
Ahmed KALKAN
�SMA�LLER�M�ZDEN ALLAH ���N VAZGE�EB�LMEN�N ADIDIR H�CRET
Hicret kelimesi; s�zl�kte, ki�i veya ki�ilerin bulunduklar� yerden g�� yoluyla ayr�lmalar� anlam�na gelir. Bu ayr�lma beden ile olabilece�i gibi, dil veya kalp ile de olabilir (73/M�zzemmil 10; 4/Nisâ, 34). Bir âyette ise kalbi Allah’�n d���ndaki �eylerden ay�r�p yine O’na y�nelmek anlam�nda kullan�lmaktad�r ki bu, Allah’a hicret (y�nelme) ibâdetidir (29/Ankebût, 26). Lugatta g�� etmek anlam�na gelen hicret, �er’î �st�lahda; bir m�’minin, fitne beldesinden ve dini husûsunda korkuda oldu�u bir yerden, dini husûsunda emniyette olaca�� bir beldeye g�� etmesidir. D�nyada b�y�k de�i�ikliklere yol a�an, yeni bir �a��n ba�lang�c� olan en b�y�k ve en �nemli hicret, Peygamberimiz zaman�nda Mekke’de ya�ayan M�sl�manlar�n Medine’ye hicretidir.
M�sl�manlar �slâm’� ya�ama konusunda bask�ya, i�kenceye, dayatmaya u�rad�klar� zaman, Allah’�n geni� arz�nda �slâm’� ya�ayabilecekleri bir yere g�� edeceklerdir. Kendi i�lerinde, g�n�llerde s�rekli bir �ekilde k�t�den iyiye do�ru, eksiklikten tekâm�le do�ru mânevî hicreti s�rekli ya�ayacaklard�r.
Kutsal de�erlerin tehlikeye d��t��� s�rada, s�rf bedensel gâyelerle topra�a ba�l�l��� s�rd�rmek Kur'an'�n tâlimat�na ayk�r�d�r. Vatan, ancak insanî/�slâmî de�erlerle birlikte kutsald�r. Di�er bir deyi�le, bu de�erlerden kopar�lm�� kuru bir toprak par�as� sayg�n belde anlam�nda vatan de�ildir. Topra��n kutsal belde olmaktan ��k��� halinde Kur'an, "Allah'�n geni� yery�z�n�n" herhangi bir yerini Allah erleri i�in bar�nmaya daha m�sait g�rmektedir. Bunun aksini savunarak s�flî veya fânî birtak�m ��karlar i�in belirli bir toprak �zerinde �srar edenler, Kur'an taraf�ndan k�nanmaktad�rlar. B�yle bir �srar, yani hicretten ka���, k�t�l�klerde �srara benzer.
M�'min her an hicret halindedir, daha do�ruya, daha g�zele do�ru y�r�y��, daha ileri menzillere ula�mak i�in sefer halindedir. Bu bazen beldeden beldeye do�ru mekân de�i�ikli�i, bazen i� âlemin bir menzilinden �teki menziline do�ru hal de�i�ikli�idir. B�t�n hayat, bir yolculuktur, insan da yolcu. �nemli olan bu yolculu�u hay�rl� bir kulvarda (s�rât-� m�stakîmde) ve hep hayra do�ru s�rd�rmektir. O y�zden hicret, sadece sosyolojik de�il; ayn� zamanda psikolojik imkân de�i�ikli�idir. �� âlemde yap�lacak hicretlere engel hale gelen topraklarda yap�lacak tek hicret, oralar� terk etmektir.
Hicret, son �are olsa da, onu �mitsizlik halinde ba�vurulan bir hareket olarak g�rmek do�ru olmaz. ��nk� hicrette ayn� zamanda kuvvetli bir �mit, vaziyetin ba�ka bir yerde daha iyi olaca��na duyulan bir temenni ve beklenti vard�r. �zellikle toplu halde yap�ld���nda, sava�ta planl� geri �ekilmeye benzemektedir. Ancak, hepsinden �nemlisi, hicret, bir ki�inin itikad� u�runda mal�n�-m�lk�n� fedâ etmesini ve sevdikleriyle yak�nlar�n� terk etmesini ifade eder. Pek �ok peygamber, imanlar� u�runda hicret etmek zorunda kalm��t�r. Hicretin hakikî ruh ve bi�iminin temsilcisi olarak Kur’an’da Hz. �brâhim zikredilmektedir (19/Meryem, 47-49; 60/M�mteh�ne, 4)
Kur'ân-� Kerim'de Hicret: Kur’ân-� Kerim’de “hicret” kelimesi ge�mez. Ama, hicret kelimesinin t�redi�i k�k olan “hecr” k�k�nden gelen �e�itli t�revler, -ki bunlar�n t�m� hicret/g��, ayr�lmak, terk etmek anlam�ndad�r- Kur'ân-� Kerim’de toplam 31 yerde ge�er. Allah yolunda hicret edenlere, hem d�nyada g�zel bir yer, hem de âhirette ecir vard�r (16/Nahl, 41). Hicret eden, sonra �ld�r�len veya �lenlere Allah g�zel r�z�k verecek, ho�nut olacaklar� bir yere yerle�tirecektir (22/Hacc, 58-59). Zul�m ve k�t�l�k diyar�ndan ba�ka bir diyara hicret, ya g�n�ll� olur, veya zorla yapt�r�l�r. Allah, hicret edenlerin, memleketlerinden ��kar�lanlar�n, kendi yolunda ezâya u�rat�lanlar�n, sava�an ve �ld�r�lenlerin g�nahlar�n� elbette �rtecektir (3/�l-i �mrân, 195). �z diyar�n� zorla terk, yurttan s�r�lmek veya ��kar�lmakla ger�ekle�ir. Bu durumda, zulme u�rayanlar�n kendilerini savunma haklar� da do�ar (Bkz. 3/�l-i �mrân, 195; 17/�srâ, 76-77; 59/Ha�r, 8).
