Ahmed KALKAN

12 Eyl�l 2021

D�NS�Z DEVLET M� OLUR BE HEY �A�KIN?

Baz� �a�k�nlar �öyle diyor:

Devlet bir kurumdur. Kurumlar�n dini olmaz, insanlar�n dini olur. Devlet namaz k�lmaz, oruç tutmaz ve ahiretle ilgili bir endi�e ta��maz. Devlet gibi di�er kurum ve kurulu�lar�n da dini olmaz. Din devleti demek do�ru olmad��� gibi dinsiz devlet demek de do�ru de�ildir. Dindarl�k veya dinsizlik sadece insanla ilgili bir kavramd�r.

Devletin vatanda�� ile ili�kisi, dinî veya ideolojik boyutta de�il, adalet boyutunda olmal�d�r. Devlet güne� gibi olmal�d�r. Güne� nas�l müslüman, h�ristiyan, yahudi, zengin, fakir ve �rk ay�r�m� yapmadan herkese ayn� mesafede ise devlet de vatanda�lar�na kar�� hep ayn� mesafede durmal�d�r.

“�slâm Devleti kavram�, ödünç bir kavramd�r ve modern ulus devletlerin etkisiyle ortaya ç�km��t�r. Vahyin in�a etti�i bir akl�n kavramsalla�t�rmas� bu de�ildir. Müslümanlar ‘�nsan Devleti’nin ve ‘Adalet Devleti’nin pe�inde olmal�d�rlar. Zira devletin iman� adalettir.” Böyle diyorlar.

Yönetim, hangi görü� ve inanca göre �ekillenirse tabii ki onunla isimlendirilir. Devletin temel unsurlar� olan te�ri (yasama), icra (yürütme) ve kaza (yarg�) hangi felsefî görü�e, hangi ideoloji, yani hangi dünya görü�üne, yani hangi dine dayan�yor ise, devlet o ismi al�r. �slâmî inanç ve esaslar� benimseyip vahye göre insanlar� yönetmeyi esas al�yorsa, o devlete �slâm devleti ad� verilir.

Peygamberimizin Medine’de kurdu�u devlete �slâm devleti demeyece�iz de ya ne diyece�iz?

Öncelikle ve alt�n� çizerek ifade edelim ki; Dinsiz bir insan nas�l olmaz ise, dinsiz bir devlet de, dinsiz herhangi bir nesne, dinsiz bir yarat�k da yoktur. Hem de baz� insanlar�n mensubu oldu�u gibi bât�l bir din de�il; Allah’�n yan�nda tek geçerli din olan �slâm dinine mensuptur bütün her �ey. Bu da yeterli gelmezse, ayn� zamanda yine baz� insanlar gibi içi bo�, sloganik, lâfta kalan bir Müslümanl�k de�ildir bu. �nand�klar� Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olan samimi Müslümand�r nesneler. �lâhî emre, sünnetullaha tümüyle ve tüm zerreleriyle itaat eden dindar Müslümand�r hepsi. Allah’�n kendileri için koydu�u hükümlere en küçük bir �ekilde itaatsizlik etmezler.

Bunlar� bu �ekilde bilip kabul etmek için, Kur’an meali yazacak kadar bilgili olmaya gerek yok. Kur’an’� anlayarak bir defa okuyan bile bilir, evrendeki bütün varl�klar�n rabbinin Allah oldu�unu. Hatta Kur’an’�n ilk âyeti bile yeterlidir bu hükmü ç�karmak için. Teslim olan bir kalbe selîm olan bir akla sahip ise… Ama, “devletin dini olmaz” diye bang�r bang�r ba��rmak için insan�n f�trat�n�, akl�n�, ilmini yok saymas�, fenâ fi’d-devlet olup bugünkü Kemalist devlette yok olmas� gerekecektir. Bütün bunlar� ba�aran (!) zâtlar, devletin dinle (�slâm’la) ba��n�n olmamas�na niye ihtiyaç duyuyor da “devletin dini olmaz!” diyor?

T.C. adl� bu devleti kuran ki�i de ayn� dü�üncedeydi. Mustafa Kamal de ayn�s�n� söylüyordu: “Türkiye Cumhuriyetinin resmi dini yoktur.” (Mustafa Kamal, 1931 y�l�nda lise için yazd��� Medeni Bilgiler kitab�). O daha eski oldu�u için, kendisinin ölümünden çok sonra do�an günümüzdeki zevat�n izinden gitti�i söylenemez, kendisiyle ayn� görü�ü payla�salar da. Tek önderimiz Peygamberimizden Osmanl�n�n y�k�l���na kadar devletin dini vard�; devletin dini �slâm’d�. Mustafa Kamal kald�rd� bu hükmü. O, herkesin ve her �eyin kendisi gibi Allah’la ba��n� koparmas�n�, dinsiz olmas�n� istiyordu. O da ayn� inanca sahipti, ona göre de devletin dini olmazd�, olmamal�yd�. Mustafa Kamal’�n sözünün geçti�i günden bu güne devlet, �slâm anlam�nda dinsiz, din de devletsiz ve güçsüz b�rak�ld�. “Devlet dinsiz olamaz, olmamal�!” diyenler,Allah’�n r�zas�na tâlip olup Rasûlullah’�n devleti gibi devlet isteyenlerdir. “Devletin dini olmaz!” diyenler kimin yan�nda yer ald�klar�n� iyi dü�ünmeliler.

