
"sevdi" Arama Sonuçları

Direniş bir varoluştur ve her daim samimi insanların eliyle var olacaktır. Şehadetin ne büyük bir nimet olduğunu onlar çok iyi biliyorlar. "Sizin dünya hayatını sevdiğinizden daha çok onlar ahireti seviyorlar" hakikatinin canlı şahitleridir.

Ben Înâs’ı çok sevdim. Sizlerin de seveceğine inanıyorum. Înâs hiçbir çekince gütmeden, tam tersine büyük bir güven ve istekle her eve girdirilebilecek bir misafir. İslam’la tanışmasını istediğimiz her insanın eline tutuşturabileceğiniz bir risale. Bayramda-seyranda verilebilecek güzel bir hediye.

Sevdiklerini Allah için sever, buğz etti mi Allah için buğz eder. Herhangi bir menfaat bekleyişi içinde olmaz, kin güdmez, zor anında yalnız bırakmaz, ihtiyacını giderir, isteklerini kardeşi ile paylaşır, yük alır yük vermez; böyle bir kardeşlik İslam'ın dışında kimde mevcut? Başka yerde arama bulamazsın, İslam kardeşliği ebedi olandır.

Mücahid, bizim talebelerimiz içinde sıradan birisi değildi. Devamlı olumlu izlenim bırakan sevdiğim bir oğlum (gibi) idi. Rabbim rahmetiyle muamele etsin.

Çocuğumuzun sevdiği, beğendiği, varlığından haz aldığı şeylerin var olmalarının nedenini doğru olarak bildirilmeliyiz. Sevdiği bir şeyi, bir insanı, Allah’ın yarattığını öğrenmesi, çocuğu Allah’a yaklaştıracaktır. Sorduğu sorularına, tabiat ana, Noel Baba, evrim.. gibi gerçek dışı uydurma cevaplar alan bir çocuğun, duygusal zekası gelişemeyeceği gibi, belirsizlikler içinde kalan aklı, kainatı ve hayatı anlamakta da güçlük çekecektir.

İkna edip sevdirmek en temel düsturdur. Namazı sevdirin. Sevdirmeden ve anlatmadan çocukları namaza zorlamak, namaz kılmalarını mecburi tutmak onları namazdan soğutur. Buna dikkat etmek gerekir. En iyi öğretmen örnekliktir. Çocuklar, sizin namaza gösterdiğiniz saygı ve sevgiyi, ilgiyi görmeliler.

"Siz de mi buradasınız? Ne güzel" Bir kavuşma anları, bir mutluluk... Aradan ilerliyoruz, bilmediğimiz bir yere doğru. İnanılmaz güzellikler şok ediyor... Gözler kamaşıyor... Merak ettiğimiz, görmediğimiz sevdiklerimiz karşıma çıkıyor...

Haklı olarak “ Ey bana iman ettiğini söyleyenler neden benim getirdiğim şeriati tatbik etmiyorsunuz” dediğinde acaba O’na iman ettiğini, O’nun canlarından çok sevdiğini söyleyen insanların bir kısmı, meclisin sıralarına vurarak onun protesto mu ederlerdi? Kimileri de; “çıkarın bunu buradan burası devlete meydan okunacak yer değil” der ve O’nu meclisten mi kovarlardı? Kimileri de; “efendim konjonktür böyle biz sizin getirdiğiniz şeriati tatbik edemeyiz, sizin getirdiğini şeriat çağımızın gereksimlerine uygun değil” mi derlerdi? “Biz devletin nasıl yönetileceğini sizden ve Allah’tan daha iyi biliriz” mi derlerdi?

Hicret, son çare olsa da, onu ümitsizlik halinde başvurulan bir hareket olarak görmek doğru olmaz. Çünkü hicrette aynı zamanda kuvvetli bir ümit, vaziyetin başka bir yerde daha iyi olacağına duyulan bir temenni ve beklenti vardır. Özellikle toplu halde yapıldığında, savaşta planlı geri çekilmeye benzemektedir. Ancak, hepsinden önemlisi, hicret, bir kişinin itikadı uğrunda malını-mülkünü fedâ etmesini ve sevdikleriyle yakınlarını terk etmesini ifade eder. Pek çok peygamber, imanları uğrunda hicret etmek zorunda kalmıştır. Hicretin hakikî ruh ve biçiminin temsilcisi olarak Kur’an’da Hz. İbrâhim zikredilmektedir (19/Meryem, 47-49; 60/Mümtehıne, 4)

İlk bölümde kısa ve özet şeklinde geçtiğimiz seçim süreci ve sürecte yaşananlara bakış açımzı, bu bölümde biraz daha esas çevçeve içerisinde değerlendirmek isterim. Nedir bu esas çerçeve ? Meselenin temeline oturtumaya çalışılan ve Müslüman toplumlara yavaş yavaş sevdirilen demokrasi-özgürlük ikilemi toplum tarafından ne sorguya tutuldu vede bunun İslam hukuku açısından durumu değerlendirildi. Bu batıl yaşam biçimleri ve modelleri İslam toplumlarına sevidirilirken elbette yerel güçlerdende destek alındı, zaten toplumsal yaşam biçimleri o toplumun değer verdiği kişiler eliyle gerçekleşirse toplumun ona itibar etmesi daha kolay ve hızlı olur.

