
Mustafa BOZACIO�LU
01 Ocak 2022
MAHZA ADALET!
(Sevgi ve yergi aras�nda)"Haddi a�mamak", "ölçülü olmak", "hakk� olana bihakk�n teslim olmak, hakk� olan� bihakk�n teslim etmek", yönetimden ibadete, siyasetten ticarete, be�eri münasebetlerin her alan�nda oldu�u kadar, "ilahi buyruklar" kar��s�nda da tutarl�, sorumlulukla, emrolundu�u gibi davranmak, duygu, dü�ünce ve davran��larda "olmas� gerekeni, olmas� gerekti�i kadar ve olmas� gereken yer ve zamanda, olmas� gerekti�i gibi" ifa etmek anlam�ndaki "adalet" kavram�, "mizan (vasat) iktisad/itidal, do�ruluk, hak, pay" gibi kelimelerle anlamda� olmakla beraber yanl�� olarak "e�itlik" kelimesiyle e�anlaml� kullan�larak bir anlam karma�as�na kurban gitti�i, içinin bo�alt�ld���, yanl�� ba�lama hamledildi�i de olmaktad�r.Adalet "davran�� ve hükümde do�ru olmak, hakka göre hüküm vermek" anlam�nda olup "düzen, denge, denklik, dürüstlük, tarafs�zl�k (haktan tarafta), do�ru yolu izleme, takvaya yönelme" gibi anlamlarda kullan�lmaktad�r.Ahlak, f�kh, hadis alanlar�nda geçi�kenli�i, kullan�m� olan bir kavramd�r. �nfitar 7-8, Tin 4, �ems 7, �sra 29, Furkan 63-67-68, Feth 29, Bakara 143, Nahl 76, Maide 8, Enam 152-115, Araf 159-185, Nur 48-51, Nisa 3, Ali �mran 75, Mü'minun 71, Yunus 54-55, Enbiya 47, Zümer 69, Nisa 129 ayetleri "adalet" kavram�n�n farkl� boyutlar�na i�aret etmekle beraber, �slam dü�ünürlerinin tamam�nda farkl� terkiplerle sunulan faziletlerden biri mutlaka ve mutlaka "adalet" olmu�tur. Ki z�dd� olarak da zulüm ve cevr kavramlar� kullan�lmaktad�r.Kur'an'� Kerim'e göre adaletin ölçüsü ya da kayna�� dayana�� hakkaniyettir. Hidayete hak sayesinde ula��labilece�i gibi adalet de hakka uymakla sa�lan�r. (Araf 159-181)�ura 15, Hz. Peygamberin tebli� vazifesinin ifas�ndaki s�n�rlar� çizerek "adalet" vasf�n� vurgulanmaktad�r. Bu manada adalet; "ba�kalar�n�n (özellikle son dönem rasyonalizminin) istek ve dayatmalar�ndan etkilenmeden -k�nayan�n k�namas�ndan çekinmeden- tutarl� bir �ekilde do�ruluk ve hakkaniyet/hakka riayet içinde ahlaki kurallar çerçevesinde bütüncül ve tutarl� hareket edebilmektir.Kavram�n bugün tam tersi bir manada kullan�l�yor olu�u tam bir paradoks, büyük bir sapmad�r. Keza "adalet" olgusu ve kavram� bugün sadece "yasal-kanuni" boyutu öne ç�kar�larak (hukuktan bigane), mahkemelerle ve yasalarla/yasamalarla s�n�rl� ve fakat sözlerinin tevil ve yorumunun üzerinde bir sorumlulu�u da bulunmayan, vicdanla cüzdan aras�na s�k��m�� hakim (kelime kökünden hareketle yine ba�lam� d���nda kullan�l�yor) /yarg�ç, savc� ve avukat triosunun kapsam ve kullan�m�na indirgenmi� bulunuyor ne yaz�k ki..."