�slâm’�n mânâs�, teslim olmakt�r; Allah’�n emir ve yasaklar�na teslim olmak. Allah’�n hükümlerine teslim olmaks�z�n �slâm olmaz (Bak. 6/En’âm, 162 ve 4/Nisâ, 65). Hayat�n kanunlar�, bütün yarat�klar�n, her �eyin Allah’a teslim olmas�n� gerektirir. Bütün kâinat ve içindeki her �ey o yarat�c�n�n kanunlar�na itaat etmektedir. O yüzden bütün kâinat�n dini �slâm’d�r. Güne�, ay, y�ld�zlar hep müslümand�r. Dünya, hava, su, ���k, a�açlar, ta�lar ve hayvanlar da müslümand�r. �slâm, Allah’a itaat edip teslim olmak demek oldu�u için, bütün bu varl�klar�n isyan etmeden Allah’a itaat ettiklerini görmekteyiz. Yani teslim olu�lar�na, müslüman olu�lar�na �âhidiz. “Allah’�n dininden ba�kas�n� m� ar�yorlar? Oysa göklerde ve yerde olanlar�n hepsi ister istemez O’na teslim olmu�tur ve O’na döndürülüp götürüleceklerdir.” (3/Âl-i �mran, 83).

Bu âyette gökte ve yerde olanlar�n teslimiyeti insana örnek olarak gösteriliyor ve deniliyor ki “Ey insan, i�te sen de böyle teslim olmal�s�n! Bütün varl�klar, gökte ve yerdeki her �ey, nas�l Allah’�n koydu�u kurallara tümüyle teslim olup itaat ediyor, Allah, kendisini ne için yaratt�ysa o i�i yap�yor ve onun d���na ç�km�yor; i�te bu itaat ve teslimiyetin ad� �slâm’d�r. O yüzden, bu âyette “Allah’a teslim oldu” anlam�nda “esleme” kelimesi kullan�l�yor ki, bu kelime, ayn� zamanda “�slâm oldu, Müslim oldu” demektir. Demek ki, yerde ve gökte bulunan her �ey, her konuda Allah’a itaat edip teslim olurken, ayn� zamanda �slâm’� benimsemi� ve Müslüman olmu� durumdad�r.

�nsan da kendi hür irâdesi ve tercihiyle Allah’a teslim olursa, �slâm’� seçip müslümanca ya�arsa, kâinat�n boyun e�di�i zâta teslim oldu�undan art�k o, kâinatla bar���p uyum sa�lar. Böylece bu insan, dünyada ayn� zâta itaat edenlerin içinden biri olarak yeryüzünde(kilere) halife olur.

DA�IN TA�IN B�LE D�N� VARDIR VE O D�N, �SLÂM’DIR

Devletin dini var m�, diye ara�t�r�rken, önce “Kur’an’a göre da��n, ta��n dini var m�, yok mu?” sorusuna cevap veren âyetlere bakal�m:

E�er Kur’an bir da�a indirilseydi da� Allah’�n korkusundan ba� e�mi� parça parça olmu� olacakt�.”(59/Ha�r, 21). Gerçekten bu Kur'an'�n öyle bir a��rl��� öyle bir gücü ve etkisi vard�r ki onu gerçek anlam�yla alg�layan hiçbir varl�k yerinde duramaz, ona dayanamaz. Bu âyetin devam�nda "Bu örnekleri dü�ünsünler diye insanlara veriyoruz.” denilir. Gerçekten bu ifade, dü�ünüp de�erlendirmeleri için kalpleri uyarmaya en uygun ifadedir. Bu örnekleri dü�ünmü� olsa insan, hiç “devletin dini olmaz” diyebilir mi?

