Co�kun UZUN

27 May�s 2022

K�FAYETS�Z MUHTER�SLER OLAMAYIZ

Bir soruyla ba�layal�m.

�slâm �l�e�inde, Kur'an ekseninde, s�nnet �rne�inde, �mmet �ap�nda, insanî duyarl�l�kta, yery�z� kalitesinde, evrensel hakikatte, yerel ger�eklikte ve karde�lik perspektifinde bir insan/m�sl�man olmak �ok zor mu veya imkâns�z m�?

Anlamak bilmeyi, bilmekse fark�nda olarak bilin�li ya�amay�, h�kmetmeyi, adil �ahitler olmay� varl�k amac�n�n �ng�rd��� ortam�, �artlar�, d�nyay� tesis edip kurmay�, dolay�s�yla bu u�urda m�cadele edip fedakârl�klarda bulunmay� gerektirir.

�man, ihlas, hasbîlik ve samimiyet elbette sorgulanamaz, �l��l�p tart�lamazken, g�r�lebilir ve anla��labilirdir. Yani bizler ne okuyor/yaz�yorsak, ne kadar biliyorsak o kadar de�iliz, olam�yoruz. Neleri, nas�l, ne kadar ya��yorsak, hayat�n i�inde ba�kalar�nca ve Rabbimiz taraf�ndan nas�l g�r�l�p g�zleniyor veya kabul ediliyorsak biz i�te o kadar�z. Ki�iyi fikri, d���ncesi, teorisi, iddialar� de�il, prati�i, tav�r ve duru�lar� temsil ediyor.

Allah’�n aziz dini hakk�nda herhangi bir �ah�s, kurum cemaat veya siyasî otoritenin (mezhebî iltimas, kayg� ve beklentilerle) kriter, s�n�r ve me�ruiyet alanlar� belirlemeye, akreditasyon/parselasyon/angajman olu�turmaya, ba�ka g�r��, i�tihat, ekol, mezhep ve cemaatlere kota koymaya, veto etmeye, ‘f�rka-i naciye’ (kurtulmu� grup), hakk�n temsilcisi rolleri yapmaya haklar� veya yetkileri bulunmamaktad�r. Buna ‘Ehli S�nnet’ ve benzeri b�t�n tan�mlamalar dahildir. Aksi halde bu bir y�n�yle fikrini/i�tihad�n�/f�kh�n�/alimini/mezhebini mutlakla�t�rmak, putla�t�rmak, din edinmek ve di�er y�n�yle de do�rudan ilahl�k ve Rablik taslamak olacakt�r.

Hi� birimiz bir di�erini veya ait oldu�u ekol�/okulu/mezhebi sak�ncal� piyade gibi g�remez, �vey evlat muamelesi yapamaz, �amar o�lan� gibi davranamaz, ref�ze veya afaroz edemez… Kendisini/hocas�n�/�eyhini/fikrini merkeze oturtamaz, mutlakla�t�ramaz, kabul etmesi i�in dayatamaz, ba�kalar�n� kendisine veya bunlara �a��ramaz. Bu zorbal�k, sapk�nl�k ve ba�nazl��a kesinlikle hi� kimsenin hakk� da yetkisi de yoktur.

Yap�lacak davet ve �a�r�lar ait olunan tarafa, durulan yere, okunan eserlere, takip edilen dinî/sayasî/co�rafî/ulusal/tarihî �nderlere de�il, yaln�zca Allah’a, �slâm’a, Kur’an’a ve S�nnet’e olmal�d�r. [1]

Bizi zengin, g��l�, derinlikli, tutarl� k�lan, mutlu eden en temel haslet imanî/ahlâkî/siyasî/k�lt�rel aidiyetlerimiz, birlikteli�imiz, belki de kabul etmekte zorland���m�z farkl�l�klar�m�zd�r.

Halbukî do�udan bat�ya, kuzeyden g�neye, Asya’l�, Afrika’l�, Avrupa’l� fark etmez hepimiz ayn� fikrî, imanî, ahlâkî, siyasî soy k�t���ne ba�l� olan m�sl�manlar�z. Ayn� a�ac�n farkl� dallardaki meyveleri veya ayn� k�kten farkl� topraklara, bah�elere, iklimlere, co�rafyalara da��t�l�p dikilmi� fideleriz.