�eriat�n kesti�i parmak ac�maz!" ifadesinde anlam�n� bulan (Ne yaz�k ki bu yarg� da tam tersi manada alg�lanmaktad�r bugün!) "...k�sas�n uygulanmas�nda duygusall���n�z tutmas�n" vurgusuyla da te’kit edilen hal budur. Keza burada i�e ko�ulan "�ahitlik müessesesi" de bu minvalde çok önemli bir bile�kedir.Oysa kavram, Allah-kul ili�kilerinden/ba�lar�ndan, insanlar aras� ili�kilere, e�yaya dair uygulama ve tutumlara, siyasetten ticarete, sanattan kültüre, fertten aileye, yönetimden ibadete, hukuktan cemiyet hayat�na de�in hayat�n her an ve alan�na renk verecek, düzen ve intizam getirecek, i� ve i�leyi�i hakk�yla tahakkuk ettirecek, kaosu, zulmü, sömürüyü, suistimalleri bitirecek evsafta, boyutta, nitelik ve önemdedir.Tevhid akide ve ilkesinden sonra say�labilecek nitelemelerin de ba��nda gelmektedir kavram, sonras�nda emanet, ehliyet/liyakat vb. olarak devam eden ki bunlar, takva ve ahlak� tamamlayan hususlard�r...Evet, bu uzunca serimden sonra dü�üme gelelim: Bu de�erlendirmemizi "Maide 8'inci ayet ba�lam�nda sürdürece�iz; "Ey iman edenler, Allah için hakk� ayakta tutun, adaletle �ahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir toplulu�a olan kininiz sizi adaletsizli�e itmesin. Adaletli olun, bu takvaya daha uygundur. Allah'tan korkun/sak�n�n/ittika edin. Muhakkak ki Allah yapt�klar�n�zdan haberdard�r." ayetinin içeri�i bu... "Hak, adalet, �ahitlik, takva" kavramlar� ayetin ana kavramlar�...Vurgulayaca��m�z ifade ise “bir toplulu�a duydu�unuz kininiz, sizi adaletten ay�rmas�n” k�sm�… Bak�n�z ki�i, topluluk, kavm vs. ne olursa olsun ön yarg�, öncesindeki ya�anm��l�klar, genel ahvaller, kavimleri, ki�ilikleri, yapt�klar� ve yapmad�klar� vb. hususlarda, esas�nda belki bir maslahata ve me�ruiyet zeminine de ba�lanabilecek gerekçeleriniz olsa bile, her hal ve �artta “adaletten ayr�lmay�n, adaletsizlik yapmay�n, adil olun” vurgusu, emri ve ilkesidir öne ç�kan… Elbette yapaca��m�z analizde “haktan ayr�lmamak/onu ayakta tutmak, adaletle �ahitlik etmek, adil olmak ve takva” vurgular�n� mihver almam�z gerekiyor…Ayetin bugüne ve bize dair söyledikleri, bu ça�a verdi�i mesaj -ki bu vurgular�n zaman ve mekan/zemin üstü/ötesi oldu�u akl� selimin kabul edece�i hakikatlerdir- yukar�da serzeni�te bulundu�umuz veçhile “adalet” kavram�n�n sadece mahkemelere (o da salt zahiren, sadece yapboza benzeyen be�eri yarg�lar�n, yoruma aç�k �ekilde ifas� �eklinde) indirgemi� oldu�u realitesinde dahi bu ilkeler gözetilse “adalet” çoktan ve h�zl� �ekilde tahakkuk etmi�, hayli sorun çok kolay ve herkesi tatmin/ikna edecek boyutta halledilebilmi�, cemiyet hayat�nda hukuk ve düzen tesis edilmi� olurdu… Yasaman�n üst muhtevas� ve rengi ayr� tart��ma konusu….Adaletin içinin bo�alt�ld���, adliye saraylar�ndaki simgenin gözünün aç�ld���, k�l�c�n güçlüden yana salland���, adaletin, insano�luna salt isim vehmedildi�i zamanlarda meseleyi tek boyutlu ele al�p çözüme ula�abilmek pek mümkün görünmemektedir. Bu, salt bugünün de sorunu de�il, y�llar�n ihmal ve ihlalleri, alg� yan�lsamalar�, hak ve hakikatin göreceli k�l�nmas�, onlara s�rt dönülmesi, rasyonalizmin tüm zihinleri kirletti�i ve vahiyden kopartt���, ç�karlar�n, tarafgirli�in öne ç�kt��� vasatlar hayli zamand�r