“Bunlardan sonra yine kalpleriniz kat�la�t�, Art�k kalpleriniz ta� gibi yahut daha da kasvetlidir/kat�d�r. Çünkü ta�lardan öylesi var ki, içinden �rmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su f��k�r�r. Ta�lardan bir k�sm� da Allah korkusuyla yukar�dan a�a�� yuvarlan�r. Allah yapmakta olduklar�n�zdan gâfil de�ildir.”(2/Bakara, 74)

�bn Kesîr, bu âyetin tefsiri olarak �u nakilleri aktar�r: Ebû Necih, Mücâhid’den naklediyor: “Su f��k�rtan veya su yüzünden yar�lan ya da da��n tepesinden yuvarlanan her ta�, Allah’�n ha�yetinden, Allah korkusundan dolay� bu durumlar olmu�tur.” �bn Abbas, bu âyeti �öyle tefsir etmi�tir: “Ta�lar, sizin kendisine ça�r�ld���n�z hakikat kar��s�nda bazen sizin kalplerinizden daha yumu�akt�r.” Yahyâ �bn Ebû Tâlib, “ta�lardan öylesi var ki, içinden �rmaklar kaynar.” âyetin bu ifadesi, çok a�lamak demektir. “Öylesi de var ki, çatlar da ondan su f��k�r�r”; bu da az a�lamakt�r. “Ta�lardan bir k�sm� da Allah korkusuyla yukar�dan a�a�� yuvarlan�r”; bu da, gözden ya� dökmeden kalp ile a�lamakt�r” der (�bn Kesir, Hadislerle Kur’ân-� Kerim Tefsiri, c. 2, s. 388).

“Gerçek �u ki, biz emanetleri göklere, yere ve da�lara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaç�nd�lar ve ondan korkuya kap�ld�lar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zâlim, çok câhildir.”(33/Ahzâb, 72). Bu âyetin tefsirinde Mevdudi �öyle der:

Burada "emanet" kelimesi, Kur'an'a göre yeryüzünde insana verilen "hilâfet" görevi yerine kullan�lm��t�r. �nsana isyan ve itaat etme seçene�inin ve bu özgürlü�ü kullan�rken kendisine say�s�z yarat�k üzerinde hâkim olma yetkisinin verilmesi kaç�n�lmaz olarak insan�n yapt��� hareketlerden sorumlu olmas�n� ve iyi amelleri için mükâfatland�r�l�p, kötü amelleri için cezaland�r�lmas�n� gerektirir. �nsan bu güç ve yetkileri kendisi kazanmad��� gibi, bilakis bunlar kendisine Allah taraf�ndan ihsan edildi�i ve Allah'a bu güçlerin iyiye veya kötüye kullan�lmas�n�n hesab�n� verece�i için bunlar, Kur'an'�n ba�ka yerlerinde hilâfet, burada ise emanet olarak tan�mlanm��t�r.

Bu “emanet”in ne kadar önemli ve a��r oldu�u konusunda bir fikir vermek için Allah, göklerin ve yerlerin büyüklüklerine, da�lar�n da sabitlik ve muazzam ölçülerine ra�men bu emaneti yüklenme güç ve cesaretini göstermediklerini bildirir. Fakat insan, bu a��r yükü üzerine alm��t�r.

Emanetin göklere ve yerlere teklif edilmesi ve onlar�n bunun a��rl���ndan korkup kabul etmemeleri gerçekten vâki olmu� olabilir, ama mecazî olarak böyle söylenmi� olmas� da muhtemeldir. Bizler Allah'�n yarat�klar� ile olan ili�kisini asla anlay�p kavrayamay�z. Yeryüzü, güne�, ay ve da�lar, bize göre kör, sa��r ve cans�zd�rlar, fakat Allah'a göre böyle olmayabilirler. Allah yaratt�klar�ndan hepsiyle konu�maya kadirdir ve biz anlayamasak da yaratt�klar� O'na cevap verebilirler. O halde Allah'�n bu emaneti onlara sunmu� olmas� ve onlar�n da bundan korkup çekinerek yarat�c�lar� ve Rablerine teslim olup �öyle demi� olmalar� muhtemeldir:

"Rabbimiz, biz senin güçsüz kullar�n olarak kalsak bizim için daha iyi. Çünkü isyan etme yetki ve özgürlü�üne sahip olup onun hakk�n� vermeye ve hakk�n� veremedi�imizde ise senin azab�na çarpt�r�lmaya cesaretimiz yok."

Ayn� �ekilde bu ya�ad���m�z hayattan önce, Allah'�n insanl��a farkl� bir yarat�l�� ve varl�k vermi� ve onu kendi huzuruna ça��rm�� olmas�, insan�n da isteyerek bu güç ve yetkileri kabul etmi� olmas� muhtemeldir. Bunun imkâns�z oldu�unu iddia edebilece�imiz hiçbir delil ve dayana�a sahip de�iliz. Ancak kendi zihnî yetenek ve güçlerini tam anlam�yla kavrayamayan kimseler bunun imkâns�z oldu�unu dü�ünebilirler (Mevdudi, Tefhimu’l Kur’an, Ahzab, 72. âyetin tefsiri).

