedir, müdahalesi hududlar�na sadakat gösterilerek üretim yap�lmas�d�r.
 
Yani vahiy, k�saca hem bireysel hem de toplumsal yöneli�te insan/insanlar için temel kurallar/yasalar koyar ve bu yasalara sad�k kalarak insanlar�n bütün dinamikleriyle, özgünlükleriyle, her türlü üretimde bulunabilece�ini, hayat�n in�as�na yönelik zamana ve zemine göre dü�ünce ve pratik üretimlerinde serbest olduklar�n� ifade eder.
 
Kur’an anla��labilir-ya�an�labilir bir kitapt�r:
 
Kur’an, Rabbimiz taraf�ndan gönderilen korunan-korunakl�, Mübin, Muhkem, Furkan, çeli�kisiz, apaç�k ilahi bir vahiy ve dinin kendisini tan�mlayan, dinin in�ac�s� ve her �eyin üzerinde hakem iken, do�ru bilginin s�rat� müstag�min çeli�kisiz ve lekesiz k�lavuzlu�un, karanl�klardan ayd�nl��a ç�karan bir rehberi iken, Kur’an ve din anlay���nda, birçok çevresel, zihinsel etkile�imlerden dolay� zamanla olu�an çarp�kl�k, yanl�� ve yanl� alg�lamalar nedeniyle ba�ka ölçütler Kur’an’�n önüne geçmi� veya onun üzerine hakem yap�lm��t�r.
 
Kimi cehaletten, kimi kas�t veya ihanetten, kimileri de var olan konumlar�n�-ko�ullar�n�, postlar�n�, imajlar�n� korumak maksad�yla, Kur’an’�n herkes taraf�ndan anla��lamayaca��n�, bu kitab� ancak büyük büyük! efendilerin anlayabilece�ini ve insanlar�n bu efendilerin a�z�ndan bu kitab� dinleyerek anlamaya çal��malar� gerekti�i ve zihinlere nak�edilen ‘’bizler Kur’an’� anlayamay�z’’ vecizesiyle! �nsanlarla Kur’an aras�na kahrolas� ve y�k�las� duvarlar örülmü�tür. Hatta bu duvarlar� o kadar yüksek örmü�lerdir ki, kimi güzide sahabelere ve kimi alimlere atfettikleri uydurma hikayeleri söylemlerine çe�ni yapm��lard�r.
 
Hz. Ali’ye atfen, bir tek besmeleden yedi deve yükü kitab olacak kadar anlam ç�karabilece�ini, Ebu Hanife’ye atfen, bilmediklerimi ayaklar�m�n alt�na koyarsam ba��m göklere de�er v.b. abart�larla sorumlu tutulaca��m�z Kur’an’� insanlar�n alg�lar�nda anla��lamaz-ula��lamaz k�larak uzaklara yani hayat�n d���na göndermi�lerdir. Oysa ortalama 70-80 y�ll�k ömür verilen ve bu ömür çerçevesinde sorumlu tutulaca�� beyan edilen insanlara anlayamayacaklar� bir kitab göndermekten Allah’� tenzih ederiz.
 
Kur’an, anla��l�r ve apaç�k bir kitab oldu�unu kendisi beyan etmektedir.
 
‘’Andolsun Biz sana apaç�k ayetler indirdik. Bunlar� fas�klardan ba�kas� inkar etmez.’’ 2/BAKARA/99
 
‘’Bilgisizler, dediler ki: "Allah bizimle konu�mal� veya bize de bir ayet gelmeli de�il miydi?" Onlardan öncekiler de onlar�n bu söylediklerinin benzerini söylemi�lerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir toplulu�a ayetleri apaç�k gösterdik.’’ 2/BAKARA/118
 
‘’Suçlu-günahkarlar�n yolu apaç�k ortaya ç�ks�n diye, ayetlerimizi i�te böyle birer birer aç�kl�yoruz.’’ 6/EN’AM/55
 
‘’Bu, Rabbinin dosdo�ru yoludur. Ö�üt al�p dü�ünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer aç�klad�k.’’ 6/EN’AM/126
 
‘’Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çe�itli aç�klamalarda bulunduk. �nsan, her �eyden çok tart��mac�d�r.’’ 18/KEHF/54
 
