
��kran TA�DELEN
TEFEKK�R ETME VE FERASET
Tefekkür; herhangi bir mesele hakk�nda “dü�ünme, zihni yorma, derin dü�ünme ve i�in �uuruna varma”demektir. Tefekkürün z�dd�, fikirsizlik ve dü�üncesizliktir. Tefekkür insana mahsus bir özelliktir ve di�er canl� varl�klardan tefekkür sayesinde üstün olur. Tefekkür ancak kalpte tasavvuru mümkün olan �eyler hakk�nda yap�labilir. Örn: Allah’�n yaratt��� varl�klar hakk�nda tefekkür mümkündür ve tavsiye edilendir. Ancak Allah’�n zat� hakk�nda tefekkür mümkün de�ildir ve ayn� zamanda men edilmi�tir. Çünkü Allah, hiçbir surette vas�fland�r�lamaz ve �ekil olarak hayal edilemez! ( El �sfehani, El müfred)
Resulullah Efendimize(saa) en çok etki eden ayetlerden biri tefekkürle ilgiliydi. Hz. Ai�e’yi iki ki�i ziyaret ediyor ve “Hz. Muhammed’de gördü�ünüz etkileyici bir �eyi anlat�r m�s�n�z?” diye soruyorlar. Hz. Ai�e diyor ki; “Resulullah bir gece kalkt�, abdest ald�, namaz k�ld�. Namazda çok a�lad�. Öyle ki, secde esnas�nda yerleri �slatt�, mübarek gözya�lar�yla… Sonra Hz. Bilal(r.a) geldi. Onu öyle görünce “sizin geçmi� ve gelecek tüm günahlar�n�z affedilmi�ken, sizi a�latan nedir? Diye sorunca Resulullah “Bu gece Allah bir ayet indirdi. Beni bu ayet a�latmaktad�r.”Dedi. Ve �u ayeti okudu.“ Göklerin ve yerin yarat�l���nda, gecenin ve gündüzün gidip geli�inde elbette akl�selim sahipleri için ibret verici deliller vard�r.” Ali �mran–190 Ondan sonra Resulullah(s.a.v) “bu ayeti okuyup ta üzerinde tefekkürde bulunmayan, dü�ünmeyen ki�ilere yaz�klar olsun!” dedi.
Kur’an� Kerim’de tefekküre davet edilen ak�l sahiplerinin özellikleri ve durumlar� da bir sonra ki ayete aç�klan�yor “ Onlar ayakta, oturarak ve yanlar� üzerinde yatarken Allah’� anarlar. Göklerin ve yerin yarat�l��� üzerinde tefekkür ederler(dü�ünürler) “Rabbimiz derler bunu bo� yere yaratmad�n! Sen yücesin, süphans�n bizi ate� azab�ndan koru!” Ali �mran- 191
Bir hadiste o kutlu Resul (s.a.v), “Allah’�n zat�n� dü�ünmeyin. Allah’�n �ahs� hakk�nda dü�ünmeye güç yetiremezsiniz!” buyurmu�tur. Lokman (a.s) uzun uzun tefekküre dalard�. �nsanlar “neden böyle yap�yorsun?”diye sorunca da “ uzun süre yaln�z kalmak tefekküre daha müsaittir. Tefekkürde bulunmak ise insan� cennete sevk eder.”derdi. Ömer b. Abdülaziz “Yüce Allah’�n nimetlerini dü�ünmek en faziletli ibadetlerdendir.” Demi�tir. Demek ki, tefekkür etmek, dü�ünmek bir ibadettir. �mam �afii de “ herhangi bir konuda hüküm ç�kar�rken tefekkürden faydalan�n!” diyerek, usul ilminde tefekkür etmenin önemine i�aret ediyor.