Kur'an'�n hicretle kast etti�i g��, sadece bedensel olmay�p, kalbi Allah d���ndaki �eylerden ay�r�p Allah'a y�nelmek anlam�nda da kullan�lmaktad�r. Kur'an buna Allah'a hicret veya Allah yolunda hicret demektedir (bkz. 29/Ankebût, 26).
M�sl�man bir toplumun bir beldede hayatta kalma ve �slâmî olarak geli�me m�câdelesinde son alternatif hicrettir. Belli bir ortamda �slâm’�n geli�mesi ya da hayatta kalmas� ihtimali ortadan kalkt���nda ve bu yolda g�sterilecek �abalar�n sonu�suz kalaca�� anla��ld���nda, bir ki�i ya da grup o ortam� terk etmeye karar verebilir. Bir ki�i, �ayet d�zenli olarak te�ekk�l etmi� bir toplulu�un �yesiyse ve topluluk hicret etmeye karar vermi�se, o ki�inin de toplulukla birlikte hicret etmesi gerekir. Kendi elinde olmayan �artlar dolay�s�yla bunu yapamamas� ayr� bir konudur (4/Nisâ, 98). B�ylece hicret, bir iman imtihan� haline gelir (4/nisâ, 88-89; 8/Enfâl, 74).
Hicret eden, hakiki bir m�’min oldu�unu ispatlar (8/Enfâl, 74-75). Allah’�n rahmetine mazhar olur (2/Bakara, 218), g�nahlar� affolunur (3/�l-i �mrân, 195) ve hem bu d�nyada, hem de âhirette b�y�k m�kâfât kazan�r (9/Tevbe, 20; 16/Nahl, 41; 22/Hacc, 58; 4/Nisâ, 100).
Hicret, Allah’�n m�kâfât vaad edip �vd��� bir fiil oldu�u gibi, hukukî haklar da getiren bir eylemdir. Ba�ka bir m�sl�man toplulu�un yan�na hicret edenler, o topluluktan ekonomik yard�m almaya hak kazan�rlar (59/Ha�r, 8). Hicret etmeyenler �slâmî devlettekilerden velâyet haklar�n� talep edemez (4/Nisâ, 89).
M�’min, ya�ad��� �lkesinde yeterli �ekilde inan� ve ibâdet h�rriyetinden mahrum ise, inanc�na g�re ya�ayabilece�i �zg�rl�k �lkelerine hicret etmelidir. �mkân bulanlar�n zul�m �lkesinden �zg�rl�k �lkesine hicret etmeleri farzd�r. �mkânlar� varken bunu yapmayanlar Allah kat�nda sorumlu d��erler (29/Ankebût, 56; 4/Nisâ, 97)
B�t�n insanlar Allah'�n kuludur ve yery�z� de Allah'�nd�r, b�t�n geni�li�iyle yaln�z onundur. Arz b�t�n insanlar� i�ine alacak kadar geni�tir. O halde insan bulundu�u yerde dininî, b�t�n�yle Allah'�n emirlerini ya�ayam�yor, bu konuda zorluklarla kar�� kar��ya b�rak�l�yor, Allah'tan ba�ka her �eye ve herkese kul olmas� i�in zorlan�yor ve bu telkin yap�l�yorsa oras� m�sl�man�n ya�ayabilece�i yer de�ildir. Ya�ayabilece�i yeri aramal� ve bulmal�d�r. B�t�n yery�z� Allah'�n olduktan sonra, onun Allah indinde en �ok sevileni kullar�n�n yaln�z Kendisine ibâdet ettikleri yerdir.
�slâm, hi�bir �eyin putla�t�r�lmas�na m�saade etmez; isterse bu, i�inde do�up b�y�d���m�z, yak�nlar�m�z�n mal�m�z�n, ticaretimizin, ac� tatl� her t�rl� hât�ralar�m�z�n ve daha nice g�zel �eylerimizin bulundu�u yer olsun. M�sl�man nerede inanc�n� ya�ayabiliyorsa, vatan� oras�d�r. "Ki�inin bulundu�u memlekette yaln�z Allah'a ibadet etmek kolay olmaz; dinini a���a vurmakta zorluklarla kar��la��r, daral�rsa, orada ba�lan�p kalmamal�, ibadetlerini serbest yapabilece�i yere gitmelidir. Hicret edip o darl�ktan geni�li�e ��kmak i�in ne gerekiyorsa yapmak ve Allah'a kulluk etmek m�'minin prensibi olmal�d�r"
B�t�n bât�l ideolojileri, tâ�utî d�zenleri, câhiliyye âdet ve anlay��lar�n�, �slâm d��� t�m d�nya g�r��lerinden ayr�lan, onlar� terk eden, tâ�uttan ka��nan kimsedir muhâcir ve bu eylemlerdir hicret. Rasûlullah (s.a.s.) da �slâm’�n ibâdet ilkelerini yerine getiren kimsenin Allah yolunda hicret etmi� gibi olaca��n�, fizikî (�lke de�i�ikli�i) anlam�nda g�� etmemi� de olsa Allah’�n onu ba���layaca��n� haber vermi�tir (Tirmizî, S�fatu’l-Cenneh 4, hadis no: 2650). �manlara ve �slâmî ya�ay��a �ok y�nl� sald�r�lar�n g�zlendi�i modern câhiliyyenin hortlat�ld��� g�n�m�z ortam�nda m�’minlerin imanlar�n� koruyup gere�i gibi ibâdetlere sar�lmalar� hicrettir. B�y�k Muhâcir, bu konuda ��yle buyuruyor: “Fitne zaman�nda ibâdet, bana hicret etmek gibidir.” (M�slim, Fiten 26, hadis no: 130; Tirmizî, Fiten 28, hd.: 2297)
�nsan�n d�nyaya geli�i de, �l�m� de bir hicrettir. Cennete yarat�lan insan d�nyaya hicret etmi�, esas hicreti de Cenneti hak eden bir hayattan sonra O’na d�nd�r�lerek yapacakt�r.