BÜTÜN VARLIKLAR SECDE EDERLER

"Göklerde ve yerde bulunanlar ister istemez Allah'a secde ederler. Gökler de sabah ve ak�am (uzay�p k�salarak) Allah'a secde etmektedir."(13/Ra'd, 15

A�açlar secde etmektedirler (bkz. 22/Hacc, 18) A�açlar ve bitkiler, namazdaki secde gibi devaml� olarak secdede duruyorlar. Nas�l derseniz; a�açlar�n a��zlar�na benzeyen kökleri, devaml� �ekilde yerden su ve besin al�yor. Cisimlerin gölgeleri Allah'a özel bir teslimiyet ve ibadet tarz� olarak her gün nas�l uzay�p k�sal�yorsa (16/Nahl, 48; 13/Ra'd, 15), ibadet eden insan da namazda k�yam, rükû, secde ve ka'de yaparken uzay�p k�sal�r. Müslümanlar�n cemaat halindeki ibadetlerde yapt�klar� gibi, sürü halinde uçan ku�lar da Allah'a ibadet ederler: "Göklerde ve yerde bulunanlarla, dizi dizi kanat ç�rp�p uçan ku�lar�n Allah'� tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi salât�n� (duâs�n�) ve tesbihini (ö�renmi�) bilmi�tir. Allah, onlar�n yapmakta olduklar�n� hakk�yla bilir." (24/Nur, 41)

Secde; Allah’�n emirlerine uymak, O’nun evrene koydu�u kanunlara itaat etmek, Allah’�n rabli�ine teslim olmak demektir. Kâinattaki bütün varl�klar isteyerek veya istemeyerek Allah’a secde ederler.

SECDE �K� TÜRLÜDÜR

�ki türlü secde vard�r. Birincisi; ihtiyarî, yani insan�n kendi hür iradesiyle/özgür tercihiyle yapt��� secde. Bu, yaln�zca insana mahsustur. Allah (c.c.) bütün insanlar� kendine secde etmeye, yani kendine mutlak anlamda itaat etmeye davet ediyor (22/Hacc, 77; 53/Necm, 62). �kincisi; Teshirî, yani ister istemez, daha do�rusu zorunlu olarak yap�lan secdedir. �nsan�n d���ndaki bütün varl�klar da Allah’a secde ederler ve bu secdelerini zorunlu olarak, yarat�l��lar�n�n icab� yaparlar. Çünkü ba�ka tercihleri olamaz (13/Ra’d, 15; 16/Nahl, 49; 22/Hacc, 18; 7/A’râf, 206).

�nsan�n d���ndaki varl�klar�n secde �ekli konusunda kesin bir �ey söylemek mümkün de�ildir. Kimilerine göre, onlar�n Allah’a olan itaatlerinin secde olarak nitelenmesi sembolik bir ifadedir. Ya da secdenin anlam�; mutlak bir itaati, boyun bükmeyi, tesbih etmeyi, Allah’�n hükmüne uymay� içine alacak kadar geni�tir. Buna göre secde, gerçek boyun e�i�i, mutlak itaati, Allah’a tam teslimiyeti ve yak�nla�may�, O’nu Rab bilmeyi ve kullu�un bütün görüntülerini bünyesinde toplayan çok önemli bir eylemdir.

"Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar, güne�, ay, y�ld�zlar, da�lar, a�açlar, hayvanlar ve insanlar�n birço�u Allah'a secde ediyor."(22/Hacc, 18). Devleti güne�e benzetti�i halde, devletin dini olmaz diyen �a�k�n, Kur’an’a göre güne�in dini var oldu�u, onun ad�n�n da hak din �slâm oldu�u halde; güne�e benzeyen devletin dini olmas�n, bu mümkün mü?

“Göklerde bulunanlar, yerdeki canl�lar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler."(16/Nahl, 49)

Her �eyin Allah’a secde etti�iyle ilgili öyle bir örnek verilir Kur’an’da ki, “�ey”in kapsam� ola�anüstü geni�ler. Gölge diye bir varl�k cinsi yoktur. Bir cismin, ����� engellemesi sonucu olu�an karanl�k demek olan “gölge”nin, bir “�ey” olup olmad��� tart���l�r. O yüzden somut bir varl�k olmayan devlet gibi “�ey”lerin de secde etmemesi dü�ünülemez. Allah, bütün âlemlerin rabbidir. Yani, bütün âlemlerdeki bütün varl�klar rab olarak Allah’� kabul eder, O’na itaat ederler.

Devleti bir nesne olarak görmek istemeyip onun elle tutulur bir �ey olmad���n�, soyut oldu�unu söyleyebilir baz�lar�. Peki, gölge bir nesne midir, elle tutulabilir bir �ey midir? �ey olup olmad���, bir varl�k m� de�il mi tart���labilecek olan, herhangi bir cisme �����n yans�mas�ndan olu�an gölgenin secdesinden, yani onun da Allah’a teslim olup itaatinden bahsediyor Kitab�m�z: "Allah'�n yaratt��� herhangi bir �eyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah'a secde ederek sa�a sola döner.” (16/Nahl, 48). Gölge bile secde ediyor, yani Allah’a itaat ediyor, onun da dininin bulundu�u ve dininin ad�n�n �slâm oldu�u halde; devletle din aras�nda bir ba� olu�turmamak hangi akl�n kâr�d�r? Gölge diye bir varl�k cinsi yoktur. Bir cismin, ����� engellemesi sonucu olu�an karanl�k demek olan “gölge”nin, bir “�ey” olup olmad��� tart���l�r. O yüzden somut bir varl�k olmayan devlet gibi “�ey”lerin de secde etmemesi dü�ünülemez. Allah, bütün âlemlerin rabbidir. Yani, bütün âlemlerdeki bütün varl�klar rab olarak Allah’� kabul eder, O’na itaat ederler.