Kavim kabile asabiyeti; yani ulus�uluk, milliyet�ilik, �rk��l�k, fa�istlik yaparak Siyah/Beyaz T�rk/K�rt/Arap/Acem davas� g�tmek bizlere yasaklanm�� olup aslen bat�l ve haram �eylerdir.

Ayn� �ekilde Mealci, Kur’anc�, Hadis�i, S�nnet�i, Mezhep�i, Tasavvuf�u gibi ayr��t�r�c� tan�m ve unsurlar� da b�l�c� ve �tekile�tirici olduklar� gerek�esiyle terk etmek durumunday�z.

Ba�kalar�n� kendimiz gibi olmaya (d���nmeye, inanmaya, hareket etmeye) zorlamaktan vaz ge�me erdemini g�stermeliyiz. ��nk� bu bir meziyet de�il sorumluluktur.

Benze�mek m�mk�nd�r, fakat aynîle�mek, birbirinin ayn�s�, kopyas� olmak hem yanl�� hem de imkâns�zd�r. Ayn� zamanda/ortamda ya�asan�z da, ayn� hocadan/okuldan ayn� ilmi tahsil etseniz, ayn� eserleri okusan�z, ayn� g�dalar� yeseniz, ayn� ki�ilerle g�r���p tan��san�z, ayn� �eylerle me�gul olsan�z da bu m�mk�n de�ildir. Ki�ilik, karakter, huy, ilgi, alg�, ahlâk, miza�, zekâ, duygu gibi pek �ok fakt�r buna izin vermeyecektir.

Biz d�nyaya y�k olmaya de�il, y�k almaya, sorun olmaya de�il sorun ��zmeye, �are aramaya de�il �are olmaya geldi�ine iman eden insanlar de�il miyiz?

D�nya’dan kazan�p dine harcayacakken dinden kazan�p d�nyalar�na harcayan y���nlara ra�men… D�nyadan ve insanlardan alacakl� de�il, aksine d�nyaya, hayata ve insanl��a �ok �ey bor�lu oldu�umuzun fark�ndal���yla… Kim olursa olsun zalime kar�� ve yine kim olursa olsun mazlumdan yana tav�r alma �iar�yla yola ��kmam�� m�yd�k biz?

Dostlar�m�zla, karde�lerimizle, ehli secdeyle, ehli k�bleyle, ehli imanla u�ra�mak de�il d��manlar�m�zla sava�mak emredilmedi mi bize?

Karde�lerimiz hakk�nda, o Allah(cc) ve Resul�(sav)’i seviyor deyip susmak ve bir m�sl�man�n aleyhinde olmamak �ok mu zor?

Rivayet k�lt�r�, indirilen din, uydurulan din, mealci, hadis�i, kur’an’c�, kur’anizm, tekfirizm, ta�utizm gibi indî/s�flî tan�m/yorum/benzetme/yafta/itham/kampla�ma i�erikli tekelci i�tah ve i�tiyak... “�slâmî ilimlerden, ahlâktan nasibi olmaks�z�n allamelik iddias�nda olan”, �arp�k/bencil/tasallut/hegemonya merakl�s� hasta ruhlu, olgunla�mam�� alg� ve akl�n dip ak�nt�lar�ndan beslenerek sahneye ��kmaktad�r. An�lan durum ve hasletler eksiklerin, yanl��lar�n, tutars�zl�klar�n, �eli�kilerin yani ya�ad���m�z ger�ekli�in yans�malar� de�il midir?

Bu kopma, ayr��ma ve �tekile�tirmelerin ard� arkas� asla kesilmez ve sonu da gelmez.

�mmetin mensuplar�na aidiyet ve �at� belirlemek, birilerini bu �at�n�n uza��nda/d���nda kalmakla itham etme i�g�zarl��� herhangi bir �rk�n, co�rafyan�n, grup, hizip, z�mre, m��tehid, mezhep veya cemaatin insiyatifine, tekeline, keyfine, g�c�ne, imkânlar�na terk edilecek bir durum olmaktan �ok uzakt�r. Bu meyanda herhangi bir z�mreyi �mmetin ana omurgas� gibi isimlerle tan�mlamak, bu �er�evede g�r�� beyan etmek suretiyle alg� olu�turarak insanlar� manip�le etmek fitne ehlinin i�idir ve �mmet/karde�lik hukukundan olduk�a uzakt�r. Sonu�ta havanda su d�vmek ve bindi�i dal� kesmektir.

