Bugün, yakla��k bir as�rd�r seküler modern sapk�nl���n küresel hâkimiyeti ele geçirip, insanî-f�trî olan�n tüketildi�i ve fesad�n küreselle�ti�i bir süreçte bulunuyoruz. Bu süreç, kendisini “Müslüman” ve “dindar” olarak tan�mlayanlar�n bile çok büyük ekseriyetinin söz konusu seküler sapman�n ku�atmas� alt�nda zihinlerinin i�gal edilip dönü�türüldü�ü bir süreçtir. Hatta �slami duyarl�l�klar� ortalaman�n üzerinde olup, bir �ekilde Kur’an okumalar� yapan kesimlerin ve hatta kendilerine “alim”, “ilahiyatç� akademisyen”, “hoca” ve “cemaat önderi” payesi verilenlerin bile ço�unlu�u, �slam’�n, “halk ço�unlu�unun seçti�i temsilcilerin laik parlamentolarda hevan�n mutlak hakimiyetiyle yapt�klar� yasalarla yönetim” olarak tan�mlanan “demokrasi”yle uzla�t���n� iddia edip savunabilmektedirler. Hatta giderek laikli�in, liberalizmin, kapitalizmin, baz�lar� da sosyalizmin �slam ile uzla�t���n� iddia edebilmekte ve Hak ile bât�l sentezine savrulmaktad�rlar. Müslüman’�m diyenlerin ço�unlu�unun, bireysel ve toplumsal hayatlar�n�n büyük k�sm� Allah’�n emir ve hükümlerinden soyutlanarak sekülerle�mekte, sonuçta kapitalist üretim ve tüketim ç�lg�nl��� geni� Müslüman kesimleri ku�atm�� bulunmaktad�r.
Bu hâle gelinmesinin en önemli sebebi; Kur’an’�n terk edilmesi sonucunda “yaratman�n da emretmenin de Allah’�n yetkisinde oldu�u” hakikatinin unutulmas� ya da Kur’an’�n hakk�yla okunup anla��lamam�� olmas�d�r. Ayr�ca Kur’an’� do�ru anlamak ve ya�amak için olmazsa olmaz bir gereklilik olan Rasûlün (s) ve onun önderli�indeki ilk Kur’an neslinin güzel örnekli�inden uzakla��lm�� olmas�d�r. Tabii ki bunun sonucunda do�an bo�luk, sapk�n seküler paradigman�n üretti�i materyalist ideoloji, model ve kavramlarla doldurulmu�tur. Çünkü kendi köklerinden kopan, Kur’an ve sünnetten uzakla�an Müslüman toplumlar�n öncüleri, okumu�lar�, içine dü�ülen zillet ve ma�lubiyet psikolojisiyle, galip ve üstün olarak gördükleri modern seküler sapk�nl���n küresel güç ve hâkimiyetinden etkilenmi�lerdir. Sonuçta da �bn-i Haldun’un özellikle alt�n� çizdi�i “ma�lubun galibe meyletmesi sosyolojik kaidesi” i�leyerek ya�anan bu zelil dönü�üm gerçekle�mi�tir. Tevhidî uyan�� sürecinin bilinçli Müslümanlar�n�n ço�unlu�u ise, ya bir an önce baz� imkânlara kavu�mak istemeleri ve ula�amamalar� sebebiyle içine sürüklendikleri çaresizlik psikolojisiyle “ne yapal�m demokrasiden ba�ka çaremiz yok” diyerek ya da nebevî yöntemi dikkate almadan ürettikleri “merhale f�kh�” ad�na bu merhalede “demokratik yöntemden faydalanmak zorunlulu�u”nu vurgulay�p sistem içi demokratik de�i�im çabalar�na “aktif destek”çi konumuna gelmi�lerdir. Sonuçta, kendi uydurduklar� “maslahat”lar ad�na sürüklendikleri pragmatizmin çürütücü etkisiyle, ya�anan büyük kirlenme ve yozla�ma meydana gelmi�tir.
Bütün bu menfî de�i�im ve dönü�ümler sonucu, Erdo�an’�n özellikle son on y�ll�k döneminde zirveye ç�kan ve Diyanet’in de daha etkin biçimde rol ald��� laik devlet için �slam’�n araçsalla�t�r�lmas� kar��s�nda “Müslüman camia” olarak adland�r�lan geni� kesimlerde ve tevhidî uyan�� süreci öbeklerinin ço�unda büyük çapta bir memnuniyet ve sahiplenme ya�anmaktad�r.
Diyanet’in Tutumu, Kurulu� Amac�na Uygundur da, Tevhidî Uyan�� Bak�yesi Öbeklerin Ona Deste�i Nas�l �zah Edilecektir?
Bütün gayr-i �slamî aç�klama ve uygulamalar�na ve hatta “laiklik �slam ile ba�da��r”, “din bireyseldir”, “paran�n/ekonominin dini iman� olmaz” misali sözlerle toplumun �slam anlay���n� tahrif etmeye çal��mas�na ra�men “biz s�rat-� müstakimdeyiz, bizden ayr�lan sapm��t�r” diyecek kadar kendini Hak olarak tan�mlay�p bât�la kar�� mücadele etti�ini söyleyerek her bak�mdan ve en ileri derecece Hak ile bât�l� kar��t�r�p hak diye sunan AKP ve Erdo�an’a kar�� susarak ya da dualar�yla destek veren Diyanet, sonuçta laik devletin laik bir kurumu olarak kurulu� amac�na uygun davranm�� olmaktad�r. ��te Diyanet’in bu kurulu� amac�na uygun olarak Erba� da son dönemde daha ileri bir ad�m atm�� ve adeta Erdo�an’�n bir dua ve me�ruiyet elaman� gibi yan�nda ta��d��� bir araç konumuna gelmi� bulunmaktad�r. Bu yeni merhaleyle laik devletin bütün kurumlar�n�n törenlerine kat�l�p dualar�yla �ktidar� ve laik devlet kurumlar�n� desteklemekte ve �slam’� bu laik kurumlar�n ve AKP iktidar�n�n lehine araçsalla�t�rmaktan çekinmemektedir. Peki ya tevhidî uyan�� süreci öbekleri ve önderlerine ne diyece�iz? Erdo�an ve Erba� bütün bunlar� yaparken itiraz edip hesap sormak ve �slam’�n araçsalla�t�r�lmas�na ve tahrif edilmesi çabas�na kar�� tav�r koyup mücadele etmek yerine destek vermeye devam ettiler. Üstelik baz�lar�, Erdo�an’� “mü’min, muvahhid ve �slam ümmetinin umudu”[1] olarak ilan etmekten bile çekinmediler.
Mehmet Pamak'�n makalesinin devam�n� okumak için t�klay�n...