TESB�H, ��RK� PROTESTODUR

Tesbih, bir nevi protestodur. �nand���m�z Allah'a birileri iftira at�yor. O'na ait olan vas�flar� ba�kas�na vermeye kalk���yor. O'nun isimlerini, s�fatlar�n� kendi sevdiklerine, ba�land�klar�na yak��t�r�yor ve onlar� ululay�p yüceltiyor. ��te biz, bu durumu red ve protesto için "sübhânallah" diyoruz. Bunu söylerken, �irki protesto etti�imiz gibi, ayn� zamanda da Allah’� yüceltip övmü� oluyoruz.

Kur'an'da kullan�ld��� �ekilde tesbih, üç temel anlama gelir. 1- Aklama-uzakla�t�rma; 2- Zikir/anma, dua, namaz; 3- Kâinattaki her �eyin Allah’�n düzenine, sünnetullaha uydu�u.

Allah’� mükemmel (en yüce) s�fatlarla dü�ünmek, O’nu noksan s�fatlardan tenzih etmek (uzak tutmak), tesbih’tir. Sübhânallah �iar�, �irki mahkûm etmek için söylenir. Kâfir insan ve cinlerden/�eytanlardan ba�ka her �ey, Allah'a kul oluyor, secde ve tesbih ediyorken, bu hayvandan a�a�� yarat�klar, bu nizam ve uyumu bozuyorlar. ��te bu fesat ve isyan, sübhânallah �iar�yla reddediliyor.

BÜTÜN VARLIKLAR ALLAH’I TESB�H EDER

Kur’an’�n haber verdi�ine göre yerde ve gökte olan bütün yarat�klar Allah’a tesbihte bulunurlar. Kur’an bunu bazen geçmi� zaman kipiyle ‘tesbih etti’ �eklinde, bazen de �imdiki zaman kipiyle ‘tesbih eder/ediyor’ �eklinde vermektedir. Bu, varl�klar�n geçmi�te ve �imdi sürekli tesbih ile me�gul olduklar�n� gösteren bir gerçektir. (57/Hadîd, 1; 59/Ha�r, 1, 24; 61/Saff, 1; 24/Nûr, 41; 62/Cuma, 1 vd.)

“…Ku�lar� ve tesbih eden da�lar� da Dâvud’a boyun e�dirdik.”(21/Enbiyâ, 79). “Do�rusu Biz ak�am sabah onunla beraber tesbih eden da�lar�, toplu halde ku�lar� onun emri alt�na vermi�tik. Hepsi O’na (Allah’a) yönelmi�lerdi.” (38/Sâd, 18, 19).

�nsan d���ndaki canl� veya cans�z varl�klar�n nas�l tesbih ettiklerini bilmiyoruz. Bu konuda birçok aç�klama yap�lm��t�r ama do�rusu onlar�n tesbihlerinin nas�l oldu�unu tümüyle anlamak bizim için imkâns�zd�r; hem de bunu anlama diye bir görevimiz yoktur. Bize dü�en, bütün varl�klar�n ister istemez Allah’a teslim olup O’nu tesbih ettiklerini bilmek ve böyle bir gerçe�e �üphe etmeden inanmakt�r. “Yedi gök, yer ve bunlar�n içinde bulunanlar, O’nu tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir �ey yoktur, ama siz onlar�n tesbihlerini anlayamazs�n�z. O halîm’dir, ba���layand�r.” (17/�srâ, 44). Bütün varl�klar�n biz anlamasak da tesbih etti�ine göre; devlet denilen varl��� nas�l istisnâ edebiliriz, nas�l “onun dini iman� olmaz” diyebiliriz? Kur’an’da “O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir �ey yoktur” denilirken, devletin dini olmas�n ve o da hamd ile tesbih etmesin, bu mümkün müdür?