"Sizi analar�n�z�n kar�nlar�nda, �� karanl�k i�inde bir yarat�l��tan sonra �b�r yarat�l��lara (ge�irerek) yarat�p duruyor." (39/Z�mer, 6). Dokuz ay konuk oldu�u annesinin karn�ndan hicret edip d�nyaya gelen bebek, �ocuklu�a, gen�lik ve ihtiyarl��a do�ru hicretini yapacak, misafiri oldu�u d�nyadan, sonunda anne karn� gibi darac�k ve karanl�k kabre g��ecek. Orada da hicret bitmeyecek, âhiret denilen son(suz) hayatla hicreti tamamlayacakt�r. Topraktan Yaratan’a do�ru hicrettir asl�nda t�m d�nya hayat�. Cennette yarat�lan insan yine cennete d�necek. Daha do�rusu, insan O’ndan geldi, O’na d�necektir; hicret bu �ekilde sona erecektir.
�nsan her an hicreti ya�amaktad�r, fark�nda olmasa da. Kalbi/g�nl�, hayali, d���nceleri, psikolojisi her an hicreti ya�amaktad�r. Aynen baz� h�crelerinin �l�p baz�lar�n�n yarat�lmas�ndaki hicret gibi; kan�n�n devaml� hicreti gibi. Bu yaz�y� okurken ka� organ�m�z hicreti ya��yor, d���nd�k m�?
Yaratan�n yaratt��� kanundur, s�nnetullaht�r hicret. O y�zden sadece insan de�ildir hep hicreti ya�ayan. Bulutlar�n oradan oraya hicreti olmasayd� ya�mur ya�maz, ya�mur bulutlardan yere hicret etmeseydi rahmetsiz kal�rd� t�m varl�klar, hicret edecek yer de bulamazd�. “De ki: ‘Suyunuz �ekilecek olsa, s�yleyin bakal�m, size kim bir akar su getirebilir?” (67/M�lk, 30). Bir ad� da ya�mur olan rahmet hicrettir, hicretin rahmet oldu�u gibi.
Hareketsiz/hicretsiz su bile koku�acak, sinek yuvas� ve pislik adas� olacakt�r.
G�ne�, ay ve y�ld�zlar, aynen yerk�remiz gibi her an hicret etmekte, belirli y�r�nge �zerinde hep muhâcir olarak gezmektedir (36/Yâsin, 38-40).
Canl�lar âlemini bir an d���n�rsek, her g�n milyarlarca canl� yokluk âleminden varl�k âlemine hicret etmekte, do�up v�cuda gelmekte, bir nicesi de hayat� terk ederek bilinmeyen âleme do�ru hicretini s�rd�rmektedir. Bunlar, her g�n g�zlerimizle g�rd���m�z, y�ce Allah'�n her g�n, �l�m� ve hayat� yarat���ndan, devaml� hicret kanununun i�leyi�inden ba�ka bir �ey de�ildir. "Ve daha sizin bilmedi�iniz nice �eyleri yarat�yor." (16/Nahl, 8)
Ar�, kovan�nda hapis hayat� ya�arsa, �i�ek �i�ek hicret etmese nas�l bal yapacakt�r? Demek ki bal (gibi tatl� gelen �eyler) i�in hicret �artt�r. Leylekler k�� gelince hac yolculu�una ��k�p hicret etmese hayatlar�n� nas�l devam ettirecekler? Ku�lar yuvalar�ndan hicret etmese, kendilerinin ve yavrular�n�n kar�nlar� nas�l doyar?
Hicret Bat�dan Do�uya, dalâlet ehlini taklitten s�rât-� m�stakîme yolculuktur.
S��ramak i�in geril(e)mek gerekir. Aynen bunun gibidir hicret; ka�mak, geriye d�nmek de�il; mevzî/strateji de�i�ikli�idir.
Tebdîl-i mekânda ferahl�k vard�r. Hicret, haramlardan helâlarla, zul�mden adâlete, isyandan tâate, atâletten faâliyete y�nelmektir.
Kelime-i Tevhid, her �e�it bât�l tanr� anlay���ndan Allah’a �irk/ortak ko�ulan her inan� ve d���nceden Allah’a hicrettir. Tâ�utlar�, sahte tanr�lar� “lâ” k�l�c�yla kesip “illâ” ile Allah’a y�nelip hicret etmektir. �irk pisli�inden tevhidin g�zelli�ine, k�fr�n karanl�klar�ndan iman�n nûruna, haramlar�n zararlar�ndan helâl nimetlerin faydalar�na hicrettir.