‘’Biz bunu (Kur'an'�) senin dilinle kolayla�t�rd�k, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyar�p-korkutman için.’’ 19/MERYEM/97
 
‘’Andolsun, size aç�klay�c� ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takva sahipleri için bir ö�üt indirdik.’’ 24/NUR/34
 
‘’Ve �üphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaks�n�z.’’ 43/ZUHRUF/44
 
‘’Belki onlar ö�üt al�p-dü�ünürler diye, Biz onu (Kur'an'�), senin dilinle kolayla�t�rd�k.’’ 44/DUHAN/58
 
‘’Andolsun Biz Kur'an'� zikr (ö�üt al�p dü�ünmek) için kolayla�t�rd�k. Fakat ö�üt al�p-dü�ünen var m�?’’ 54/KAMER/17 ve daha birçok ayet vahyin anla��l�r ve apaç�k oldu�unu beyan etmektedir.
 
Bizler Kur’an’� anlayamay�z �eklindeki yanl�� anlay��tan ve kendi konumlar�n�, statülerini, menfaatlerini korumaya dönük yanl� empozelerden dolay� toplumun Kur’an alg�s�-anlay��� maalesef i�levsiz, hareketsiz, misyonsuz, hayata müdahale etmeyen ve hayat projesi sunmayan bir kitab olarak alg�lanm��-alg�lat�lm��t�r. 
 
Art�k Kur’an, mezarl�klarda i�itmeyen-i�itemeyen ölülere okunan, kutsal! gün ve gecelerde sesi güzel olan haf�zlar�n sadece yüzlerinden okuyarak ve sevap-ecir umularak dinlenilen, camilerde sistemi/rejimi rahats�z etmemesine özen gösterilerek seçilen kimi Kur’an pasajlar�n�n kimi hocalar taraf�ndan büyük bir bela�atle! cemaate okuyup anlat�lmas�na, hastalara-dertlilere �ifa olsun diyerek adeta attarlar�n bitkisel tariflerini and�ran bir �ifa kitab� mesabesine indirgenen, süslü-püslü k�l�flara sar�larak hayatlar�n�n so�uk-ruhsuz duvarlar�na as�lan, evlerinde dahi ba�örtüsüz ve abdestsiz yakla��lamayaca��na inan�larak-inand�r�larak uzak yerlerde tutulan ve nadiren ele al�narak üç defa öpülerek ve de al�nlar�na koyarak büyük bir sayg�yla! tekrar hayattan ç�kar�lan, bilim ve tarih kitab� indirgemesiyle zihinlerde parçalanan, kimi ibadet içerikli kurallar� belirleyen bir kitab konumuna indirgeyerek daralt�lan, k�saca kutsall���yla zihinlerde yer eden fakat mesaj� ve ö�retisiyle hayattan d��lanan bir kitab.
 
Kur’an, zihinlerde kuru-kupkuru bir inanc�n hayata dair prati�i olmayan bir teorinin kitab� haline dönü�türüldü, Kur’an, kendilerini �slam’a nisbet edenler taraf�ndan yüzünden/metninden büyük bir hu�uyla! çokça okunurken-dinlenirken, manas�-mesaj�-ö�retisi genelde tefekkür edilerek ba�tan sona bir kez olsun bile okunulmad��� (kald� ki hayat kitab� ve hayat p�nar� olan Kur’an bir kez okunularak rafa kald�r�lacak bir kitab asla de�ildir) ve bah�etti�i hayat projesi anla��lmad��� için Kur’an’�n karanl�klardan ayd�nl��a, zilletten izzete, bat�llardan Hakka, yanl��lardan do�ruya yönlendiren misyonundan habersiz kal�nmaktad�r, vahyin rehberli�i/k�lavuzlu�u göz ard� edilerek yüzlerce sapk�n, çarp�k inan��/dü�ünce/anlay�� girdab�na dü�ülmektedir.
 
Kendilerini �slam’a nisbet eden topluluklar, üstadlar�n�, �eyhlerini, a�abeylerini, hocalar�n�, önderlerini dinledikleri kadar ve onlara kulak verdikleri kadar Allah’�n kitab�na kulak vermemektedirler. Her �eyin üzerinde hakem olan ve yegane k�stas mercii olan, do�ru bilginin ve do�ru anlay���n zirvesi olan Kur’an, peygamberimizin diliyle ‘’Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'� terk edilmi� (bir Kitap) olarak b�rakt�lar." 25/FURKAN/30
 
(Mehcur) terk edilmi�, göz ard� edilmi� bir kitab haline getirmi�lerdir. Kur’an’�n mesaj�n�, ö�retisini, hayat� in�a eden özelli�ini göz ard� ederek kutsanan bir kitab haline dönü�türüldü�üne yönelik kendi ya�ant�mdan bir anekdot anlatay�m.
 