Ge�mi�te sonu�land�r�lamayan, �zerinde uzla��lamayan, hakk�nda bir karara var�lamayan ilmî, siyasî, tarihî kampla�ma ve tart��malar �zerinden olu�turulan spek�lasyonlar� s�rd�rerek veya benzerleriyle me�gul olarak gelece�e/yar�nlara sa�lam ad�mlarla y�r�nemez, hakl�l�k/haks�zl�k davas� g�d�lemez, karde�lik/�mmet/birlik/beraberlik mesajlar� verilemez, davet/tebli� �al��mas� yap�lamaz, yol al�namaz. Bu olsa olsa grup, hizip veya cemaat asabiyeti olabilir.

Hayata aktar�p ya�amak, yar�nlara ta��mak zorunda oldu�umuz iddialar�m�z ve ideallerimiz varken bunlarla me�gul olmak abesle i�tigaldir. Her biri ayr� bir zindanda, hapishanede, benzer �artlar alt�nda ya�ayan insanlar�n gardiyanlar, hapishaneler, yemekler, giysiler, duvarlar�n rengi, y�ksekli�i, kal�nl���, ilgili kurum y�neticilerinin asabiyeti, k�ymeti, boyu, posu, bilgisi, konu�malar�, faziletleri veya mahkumlar�n onlardan beklentileri(!) �zerinden kendi aralar�nda tart���yor, problem ya��yor hatta amans�z kavgalara tutu�uyor olmalar� b�t�n� anlayamama, �artlar� g�rememe, strateji geli�tirememe, perspektif/vizyon/misyon sahibi olamama probleminin hayatî bir sonucudur.

Yap� s�k�m�ne u�ratmam�z, ekarte etmemiz, gayri me�rulu�unu g�rmemiz ve ayr��mam�z gereken paradigmalar, be�erî ideolojiler, bat� akl�, e�itimi, hukuku, ahlâk�, k�resel kumpas ve tezgâhlar ba��m�z�n ucunda bir tehdit ve �antaj gibi dururken, m�sl�man kimli�ine veya iddias�na sahip kendi aile fertlerimizle u�ra�mak, abesle i�tigalin de �tesinde a��k bir ihanet veya cinayet olsa gerek.

Okudu�umuz kitaplar�, ara�t�rd���m�z konular�, tahsil etti�imiz ilmi, hayattan elde edilen tecr�beyi; bilgi biriktirmek, etiket/�nvan sahibi olmak, �st�nl�k iddia etmek, karde�lerimizle tart���p onlara galebe �almak, ayr�cal�k/�ncelik sahibi olmak, dokunulmaz k�l�nmak, ele�tirilmemek, mutlakla�t�r�lmak, egomuzu tatmin etmek i�in de�il, daha fazla y�k ta��mak, sorun ��zmek, yol almak, �rnek olmak, fikir, d���nce, ��z�m �retmek i�in bir f�rsat/vesile bilenler olmakla y�k�ml� de�il miyiz biz?

Stat�konun, ��r�m��l���n, saltanat�n, oldubitti siyasetinin, k�ymeti kendinden menkul ben yapt�m oldu anlay���n�n, pop�list alg�lar�n mensuplar�, arka bah�esi, g�nah ke�ileri, paral�/g�n�ll� askerleri olamay�z.

�nanc�m�z, fikirlerimiz, hayal, umut, birikim, tecr�be, enerji ve nesillerimizin; muhteris, makam tutkunu, riyakâr, kifayetsiz muktedirler eliyle bir �e�it koltuk de�ne�i yap�lmas�na, de�erlerimize yaslan�lmas�na, atlama tahtas� ve basamak muamelesi g�rmeye, ikbal, istikbal, istikrar ve kariyer sofralar�nda meze edilerek harcan�p t�ketilmeye, bat�l de�erlerin/sistemlerin pe�ine d���p sahte r�yalar/d�nyalar u�runa yok edilmesine raz� olmamal�y�z, olamay�z

