
Mustafa BOZACIO�LU
�NSANIN NEY� EKS�K OLURSA KURBAN OLMAZ?
Ba�l�k, Çorum’dan yeni tan��t���m�z bir karde�imize, okumalar� ile me�hur Rufi Tiryaki’ye ait. Veciz bir �ekilde kurban olgusunu özetleyen, dahas� anlatan bir ifade… Aforizma! Tüm ritüellerimize, ibadetlerimize uyarlayabilirsiniz!
Esasen ba�l�k olarak at�p b�rakmak, içini, alt�n� doldurmay� okuyucuya ve/veya ba�l��� okuyucu ile ba� ba�a b�rakmak bile kifayet ederdi!
Kurban olgusunu klasik f�khî ba�lam�ndaki s�k��m��l�ktan, indirgemecilikten kurtarabiliriz belki bu sayede! Olgu kurbanl�klar etraf�nda örülen ve yürütülen bir söylemle an�l�r ve anla��l�r durumda �u son zamanlar�n zamane günlerinde! Ümmetin(!) kan� dökülürken kurban kan�n� konu�mak ne kadar sadra �ifa olur bilinmez! Bilinç yitirilmi�, istikamet kaybedilmi�ken bu ritüelimiz/ibadetimiz bize bugünlerdeki alg�lan���yla bir ç�k�� f�rsat� sunar m�, bunu da bilemem! Her ibadetin bir murad�, bir hikmeti oldu�una göre ve bunlar bizim zanlar�m�z�n da ötesine uzanan bir etki ve söylemi haiz ise bunlardan geri durmam�z olas� de�ildir! Ta ki, en güzeline, en do�rusuna, en takval�s�na ula�ana de�in! Buldu�umuzda, bunu Rabbimiz nasip etti�inde Nasr sûresinin tezhürüne de �ahit olabilece�iz do�al ve paralel olarak ve bunlara daha bir sar�lacak, bunlarla daha korunakl� bir hale gelece�iz!
Kurbanlar�m�z�n, evet, f�khi boyutlar�n� göz ard� edemeyiz ve fakat mutlaka ve mutlaka bunlar�n üst boyuttaki ibadî yönünü aç��a ç�karmam�z, bu yönde tutum ve duru�lar geli�tirmemiz gerekiyor, hem de acilen! Kurban�n kolu baca�� eksik, burnu kula�� kesikse bunlar onun kabulü önünde birer engel olabilirler, ancak kurbanlar�m�z�n kabulünün önündeki en büyük engel bizlerin �lahi egemenli�e ve hâkimiyete teslim olu�umuzdaki, kendimizi ve imkanlar�m�z� kurban k�l���m�zdaki eksiklikler, yanl��l�klar de�il midir? Takvam�zdaki s�k�nt� ve k�s�tl�l�klar de�il midir? Demiyor mu Rabbimiz; ‘..onlar�n ne etleri ne de kanlar� Allah’a ula��r, O’na ula�acak olan sadece takvan�zd�r (kulluk bilinciniz ve bu u�urdaki samimiyet ve salihane yöneli�iniz çabalar�n�zd�r).’ diye!
Zanlar�m�zla ibadetlerin ard�nda, mesela orucun hikmetine binaen ‘Aç olanlar�n haliyle hallenmek!’ gibi yüzeysel ve sadra �ifa olmayacak sebepler üretiyor ve sonra kendimiz de bu k�s�r döngüye s�k���p kal�yoruz, ibadetlerimiz de! O zaman soru �u; ‘Aç olanlar, fakir fukara niye oruç tutmakla yükümlüdür?’! Keza, kurban ile ilgili olarak da ‘�htiyaç sahiplerinin, y�l boyu et göremeyenlerin, ete kavu�turulmas�d�r!’ argüman� öne sürülür; bilirsiniz, duyars�n�z! Bu da hakikaten bir bilgisizlik, duyars�zl�kt�r! Bu, i�in ‘kasapl�k’ k�sm�d�r, Ali �eriati’nin ifadesiyle! Nisap karma�as�ndan(!) zekat veremeyen, hatta alacak durumda olanlar�n, kurban kesme kararl�l�klar�, hatta bunu kendilerine vacip k�lmalar� nas�l anlamland�r�lacakt�r, o zaman! Keza yar�m kurulu�lar�n�n sair memleketlerdeki kurban ücretlendirmeleri (400 tl civar�) ile buradakine (1000 tl. civar�) k�yasen üç hisse alabilir, buradaki oranla üçte birini et olarak fakir fukaraya ay�rsan�z (ortalama 10 kg.) yine ortalamada 6 kat daha (üç hisse en az 60 kg. eder) az et da��tm�� olacaks�n�z, meseleyi et olarak dü�ünürseniz! Haydi ç�k�n i�in içinden ç�kabilirseniz! Kald� ki meseleyi çoluk çocuk sahiplenme, bir talim terbiye meselesi olarak görme, teorinin pratik bir uzant�s� olarak sosyalle�me olgular�ndan kendi ellerimizle kopartm�� oluyoruz ve sonra da ‘Nerde o eski bayramlar!’ diye �ikayet ediyoruz!