Rahmetli anac���mla, abim ve e�iyle birlikte 95 y�l�nda hacca gitmi�tik, oda arkada�lar�m�z �eyhlerine ba�l� müritlerdi. Onlara neler yap�yorsunuz Kur’an okuyor musunuz diye sormu�tum, bana bizler �eyhlerine ba�l� ve çokça zikir çekenleriz dediler.
 
Ben de zikir ehliyim ve hem de ad� zikir olan Kur’an okuyorum diyerek �u örne�i vermi�tim. Sizler Allah’�n ismini saatlerce tekrarlayarak ve de kafalar�n�z� sa�a sola sallayarak kendinizden geçerek zikir çekiyorsunuz, fakat bunun ne peygamberimizde ve ne de sahabelerde örne�inin olmad���n� hat�rlatarak dedim ki, ben de sizin ismini tekrarlayarak and���n�z Allah’�n benden nas�l bir kulluk istedi�ini ve O’nu raz� edecek amellerin neler oldu�unu ö�renmek için zikir olarak gönderdi�i Kur’an’� okuyorum dedim.
 
Zikir, saatlerce ismi tekrarlanarak an�lan Allah’� tan�mak, do�ru anlamak ve raz� etmek mi? Yoksa gönderdi�i vahyi/zikri okuyarak Allah’� tan�mak, do�ru anlamak ve raz� etmek mi (zikirdir) dedim. 
 
Zikir; anma, anlama, hat�rlama, ö�üt, dü�ünme anlamlar�na gelen ve Kur’an’�n Kur’an’da geçen isimlerinden biri oldu�unu ve zikrin, vahyi okumak, anlamak, dü�ünmek, ö�üt almak ve vahyi hayat�m�zda ya�an�l�r k�lmak oldu�unu anlatmaya çal��m��t�m. Söylediklerimi dikkatle dinlediler ama neticede yine ‘Bizler Kur’an’� anlayamay�z’ kabulüyle kendi dünyalar�na döndüler.
 
Kur’an, Rabbimizin vaadi gere�i inzal olu�undan bu güne kadar ar� durulu�u/berrakl��� korundu�u gibi k�yamete kadar da korunacakt�r, bizatihi kendisinden kaynaklanmayan ancak tarihi süreç içinde olu�an-olu�turulan birçok engel, gölge ve üzerine örtülen kaba-kara örtüler neticesinde ve insanlarla vahiy aras�na konulan hendeklerden dolay� gere�ince okunmaz, tefekkür edilmez, ula��lmaz bir kitab haline getirildi�i de ac� bir gerçekliktir.
Vahyin gere�ince okunmas�, anla��lmas� noktas�nda engel ç�kar�lan ve ne yaz�k ki ç�kar�lan bu engelleri de ‘’ki�i ve kitaplar�’’ kutsayan bir zihin yap�s� olu�turulmu�tur.
 
"Kur’an nedir" sorusunu ve gönderili� amac�n�-gayesini Kur’an’dan ö�renmek yerine (ki Kur'an nas�l bir kitap/hitap oldu�unu ve gönderili� gayesini kendisi uzun uzad�ya anlatmaktad�r), yan�lmas�, �a��rmas�, eksik, yanl�� ve yanl� yönlendirmesi söz konusu olabilecek olan insanlardan ve onlar�n üretti�i kaynaklardan ö�renmek ve dahas� bu kaynaklar� kesin do�ru kabul ederek vahiyle ha�a! denk tutmak sapmalar�n-sapk�nl�klar�n yolunu açmaktad�r. Kur’an en veciz �ekilde ne oldu�unu ve gönderili� gayesini kendisi beyan etmektedir.
 
