Nuref�an ERDEN

20 Mart 2010

B�L�N�LENMEK

�slam; �nanc�m�z�n, dü�üncelerimizin, duygular�m�z�n, davran��lar�m�z�n, e�itimimizin, hayat görü�ümüzün i� ve ev hayat�m�z�n tümünü ku�atan ilkeler bütünüdür. Müslüman da bu ilkeleri severek isteyerek teslim olan ve bunlar� hayat�na geçiren daha do�rusu hayat�n bunlarla hayat oldu�u bilinciyle ya�ayand�r.

De ki: "�üphesiz benim namaz�m, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah'�nd�r."(En-am:162)

Ey iman edenler, size hayat verecek �eylere sizi ça��rd��� zaman, Allah'a ve Resulü’ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, ki�i ile kalbi aras�na girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaks�n�z. (Enfal–24)

Bu uyar�lara ra�men ne yaz�k ki hayat dinden uzak, din hayattan uzakla�m��. Çevremizde ba�ka bir dünyada, ba�ka bir zaman diliminde ya��yormu�uz duygusu verecek yakla��mlar görmekteyiz. Bugün hayat�m�za bakt���m�zda her �ey var. Ama hiç bir ta� yerli yerine oturmuyor. Müslümanlar Kur'an'�n mana ve maksad�n� b�rak�nca elde sadece kuran�n metni kalm��. Bir kad�n okuyucu fetva kö�esi yazan hocaya ekme�i b�çakla kesmesinin dini hükmünü soruyor. Hoca da bu soruyu ciddiye al�p, kesilmesine cevaz verenler de var ama siz tercihen kesmeyin, mealinde bir cevap veriyor. �imdi siz söyleyin, böyle bir dini anlay��, dini cevap bizim hangi sorunumuzu çözebilir ki? Ya da hangi ihtiyac�m�za cevap verebilir? Ba�ka bir fetva ise e�inden mutfakta kullanmak üzere bir mikser veya blender isteyen bir kad�n okuyucuyla ilgili. Bu okuyucuya cevap olarak Hz. Fat�ma'n�n un ö�ütürken el de�irmeninde ellerinin su toplad��� hat�rlat�l�yor. Hz. Fat�ma babas� olan Hz. Muhammed'ten kendine yard�mc� olmas�n� istedi�inde, Peygamberimizin bu iste�i kar��lamad��� anlat�l�yor. Bizim genç k�z ve kad�nlar�m�z�n da Hz. Fat�ma gibi davranmalar� isteniyor. Bu fetvalardan bir e�itim modeli ç�karmak mümkün müdür? Tabi ki mümkün de�ildir. Böyle bir �ey bizi tuhaf durumlara dü�ürür. Ele�tirel pedagoji aç�s�ndan böyle bir "rol model" sorun yarat�r. Bu kad�nca��za bu ça�da el de�irmeninde un ö�ütmeyi mi sal�k verece�iz yani? Bunu da din ile desteklemek, dinden delil getirmek, örnek üretmek ça�d��� de�il mi sizce? Bu herhalde "asr-� saadeti ça��m�za getirmek" olmuyordur.

"Vah yaz�klar bana, ne olurdu da filan� dost edinmeseydim."Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur'an'dan) sapt�rm�� oldu. �eytan da insan� yapayaln�z ve yard�ms�z" b�rakand�r."Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'� terkedilmi� (bir kitap) olarak b�rakt�lar." (Furkan–28–30)

Yaln�z burada bütün yükü ayd�nlara yüklemek de do�ru de�il. Asl�nda halk�m�z�n da dini konular� anlamaya ve ö�renmeye çaba göstermesi gerekiyor. Öyle ki kitap okuma oran�n�n çok dü�ük oldu�u ülke veya ülkelerde sa�l�kl� bir toplumsal de�i�im ve dönü�üm sa�layabilmek gerçekçi de�ildir. Bizler yüre�imiz t�kal� oldu�u halde ilim talep ediyoruz. Bilgiyi ö�reniyoruz sentez yapam�yoruz. Kavramla�t�ram�yoruz, analiz edemiyoruz, mukayese etmeden ö�ütülüyoruz. Peki, bu durum bizi nereye kadar götürebilir ki? Halbu ki as�l t�kan�kl�k içimizde sakl� gibi… Mahkûmlar�n tünel kaz�p kaçarak özgürle�tikleri gibi as�l tüneli içimize açabilmeyi ve böylece özgür olabilece�imizi idrak edebilmeliyiz. Tabi bizler bütün suçlar� ba�kalar�na yüklemeyi seven bir toplumuz. Bu sebeple her zaman bir günah keçisi ar�yoruz. Ço�u zamanda yanl�� bir günah keçisi buluyoruz. Mesela siyasal sistemleri günahkâr ilan ediyoruz. O zaman sormak laz�m, "h�rs�z�n hiç mi günah� yok" diye. Çok yal�n ifadesiyle ilkokul talebelerinin be�i ben ald�m, ama s�f�r� ö�retmen verdi bahanesi gibi basit savunma metodu bu. Peki, insanl�k hangi ortak akl�n� kaybetti ki yak�nd��� �eyle ya�ad��� �ey ayn� eksende bulu�abiliyor. Kime sorsan�z bu durumdan �ikâyetçi ama kendisini bu kirlenmi�likten sorumlu tutmuyor. Hayat�n faili meçhul katilleri bizler oldu�umuz halde neden hep akl�m�z� ba��m�za getirecek yeni bir dirili�e ihtiyaç duymay�z? Belki, nemelaz�mc�l�k belas�na tutuldu�umuzdan beri. Ya da bana de�meyen y�lan bin ya�as�n diyerek, umursamaz, ba��bo�lukta gövdesi hayatta dola�an anla��lmaz bireyler oldu�umuzdan beri.