T�m ibâdetler de hicret fonksiyonuna sahiptir. Namaz hicrettir, hem de g�klere/y�celere miract�r, yukar�lara yolculuktur, kald�ra�t�r. Zekât, cimrilikten c�mertli�e, sahiplik iddiâs�ndan emânet�ilik bilincine hicrettir. Hac, do�du�u veya doydu�u yerden ayr�lmak, vahyin indi�i yerlere beden ve g�n�lle hicret de�il midir? Oru�, hayvanlarla ortak olan yemeyi i�meyi terk edip, yiyip i�meyen meleklere benzeyip melekle�meye hicrettir.
Tefrikadan vahdete, bireysellikten cemâate, ilgisizlikten karde�li�e g�� etmektir hicret. Tâ�utlar�n ��r�k ipinden kopmas� m�mk�n olmayan Allah’�n g�kten uzatt��� ipine (Kur’an’a) sar�lmakt�r hicret.
�brâhim (a.s.) gibi “Yuh olsun size de, Allah’� b�rak�p tapt���n�z �eylere de. Siz akl�n�z� hi� kullanmaz m�s�n�z?” (21/Enbiyâ, 67) deyip, �brâhimî hicreti ya�amakt�r: “… (�brâhim): ‘Do�rusu ben Rabbim (in emretti�i yer)e hicret ediyorum. ��phesiz O, mutlak g�� ve hikmet sahibidir’ dedi.” (29/Ankebût, 26)
Gerekti�inde hicret de bir t�r cihadd�r. Kâfirlerin zulm� alt�nda ezilip kalmak ve hak dinin yay�lmas�na hizmet edememek, neticede �ok k�t� bir ba�kala��ma neden olabilece�inden az �ok g�c� varken bundan ka��nmamak nefse bir zul�md�r.
�lim aramak, haccetmek, cihad etmek veya bunlar gibi herhangi bir dinî ama�la Allah r�zâs� i�in yap�lan her hicretin Allah ve Rasûl�ne yap�lm�� bir hicret oldu�unu rahatl�kla s�yleyebiliriz.
Ve… Mekke’den Medine’ye hicret olmasayd�? D���nmek bile istemez insan…
Hayat, ba�tan sona y�zlerce, binlerce ayr�l�kla doludur. M�’min de kâfir de nice ayr�l�klar tadar. Ni�in sen Allah i�in her sevdi�inden seve seve hicreti/ayr�lmay� zor g�r�yorsun? Bilmez misin Kur’an’da belirtilen �u s�nnetullah�: “Sevdiklerinizden infak etmeden, onlardan ayr�lmadan iyili�e/cennete kavu�amazs�n�z.” (3/�l-i �mrân, 92)
Nihâî tercihini Allah’tan yana, O’na do�ru yapan, hicretin her �e�it k�t�l�kten uzakla�mak oldu�unu kabul eden ve vuslat� Allah’�n r�zâs�nda arayanlara selâm olsun!
Hicret �e�itleri
Hicret kelimesi; s�zl�kte, ki�i veya ki�ilerin bulunduklar� yerden g�� yoluyla ayr�lmalar� anlam�na gelir. Bu ayr�lma beden ile olabilece�i gibi, dil veya kalp ile de olabilir (73/M�zzemmil 10; 4/Nisâ, 34). Bir âyette ise kalbi Allah’�n d���ndaki �eylerden ay�r�p yine O’na y�nelmek anlam�nda kullan�lmaktad�r ki bu, Allah’a hicret (y�nelme) ibâdetidir (29/Ankebût, 26). Lugatta g�� etmek anlam�na gelen hicret, �er’î �st�lahda; bir m�’minin, fitne beldesinden ve dini husûsunda korkuda oldu�u bir yerden, dini husûsunda emniyette olaca�� bir beldeye g�� etmesidir.
M�sl�manlar �slâm’� ya�ama konusunda bask�ya, i�kenceye, dayatmaya u�rad�klar� zaman, Allah’�n geni� arz�nda �slâm’� ya�ayabilecekleri bir yere g�� edeceklerdir. Kendi i�lerinde, g�n�llerde s�rekli bir �ekilde k�t�den iyiye do�ru, eksiklikten tekâm�le do�ru mânevî hicreti s�rekli ya�ayacaklard�r.