G�n�l istiyor ki herkes/hepimiz/hep bir a��zdan “eyvah ahlaks�zl�k geliyor… Adaletsizlik, demokrasi, fa�izm, kapitalizm, cehalet geliyor… Ta�eronluk, i�birlik�ilik, tarafgirlik, taraftarl�k, torpil, r��vet, yanda�l�k, troll�k, siyasi k�rl�k, fikrî zafiyet geliyor… �ahsiyetsizlik, tembellik, ifrat/tefrit, bencillik, cimrilik, sab�rs�zl�k, tahamm�ls�zl�k, a�g�zl�l�k geliyor… Kifayetsizlik, ihtiras, ahiretsizlik, tek d�nyal�l�k, anlay��s�zl�k, �nyarg�l�l�k, bereketsizlik, omurgas�zl�k geliyor’’ diye hayk�r�p tedirginlik, rahats�zl�k ve �z�nt�lerimizi payla��p duyurabilsek.

Ne yaz�k ki bu kendi ellerimizle yap�p ettiklerimiz y�z�nden s�z�m ona �mmet, vahdet, hizmet eksenli pop�list ihtiraslar, bekâ kayg�lar� gibi ikilemlerle kendi son perdelerini oynayan ‘kifayetsiz muhterisler’ sayesinde ‘�eriat istemeyen m�sl�man’gibi abs�rt/ucube durumlarla kar�� kar��ya kal�yoruz.

Bahsi ge�en bu bilin�alt� ve me�ruiyet in�as� merak�, temelden marazl�d�r. Ge�ici zeminlerde sergilenen bu t�rden kal�c� tav�rlar genellikle �arp�k/eksik veya yanl��t�r. Halbûki ben ge�mi�imiz, biz karde�li�imiz, vahdet hedefimiz, insanl�k umudumuz, �mmet gelece�imiz, ba��ms�zl�k istikametimiz olmal�yd�.

Nifak, niza, cedel ve m�naka�an�n izzeti, �erefi, haysiyeti, heybeti ve muhabbeti azaltt��� muhakkakt�r. Birlik, beraberlik ve karde�likse Kur’anî bir emirdir,[2]dirlik getirir, direni�i/dirili�i ��retir, vakar, azamet ve haysiyeti in�a eder.

A��k y�reklilikle s�ylersek hepimiz; k���k ailemiz olan �mmete ve geni� ailemiz olan insanl��a, yani her iki aileye birden mensubuz.

Bu aileye giri� i�in herhangi bir grubun, cemaatin, mezhebin, �eyhin, alimin, toplumun, ulusun, dini veya siyasi liderin iznini, onay�n� almam�z gerekmiyor. ��nk� bizler hepimiz bu ailenin do�al �yeleriyiz. Dolay�s�yla mezhep �mmet, din, �slâm kimsenin insiyatifinde, tekelinde, tasarrufunda de�ildir.

Cemaat, gurup, hizip, vak�f, dernek, sendika, parti, stk, �rg�t vs… neyse hepsi bir yere kadar. Fakat din ve m�sl�manl�k s�z konusu oldu�unda onun sahibi her �eyi yoktan var edip yaratan, âlemlerin ve din g�n�n�n sahibi olan Allah(cc)t�r. Bizler bu dinin mensuplar�, ba�l�lar�y�z sahibi de�iliz. Kimse bu dinin ne giri�, ne ��k�� kap�s�, ne de vaz ge�ilmezidir.

D�n� ihya ve bug�n� in�a etmek, birbirimizle karde��e ili�kiler �er�evesinde ya�amak gerekti�ini biliyor olmal�y�z. Evrensel yalanlarla y�zle�menin ve gelece�i �zg�rle�tirebilmenin bizlere ra�men pek de kolay olmayaca��n� g�rebilmeliyiz.

Biliyoruz ki; ilâhî r�zaya ula�mak i�in, ter�r�, nifaklar�, i�galleri, co�rafi, siyasi, tarihi s�n�rlar�, sorunlar�, sava�lar� �retip besleyen ve (fark�nda olsak da olmasak da) bizleri buna dahil eden, yabanc�la�t�ran, kimlik, aidiyet ve de�erlerimizden uzakla�t�rarak d��man haline getirip birbirimize d���ren, k�resel �er oda�� �eytanî g�� merkezleriyle… Modern/sek�ler/laik/demokrat ak�lla, imtiyazl� guruplarla… Tevhidi, ahlâkî, adil bir duru� ve misyon �zere m�cadele etmek durumunday�z. Bu insanl���n ve kullu�umuzun gere�idir.