Oysa ak�ll� insan her �eyi varken daha fazla �ükretmesi ve k�ymet bilmesi gereken de�il midir? Asl�nda bütün bu sorular�n cevab� çok basit ve anla��l�r bir yerde. Kitab�ndan tarifi oku, elini uzat ve kap�lar� arala!

Ölüm, açl�k ve Müslüman co�rafyalar�n feryatlar�, evsizlerin, yurtsuzlar�n yetimlerin hayatlar�, ekranlardan sadece seyredilen bir filme dönü�tü çünkü duyars�zla�t�k. Gerekenin ne oldu�unu, çözümün nas�l elde edilece�ini Peygamber (s.a.v) hayat�ndan aktarmakta güçlük çektik. Hiçbir �ey yapmaks�z�n, sorumluluk almaks�z�n, çaba harcamaks�z�n bir gün her �eyin daha güzel olaca��n� sand�k. Olmay�nca hay�rl�s� buymu� diye kendimizi avuttuk! �imdi, ya�ad���m�z hayat �rma��n�n içerisinde bizi önüne katm�� sürükleyen ömrümüzün k�lcal damarlar�na tamponlar yapmaktan, kadir gecesi veya ‘ramazan müslüman�’ olmaktan daha fazla çabaya ihtiyaç var. Sms att�m, kurban ba���lad�m, gibi sosyal görevlerinin arkas�na gizlenmeden dü�ünme ve bilinçlenme eksenine ciddi ameliyatlar yaparak yaralar�m�z� iyile�tirmeliyiz. Bir yaram�z, dü�ünmemiz ve ilgilenmemiz gereken aile ya�ant�m�z, toplumsal sorumluluklar�m�z ve Müslüman co�rafyalar�m�z� bir bütün olarak in�a etme görevini kendimizde görüp, avutmalarla de�il gerekeni yapt�ktan sonra hay�rl�s� buymu� diyerek teselli olmakla in�irah bulmal�y�z! Geçmi� zaman aral�klar�n� herkes kar��s�na al�p �u soruyu sormal�d�r. Hay�rl�s� olsun diye kendimize teselli mi verdik, yoksa ba�kas� önemli de�il istedi�im olsunda nas�l olursa olsun mu dedik?

Evet, içerisinde bulundu�umuz modern hayat�n ekonomik, soysal, toplumsal ve aile yap�s� bizi asli vazifelerimizden uzakla�t�r�p “ölüm ba�a gelmeden” yada akl�m�z� ba��m�za almam�za f�rsat vermeden de�irmen ta�� gibi ö�ütmeye devam edecek. Ölüm ba�a gelmeden diyorum çünkü “o” ba�a gelince pi�manl���n bir faydas� da olmuyor. O halde, mümkün olan en temiz hayat� ölümün gözlerine bakarak ya�ay�p, her türlü kirlili�in içerisinde kendi nefsini ar�nd�rmay� tercih etme inanc�n� diri tutacak sa�lam dayanaklar�m�z�n olmas� gerekiyor. �nsan önce neyi bilmedi�ini bilerek i�e ba�lay�p, sahibi olduklar�n�n gerçek sahibi yarat�c�y�, örnek almas� gereken peygamberini, ya�am k�lavuzu olan kitab�n� bulup, bilmeli!  

Ali Bulaç’�n tan�mlamas�yla “�slam dini ve müntesipleri sistemli, planl� ve amaçl� bir biçimde ötekile�tiriliyor, küresel sistemin d���na itilip �eytanla�t�r�l�yor. Her gün yeni bir tan�mlama ve karalama ile kar�� kar��ya geliyoruz: Fanatizm, fundamentalizm, siyasal �slam, entegrizm, radikalizm, �slamofobia, �slamofa�izm, gericilik, tutuculuk, irtica, a��r�l�k, �slami terör vs. Bat�, kültürünü, hayat tarz�n� dayat�yor; hükümetleri bunlar� emredici politikalar �eklinde uygulamaya mecbur ediyor; Müslümanlar�n kendi tabii mecralar�nda de�i�melerine f�rsat vermeyip sosyo-kültürel dokular�yla oynuyorlar”.