Kur’an ve Hadislere G�re Hicret �e�itleri
Hecr veya hecrân/hicrân; insan�n ba�kas�ndan (bedenen, kalben veya dille) ayr�lmas� demektir. Hicret; ayr�lma, terk etme ve g�� etme mânâlar�na gelir. Seyyid �erif C�rcanî hicreti ��yle tan�mlar: "K�f�r ahkâm�n�n tatbik edildi�i beldeden, dâru’l-�slâm'a intikâl etmeye hicret denilir." (C�rcânî, et-Ta'rifat, �stanbul ty, Kaynak Yay., sh. 256). Râ��b el-�sfahanî, M�fredât isimli eserinde �u noktalar �zerinde durur: "Hecr veya hicran; insan�n ba�kas�ndan ayr�lmas�d�r. Bu bedenle, kalple veya dille olabilir. Allah Teâlâ: "�erlerinden, serke�liklerinden y�ld���n�z kad�nlara gelince; onlara ���t verin (vazge�mezlerse), kendilerini yataklar�nda yaln�z b�rak�n (ve’hcurûhunne)" (4/Nisâ, 34) buyurmu�tur. Burada kullan�lan “ve’hcurûhunne” ifadesi, onlara yakla�mamaktan kinâyedir. Furkan sûresindeki "Peygamber dedi ki: ‘Ey Rabbim! Kavmim Kur'ân'� mehcûr bir �ey edindiler/terkettiler." (25/Furkan, 30) mealindeki âyette, kalp ile hecr veya hem kalp, hem lisan ile hecr/ayr�l�k s�zkonusudur. "Onlardan g�zel bir �ekilde ayr�l." (73/M�zzemmil, 10) mealindeki âyette, �� t�rl� hecr (ayr�lma) muhtemeldir. Bununla beraber; m��riklere iyi davranmakla birlikte m�mk�n olursa her �� �ekilde de (beden, kalp ve dil) ayr�lman�n (hecr etmenin) yollar�n� aramaya Peygamber ve O’na tâbi olanlar dâvet edilmektedir. "Uzun bir m�ddet benden ayr�l (ve’hcurnî), git!" (19/Meryem, 47) mealindeki âyette de b�yledir. "K�t� �eyleri (azâba g�t�recek �eyleri) terket (fe’hcur)!" (74/M�ddessir, 5). Burada da b�t�n �ekilleriyle ayr� kalmaya te�vik vard�r. Muhâceret, ba�kas�yla ili�kiyi kesip, onu terk etmektir. �ehvetlerden, k�t� huylardan ve g�nahlardan uzakla�mak, olanlar� terk ve reddetmek de, hicretin gere�idir.” (Râ��b el-Isfahani, el-M�fredat fi Garibi'l-Kur'an, �st., 1986, Kahraman Y., s. 782).
a) Allah’a Hicret
�nsan�n �eytandan ve her t�rl� k�t� duygu ve d���ncelerden ar�n�p Allah'a hicreti, ana yurdu maddî anlamda mutlaka terk etmeyi gerektirmez. B�ylece hicret kavram�, daha geni� bir dinî ve ahlâkî anlam kazan�r. B�yle bir hicret, kesintisiz s�rer. �eytandan Allah'a hicret etmeyen bir ki�i, ger�ek m�'min olamaz: "Allah yolunda hicret eden, �ok bereketli yer ve geni�lik bulur. Evinden Allah'a ve peygamberine hicret ederek ��kan kimseye �l�m gelirse, onun ecrini vermek Allah'a aittir. Allah, ba���lar ve merhamet eder." (4/Nisâ, 100). Hz. �brâhim, kavmine Allah'a iman �a�r�s� yapt���nda ona inanmam��lar ve tehditte bulunmu�lard�. Ancak Hz. Lût, O'na inanm��t�. Kavminin bu tutumu kar��s�nda Hz. �brâhim, onlara ��yle dedi: "Do�rusu ben Rabbime (Rabbimin diledi�i yere) hicret ediyorum. ��phesiz O, azîz/g��l� ve hakîmdir/bilgedir, hikmet sahibidir."(29/Ankebût, 26). Bu âyette hicret s�zc���, a��k�a hem maddî, hem de mânevî anlamda kullan�lm��t�r.
b) M��rikleri Terk Edip Onlardan Hicret
“Onlar�n (m��riklerin) s�ylediklerine sabret/katlan ve onlar� g�zel bir �ekilde terk et (ve’hc�r).” (73/M�zzemmil, 10). Bu ilâhî s�zdeki "hecr-i cemîl" terkibi, "insan�n kalben ve fikren k�t�lerden, k�t�l�klerden uzak durmas�, iyi ahlâkla donan�p k�t�l�klere kar�� g�zel ve etkili bir muhâlefet ortaya koymas�" anlam�na gelmektedir (bk. Zemah�erî, Ke��âf, IV/177).
c) K�t�l�kleri ve Haramlar� Terk Etmek
“K�t� �eyleri terk et (fe’hc�r).” (74/M�ddessir, 5). "M�sl�man, dilinden ve elinden m�sl�manlar�n selâmette kald��� kimsedir. Muhâcir de, Allah'�n nehyetti�i �eyleri terk edendir." (Buhârî, Rikak 71; M�slim, �man , 4, 64, 65, 66; Ebû Dâvud, Cihad 2, hadis no: 2481, Cihad 4, Vitr 11; Tirmizî, �man 2762, 2763; Nesâî, �man, hds no: 4963; �bn Mâce, Fiten, hds. 2934; Dârimî, Rikak, hds. 2715). “Muhâcir, Allah’�n yasaklad��� �eylerden uzakla�an ve onlar� terk eden kimsedir.” (Buhârî, �man 4, Rikak 26). Bir adam, Rasûlullah (s.a.s.)’a sordu: “Yâ Rasûlallah, hangi hicret daha fazîletlidir?” Allah’�n el�isi buyurdu ki: “... Allah’�n yasaklad���/haram k�ld��� �eyleri terk etmendir.” (Nesâî, Biat 12, hadis no: 4148; Ebû Dâvud, Vitr 12, hds. 1449, Dârimî, Salât 135, hds. 1431)
Abdullah bin Amr (r.a.) anlat�yor: "Bir adam, Rasûlullah (s.a.s.)'a: 'Yâ Rasûlallah, hangi hicret daha fazîletlidir?' diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.) da: "Allah'�n yasaklad��� (haram k�ld���) �eyleri terk etmendir" buyurdu. Ve devamla: "Hicret, iki k�s�md�r: �ehirlilerin hicreti ve ��lde ya�ayanlar�n hicreti. ��lde ya�ayan�n hicreti, vazifeye �a�r�ld���nda gelmesi, emrolundu�u �eyi yapmas�d�r. �ehirlilerinki ise, ��lde ya�ayan�nkinden daha a��rd�r. Ecir ve sevâb� da daha �oktur." (Nesâî, Bey'at, hadis no: 4148, Zekât hds. 2516; Ebû Dâvud, Vitr, 1449; Dârimî, Salât, hds. 1431)
d) Olumsuz Hicret: Bir de olumsuz hicretler vard�r; Peygamberimizin �mmetinden baz�lar�n� Allah’a �ikâyet edece�ini ifâde eden âyette oldu�u gibi: “Peygamber dedi ki: ‘Ey Rabbim! Do�rusu kavmim bu Kur’an’� mehcûr (hicret edilip terk edilen bir �ey yerinde) tuttular.” (25/Furkan, 30). Bu âyette ge�en hicret (mehcûr) kelimesi, terkedilmi�, dinlenilmeyen veya hakk�nda sa�ma sapan �eyler s�ylenen demektir.