devrede oldu�undan, damlaya damlaya hem musluklar bozuldu, hem sular kesildi! Y�llar�n tortular�, aklan�p paklanmaz hale geldi handiyse! Öyleyse ters yüz olduki ili�kiler, ba�lar öyle kopart�ld�, farkl� yerlere ba�land�ki, mümaselet gere�i tersi (asla döndürecek)çabalar�n da ayn� yo�unlukta ve ayn� cinsten, nitelikli olmas� gerekmektedir. Nitelikli çabalar�n nicel olarak da yo�unla�t�r�lmas� gerekmektedir.Burada kritik e�i�in a��lmas�, ivmenin olanca artmas� sebebiyle, yap�lan hatalar�n bedeli -eskiden oldu�u gibi- icrac�lar�n�n öyle veya böyle, az veya çok aidiyetleri gere�i sadece kendilerine de�il, hepimize ve do�rudan dine/�slam’a fatura edilmesi ile neticelendi�inden, biz de analizimizi ve ele�tirmizi künhüne vak�f olabilece�imiz zaman ve mekanlara, yekdi�erlerimize, aidiyet izhar edenlere yöneltiyoruz. Beraber �slan�p beraber kuruyamayan ama o kurumu�luktan az veya çok edinimler elde ederek sessizli�e bürünenler, alanlar aç�ld��� oyalamas�yla avunanlar, kaç dönemdir, bu yolda ve süreçte ortakl�k etmektedirler bir muhasebe yapmal�d�rlar adilane... Me�ruiyet ta��mak ve zemin haz�rlamak yeterli veri de�il midir, sevab�na ortakl�k kadar, günaha da ortakl�kta… Bir de ele�irleri ta ba��nda reddedip yads�yarak tezyif, tahfif ve tahkire ba�vuranlar/ba�vurmalar o kritik e�i�in a��ld���n�n da ispat� de�il midir? Krtitik e�ik, adalet kavram�nda oldu�u gibi kavram kelimelerin a��nd�r�lmas� , yerlerinden edilmesi sorununa paralel �slam davas�n�n savsaklanmas�, s�radanla�mas�, alg�lar�n gerçekler yerine ikame edilmesidir…Pe�inen söyleyelim ki “bir kinden/rezervden” söz edilebilirse bu, ele�tiriyi yapanlardan de�il, ele�tiriye muhatap ki�i, kurum ve yap�lardan/gruplardan kaynaklanmaktad�r. Sonra zaten adaletsizlikten, adaletin içinin bo�alt�lmas�ndan �ikayet edilir, olumsuz sonuçlar� hep beraber ya�an�rken ne diye yeni bir adaletsizlik pe�inde ko�ulsun! Bir kere ne dedik ”hakka uygunluk, hak �ahitlik, adil kar��l�k” çerçevesinde, ana kriterler, normlar baz al�narak, meseleleri, ahvali, yap�l�p edilenleri (ve yap�lmayanlar�) ölçmek biçmek, sözü ve kar�� cevab�/tavr� tartmak gerekmektedir.“Hakka uygunluk” aç�s�ndan ne yap�l�p edilenlerin, ne yap�lmas� gerekirken yap�lmayanlar�n, ne de konu�ulanlar�n ve konu�ulmayanlar�n geçer not almas� mümkün de�ildir! Allah’�n ahkam�, yasama-yarg�-yürütmede Allah’�n s�n�rlar�, her i� ve i�leyi�te Allah’�n ve hat�r�n�n/hat�rlatt�klar�n�n birinci s�raya al�nm�yor olu�lar� ba�ka söze hacet b�rakm�yor ki! Dü�ününüz “haram ama yasal” me�hur sözünü, te’vil gerekiyor mu?Bizler i�in ne yan�na bakaca��z da hüküm verece�iz? “Bizden” denilerek tav�r ve saf belirlenmesi “kinde” e�ik a��m� kadar, sevgide/aidiyette de e�ik a��m�na delalet etmez mi? Kin, ön yarg�, zanlar, nas�l pe�inen “yergi/adaletsizlik” sebebi olmamak zorundaysa “sevgi/muhabet/aidiyet” hisleri de pe�in ve ko�ulsuz “itaat/ba�l�l�k/adaletsizlik” sebebi olmamak