Eylemlerimizin temeli ve pratikteki sonu�lar� �zerine
Temelsiz ve dev�irme de�er yarg�lar�yla �ekillenen d���nce d�nyam�z ve edimlerimiz ve en �nemlisi bunlar�n tetkikinin yap�lmay�p Hakk�a uygunlu�unun g�zetilmemesi ile insanl�k kendine en b�y�k zulm� yap�yor, ir�desini ve dolay�s�yla onur ve haysiyetini kendi elleriyle s�m�rgeci z�lim uluslara �i�netiyor ve b�ylece kendine yabanc�la��yor.

Kadir TURAN/�slam ve Hayat
De�er yarg�lar�ndan ba��ms�z hareket eden birey dü�ünülemez. Be�erî yahut ilâhî, ekseriyetle insanl���n kendisini ba�l� hissetti�i bir paradigman�n varl���ndan söz edebiliriz. Ve dahi denebilir ki, de�er yarg�lar�, hayata tutunmam�z� sa�layarak bize ilham verirler. Bireysel tüm eylem, söylem ve dü�üncelerin temeli de�er manzumelerine dayan�r. Bu ba�lamda, hiç bir ideolojiyi benimsememek de bir bak�� aç�s� ve dünya görü�ü say�labilir. (Nihilizm)
O halde evvelâ kriti�i yap�lmas� gereken, eylemi gerçekle�tiren birey ya da gerçekle�tirilen eylem de�il, bireyin mensubu oldu�u de�er sistemati�idir. Odaklanmam�z gereken dü�üm noktas� buras�d�r. Dolay�s�yla, zihnimizdeki dü�ünce sistemlerinin ve kavramlar�n anlam çerçevesini ve s�n�r�n� belirleyen iç ve d��, yerel ve küresel kodlar� sorgulamal� ve bu anlam çerçevesinin “hakîkate” nispetini gözetmeliyiz. Böylesi bir metodoloji ile sorunlara e�ilmek, bizlere, meselelerin gerçek mâhiyetini anlama kabiliyeti ve derinlemesine kavray�� yetene�i ile büyük empati kazand�racakt�r. Do�ru ya da yanl�� olan ve bizi do�ru ya da yanl�� eyleme yönlendiren ya söz konusu dü�ünce sistemleridir ya da bunlar�n iyi yönlerinin bilinçli olarak manipüle edilerek suistimâlidir.
(Akl�n varl���n� yok saym�yorum yukar�daki ifâdelerde. Tabiî ki dü�ünce ak�ldan filizlenir ve dolay�s�yla dü�üncenin menba� ak�ld�r. Akl�n� kullanarak dü�üncelerini �ekillendiren, mensubu oldu�u de�er yarg�s�n� kendi irâdesiyle ve son derece titizlikle kriti�ini yaparak kendi seçen çok az insan oldu�u için, daha ziyâde ilk anda dü�üncelerin rüzgâr�yla hareket edenlerden söz ediyorum.)
“Do�ru” nedir?
Do�ru; ak�l, mant�k ve vicdan ekseninde kabul görmü� her türlü edim olarak tan�mlanabilir. Buradan hareketle diyebiliriz ki, mü�terek bir ak�l ve vicdan temeline dayanmayan dü�ünce, ideal ve de�er yarg�lar� do�ru olarak de�erlendirilemez. Haddizat�nda “do�ru” göreceli bir kavram da de�ildir denebilir. Bilindi�i üzere ya�am statik olmayan bir olgu. Bu dinamik fenomen içerisinde “ilâhi” bilgi ve de�er yarg�lar�n�n çizdi�i s�n�rlar haricinde hiçbir bilgi, dü�ünce, iddia, kavram, yorum ve ideolojiye mutlakl�k izâfe edilmemeli. Her dâim ak�lda tutulup �iar edinilmesi gereken düstûr, “do�ru” kabul ettiklerimizin sorgulanmas� olmal�d�r. Yanl���n minimize edilmesi ad�na bu yöntem elzemdir.
Do�rular�n sorgulanmad���, kriti�inin yap�lmad��� bir toplumda dü�ünceye de�er verildi�i söylenemez. ‘Dü�üncenin dürüstlü�ü’ ancak do�ru kabullerimizin ve hattâ yanl�� bulduklar�m�z�n dahi sorgulanmas� ile ula��labilecek bir seviye. Ancak böylesi bir toplum sa�duyu ve erdemin �ahîkâs� olabilme ayr�cal���n� kendinde görebilir; ancak böylesi bir toplumda insana ve dolas�yla insan hak ve hürriyetlerine sayg� duyulabilir. �nsan hak ve hukukunun ve onurunun çi�nendi�i bir toplum ç�kmaza, huzursuzlu�a ve kaosa gebedir. Ve son derece ilkeldir böylesi bir toplum.
Kutupla�t�r�lan �nsanl�k
“�nsan, anlam�n târihi; târihin anlam�...”
XXI. y.y.’da postmodern dünyan�n geldi�i nokta, yarat�lm��lar�n en �ereflisi olan insana yine yarat�lm��lar taraf�ndan biçilen rol ve verilen de�er ile insan�n a�a��lar�n a�a��s�na dü�ürüldü�ü bir tablo sunuyor bizlere. Temelsiz ve “salt akla” dayal� be�eri ideolojilerden nemalanan, dünya görü�lerini mezkur insan men�eli de�er yarg�lar�ndan dev�iren bugünün zâlim devletleri, maddi menfaat u�runa kutsal varl�k insan�n �erefini, onurunu ayaklar alt�na almaktan imtina etmemekte ve dahi tüm devlet politikalar�n� son derece sinsice kurgulanm�� yerel ve küresel kurumlar�yla, (BM, NATO v.s.) mazlum milletlerin co�rafyalar�n� sömürmek üzerine planlamaktad�r. Afrika’n�n ve �slâm toplumlar�n�n genelinde uygulad�klar� al���lagelen politikalar� gere�i, kendilerine ba�l� uydu hükümetlerle emellerini hayata geçirmektedirler.
Temelsiz ve dev�irme de�er yarg�lar�yla �ekillenen dü�ünce dünyam�z ve edimlerimiz ve en önemlisi bunlar�n tetkikinin yap�lmay�p Hakk’a uygunlu�unun gözetilmemesi ile insanl�k kendine en büyük zulmü yap�yor, irâdesini ve dolay�s�yla onur ve haysiyetini kendi elleriyle sömürgeci zâlim uluslara çi�netiyor ve böylece kendine yabanc�la��yor.
Yaz�m�, Alman filozof Martin Heidegger’in konuya ���k tutaca��na inand���m veciz deyi�iyle bitirmek istiyorum:
“Ele�tiri ve sorgulama akl�n dindarl���d�r.”
Kula�� olan duysun bunu…