Kur’an’dan, Allah’tan uzakla�mak, �nceli�i ba�ka �eylere vermek, hayat�n merkezine ba�ka �eyleri yerle�tirmek, tersine bir hicrettir. Hicrand�r, s�rg�nd�r olumsuz hicretler. Peygamber tâbiriyle "…Kim elde etmek istedi�i d�nya mal�, ya da evlenece�i kad�n i�in hicret ederse onun hicretinin kar��l��� da hicret etti�i �ey olur." (Buhârî, Bed’�’l-Vahy 1; M�slim, �mâret 33)
Do�udan/do�rudan Bat�ya/bât�la yap�lan hicret; “hicret”i ters �evirip yanl�� bir “tercih”tir. “Allah ve Rasûl�n�n koydu�u h�kme kar�� m�’min bir kad�n ve erke�in o i�i kendi isteklerine g�re se�me/tercih hakk� yoktur…” (33/Ahzâb, 36)
Temel tevhidî sâbiteleri terk edip olumsuz anlamda de�i�im ve d�n���m ya�ayanlar, muhâcir de�il; olsa olsa t�k�rd���n� yalayan d�neklerdir. “Ey insanlar! Siz Allah’a muhta�s�n�z. Zengin ve �v�lmeye lây�k ancak O’dur. Allah, dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir mahlûk getirir.”(35/Fât�r, 15-16) “Ey iman edenler! Sizden kim dininden d�nerse (bilsin ki) Allah, sevdi�i ve Kendisini seven, m�’minlere kar�� al�ak g�n�ll� (�efkatli), kâfirlere kar�� onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hi�bir k�nayan�n k�namas�ndan korkmazlar. Bu, Allah’�n, diledi�ine verdi�i lutfudur. Allah’�n lutfu ve ilmi geni�tir.” (5/Mâide, 54)
Kur’an’da hicret, �u anlamlarda da kullan�l�r: Kur’an’dan, hakdan ayr�l�p uzakla�mak (23/M�’minûn, 67); terk etmek, irtibat�n� kesmek, uzakla�mak (19/Meryem, 46); terk etmek, ayr�lmak, k�t�l�kle mukabele etmemek (73/M�zzemmil, 10); ayr�lmak, yakla�mamak, yaln�z b�rakmak (4/Nisâ, 34).
�lim aramak, haccetmek, cihad etmek veya bunlar gibi herhangi bir dinî ama�la Allah r�zâs� i�in yap�lan her hicretin Allah ve Rasûl�ne yap�lm�� bir hicret oldu�u da de�erlendirilir.
Gerekti�inde hicret de bir t�r cihadd�r. Kâfirlerin zulm� alt�nda ezilip kalmak ve hak dinin yay�lmas�na hizmet edememek, neticede �ok k�t� bir ba�kala��ma neden olabilece�inden az �ok g�c� varken bundan ka��nmamak nefse bir zul�md�r.
Ahlâkî anlamda hicret devam etmektedir. ��nk� m�sl�manlar, her zaman g�nah ortam�ndan ve �eytan�n egemenlik alan�ndan �slâm'�n hâkimiyet alan�na g�� etmekle y�k�ml�d�rler. Bunun i�in k�t�l�k yurdundan iyilik yurduna hicret, k�yâmete kadar ge�erlidir.
Hicret gerekli, imkânlar da yeterli iken k�t�l�k yurdunda oturmak, hem b�y�k bir g�nah, hem de nefse zul�md�r. ��nk� mâzeretsiz olarak hicreti terk edenlerin varaca�� yer, cehennem olacakt�r (bk. 4/Nisâ, 97). Allah yolunda hicret edenler, d�nyada g�zel mekân ve bol imkânlara kavu�ur, âhirette de en y�ksek onur pâyesini ve Allah'�n r�zâs�n� kazan�rlar (bk. 4/Nisâ, 100; 22/Hacc, 58; 9/Tevbe, 20, 100 vd.)