durumundad�r. Ayn� safa, aidiyet ve sevgi kulübüne kay�tl� bulunmak, doz a��m�yla sevgi/tutku/a�k/partizanl�k körlük ve sa��rl���na yol açmamal�d�r. Keza tersi de…Sevgi ve kin/nefret zehirlenmeleri insan� adaletsizli�e sevk eden etmenlerdir. Muhakemeyi, mizan�, itidal� köreltir. Süpürüp al�p süpürüp atmak ölçüsüzlüktür. Ölçüsüzlük adaletsizlik do�urur. Ölçü ise “Hak”tan ne�et eder. Ön yarg�yla, pe�in hükümlü olarak tarafgir edas�yla “bizden” mant���, insan� kör ve sa��r eder! Bu ölçüsüzlük yol olur!�imdi son yirmi y�l�n serencam�na bak�ld���nda, herkes meseleye ayn� aç�dan, ayn� ölçü/kriter/k�stasla bakmad���ndan ortak yarg� ve kanaatlere de var�lam�yor. Ele�tirilere (içten; her iki anlam�yla, içtenlikli/sahici/samimi ve dahili/ayn� aidiyetle) kulak verilemiyor ve ders al�n�p ona göre bir vizyon/serencam sergilenemiyor. Misyonda (as�l) ortakl�k/ayniyet olmay�nca vizyonda (usûl) da yans�malar konjonktürel, nabza göre �erbet kabilinden, günü kurtarmaya endeksli, “m��” gibi, ikircikli, maskeli-peruklu-makyajl� oluyor ne yaz�k ki. �u da var ki “misyon” tutarl�l��� asl� üzerinden olmasa bile, gölgesi, ucundan kenar�ndan kopyas�, çok renklili�e müsait yorumlara endeksli olanlar üzerinden sa�lanabilirmi� ya�ananlara bak�nca ve bu minvalde de yürütülüyormu� bir �ekilde! Bu noktada bir “ba�ar�dan”(!) söz etmek mümkün! ��te bu konsensüs “sevgi” üzerinden ister istemez bir gizli, pe�in adaletsizlik do�uruyor, görülmek istenmeyen bu… Buna ilaveten aksi beyan, ele�tiri ve konumlar da hemencecik “kin/nefret” ve “öteki” üzerinden yaftalan�yor, yap�bozumculukla itham edilip ilave bir adaletsizlik do�uyor. “Onca y�ld�r yap�l�p edilenlerin görülmedi�i, yok say�ld���, yap�lan fedakarl�klar�n küçümsendi�i, ba�kalar�n�n de�irmenine su ta��nd���, dü�man�n sevindirildi�i, tuza�a dü�ürüldü�ü…’’ gibi söylemlerle ve bunun “kinden/nefretten/k�skançl�ktan” kaynakland��� ve adaletsizlik oldu�u, yap�lan yap�c� da olsa ele�tirilere kulak t�kay�p görmezden gelmek, bir hakka ve hakikate dayanmay�p do�ru bir �ahitlik de içermedi�i için -ki ayn� zaman ve mekanlarda ayn� ya�anm��l�klar içindeyiz- as�l adaletsiz bir yarg� ve tutumdur. ��te bu, “kin” ile yaftalanm�� “sevgi”den kaynaklanan bir yanl�� tav�rd�r. Bu yarg�lar�n ve hükümlerin pek ço�u “bizden” alg� ve kayg�s�ndan kaynaklanmaktad�r. �unu da eklemek gerekir ki, bu “bizden” kitlesinin yerine “öteki” denilenler ayn� ahval içinde bu süreçleri i�letmi� olsalar çok daha a��r bir nefretle, kinden kaynaklanan ön yarg�larla daha a��r ithamlara muhatap k�l�nacakt�r, müneccim olmaya gerek yok! Ama ‘Yok, yaranmac�l�k, mevzi kazanma, adam dev�irme (müellefei kulup(!) da biçim de�i�tirdi!) vb. amaçlar için birilerinin feda edilmesi’ , oportunizm nevinden ve ‘dava için!’ mübah görülebilir! Bunu fetvas�n� verecek kurumlar, tüzel ve gerçek ki�iler de emre amade haz�r ve naz�rd�rlar!’ derseniz, buna da itiraz etmem! Ötekine yaranmak