DEVLET�N D�N�/DEVLET D�N�

Mustafa Kamal’e kadar, devletin dini �slâm’d�. Kendi yak�p yok ettikleri Osmanl� Devletinin külleri üzerine kurulan T.C.’nin bile ilk zamanlar dini vard�, ad� �slâm’d�. 1921 Anayasas�nda da,1924 Anayasas�nda da “Türkiye Devletinin dini, �slâm dinidir” yaz�yordu. 10 Nisan 1928 tarihinde ise anayasan�n 2. maddesinden “Türkiye Devletinin dini, �slâm dinidir” kural� ç�kar�ld�. Dokuz sene devletin resmî dini yoktu. Ne �slâm, ne laiklik… 1937 anayasas�nda “Türkiye Cumhuriyeti laiktir” maddesi eklendi de devletin resmî dini belirlendi. Özetle, her devletin hak veya bât�l bir dini vard�r. �çinde ya�ad���m�z ülkenin ba��ndaki devletin dini de hep ola gelmi�tir. Osmanl� Devletinin dini �slâm’d�. T.C. kurulunca da birkaç sene devletin dininin �slâm oldu�u resmen vurguland�. 1928’e kadar devletin dini �slâm’d�; 1937’den sonra devletin dini laiklik olarak anayasaya geçti. Tevhid ehli ve Rasûlullah’�n izini takip etmeye çal��an biz Müslümanlar in�aAllah Medine �slâm Devletini örnek alarak Rasûl’ün kurdu�u gibi bir �slâm devleti kuraca��z. Bunu da toplumu Kur’anî ölçüleri kabul edip ya�ayacak �ekilde de�i�tirerek olu�turaca��z. Devletin dinini yeniden �slâm haline getirece�iz; çal��ma ve gayretlerimizin önemli bir alan�n� bu gaye olu�turuyor.

Devletin dini olmaz diyen �a�k�n kafa, vâk�ay� da görmezden gelip tümüyle yok say�yor. Bu devletin dini olmasa dinle ilgili i�leri düzenlemeye kalkmaz; Diyanet gibi, 12 bakanl���n bütçesini geride b�rakacak �ekilde devletin deste�ine muhatap olan bir devlet kurumu olu�turmazd�. �slâm’�n istedi�i gibi bir din topluma ve sisteme hâkim de�ilse, devletin istedi�i bir din (dinin tahrif edilen �ekli) ortaya ç�kacakt�r. De�i�ik ifadeyle ya dinin devleti, ya da devletin dini. Biz devletin dine yön vermeye kalkmas�ndan �ikâyetçiyiz ve dinin devlete yön vermesini istiyoruz. Devletin dini mutlaka olur; biz devletin dininin laiklik de�il; �slâm olmas�n� hedefliyoruz. �slâm �eriat� da zaten devletin dininin �slâm olmas�, yani devletin uygulamas� gereken �slâmî hükümleri devletin tatbik etmesi demektir.

�slâm’�n istedi�i gibi bir din topluma ve sisteme hâkim de�ilse, devletin istedi�i bir din (dinin tahrif edilen �ekli) ortaya ç�kacakt�r. De�i�ik ifadeyle; dinin devleti olmay�nca, devletin dini insanlar� ku�atacakt�r. Diyanet, devlet dininin yans�mas� olarak 3 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ün iste�iyle meclisin kabul etti�i 429 say�l� kanunla kuruldu.Diyanetin kurulu� amac�, tamam�yla devletin hizmetinde olan, devletin kurallar�na, büyük tâ�utun ilkelerine ters dü�meyen bir din olu�turmakt�r. Bu tarihten itibaren tekke ve zâviyeler kapat�ld�. Câmilerin baz�s�na kilit vuruldu. Bütün bu yerler çok de�i�ik maksatlar için kullan�ld�. Bir k�sm� depo, ambar, i�yeri olarak kullan�lmaya ba�land�. Baz� câmi, medrese ve vakfiyeler de Cumhuriyetin ilk y�llar�nda torpilli baz� az�nl�klara sat�ld�. 15 Kas�m 1935 tarihinde ç�kar�lan bir kanunla eskiden câmi olarak kullan�lan kiliseler, tekrar kiliseye çevrildi. Bunun yan�nda, 3 �ubat 1932’de “ezan”�n Türkçele�tirilmesi kanunla�t�r�larak Arapça asl�yla okunmas� yasakland�. Bütün bunlar, devletin diniyle ilgilidir.

Bugün de devletin dini vard�r. Devletin dini yoksa, devlet, okullar�nda niye ö�rencilere heykellerin önünde sayg� duru�unu mecbur ediyor? Devletin bayram diye hepsi Mustafa Kamal’le ilgili �slâm’a darbe vurulan günleri niye kutsal günler olarak kutluyor? 10 Kas�m törenlerini, devlet adamlar�n�n devleti temsilen çelenk koymalar�n�, deftere yaz� yaz�p hallerini arzetmelerini, bir ölünün kar��s�nda namazdaki k�yam gibi sayg� duru�u içinde tap�nmalar�n� nereye koyaca��z?