E�er Allah(cc)’a ve topra�a yak�n, siyasetin �ekim alan�ndaki iktidarlardan, beka h�rs� ve d�nyal�klardan uzak sade/sakin bir hayat ya��yorsak bu ba��ms�zl�k/�zg�rl�k y�r�y��� er veya ge� m�mk�n olabilecektir. De�ilse i�imiz olduk�a zor.

 

Bu �mmetin; hangi ulustan, co�rafyadan, �rktan, renkten, mezhepten �slâmî ekol/okul/hizip/klik veya olu�umdan olursa olsun birbirinden farkl� fakat de�erli evlatlar� oldu�umuzu kabul ve teslim etmekle yola ��kmal�, i�e buradan ba�lamal�y�z.

Her birimizin ya�ad�klar� kendi i�sel �artlar�, geli�im tecr�beleri itibariyle asla homojen bir yap� meydana getirmedi�i… Birbirimizden farkl� fikrî, sosyal, siyasî hâl ve �artlarda co�rafî, siyasi, tarihi, be�eri imkânlar ve dayatmalarla y�zle�erek, hesapla�arak, sava�arak veya onlar� reddedip terk ederek bu g�nlere geldi�imiz bilinmelidir. Ve bu yolculu�un hi� de kolay olmad���, grup, hizip, cemaat, mezhep, co�rafya ve ulus mensuplar�n�n her birinin imtihan�n�n bir di�erine asla benzemedi�ini kabul etmeli ve birbirimize y�nelik tutumlar�m�zda bunu g�zetebilmeliyiz.

Bizler �st�nl��� ancak takvada bilen, ast-�st ayr�m�na veya piramit sistemine de�il saf d�zenine iman etmi� bir medeniyetin �ocuklar� oldu�umuzu unutamay�z.

Kimli�imiz, ak�llar�m�z, d���ncelerimiz, inan�lar�m�z, yurtlar�m�z, ge�mi�imiz, hayatlar�m�z, emperyalist, siyonist, kapitalist ve ter�rist (ideolojik/k�lt�rel/ahlâkî/sosyal/siyasî/hukukî/tarihi) bir i�gal, tecav�z, dayatma ve g�r�lmemi� bir bask� alt�ndayken… G�c�m�z�, enerjimizi ve dikkatimizi birle�tirip bu d��manlar �zerinde yo�unla�t�r�p has�mlar�m�za y�neltmek, kurtulu� ve ��k�� i�in el ele verip �zg�rl�k ve ba��ms�zl�k i�in beraberce �areler aramak varken… Kendi aram�zda usûls�z, metodsuz, yersiz, zamans�z, gereksizce a��lm��, ge�mi�te sonu�land�r�lamam�� tart��malara, kavgalara veya benzerlerine tutu�mak �slâm ve insanl�k d��manlar�n�n de�irmenine su ta��makla, ellerine koz vermekle ayn�d�r. Aymazl�k, k�rl�k ve ihanettir.

Kabul etmek her ne kadar zor gelse de; ilmi, e�itimi, ehliyeti, liyâkat� olan� olmayan�, mekteplisi, medreselisi, alayl�s�yla… Mezheplisi, mezhepsizi, mezhep�isi, s�nnisi, �iisiyle… Ya�ad�klar� co�rafyay� darûl harp veya darûl �slâm kabul eden cihad��s�, tekfircisiyle… �tikadda mezhepleri kabul edeni ve reddedeniyle… Tarihselcisi, tasavvuf�usu, radikali, gelenekseli, mealcisi, hadiscisi, s�nnetcisi ve Kur’anc�’s�yla hepimiz bu havzan�n/bah�enin/ailenin �ocuklar�y�z, bu �mmetin mensuplar�y�z, �slam’�n evlâtlar�y�z…

�man etmedik�e Cennet’e giremeyece�imiz, birbirimizi sevmedik�e de iman etmi� olmayaca��m�z [3] bildirilip ��retilmi�ti bizlere.

Bizler aziz/mecid/furkan olan kitabullah’la (hukuken) karde� k�l�nan fakat fiilî olarak birbirimizi pratik hayatta karde�/s�rda�/dost/velî edinmekte zorlanan, �ahsi/indî, sosyal, siyasi, tarihi, fikri, ahlâkî pek �ok s�k�nt� ve problemler ya�ayan g�d�k, eksik, kusurlu insanlar�z.