için verilen tavizler ve müdahane sonucu ne ötekilerden dost ve dostluklar olu�tu ne de eski dostlarla dost kal�nabildi!Neye �ehadet edelim, hangi konuda haklar�n� teslim edelim? “Hakka” dayanan yasamadan yarg�ya, yarg�dan yürütmeye tüm alanlardaki uygulamalara “ayinesi i�tir ki�inin” kabilinden i�leyi�e bakt���m�zda elimizde “haktan, hakikatten” yana ne kal�yor ki!? “Haram ama yasal” darb�/sui meselini mi, spor toto ile �HL sponsorlu�unda içki ve kumar�n devlet eliyle i�letilmesine, faiz meselesine, liyakat olgusunun, �effafl�k ve hesap verebilir olman�n yads�nmas�na, “adaletin” k�z-erkek fark etmeksizin sadece isim olarak kullan�l�r -o da kalmad� ya!- olmas�na ve içinin bo�alt�lmas�na, �stanbul Sözle�mesinin geli�ine ve gidiyorken geri b�rakt�klar�na bakal�m ve adaletle hüküm verelim haydi, tablo ne, nas�l?! �statistik verileri ile oynamadan, elimizi kald�ysa vicdan�m�za koyarak, Allahtan sak�narak/O’nu aldatamayaca��m�z hakikatiyle serencam�m�za bakal�m?! Olmas� gerken ne, olan ne?! Kefe’nin bir taraf�na koyaca��n�z maddi unsurlar�, zerre miskal �errin tepe taklak edece�ini unutmadan… Kinimiz de yok -ki niye olsun, derdimiz hakikat yolculu�u ise- ve O (cc) zaten yine muhatapl��� sal�k vermektedir, öteki için dahi…Keza yol, köprü, tünel meselesine bakal�m bunlar� b�rak�p. Adalete dair tünelde bir ���k var m�!? Bunlar niye yap�l�yor, nas�l yap�l�yor, kimler yap�yor, kimin i�ine yar�yor, garanti geçi� taahhütü, �u son zamanlarda mafyac�n�n son damlay� döktü�ü “ta�eronluk” sistemi, ihalelerde isme, adrese teslim “hizmet al�mlar�”, “�effafl�k olmamas�”, “yanda�l�k”, “havuz medya” gibi meselelere bakal�m, bu aç�dan da adil �ahitler olal�m, elde avuçta ne kal�yor! Buralardan yap�lan ele�tiriler bize mi, �slam’a/dine mi yaz�l�yor? Hakka ve hakikate dayanmayan (hem hükümet edenlerin hem tebaan�n tabi oldu�u ve kanaat getirdi�i) hükümler hiç kimse için (yasamac�lar, börtü böcek dâhil) adalet içermedi�i gibi “cahiliye hükmü mesabesindedir. Bunun da hükmü verilidir, kay�tl�d�r kitab�m�zda, dinimizde…Burada hükmedenlerle o hükümlere bile isteye kanaat edip ortak olanlar da ne yaz�k ki ayn� hükmün muhatab�d�rlar. �slam ahkam�n�n kaale al�nmad��� böylesi vasatlarda “�slah” çabalar� da kadük kalmaya, sisteme hava ald�r�p me�ruiyet dev�irmeye mahkumdur! Kitlenin oyalanmas�na hizmet etmekten öte bir i�levi ve anlam� olmayaca�� gibi sonuçlar� da daha girift, tamiri daha zor, daha vahim olacakt�r! Y�llar�n hebas� gibi, yollar�n paralellenmesi ve ç�kmaz sokaklar ikamesi mukadder olacakt�r! “Ekin ve nesil” de bu gidi�attan olumsuz etkilenecektir, etkilenmektedir. Din davas� ve alg�s� da… Dü�ünelim �imdi “adalet” bunun neresinde?! Kim için, ne için, niçin “adalet”? “Ama, fakatl�” ifadeler, “biz/onlar giderse ne olur, kim gelir?” gibi pe�in kurulacak cümleler sadra �ifa olmamaktad�r, hali me�rula�t�ran bir k�l�f hükmündedir, ve hükümsüzdür! Haydi, “adil