Bedenlerden çok daha önemli olan beyinler, gönüller tâğutlara, beşerî ideolojilere, zâlim düzenlere kurban ediliyor. Doğru kurban anlayış ve uygulamasının sonu cennet, yanlış kurban anlayışının sonu da zillet ve âhirette de dehşet.

19 yaşında İslam ile müşerref olan Avustralyalı sosyolog Dr. Susan Carland, çocuklarına itikaf fikrini sevdirmek için evinin bir odasında ‘itikaf çadırı’ kurdu.

Diyarbakır'da Dağkapı Meydanı'nın seyyar kitapçısı Süleyman Acar, doğuştan görme engelli, çok zorlanmasına rağmen bir süredir sipariş usulü kitap satıyor. Çok büyük bir gelir sağlamasa da kitapları sevdiğini, bu yolla kendi emeğiyle cep harçlığını çıkarmak istediğini anlatıyor.

Kalemder - Kurban Çok Sevdiğini En Çok Sevdiğin İçin Feda Edebilmendir - Ahmet Turgut ULUCAK

Ölüm Bir Son Değil; Başlangıçtır, Köprüdür. Ölümü, yok oluş, bitiş ve neticesiz olarak gören insan, hayatın mânâsından da uzaktır. Onun için hayat, tesadüfler oyuncağıdır, kabir karanlıklara açılan bir kapı, ecel bütün sevdiklerinden bir daha kavuşmamak üzere bir ayrılıştır. Bunun için âhirete inanmayan kimsenin ruhu acı ve ıstırap içindedir; dehşet ve vahşet içindedir, mânen kıvranmaktadır. Böyle bir insana hangi şey teselli verebilir? Cansız ve şuursuz cisimlerin bir zerresi bile kaybolmaz iken ve dağılan yıldızların atomlarından yeniden bir başka yıldız yaratılırken; büyük emânete tâlip, yeryüzünün efendisi/halîfesi insanın ölümden sonra bir avuç toprak olacağını düşünmek, insafsızlık olsa gerek. O, ölümünün ardından, sahip olduğu nimetlerden, yüklendiği emânetten hesaba çekilecek, mükâfat veya ceza için Cennet ya da Cehenneme gönderilecektir.

Ebeveynler için çocuklarının sevdiği çizgi filmler birer 'kurtarıcı' olur çoğu zaman. Peki çocukların çizgi film izlemeleri olumlu bir gösterge midir? İşte uzman görüşü:

Filistin'in Gazze şeridindeki Başbakanı İsmail Heniye, bir inşaatı gezdiği sırada denk geldiği işçinin elini 'Bu, Allah ve Resulünün en sevdiği eldir' diyerek öptü.

Kurban ibâdetinin şuuruna varmayanların payına kurbandan belki de “et”, İsmail gibi olanların payına da “cennet” düşer. Kendilerini Allah’ın yoluna kurban olarak hazırlayanlar; imanlarını tıpkı kestikleri kurban gibi kusursuz, eksiksiz yapmaları gerekir. Bedeninde noksanlık olan hayvanlardan kurban olmaz. Kurbanın sağlıklı, eksiksiz ve hayvanlar arasından en seçilmişlerden olması gerekir. İmanı eksik, hastalıklı, felçli ve illetli olanlar kendilerini o ulvî gâyeye adayamazlar. Öyleyse, haydi yeniden İslâm’a, yeniden imana!

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, tezkerenin çok yüksek bir oranla kabul edildiğini, MHP'de bazı milletvekillerinin görevleri dolayısıyla oylamaya katılamadığını ifade etti. MHP'nin kendi gerekçesi doğrultusunda bu tezkereye evet oyu verdiğini ve tüm milletvekillerinin tamamının evet oyu verdiğini söyledi.

1982'de Afganistan'dan ayrılırken gözyaşlarıyla 'Hoda hafız biraderanı mücahidan! (Allah'a emanet olun mücahit kardeşlerim)' diyen yazar Bahattin Yıldız,17 Mayıs 2010’da çok sevdiği Afganistan’da bir uçağın düşmesi sonucunda hayatını kaybetmişti. Yıldız, 13 Mayıs 2012 Pazar günü İzmir’de anılacak.
Makaleler
Hava Durumu