Bir mütefekkir yazar�m�z �öyle diyor: “Rabbimiz Kur’an'da, bireysel alanla s�n�rl� hükümler inzal etmekle yetinmemi�, siyasi, sosyal, hukuki, ekonomik, toplumsal ve kamusal bütün hayat alanlar�n� düzenleyen ve yöneticilere, bu alanlarla ilgili emirler veren hükümler de vazetmi�tir. O halde ekonominin de, siyasetin de, hukukun da, kamusal alan�n da dini ve ilah� vard�r, e�er �slâm ve Allah de�ilse, ba�ka din ve ideolojilerin varl��� ve onlar� üretenlerin ilahl��� söz konusu demektir. Bu alanlar�n belirleyicisi din olarak �slâm �eriat� ve ilah olarak Allah de�ilse, Kur’an’�n ifadesiyle “bilmeyenlerin hevâ ve zann�n�n” din ve ilah edinilmesi söz konusudur (45/Câsiye Suresi, 18, 23). Bu sebeple, bütün dinlerden soyutlanm�� devlet ve kamu alan� tasavvur bile edilemez. Devlet ve kamu alan�n� düzenleyecek kurallar� kim koyuyorsa, o devletin ilah�d�r ve o kurallar bütünü de devletin dinidir. Bu sebeple laik devletin dini de laikliktir ve ilah� ise o alan� düzenlemek üzere laik yasalar�, laik hukuku hevâs�na göre yapan laik parlamentolard�r. Devlet ve kamu alan� yönetilirken, ekonomik alan kapitalist piyasa ilah�n�n arzular�na göre mi düzenlenecek, yoksa vahyin belirledi�i ölçülere göre mi; adalet sistemi, medeni hukuk, miras ve ceza hukuku ve insan haklar� alanlar�n� düzenleyen yasalar insanlar�n hevâlar�na göre mi yap�lacak, yoksa vahyin belirledi�i ölçü ve hudutlar� dikkate alarak m�; ba�ka ülkelerle sava� ve bar�� yaparken hevâ ve ulusalc� h�rslar m� belirleyici olacak, yoksa Kur'an'da sava� hukuku için vazedilmi� hükümler mi? ��te bütün bunlar, laik devletin de bir dini oldu�unu ve bütün bu alanlar� insan hevâ ve akl�n� ilahla�t�rarak yap�lan yasalarla yönetti�i için bu dinin ad� �irk dinidir. �irk ise, Kur'an'a göre büyük zulümdür ve �irkle yönetilen ülkede zulüm kaç�n�lmaz sonuçtur.”(Mehmet Pamak, �zzeti Yanl�� Yerde Aramak)

HER DEVLET�N HAK VEYA BÂTIL B�R D�N� VARDIR; D�NS�Z DEVLET OLMAZ

Bilindi�i gibi, TBMM, kanun yapma yeri. Allah’�n kanununa ters dü�mesi hiç önemsenmeden insanlar�n akl� ve hevâs� nihai otorite olup Allah’�n kanunlar�na muhâlif kanunlar ç�kart�lan yer. Bu tür kanun ç�kartanlara Tevbe sûresi 31 ve bu ayetin tefsiri olarak Tirmizi, Tefsir sure 10’da aç�kland��� üzere Allah’a ra�men serbest ve yasak koyanlar rablik iddia etmi� oluyor. Birçok rabbin (rab taslaklar�n�n) oldu�u devlete hâlâ “bu devletin dini yoktur, devletin dini olmaz” m� denilecek?

TBMM �LK OLARAK NASIL AÇILDI?

Hac� Bayram Velî Câmi-i �erîfi'nde Cuma namaz� k�l�narak, namaz ç�k���nda meclise kadar sakal-� �erif ve sancak-� �erif ta��nm��, dualar yap�l�p kurbanlar kesilmi�tir. Kur’an hatmi indirilip Buhârî-i �erîf okutulmu�, hatmin geri kalan k�sm� Cuma namaz�ndan sonra Meclis'in önünde tamamlanm��, dualarla meclis aç�lm��t�. Bu kadar dinî tören herhangi büyük bir camii aç�l��� için bile yerine getirilmez. Devleti temsil eden mecliste o zamanlar “vallahi” diye sonralar� “namusum ve �erefim üzerine andiçerim” diyerek edilen yeminler, devletin dinini ve dinindeki de�i�meleri göstermiyor mu? Yeminlerin içeri�i de devletin dinini ve bu dinin rengini ele vermiyor mu?

TÜRK�YE CUMHUR�YET�, B�R D�N DEVLET�D�R

Okullara ve her türden resmî kurumlara bakt���n�zda bunu kabullenmek zorunlulu�u var. Kemalizm dini, tek dindir ve kimse Mustafa Kamal’e hiçbir �eyi ortak ko�amaz.

Laik oldu�unu iddia eden T.C. asl�nda Kemalist bir teokrasidir. Devletin resmî lügatinde bu ilan edilir: 1948’de bas�lan Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlü�üne göz at�l�rsa sadece devletin de�il, tüm Türklerin de dini Kemalizm’dir. Bu resmî sözlü�e göre; “Kemalizm: Türklerin dini”dir. Türkiye Devletinde Atatürk tek ulusal lider kabul edilir ve halk�n da bu tercihi alternatifsiz kabul etmesi istenir.