‘’��te bu (Kur'an) uyar�l�p korkutulsunlar, gerçekten O'nun yaln�zca bir tek �lah oldu�unu bilsinler ve temiz ak�l sahipleri iyice ö�üt al�p dü�ünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir bela�)d�r.’’ 14/�BRAH�M/52
 
‘’Ve gerçekten o, mü'minler için bir hidayet ve bir rahmettir.’’ 27/NEML/77
 
‘’Bu Kur'an, Allah'tan ba�kas� taraf�ndan yalan olarak uydurulmu� de�ildir. Ancak bu, önündekileri do�rulayan ve kitab� ayr�nt�l� olarak aç�klayand�r. Bunda hiç �üphe yoktur, alemlerin Rabbindendir.’’ 10/YUNUS/37
 
‘’Andolsun, onlar�n k�ssalar�nda temiz ak�l sahipleri için ibretler vard�r. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz de�ildir, ancak kendinden öncekilerin do�rulay�c�s�, her�eyin 'çe�itli biçimlerde aç�klamas�' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.’’ 12/YUSUF/111
 
‘’(Kur'an,) Diri olanlar� uyar�p korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olmas� için (indirilmi�tir).’’ 36/YAS�N/70
 
‘’Bat�l, ona önünden de, ard�ndan da gelemez. (Çünkü Kur'an,) Hüküm ve hikmet sahibi, çok övülen (Allah)tan indirilmedir.’’ 41/FUSS�LET/42
 
‘’Gerçek �u ki, Kur'an'� senin üzerine 'safhalar halinde bir indirme tarz�yla (tenzil)’ indiren Biziz, Biz.’’ 76/�NSAN/23
 
Kur’an, Allah’tan indirilen hakt�r (13/1), Aziz’dir (41/41) Zikir’dir (38/1, 87 43/44), Nur’dur (64/8), Beyan’d�r (3/138 10/37), Hüküm ve Hikmet’tir (43/4), �aka ‘hezl’ de�ildir (86/14), çeli�kisizdir (4/82 18/1), mü�ahade edilen ‘görülebilen’ ve ‘gösteren’ bir kitapt�r (6/104 45/20), diriler içindir (36/70), hak ile bat�l� birbirinden ay�ran bir kitapt�r (2/185 25/1), korunanlara do�ru yolu gösteren bir rahmettir (2/2 27/77 45/20), karanl�klardan ayd�nl��a ç�kar�r (5/16), ö�üttür ve bir bela�d�r (14/52), tebli�dir (5/67), hay�rd�r (16/30), bireysel ve toplumsal hastal�klara �ifad�r (10/57), müjdedir (2/97), insanlar� uyarand�r (39/41), zalimleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara müjde vermek (46/12 6/19 25/1), kimsenin mazereti kalmas�n diye uyarmak (77/6), anla��l�r apaç�k bir kitapt�r (43/2 12/1 22/16), kendinden önceki kitaplardaki hakk� do�rulayan tasdik eden bir kitab (5/48), be�er sözü olmayan bir kitab (69/40..47), hakk� gerçekle�tirmek için (17/105), ‘burhan’ her �eyin üzerinde kesin kan�tt�r-delildir (4/174 6/149 21/24), de�i�mez-de�i�tirilemez, eklenip-ç�kar�lamaz bir kitab (6/115 10/15 15/9 18/27), her zaman güncel olan ve dünü, bugünü ve yar�n� bildiren bir kitab (2/113 3/44 6/5 12/111 14/48 16/36,60 17/89 21/10,24 22/17 24/34 25/1 39/6,71 38/87,88) ve daha yüzlerce ayet Kur’an’�n ne oldu�unu ve gönderili� gayesini en veciz en aç�k bir �ekilde biz kullara kendini tan�tmaktad�r-tan�mlamaktad�r.
 
Kur’an, insan� ve evreni tasvir eden, yarat�l�� gerçe�ini ve gayesini idraklere sunan, varl�k alemini yoktan var eden, düzenleyen, hükmeden yegane ve mutlak kudret sahibinin Allah oldu�unu ve e�i/orta�� bulunmad���n� beyan eden, insan�n dü�ünce-inanç ve pratiklerini yönlendiren, insan�n yarat�c�yla, insan�n do�ayla, insan�n insanla olan ili�kisini belirleyen ve toplumsal hayata dair temel kurallar koyan, en do�ruya ileten k�lavuz/rehber olan bir hayat kitab�d�r. 
 