Kendisini Allah’a, Kitaba, �slâm’a nisbet eden, ben m�sl�man�m diyen, kendi kapasitesi, bilgisi ve ilmî do�rular� ekseninde �slâm’�n konular� ve m�sl�manlar�n dertleriyle g�ndemlenenlerin aleyhinde olamay�z. Ge�mi�te ya�ay�p gitmi� veya halen hayatta olan m�sl�manlar�n fikirleri, d���nceleri, aidiyetleri, yap�p ettikleri, vaatleri, �zlemleri ve umutlar� hakk�nda yorum, ele�tiri ve reddiyeler yaparak zaman ge�iremeyiz. �u iyi, bu k�t�, �u do�ru, bu yanl�� ekseninde insanlar� tasnif ve de�erlendirmeye tabi tutarak taraftarl�k/tarafgirlik veya d��manl�k yapamaz, karde�lerimizin hukukuna tecav�z edemez, hakk�nda kin ve nefret olu�mas�na, itibars�zla�t�rma ve �tekile�tirmelere zemin haz�rlayamay�z. Bu bize yasaklanm��t�r. [4]E�er hayr� emretmek, �erden sak�nd�rmak kabilinden ele�tiri, uyar�, tenkid, ihtar, izah gerekiyorsa bu kendi ilmî/ me�rû/mahrem dairesi/zemini i�erisinde yeri, zaman�, usul� ve �nceli�i g�zetilerek yap�labilir. Her a�z�n� a�an her �eyi �yle ulu orta konu�amaz, �n�ne gelenden akl�na esti�i �ekilde hesap soramaz. Makul ikaz/ele�tiri/m�nazara/m�talaa/isti�are/murakabeler ise ilmî ortam/yeterlilik/seviye, karde�lik hukuku ve haysiyeti g�zetilmek kayd�yla, ancak ehlince ve usul�yle m�mk�n olabilir.

Din baronlu�u, grup/hizip ��valyeli�i, racon/ahkâm kesmek gibi diktat�rl�klere kar�� duyars�z kalamaz, ahlaks�zl�k ve hukuksuzluklara prim veremeyiz.

Unutmayal�m ki sadece Kur’an’� dikkatle, fakat bunun d���nda kalan b�t�n bilgi, belge eser ve ki�ileri… ele�tirel bir dikkatle, okuyarak, d���nerek, sorgulayarak, dinleyerek… fikir, d���nce, yap�, kurum, cemaatleri merkeze al�p mutlakla�t�rmadan isti�are/murakabe/itidâl/denge/vasat �mmet/teenni ile hareket etmek gibi hâl, durum ve olgular birer tercih de�il mecburiyettir bizlere.

Biliyoruz ki hapishanelerin, gardiyanlar�n, zalimlerin, ta�utlar�n iyisi veya k�t�s� olmaz. Onlar�n hepsi sizin sessizli�iniz, mahpuslu�unuz, mahkûmlu�unuz, madunlu�unuz, ma�durlu�unuz, mustaz’afl���n�z ve k�r itaatleriniz sebebiyle �arklar�n� �evirip kar�nlar�n� doyurmaktad�rlar.

Amel defterlerimizin di�er ad� tarihtir..!

Tarih, insanlar�n Allah’a sunacaklar� amel defterlerinin toplam�na verilen genel bir add�r. [5]Tarih boyunca hi�bir peygamber, �ehid, alim, m��tehid veya mezhep imam� stat�koyla, gayri me�ru rejim, sistem ve be�erî ideolojilerle, “yetmez ama evet”, “masada olup s�z�m�z� s�ylemek gerekir”, “ikna olmad�k, i�imize sinmiyor fakat �artlar gerektirdi�i i�in ehven-i �erle biraz yol alaca��z” �eklinde ifadelendirilebilecek bir uzla��/yozla�ma/taviz/i�birli�i �zere bulunmad�lar. �zzeti, onuru, haysiyet ve me�ruiyeti asla terk etmedi, hep adil �ahitler, muttaki, muvahhid, muhalif �nderler oldular. Azimet/�ecaat �zere bulundular ve ruhsat kullanmay� ak�llar�ndan bile ge�irmediler.