Hicretin Sonu�lar�
Hicret ve cihad, Allah’�n rahmetine ula�t�r�r: "�man edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, i�te bunlar, Allah'�n rahmetini umabilirler. Allah �afûr ve rahîmdir." (2/Bakara, 218). Dolay�s�yla, hicret ve cihad konusunda g�revlerini yapmayanlar�n Allah’�n rahmetini umma haklar� yoktur.
Hicret ve cihad, k�t�l�kleri �rter ve cennet gibi en g�zel m�kâfatlara ula�t�r�r: “Rableri, onlar�n duâlar�n� kabul etti (Dedi ki:) ‘Ben, erkek olsun kad�n olsun -ki hep birbirinizdensiniz- i�inizden, �al��an hi�bir kimsenin yapt���n� bo�a ��karmayaca��m. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlar�ndan ��kar�ld�lar, Benim yolumda eziyete u�rad�lar, �arp��t�lar ve �ld�r�ld�ler; andolsun, Ben de onlar�n k�t�l�klerini �rtece�im ve onlar� i�inden �rmaklar akan cennetlere koyaca��m. Bu m�kâfât, Allah taraf�ndand�r. Allah, m�kâfât�n en g�zeli kendi nezdinde oland�r.” (3/�l-i �mrân, 195)
Gerekti�i halde hicret yapmayanlarla m�’minler dost olamaz: “(M�nâf�klar) Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki, onlarla e�it olas�n�z. O halde Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan hi�birini velî/dost edinmeyin…” 4/Nisâ, 89) âyetindeki hicret kelimesi iki �ekilde yorumlanm��t�r. 1- Zâhirî anlam, k�f�r diyar�ndan iman diyar�na g�� edi�, 2- �ehvetlerin, k�t� ahlâk�n ve g�nahlar�n terki ve reddi.
“�man edip hicret edenler, Allah yolunda mallar�yla, canlar�yla cihad edenler ve (m�câhidleri) bar�nd�r�p yard�m edenler var ya, i�te onlar�n bir k�sm� di�er bir k�sm�n�n velîleridirler. �man edip de hicret etmeyenler ise, onlar hicret edinceye kadar size onlar�n velâyetinden/dostlu�undan hi�bir �ey yoktur.(Bununla beraber) E�er onlar din husûsunda sizden yard�m isterlerse, sizinle aralar�nda s�zle�me/anla�ma bulunan bir kavim aleyhine olmaks�z�n (o m�sl�manlara) yard�m etmek �zerinize bor�tur. Allah, yapacaklar�n�z� hakk�yla g�rmektedir.” (8/Enfâl, 72)
Allah’�n geni� arz�nda hicret etmekten ka��nan, b�ylece kendilerine yaz�k eden m�staz’af kimselerin cezâs� cehennemdir: “Kendilerine yaz�k eden (nefislerine zulmeden) kimselere melekler, canlar�n� al�rken: ‘Ne i�te idiniz?’ dediler. Bunlar: ‘Biz yery�z�nde m�staz’af/�aresiz idik’ diye cevap verdiler. Melekler de: ‘Allah’�n arz� geni� de�il miydi? Hicret etseydiniz ya!’ dediler. ��te onlar�n bar�na�� cehennemdir. Oras� ne k�t� bir gidi� (yeri)dir. Erkekler, kad�nlar ve �ocuklardan (ger�ekten) âciz olup hi�bir �areye g�c� yetmeyenler, hi�bir yol bulamayanlar m�stesnâd�r. ��te bunlar�, umulur ki Allah affeder. Allah affedicidir, ba���lay�c�d�r. Allah yolunda hicret eden kimse, gidecek �ok yer ve bolluk/geni�lik bulur. Kim Allah ve Rasûl� u�runda hicret ederek evinden ��kar da sonra kendisine �l�m yeti�irse art�k onun m�kâfât� Allah’a âittir. Allah �ok ba���lay�c� ve merhamet edicidir.” (4/Nisâ, 97-100)
Ger�ek m�’minler, imanlar�n� hicret ve cihadla isbat edenlerdir: “�man edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler; (muhâcirleri) bar�nd�ran ve yard�m edenler var ya, i�te ger�ek m�’minler onlard�r. Onlar i�in ma�firet ve bol r�z�k vard�r. Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir. Allah’�n kitab�na g�re rahim sahipleri (akrabâlar) birbirlerine (vâris olmaya) daha uygundurlar. ��phesiz ki Allah her �eyi hakk�yla bilendir.”(8/Enfâl, 74-75)
Allah kat�nda derece/r�tbe y�n�yle �st�n olan kimseler; iman, hicret ve cihad edenlerdir: “�man edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallar�yla, canlar�yla cihad edenler derece/r�tbe bak�m�ndan Allah kat�nda daha �st�nd�rler. Kurtulu�a erenler de i�te onlard�r. Rableri, onlara kendinden bir rahmet ve r�zâ ile, onlar i�in i�inde ebedî t�kenmez bir nimet bulunan cennetleri m�jdeler. Onlar orada ebedî kalacaklard�r. ��phesiz ki Allah kat�nda b�y�k m�kâfât vard�r.” (9/Tevbe, 20-22)
Allah’�n r�zâs� hicret eden ve muhâcirlere yard�m eden �nc�lere ve onlara uyanlarad�r: “(�slâm dinine girme husûsunda) �ne ge�en ilk muhâcirler ve ensâr ile onlara g�zellikle uyanlar; Allah onlardan râz� olmu�tur, onlar da O’ndan râz� olmu�lard�r ve (Allah) onlara, i�inde ebedî kalacaklar�, zemininden �rmaklar akan cennetler haz�rlam��t�r. ��te b�y�k kurtulu� ve mutluluk budur.” (9/Tevbe, 100) ve yine bk. 9/Tevbe, 117.