Vahyin tarihi olaylardan/k�ssalardan bahsetmesi, biyoloji, uzay, evrenin i�leyi�i, bitkilerin olu�umu, rüzgar�n, bulutlar�n i�levleri gibi konulardan örnekler vermesinin hikmeti zihinlerde daralt�larak, kimilerince Kur’an’�n bilim ve tarih kitab� olarak alg�lanmas� ve vahyin gönderili� gayesini daraltmas� ve göz ard� etmesi söz konusudur.
 
Evrenin yarat�l���, gezegenlerin, y�ld�zlar�n, ay�n, güne�in yörüngelerindeki hareketleri ve kendilerine verilen i�levleri ilahi vahiy gere�i yerine getirmeleri, rüzgar�n muazzam i�levleri, suyun belli bir derecede donmas� ve kaynamas�, yer çekimi kuvvetinin var olmas�, gece ile gündüzün ard� ard�na gelmesi, ölümünden sonra topra��n ve verdiklerinin tekrar canland�r�lmas�, gök kubbenin direksiz yap�s�, kimi hayvanlar�n yediklerini süte çevirmesi, ar�n�n bal yapmas�, insan�n anne karn�nda evrelerden geçirilerek muhte�em yarat�l���, insan vücudunun harikulade olan i�leyi�i ve daha vahiyde bildirilen yüzlerce örne�in sunulmas� ve en önemlisi de insana verilen kalp/ak�l, idrak ve duyu yetileriyle bütün bunlara �ahid olabilmesi Allah’�n ayetlerindendir. Kur’an’�n bunlardan bahsediyor olu�u, bilim kitab� indirgemesinin yanl��l���n� ve kendi do�rulu�unu-gerçekli�ini ve dayand��� gücü kan�tlamak, bu belgeleri-delilleri ve gerçekleri kullanarak vahyin mesaj�n� örneklendirerek insana anlayabilece�i bir dille sunmas�d�r. 
 
Rabbimiz, afaktaki ve enfüsteki ayetlerini göstererek, bildirerek dü�ünmemizi, derin tefekkür etmemizi ve mutlak güce/kudrete sahip olan�n yegane/tek ilah olarak Allah oldu�unun idrakine var�lmas�n� insanlardan istemektedir. ‘’E�er her ikisinde (gökte ve yerde) Allah'�n d���nda ilahlar olsayd�, elbette, ikisi de bozulup gitmi�ti. Ar��n Rabbi olan Allah onlar�n nitelendiregeldikleri �eylerden Yücedir. O, yapt�klar�ndan sorulmaz, oysa onlar sorguya çekilirler.’’ 21/22,23
Bu ayet evrenin fesada sürüklenmemesinin nedeninin yaratan�n, düzenleyenin, biçim verenin ve her �eye kadir olan�n yegane/tek ilah oldu�unu beyan etmektedir.
 
Rabbimiz insanlar�n idraklerine, evrende yarat�lanlardan örnekler vererek dü�ünmelerini ister. ‘’Sizin �lah�n�z tek bir �lah't�r; O'ndan ba�ka �lah yoktur; O, Rahman’d�r, Rahim’dir (ba���layan ve esirgeyendir). �üphesiz, göklerin ve yerin yarat�lmas�nda, gece ile gündüzün art arda geli�inde, insanlara yararl� �eyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'�n ya�d�rd��� ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra diriltti�i suda, her canl�y� orada üretip-yaymas�nda, rüzgarlar� estirmesinde, gökle yer aras�nda boyun e�dirilmi� bulutlar� evirip çevirmesinde dü�ünen bir topluluk için gerçekten ayetler vard�r.’’ 2/BAKARA/163,164
 
��te Kur’an, imtihana tabi tutulan insana, her �eyin ba�l�-ba��ml� oldu�u yarat�c� ve yasa koyucu mutlak gücü, O’nun gücüne kar�� konulamayaca��n�, her �eye kadir olan Allah’� eserlerinden yola ç�karak tan�mas�, bilmesi, iman etmesi ve yegane yarat�c� olana teslim olmas� gerekti�i hat�rlat�lmaktad�r.
 