Kur'anî/�slâmî/Nebevî bilgileri �mmeti kucaklay�p ku�atmaya, insanl�k ailesini sevip saymaya de�il de ayr��t�rmaya, �tekile�tirmeye, fitne ate�ine odun ta��maya g�t�ren, k�resel �eytanlar� ve i�birlik�i ta�eronlar�n� takip etmeye, onlara itaate ve alk��lamaya raz� olan, �nyarg�/zan/manip�lasyon/hizip/bu�z/nifak ehlini…

Lâl olmu� dilleriyle tellâl olmu� y�rekleri anlayamayan… Kime secde edip kimlere k�yam edece�ini kavrayamayan… Ulus�uluk, milliyet�ilik, co�rafyac�l�k, yerlilik ve millilik hastal���na m�ptela olan… Emperyalizm, kapitalizm, siyonizm ve k�resel �eytanlar aleyhine bir ad�m atamayan ve bir c�mle dahi kuramayan…

K�resel g��lerin ipine g�bekten ba�l�… Demokratik, sek�ler ve modern d�nyan�n g�n�ll�, secdeli askerleri olan… Herkesle ve her �eyle normalle�menin ta�lar�n� d��eyen… Mukaddesatlar� �slâm d��manlar�yla dostluk, i�birli�i ve ta�eronluk olan… �mmete, vahdete, m�cadeleye, direni�e, mezheplere, cemaatlere itaat ve ba�l�l��� ihanet bilip farkl�l�klara k�fretmeyi bir �e�it ibadet sayan…

�nsanl���, karde�li�i, s�n�rs�zl���, yery�z� vatanda�l���n�, evrensel ilkeleri unutan kriptolar�… Tepkisel meydan okumalar�, g�� g�sterisini, duygusal tatminleri, doyumsuz a�l�klar�, vites b�y�tme sevdas�n�, ham hayalleri, bo� beklentileri, tûl-i emelleri, vizyonsuz ufuklar�, misyonsuz duru�lar�, fitneden ba�ka bir i�e yaramayan �aps�z/kifayetsiz entrikalar�… Pahal�ya mâl olan, bedelini hep birlikte �dedi�imiz macera ve ihtiraslar� bir kenara b�rak�p…

Allah'a havale ettikten sonra...!

Bug�n�n ger�ekli�iyle y�zle�ip hesapla�abilecek nitelikli, cesur, �ok boyutlu, y�ksek ufuklu bir ba��ms�zl�k m�cadelesiyle, sek�ler dayatmalar� a�arak, kendi �zg�n �slâmî kurumlar�m�z� ve ger�ekli�imizi olu�turmak, �mmeti kucaklamak, evrensel de�er, referans ve me�ruiyet sistemimizi b�t�n insanl���n idrakine sunmak �zere...

Eski konular, sorunlar, tart��malar, yakla��m­lar, ayr��ma veya par�alanm��l�klarla kendi i�imizde �at��arak hayat�, zaman�, imkânlar�, f�rsatlar� t�ketip yok etmeyelim, k�s�r d�ng�ler, mahrumiyetler, mahkûmiyetler ya�amayal�m, mazlum/mustaz’af olmayal�m, i�erisinde bulundu�umuz �a�a ve zamana hakk�nca �ahitlik eden �zneler, etkin akt�rler olal�m istiyorsak…

Co�rafyalar�m�zda ve d�nyada ya�ananlar�; ele�tirel/se�ici bir dikkatle, basiret ve ferasetle yakinen takip etmeye, g�ncel/pop�list s�ylemlerden uzak, dakik, evrensel bir fark�ndal��a ula�maya, m�’mince bak�� ve sorgulamalar yapmaya, ba��ms�z, muhalif, m�sl�manca bir duru� ve hakkaniyetli bir �al��ma plan�/program/eksen/kamuoyu/metodolojik ilkeler olu�turmaya talip olmal� de�il miyiz?

Kur’an’dan, mealden, hadisten, s�nnetten, siyerden, tarihten, f�k�htan, tefsirden, sosyolojiden, psikolojiden edindi�imiz bilgileri… tecr�be ad�na y�llardan beri heybemizde ta��d���m�z her ne varsa hepsini hayat�n i�inde kullanmal�, acilen tedav�le sokmal�, ertelemeyi, m�sait zamanlar� kollamay� terk etmeli de�il miyiz?