San�ld���n�n aksine, resmî inan��a göre o, yaln�z askerî ve siyasî bir dehâ de�il, ayn� zamanda dinî liderdir de. Günümüzde, devletin okullar�nda okutulan Din Dersi (Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi) kitaplar�n�n kapa��na ve içeri�ine, âyet ve hadisten daha fazla onun referans gösterildi�ine bakmak yeterlidir. O, devlet inanc�nda “ulu önder”dir. T.C., 1923’den beri Mustafa Kamal’in en büyük oldu�una inand��� için her Türk vatanda��n�n onu sevmek ve ilkelerine itaat etmek zorunda oldu�unu devlet, din yakla��m� içinde tart��mas�z kabul eder ve ettirir. Anayasa, partiler kanunu ve tüm yasalar onun ilkelerinin hiç birine ters dü�emez. Hangi parti yönetim rolünü üstlenirse üstlensin, asl�nda M. Kamal, her dönemde tek ba��na iktidardad�r ve iktidar�n� ba�kalar�yla payla�mas�, yani M. Kamal’e �irk ko�ulmas� kabul edilemez. Bu ülkede egemenlik kay�ts�z �arts�z Kamal’indir. Bu ülkede din devletinden bahsedilemez, ama devlet dininin egemenli�inden rahatl�kla söz edilebilir. Ne diyordu Celal Bayar: “Atatürk’ü sevmek ibâdettir.” Evet, devletin gözünde “Atatürkçülük” bir dindir. Devletin anayasas�nda, Allah, Peygamber, Kur’an, �slâm gibi kelimeleri bulamazs�n�z. Bunun yerine sadece Atatürk’e ve onun ilkelerine at�fta bulunulur. Devletin, Allah yerine onu öne ç�karmas�, sevgi ve ba�l�l���, tap�nmas�, din de�il de ya nedir?

Kur’an, mü�riklerin, “biz atalar�m�z�n yolundan ayr�lmay�z, onlar�n izinden gideriz” dedi�ini belirtir. T.C. de kendine özgü bir “ata” ve atalar rejimidir. Türkiye düzeni, tüm Türk vatanda�lar�n�n atas� kabul etti�i için, atas�n� sevmeme hakk�n� kimseye vermez. Atatürk sevgisinden daha büyük sevgi olmamas� gerekti�ini, onun ilkelerinin tart���lmaz do�ru oldu�unu bir akîde ve davran�� biçimi olarak ilân eder ve çe�itli âyinlerle bu tav�r, �lkö�retimin ilk s�n�f�ndan itibaren tüm vatanda�lara uygulatt�r�lmaya çal���l�r. Düzene göre, onun hata yapt��� kabul edilemez. Kimse onun suçlar�n� ve yanl��lar�n� söyleyemez, heykellerine ve foto�raflar�na yan gözle bakamaz. Bütün bunlar, devletin dinini göstermiyor mu?

ADÂLET, ANCAK �SLÂM’IN DOSDO�RU UYGULANMASIYLA ORTAYA ÇIKAR

Adalet Devleti’nden bahsedip “devletin dini adalettir.” diyen bir kimse, nas�l olur da “devletin dini olmaz” diyebilir? Devletin dini adalet ise, adaleti bize; Allah’�n indirdi�i ile hükmetmek olarak bildiren �slâm de�il midir? �çinde ya�ad��� devleti ele�tirmemeye özen gösterenlerin �slâm Devleti’nden nas�l bir korkular� vard�r ki, devletin dini olmaz, �slam devleti olmaz diyebiliyorlar. Allah nurunu tamamlayacak ve in�aAllah, baz�lar� istese de istemese de �slâm Devleti bir gün mutlaka kendini gösterecektir.

Adâlet, öncelikle, Allah’�n indirdi�iyle hükmetmektir. Allah’�n indirdi�i hükümler adâlet, o hükümlerin d���nda kanunlarla insanlar� yönetenler zâlim (5/Mâide, 44), Allah’�n hükümleri d���ndaki hükümler/yasalar da zulümdür. �irk en büyük zulüm (31/Lokman, 13), sadece Allah’�n hükümleri ise adâlettir.

“...Allah’a �irk/ortak ko�ma! Do�rusu �irk, büyük bir zulümdür.” (31/Lokman, 13). �nsanlar� putlara tapmaya te�vik eden, Allah’�n indirdi�iyle hükmetmeyen devlet, adâlet devleti olabilir mi, be hey �a�k�n?

Not: Ahmed Kalkan’�n bu makalesi, Vuslat Dergisi’nin �ubat 2017 tarihli 188. say�s�nda yay�nlam��t�r.