Varl�k alemini yaratan, düzenleyen, biçimlendiren ve mükemmel i�leyi�leri için yasalar koyan Rabbimiz, insanlar�n da toplumlar�n da i�leyi�leri için yasalar/kurallar/hudutlar koymu�tur ve s�nav gere�i serbest b�rak�lan insandan ve olu�turdu�u toplumlardan koydu�u bu yasalara uymalar� gerekti�ini aksi takdirde fesada u�rayacaklar�n� ve bunun neticesinde de cezaland�r�lacaklar�n� beyan etmi�tir.
 
Vahiy, insanl�k tarihinde ya�anm�� olaylar�/k�ssalar� hikaye olsun veya tarihi bir bilgi olsun diye anlatmamaktad�r. Önceki tarihlerde ya�am�� toplumlar�n tercihlerini ve bu tercihlerinin dayand��� gerekçelerini, olumlu ve olumsuz yönlerini-yöneli�lerini, hak gerçekler kar��s�nda iman ve inkarlar�n�n kendilerine ne kazand�rd��� veya ne kaybettirdi�i, ilahi ö�retiye kar�� koyanlarla kabul edenlerin toplumsal durumlar�n�n ne oldu�u, sosyolojik, psikolojik ve ahlaki durumlar�n�, özetle topyekün bir insanl�k serüvenini-tarihini, insan�n ve olu�turdu�u toplumlar�n özelliklerini aktararak tercihlerimizde ve yöneli�lerimizde bize ���k tutmaktad�r.
Tarihi olaylar/k�ssalar, tarih sahnesinde kar�� kar��ya gelen iki inanc�n, iki tercihin, iki kutbun, tevhid ve �irk ba�l�lar�n�-takipçilerini kar��la�t�rarak, k�yas yapmam�z� ve tevhidin ba�l�lar�yla �irkin ba�l�lar� aras�nda ya�an�lan mücadelelerden dersler, ibretler, örnekler ç�karmam�z�, inkar�n-küfrün zelilli�ini, gerçek/sahih iman�n insana verece�i gücü, azmi, mücadele ruhunu, Allah’�n yard�m�na nas�l lay�k olunaca��n� ve ba�ar�ya giden yolu bizlere göstermektedir.
 
Kur’an’a bakt���m�zda insanlara gönderilen elçilerin örnekli�i, hayat�n bütün yönlerine dönük ve ya�anabilecek bütün imtihan sahalar�n� içeren örnekliklerle doludur. Peygamberler, yoksullukla, verilen muhte�em nimetlerle, güç ve iktidarla, sürgünlerle, hicretlerle, ambargolarla, hastal�klarla, dikkate al�nmamakla, evlat, baba, e�, karde� ve yak�n akraban�n inkarlar�yla, yetim ve öksüz kalmalar�yla, iftiralarla, alaylarla, k�saca hayat�n bütün zorluklar�yla imtihan edilerek örneklendirilmi�tir. K�ssalar�n üzerinde dü�ünerek, tefekkür ederek elde edece�imiz tarih bilinci, bizi nas�l olmam�z, nas�l hareket etmemiz gerekti�i konusunda do�ruya iletecek kandillerimiz, pusulalar�m�z ve do�ru yolu gösterecek tabelalar�m�z olacakt�r. Önemli olan vahiyde anlat�lan k�ssalar�n bize aktar�lmas�n�n amac�n� do�ru kavramakt�r.
 
Vahiyde k�ssalar�n anlat�lma nedeni Kur’an’�n indirili� gayesiyle do�ru orant�l� oldu�u için, k�ssalar� anlamaya çal���rken vahyin anlat�m�yla yetinmek ve üretilen her türlü israiliyat, menk�be ve hurafelerden �iddetle kaç�nmak gerekmektedir. K�ssalar�n anlat�m�ndaki berrakl��a, yal�n ve net mesaj�na gölge dü�ürebilecek her türlü tiyatral öyküler/hikayeler eklemeler vahyin indirili� gayesini buland�rmaktad�r. Ehl-i Kitab’�n sapma nedenlerinden bir tanesi de üretilen hikayelerdir, israiliyatt�r, menk�belerdir, hurafelerdir, bidatlerdir ve üretilen mitolojilerdir.
 
