
"Arabi" Arama Sonuçları

İdlib’te yaşayan Suudi Arabistanlı Muslih Ulyani adlı vaizin Hamas’a yöneltilen eleştirilere verdiği cevap gündem oldu.

İşgal ordusu dün akşam (17 Ekim Salı) Gazze kentindeki El-Ehli El-Arabi (El-Ma’medani) Hastanesi’ni bombalayarak korkunç bir katliama daha imza attı. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı sözcüsü Dr. Eşref El-Kudra, ilk belirlemelere göre 500 kişinin şehit olduğunu ve 600 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Siiyonist isimlerin yönetimindeki Okul Eğitiminde Barışı ve Kültürel Hoşgörüyü İzleme Enstitüsü (IMPACT-se) Suudi Arabistan’daki 301 ders kitabını inceleyerek bulduğu sonuçları raporladı. Enstitü’nün raporuna göre, Suudi ders kitaplarından “neredeyse tüm antisemitizm” ve "İsrail’i şeytanlaştıran" materyal kaldırıldı. Enstitü’nün CEO’su Sheff, “İsrail ile ilgili açık ılımlılık eğilimi oldukça dikkat çekici” ifadesini kullandı.

İran ve Suudi Arabistan’ın Yemen’e stratejik açıdan farklı önemler atfettiğini belirtmek gerekiyor. İran dış politikasının en önemli unsurunu Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’i kapsayan ve “direniş ekseni” olarak tanımlanan bir bölge oluşturuyor. Suudi Arabistan ise, İran’ın bu denli bir güce sahip olmasını kendi çıkarları açısından risk olarak algılıyor.

Bin Selman, haremlik selamlık ve tesettür gibi İslami mefhumları gevşetti. Ülkede sayısız müzik festivali organize edildi ve meşhur müzisyenler ülkeye davet edildi. Peki ya siyasi ve idari alanda reformlar oldu mu? Elbette hayır. Suudi Arabistan, muhalefetin yasaklı olduğu katı bir monarşi olmayı sürdürüyor. Bu imajıyla tıpkı bölgedeki diğer ülkeler gibi görünüyor, Sisi'nin Mısır'ı ve Said'in Tunus'u gibi.

Suudi Arabistan’da eğlence sektörü bizzat devlet eliyle organize ediliyor ve bu işin başında da Turkî Âl-i Şeyh adında biri bulunuyor. Resmî olarak “Eğlence Heyeti” (Hey’etu’t-Terfîh) isimli bir kurumun başkanlığını yapan Âl-i Şeyh, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MbS) en yakın adamlarından ve “bakan düzeyinde baş danışman” statüsünde. “Terfîh” kelimesi genel anlamda eğlence sektörünün bütün kollarını kapsayan nötr bir anlama sahipken, Âl-i Şeyh’in yönetiminde ülkenin gelenekleriyle savaşan ve Suudi gençleri kestirme yollardan “modernleştiren” bir içeriğe bürünmüş. “Terfîhe karşı değiliz, ama İslâm ahlâkını da korumalıyız” diyen çok sayıda Suudi âlim ve kanaat önderi, şu anda hapiste. Onlardan biri de, Kâbe’nin sevilen imamlarından Şeyh Sâlih Âl-i Tâlib.

Kur’an’a dönüşün rahmet ve bereketini, fayda ve hayrını göremiyoruz. Çünkü Kur’an’a Kur’an’ın istediği gibi yaklaşmıyor Kur’an’ı öne çıkarttığını düşünenler. İhtilafları çözüme kavuşturmak için okunup teslim olunması gereken Kur’an’ı nice ihtilafların kaynağı gibi görmeyi ve göstermeyi nasılsa başarabilmişiz.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyondan Yemen'in başkenti Sana'ya hava saldırısı

Şu günlerde ise malum sebep olan Koronavirüs pandemisi ile bir kez daha Müslüman aleminin Hac ve umre görevlerinin ertelenmesi çağrısı yapılmıştır. Suudi Arabistan’da baş gösteren vakalar ile birlikte Suudi Hükümeti hacılara seyahat ve hazırlıklarını iptal etmeleri gerektiğini bildirmiştir.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın hasta olan kral babasının gölgesinde ve Abu Dabi Veliahdı bin Zayid ile koordineli şekilde dokuduğu iç ve dış politikalar yaklaşık 100 yıllık bir iktidar geleneğine sahip Suudi Arabistan müesses nizamının tepesindeki isimlerde büyük rahatsızlıklar oluşturuyor

Bugün İran Şia'yı, Suud-i Arabistan Selefiyye'yi, Türkiye de Sünniliği ulus-devlet çıkarları için araçsallaştıran rejimlerdir. Bu gerçeği bilip buna göre tavır takınmak, bugünün Müslümanları için hakkı hak bilip ona ittiba ve bâtılı bâtıl bilip bâtıldan ictinab için elzemdir.

Hamas'ın Siyasi Büro üyesi Musa Ebu Merzuk, Suudi Arabistan'ın Ramazan ayı sonunda 3 önde gelen din adamını idam etmeye hazırlandığını ifade etti.

Libya Müftüsü Şeyh Sadık Giryani, müslüman alemine çağrıda bulundu: "Bir kez Hac ve Umre yapan bir kere daha yapıp Yemen ve Libya'da Müslümanları öldüren, Sudan ve Cezayir'de ise öldürmek için hazırlık yapan Suudi Arabistan rejimine para vermesin. Allahın huzurunda ben bu sorumluluğu üstleniyorum." diye seslendi.

Rasulullah (a.s.) ve beraberindeki ilk neslin çilelerle dolu mücadelesiyle zail kılınmış olan cahiliye inanış ve anlayışlarının bir kısmı, İslami yönetimin saltanata dönüştürüldüğü, muvahhid ve muttaki yöneticilerin yerini fasık ve zalim yöneticilere bıraktığı bu ortamda yeniden neşvü nema bulmaya, toplumda kendilerine yeniden zemin kazanmaya başladı. İslam inkılabıyla yıkılmış olan Arabistan cahiliyesindeki biçimleriyle şöyle bir farkla ki, İslam’a ait inanış ve pratikler kisvesine büründürülmüş olarak…
Makaleler
Hava Durumu