olun”, b�rak�n öteki dediklerinizin ittifak�n�, içinde tek yekûn olarak yaz�l�p çizildi�imiz taraf�n ittifak olgusuna renk ve dokusuna bak�n ve öyle hüküm verin, “hakk� ayakta tutacak �ahitler olun!” , hesap kitap var, ahiret ak�bet var, unutmay�n!Modern dünya nizam�n�n sacayaklar�ndan “sekülarizm” damarlara zerk edileli beri art�k hiçbir �ey eskisi gibi de�il, de�il mi?! Yoksa, her �ey toz pembe mi; renkler armonisi, (ideolojik/hakikatin göreceli�i vehmi) renginlik zenginlik mi?Bizler baz� edinimlere(!), aç�lan ve bir türlü farkl� aç�lardan daralmayan/kapanmayan alanlara tav olal� beri nelerden vazgeçti�imizin neleri feda etti�imizin fark�nda bile de�iliz! Hani def-i mefasid öncelikli idi, hani iman için önce (La) demek, zulmü, �irki, küfrü, ta�utu, bat�l� reddetmek gerekiyordu?!Bu arada ‘Devletin iman� adalettir!’ sözünü de es geçmemek gerekiyor! Bu motto gösteriyor ki bahsedilen kritik e�ik a��lal� çok olmu�, ba�ka e�iklere yüz sürülmeye ba�lanm��t�r! Bu nas�l bir edilgenlik, ne menem bir müdahanecilik, nas�l bir reaksiyonerlik, nice bir ölçüsüzlüktür! �i�ede durdu�u gibi durmuyor sözler, duygu ve dü�ünceler! Baz�lar� da konuldu�u kab�n �eklini alacak kadar c�v�k ve mai! Nerede sabit ayak, nerede dur durak! Neresinde bu sözün adalet! Faraza devletin dini ‘�slam’ olsa, iman� elbette adalet olacakt�r, olmal�d�r! Ba�ka yerde o kerameti aramak –maddi aç�dan bak�l�nca görülen göreceli �eylerin de bir lütuf olmad��� ve sistem, ideoloji kaynakl� de�il, hükümet etmenin ve onu sürdürmenin bile�kesi oldu�u, daha alt�nda ise sömürgecili�in talan ve ars�zl�klar�n�n yatt��� unutulmamal�d�r- ise istikametsizli�in, müktesebattan habersizli�in bir neticesidir. �slam olmazsa, adalet mi olur/kal�r behey �a�k�n! Olana ve olmayana bak�p �slam’a laf söylemek ise nas�l bir densizlik, dengesizliktir?! Burada kas�t, yukar�da de�inildi�i gibi ‘e�itlik’ olarak okunmakta ve fakat yenilen zokan�n fark�na var�lamamaktad�r…E�riye e�ri, do�ruya do�ru; ‘e�ri’ bizdense de e�ri, “do�ru” ba�kas�ndan olsa da do�rudur! Bizler do�ruluktan ayr�lmadan, hakk� ikame edecek adil �ahitlerden olmak zorunday�z her daim.Hâs�l� ‘adalet’ �slami bir kavramd�r; kelime ve kavramlar ba�lamlar�nda, ba�lant�lar�yla, yerlerinde anlaml� ve de�erlidir, de�er ta��r, de�er kazand�r�r! Bunlar�n de�eri bizatihi kendilerinden/kayna��ndan kaynaklanmaktad�r, harici etmenlere ihtiyaç duymazlar. Ba�ka yerlere transfer edilmeleri ise içi bo�alt�larak, keyfi ç�kar�mlara konu k�l�narak de�il, asl�na sadakatle mümkündür.Bugün kavram, ilgili ayet gere�i ‘öteki’ üzerinden bir uyar�, ,ikaz, hat�rlatma içerse de maalesef bugün daha çok müslümanlar�n, müslüman�m diyenlerin ili�ki, i� ve i�lemleri, duru� ve dü�ünü�leri ba�lam�nda anla��lmaya, özümsenmeye muhtaçt�r. Asl�na rucü ettirilemezse, ‘biz’ denilenlerin istikametleri de düzelmeyecektir!(Not: Bu makale, �ktibas Dergisi'nin Aral�k 2021 says��nda yay�nlanm��t�r)