Dine dair veya din alg�s�yla ba�lant�l� o kadar çok menk�be, hurafe, israiliyat, hikaye üretilmi�tir ki, dini tan�mlayan Kur’an hayat sahnesinden ç�kar�larak, gelene�in-kültürün üretti�i kaba-donuk-soyut-masals�, tabiri caizse aya�� yere basmayan ve kimi ritüellerden olu�an bir din tasavvuruyla Kur’an göz ard� edilmi�tir, kimileri de modern-postmodern zihinlere yelken açarak, hayat� ve insan� tan�mlarken vahyi yok sayan kavramlarla, felsefi dü�üncelerle, ideolojilerle, izm’lerle kendilerini-hayatlar�n� kurgulayarak ve de Kur’an’� neredeyse tarihselli�e indirgeyerek, vahyi zihinlerde, alg�larda i�levsiz hale getirmi�lerdir.
 
Vahyin, bütün anlat�m ve örneklendirmelerinin (mesajlar�n�n ruhu temeli) ba�lang�ç ve var�� noktas� Tevhid’dir. Allah’a kullu�a davettir ve bu kullu�u da yaparken hiçbir �eyi e�/ortak ko�madan yapmakt�r.
 
Kur’an, hayat�n tümünü ilgilendiren temel önermeleri, emir ve yasaklar� içeren binlerce parçalardan (ayetlerden) olu�an bir bütündür. Ayetler aras�ndaki muhte�em ahenk, kendi içindeki ba�lant�lar� ve kendi kendini tefsir etmesi, do�al olarak ayetlerin bütüne göre de�erlendirilmesi gerekti�i sonucunu ç�karmaktad�r. Ayetleri anlamaya çal���rken öncelikle ayetin Kur’an bütünlü�ünde ne anlama gelebilece�ini dikkate alarak, ayetleri Kur’an’�n bütününe sorarak, bütünden parçaya do�ru titizlikle anlamaya çal��mal�y�z. Kur’an, bir bütün olarak kendine özgü bir mant��a bir yönlendirmeye sahiptir. Tevhidi öneren bir kitab oldu�u için Tevhidi baz alarak vahyi okumak ve anlamak gerekmektedir.
 
Tevhid inanc� Kur’an’�n da ve onun in�a etti�i dinin de temelidir. Tevhidi bir inançla ve zihinle Kur’an’a yakla�mayanlar ve parçac� bir anlay��la yönelenler kendilerini Kur’an’a de�il, Kur’an’� kendilerine uydurma yolunu tutanlar, Kur’an’a kendi dü�ünce-inanç ve kabullerini onaylatmaya çal��anlar, asla vahyin gölgesinde olamazlar.
 
Müstekbir/ta�utlar�n ve onlar�n sat�n ald�klar�, yönlendirdikleri din adamlar�n�n Kur’an’� tahrif etmeleri mümkün de�ilken, Kur’an’� zihin ve alg�larda, parçalara ay�rarak anlam-mana bütünlüklerini ters yüz ederek, kimi ayetleri gizleyerek ve Kur’an’i kavramlar�n içini bo�altarak kendi heva ve hevesleri do�rultusunda adeta yeni bir din/kitab tasavvuruyla sömürülerini, hegemonyalar�n� sürdürmektedirler.
 
Hayat�n tümüne müdahale eden ve gönderili� gayesi insanlar� ta�uttan uzakla�t�rarak Allah’a kullu�a davet etmek olan (16/36) bir kitab� ve tan�mlad��� dini, sadece bireysel kimi ibadi ve ahlaki davran��lara indirgeyen bir anlay�� Kur’an’� inkar eden bir anlay��t�r. Peygamberler hayata müdahale etmeyen bir dini davette bulunmu� olsalard�, inkarc�lar kar�� ç�kmazlar ve onlar� hicrete, zulme, ambargoya, ölüme mahkum etmezlerdi.
 
Özetle, Allah’�n indirdi�i hükümleri, emir ve yasaklar�, hayat�n tümünü in�a edecek bir projeyi içinde bar�nd�ran, korunan-korunakl�, hayat kitab�-hayat p�nar� olan Kur’an’� dü�ünerek, tefekkür ederek okumal�y�z ve bütün amalardan-fakatlardan-zanlardan uzakla�arak teslim olmal�y�z.
 
Dünyada izzet, �eref, onur, erdemli olabilmek ve ahirette sonsuz kurtulu�a/felaha ula�abilmek için Allah’�n kitab�na/hitab�na teslim olmaktan ba�ka çare de yol da yoktur. Her iki hayat�n hayr� Kur’an’dad�r.