Tüm bunlara ra�men mahzun ama ayn� zamanda dünyan�n en iyi komutan�, lideri ve sosyal bilimcisi olan sevgili Peygamberimizin �slam miras�n� bizim onarmam�z ve onurla ta��mam�z gerekiyor. Bu ayn� zamanda bizim kulluk vazifemizdir. Hatta bugün dokular�yla oynanm��, ac� çekmi�, geri kalm�� ve gözya�� döken Müslüman toplumlar�n gelece�in taze ufuklar�na ivedilikle bir yol bulmas� ve sorunlar�n� daha sa�l�kl� te�his ederek itilmi�lik psikolojisinden kurtulmas� için Müslümanlar olarak bizlerin sa�lam bir bilinçlenme sürecine girmesi en büyük vazifemiz ve duam�z olmal�d�r.

Bir vas�tay� yanl�� yada yetersiz kullanmak sonucun iyi olmas�n� önler. Bir ba�ka deyi�le Varislerin en hay�rl�s� Allah(c.c)oldu�una göre ak�l sahipleri onun kat�na büyük bir miras b�rakmaya gayret edeceklerdir. Her ne kadar topra�a tohum atmakla hasat� kald�rmak farkl� farkl� i�lerse de her ikisi de çiftçinin hayat�d�r.

Bir örümcek yuvas� dü�ünün ki �üphesiz bununla övünür. Fakat o dayanaks�zd�r, yuvalar�n en çürü�üdür, da��lmas�, y�k�lmas�, karmakar���k olmas� kaç�n�lmazd�r. Örümcek akl�yla dü�ünürseniz örümcek yuvas� yapars�n�z. Sonra bir fiskede da��l�verir o yuva. Sorumlu örümcek seviyesindeki ak�ld�r.

��te böylesine ne denilebilir ki? Ne bakt�lar, ne gördüler, ne dü�ündüler, ne de birbirlerini uyard�lar. Israrla örümcek yuvas� kurmaya devam ettiler. �üphesiz örümcek akl�yla davrananlara örümcek muamelesi yap�l�r. �nsan akl�n� kullan�p iradesini göstererek de�i�mek mecburiyetindedir. Kuran defalarca "Dü�ünün!"diyerek de�i�me sorumlulu�unun insanda oldu�unu anlat�r. Bilge derki; Kur’an manalar� da� gibi ak�llar� i�ba etti�i (doyurdu�u)gibi sinek kadar ak�llar� da ayn� sözlerle talim eder(ö�retir). Zira Kur’an insanlar ve cinlerin bütün tabakalar�n� imana davet eder. �nsan Kur’an’dan sonra sinek kadar akl�nda gerisinde kalamaz. Sorumlulu�u ö�renir, akl� ve iradesiyle de�i�me görevini yerine getirir. Aksi takdirde sineklerden daha kolay avlanacakt�r.

Dünyada hak bildi�i yolda ilerleyenlerle bu yolu kat etmenin nafile oldu�unu ileri sürenler aras�nda, bir çat��ma de�ilse bile, bir uyu�mazl�k var. Hak bildi�i yolda ilerlemenin yap�labilecek tek �ey oldu�unu kabul ve tasdik eden taraf do�runun do�ru oldu�unu vurgulamak için özel �artlar�n sa�lanmas� zaruretine inanm�yor. Di�er taraf �artlar�n mutlak de�erine öylesine inan�yor, her ortam�n kendine mahsus do�rular� olabilece�i fikrine öyle bel ba�l�yor ki sonunda duruma göre do�runun do�rulu�unu da feda edebilece�ini savunuyor. Bu uyu�mazl�k içinde hak bildi�i yolda ilerleyenler görünü�te mesafe kat etmemi� say�lsalar bile hala bir yolu hak bilmenin üstünlü�ünü ellerinde tutmu� oluyorlar. Hak bildi�i yolda ilerlemenin arzulanan sonucu has�l etmeyece�ini iddia edenler görünü�te bahsi kazanm�� olsalar bile haks�zl���n kabul görmesindeki en büyük etmen olmay� üzerlerinden atam�yorlar.

Bence siz siz olun, birisine göle yo�urt mayas� çalarken rastlarsan�z, zinhar onunla alay etmeye kalk��may�n. Mümkünse mayan�n ziyan olmamas� için çana�� siz tutuverin. Bak�n o zaman neler olacak.

Al�nt�lar: Turuncu Dergisi-Nurdal durmu�, Dini Gruplarda E�itim Anlay�s�-Sabiha Göçeri, �smet Özel