Tüm ibadetlerimizi, bir üst bilinçten kaynaklanan ve birbirleriyle irtibat� kesilip kompart�manlara ayr�lamayacak olan bir bütünlük içinde �slam davas�n�n olmazsa olmazlar� nev’inden, kullun Mabuduna, ubudiyetin bir kar��l��� olarak yöneli�i tarz�nda, �slamî siyasetin do�al bile�enleri bilip bu bilinç içinde, samimiyetle ifa etmek zorunlulu�umuz vard�r.
Hâs�l�, ibadetlerimizle ilgili ‘niçin’, ‘kim için’ sorular�n� do�ru cevapland�rd�ktan sonra ‘nas�l’ sorusu bir anlam kazanacakt�r! Yoksa; yok! ‘Norm’ yoksa form da önemli de�ildir, anlam�n� yitirir! Norm ile form’u ay�rmak hiç de normal bir hal de�ildir!
Tüm ibadetlerin bir içe do�ru etkisi oldu�u do�rudur ve do�ru olan di�er husus da bu etkinin d��a dönük boyutunun, etkisinin de oldu�udur; yak�ndan uza�a, benden bize, aileden topluma, inanlardan tüm insanlara do�ru, dahas� kul ile Rabbi aras�nda! Bir ileti�im, etkile�im ve iddialar�n ispat�, göstergesi sadedinde!
Kurbanlar�m�z/ibadetlerimiz bizi iyi bir kul k�l�yorsa, Rabbimize ve r�zas�na yakla�t�r�yorsa, masivadan ve isyandan uzakla�t�r�yorsa, samimiyetimize samimiyet, bilgi ve bilincimize art� de�er kat�yorsa, fark�m�z� fark ettirecek bir nitelik ta��yorsa, fark�ndal���m�z� artt�r�yorsa, duru� duyu� ve yürüyü�ümüze ivme veriyorsa anlaml�d�r, de�erlidir! Bunlar bize de�er katmak için vard�rlar, bizden paye almak için de�il! Gerçi salih ve samimi bir kulun çekim gücünü de yads�yamay�z!
Ademo�lu Habil’in dedi�i gibi Rabbimiz sadece takval�lar�nkini, takva ile sunulan�n� kabul eder, yoksa gönülden ve fedakarca olmadan, yüksünerek, imtina ederek, çer çöp kabilinden ba�a kakarcas�na ve müsta�nice olarak de�ersizlerinden –paye almak için üstelik- ayr�lan paylar�/kullu�u de�il!
Kurban�n ibadetler içindeki yerini, ibadetlerin birbirleriyle olan kopmaz ili�kisini do�ru tesbit edip ibadet siyaset ay�r�m�n�n yersizli�ini idrak ederek, kurban�n kurban olma, imkânlar� kurban k�labilme ve kurbanl�klar kadar tüm mahlûkat�n da insan için musahhar k�l�nmas�n�n/boyun e�dirilmesinin bir �ükrü/tesbihat�m�z olarak görülmesi gerekmektedir. Tabi en öncesinde Yaratan yarat�lan, dünya ahiret ili�kisini, gereklerini, nas�ll���n� do�ru tesbit ve takdir etmemiz gerekiyor, gereklerini do�ru ve do�rulardan ve de do�rularla beraber olarak hakk�yla yapabilmek için; Allah’� do�ru takdir etmekle ba�layarak (En’am 91, Hac 74, Zumer 67)
(Bu makale ilk olarak 2015 y�l�nda �slam ve Hayat Dergisi Hac-Kurban Özel Say�s�'nda yay�nlanm��t�r.)