“E�er hicret �erefi olmasayd�, ben muhakkak ensârdan bir fert olmak isterdim.” (Ahmed bin Hanbel, II/315; M�slim, Zekât 139)
"�slâm, ��phesiz garip olarak ba�lad� ve (g�n�n birinde) garip hale d�necektir. Ne mutlu gariplere!" "Garipler kimlerdir?" diye soruldu. Rasûlullah (s.a.s.): Kabilelerinden (�slâmiyet i�in) uzakla�anlard�r." (�bn Mâce, Fiten 15, hadis no: 3988)
Hicret, âhiretle birlikte d�nyada da g�zellik kap�lar�n�n a��lmas�na sebeptir: “Zulme u�rad�ktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onlar� d�nyada g�zel bir �ekilde yerle�tirece�iz. E�er bilirlerse âhiretin m�kâfât� elbette daha b�y�kt�r. (Onlar,) Rablerine tevekk�l ederek sabredenlerdir.” (16/Nahl, 41-42) ve yine bk. 16/Nahl, 110.
M�’minler, geni� yery�z�nde Allah’a kulluk etmek i�in mutlaka uygun bir yer bulabilir: “Ey iman eden kullar�m! ��phesiz Benim yaratt���m yery�z� geni�tir. O halde (nerede g�ven i�inde olacaksan�z orada) yaln�z Bana kulluk edin (E�er bir �lkede Bana kulluk etmeniz m�mk�n de�ilse, Bana rahat�a kulluk edece�iniz ba�ka bir yere hicret edin).” (29/Ankebût, 56) Yine bk. 39/Z�mer, 10; 4//Nisâ, 97-100.
Bir m�’min, kâfir topluluktan ayr�l�p M�sl�manlarla birlikte ya�amal�d�r: "(Allah'a) �irk/ortak ko�an bir m��rik m�sl�man olduktan sonra, kâfirlerden ayr�l�p m�sl�manlar aras�na kat�lmad�k�a Allah, onun hi�bir amelini kabul etmez." (�bn Mâce, Hudûd 2, hadis no: 2536; Nesâî, Zekât 73, hds. 2558). "Ben, m��riklerle beraber ya�ayan m�sl�manlardan berîyim/uza��m. M�sl�manlarla m��riklerin ate�leri birbirini g�rmesin." (Nesâî, Kasâme 25, hadis no: 4753; Tirmizî, Siyer 41, 42, hds. 1654; Ebû Dâvud, Cihad 105, hds. 2645). “M��riklerle beraber oturmay�n, onlar�n i�ine girip onlara kar��may�n; kim onlarla birlikte oturur veya onlar�n i�ine kar���rsa onlar gibidir.” (Tirmizî, Siyer 42)
Ashâbdan biri sordu: '�slâm'�n alâmetleri nelerdir?' Rasûlullah buyurdu: "Azîz ve Celîl olan Allah r�zâs� i�in m�sl�man oldum, k�fr�, isyan� b�rakt�m demen, namaz� k�lman, zekât� vermen, m�sl�manlar�n mal�, can ve �rzlar�n�n birbirlerine haram oldu�unu, m�sl�manlar�n birbirlerine yard�m eden karde�ler olduklar�n� kabul etmen ve Aziz ve Celîl olan Allah'�n, m��rikler aras�nda iken �slâm'� kabul etti�i halde onlar� b�rak�p m�sl�manlar�n i�ine gelmeyen kimsenin hi�bir amelini kabul etmeyece�ini bilmendir." (Nesâî, Zekât 73, hadis no: 2558; �bn Mâce, Hudûd 2, hds. 2536)
Hicret, belli �ah�slara, belli bir mekâna ve belirli bir yere âit de�il; �artlar�n olu�tu�u b�t�n zamanlarda ve b�t�n mekânlarda ge�erlidir. “Tevbe sona ermedik�e hicret sona ermez; g�ne� bat�dan do�uncaya kadar da tevbe son bulmaz.” (Dârimî, Siyer 70). "Kâfirlerle sava� devam ettik�e, d��manla �arp���ld��� s�rece hicret devam eder." (Nesâî, Bey'at 15, hadis no: 4156; Ahmed bin Hanbel, V/270). "Memleketler, Allah'�n memleketleridir. Kullar da Allah'�n kullar�d�r. Nerede hay�r bulursan orada yerle�." (�bn Kesîr, Tefsir�'l-Kur'âni'l Azim, II/14)
Hicret, hangi mekân ve hangi zamanda olursa olsun, �artlar� olu�tu�unda g�ndeme gelen bir ibâdet ve �artlar �er�evesinde i�lenen bir eylemdir. Hadis-i �erifte (Buhârî, Cihad ve's-Siyer 2; M�slim, �mâre 85-86) Mekke'den Medine’ye hicretin kald�rm�� oldu�u belirtilmi�se de, m�sl�manlara bask� yap�lan her k�f�r diyar�ndan �slâm yurduna hicret, farz olarak s�rmektedir.
Her an Allah’a do�ru hicretini ger�ekle�tirme gayretinde olan tevhid eri m�’minlere selâm olsun!