D�nyay� tekrar ke�fetmenin de eskilerin tecr�belerini tekrar etmenin de hi� gere�i yok. Akl�m�z� ba��m�za al�p �ncelikle zaman� ve sorumluluk bilincimizi ku�anal�m. Birbirimizi sevip saymay� ve hukukunu korumay� gerekiyorsa tekrar, sil ba�tan yap�p ��renelim. Kalabal�klarda yaln�zl��� ya�amak kader olmasa gerek.

Daha yap�lacak �ok i�imiz, y�r�necek �ok yolumuz, s�ylenecek �ok s�z�m�z var. Lakin �m�r k�sa, bo�a harcanacak vaktimiz yok. ��imiz vaktimizden �ok.

�slâm’�n aslî b�t�nl���n�n korundu�u… Allah, Kitap ve Peygamber(sav)’in me�ruiyet �l��s�… Hakimiyet ve referans�n ilâhî de�erlerden olu�tu�u… Bir d�nyay� el ele verip kuramazsak, ba�kalar�n�n kurduklar� karanl�k, kirli bir d�nyada izzet ve �ereften yoksun, onursuz, s���nt� ve marjinal olaca��m�z, sahte bir hayat ya�amaya mecbur kalaca��m�z�… Mazlum, ma�dur, madun ve m�staz’afl���n bir kader olmad���n�… Ve bizler ad�m atarsak Rabbimizin eksiklerimizi tamamlayaca��n� biliyorsak…!

Yaz�lm�� b�t�n eserleri okumak, s�ylenen b�t�n s�zleri duymak, b�t�n konulara, fikirlere, �ah�slara, d�nemlere, yorum ve i�tihatlara vak�f olmak, her �eyi g�r�p, duyup, bilmek m�mk�n olmayaca��na… Bilgi de�il iman, tav�r, duru�, tercih ve salih amel esas oldu�una g�re…

Mahkûmlu�u, gardiyanlar�, hapishaneleri, s�n�rlar�, dayatmalar� benimsemeyi, kutsamay�, ge�mi�in veya ba�kalar�n�n bagajlar�n� ta��may� terk ederek, yar�nlar�m�z� �zg�rle�tirmenin ilk ad�mlar�m�z� beraberce atabiliriz.

Neyi bekliyoruz? Yerinde duranlar�n y�r�yenlerden daha �ok g�r�lt� ��kartt�klar�n� hala ��renemedik mi, bu hali terk etmeyecek miyiz?

Hadi buyurun, kifayetsizlerden, muhterislerden teberri ederek yola koyulal�m. Sevgide, sayg�da, ahlâkta, karde�likte bencillik ve cimrilik edenlerden olmayal�m.

Belki yola ��k���m�z, yolda olu�umuz, taraf�m�z, aray���m�z, sanc�lar�m�z, umutlar�m�z bizim i�in bir mazeret olur.

Umuda, ahlâka, hukuka, adalete, karde�li�e, gelece�e, m�cadeleye, �zg�rl��e, �mmete, insanl��a bismillah.


[1]�nsanlar� Allah’a, O’nun yoluna �a��ran ve kendisi iman�n gerektirdi�i do�ru, sa�lam, yerinde ve �slaha y�nelik i�ler i�leyen ve “Ben M�sl�manlardan�m” diye ilan eden kimseden daha g�zel s�zl� kim olabilir? (41 Fussilet 33)

[2]Bir haks�zl��a u�rad�klar� zaman, yard�mla��rlar. (42 �ûrâ 39)

[3]“Sizler iman etmedik�e cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedik�e iman etmi� olmazs�n�z” (M�slim I, Kitab al-�man, s. 113).

[4]“……Rabbimiz”, derler, “Bizi ve bizden �nce iman etmi� bulunan b�t�n (Din) karde�lerimizi ba���la ve iman edenlere kar�� kalbimizde herhangi bir k�t� duygunun uyanmas�na meydan verme….” (59 Ha�r 10)

[5]Câsiye Suresi 28-29. Ayetlerin tefsirinde ki�ilerin amel defterlerinin kendilerine sunulaca�� an /ortamla ilgili anlat�mlarda teker teker ve topluca (imamlar�, �nderleri, cemaatleriyle birlikte) huzura al�nmaktan, hesaba �ekilmekten bahseder.