Tefekkürün sonunda insan, geni� bir ilme sahip olur. �nsan�n ilmi art�nca kalbinin hali de de�i�ir. Kalp de�i�ince insan�n hali ve davran��lar� yani ameli de de�i�ir. Demek ki bir de�i�imin vuku bulmas�, ya da hatalar�n düzelmesi tefekkür etmeye ba�lamakla mümkün oluyor. Bunun için Kur’an da Yüce Allah çe�itli hususlar� dile getirdikten sonra “�üphesiz bunda tefekkür eden(dü�ünen) insanlar için ibretler vard�r” Nahl–11 buyurmaktad�r. Ayn� ayet, yakla��k ifadelerle Rad suresi 3. ayetinde, Rum Suresi 30. ayetinde ve Casiye Suresi 13. ayetlerinde de tekrarlanm��t�r.
Kur’anda birçok ayette “ak�l erdiren, dü�ünen bilen insanlar için ibretler vard�r” denilmekte ve tefekkürün önemine dikkat çekilmektedir. �slam dini dü�ünerek, ak�l erdirerek kabul edilip teslim olunan bir dindir. Körü körüne bir inan�� geçerli de�ildir. Hatta “atalar dini” üzerinde olmaktan dolay� Allah taraf�ndan bir k�nama da vard�r. ��te ayet;“Onlara “Allah’�n indirdi�ine uyun!” denildi�ine “hay�r, atalar�m�z� neyin üzerinde bulduksa ona uyar�z”dediler. Ya atalar� bir �eye ak�l erdirmez ve do�ruyu seçemez idiyseler de mi?” Bakara- 170
Taklitte kalan bir iman, kâmil bir iman de�ildir. Ancak insan tahkik ederse, yani ara�t�r�rsa, dü�ünürse, ak�l yürüterek iman ederse, o zaman eri�ilen iman hakiki bir iman olur. Allah kat�nda da bu özellikte bir iman makbuldür. Tefekküre dayanan bir iman insan� taklitçilikten, nefse dayal� bo� bir hayat ya�amaktan kurtar�r. Her �ey anlam bulur. Ta�lar yerlerine oturur. Zaten Allah demek “anlam” demektir. ��te tefekkür her �eye anlam�n� vermek ve as�l veçheleriyle bilmektir. Örn; dünya hayat� geçici ve de�ersizdir, ahiret hayat� ise as�l ve ebedi oland�r.
�imdi ebedi olan m�, geçici olan m� kabule daha yatk�nd�r? Ya da insan hangisini seçerse daha kârdad�r? Kesinkes ölümün gelece�ini tefekkür edersek ve ölümden kaçman�n da mümkün olmad���n� dü�ünürsek ve ölüm sonras� hakk�nda da en doyurucu en hakiki bilgiyi veren de Kur’an oldu�una göre, ebedi olan� seçmek ak�ll�ca bir seçimdir. Bu seçimi yapt�ktan sonra insana dü�en nedir? Tabii ki, ölümden sonraki hayatta kârl� ç�karacak ameller i�lemektir. Çünkü bu dünyadaki ömür süresi, ebedi hayat� kazanmak için veriliyor ve asl�nda her insana dü�ünüp akledecek kadar bir ömür verilmektedir. (Fat�r suresi–37 ayeti.)
Derin bir tefekkür sonucu iman eden, bilinçli hareket eder. Dünyadaki as�l amac�n Allah’a kulluk oldu�unu hiç unutmaz! Nefsini her zaman iyi, do�ru ve güzel �eyler yapmak için e�itir. Böylece kötü, hayâs�z ve ahlaks�zca olandan korunmu� olur. Ebedi mutlulu�u kazanm�� olur. Mümin insan tefekkür ederek feraset sahibi olur. Olaylar�n veya toplumsal sorunlar�n arka plan�n� kavrar, hiçbir �eyin, her zaman göründü�ü gibi olmad���n� bilir. Bu aç�dan dünya hayat�ndaki ya�am�nda ad�mlar�n� güvenle atar. Her daim Rabbinin murakabesinde oldu�unu akl�ndan ç�karmaz.
�imdi tersi bir durumu dü�ünelim. Tefekkür etmeyen sadece “ben, ben” diye nefsinin istekleri pe�inde ko�an, helalleri haramlar� ay�rt etmeden kar��t�ran, hiçbir ölçü takmayan, hesap, ölüm, cehennem gibi ilahi uyar�lara kulak t�kayan insan�n dünya ya�ant�s� nas�ld�r? Ahireti kaybetti�i zaten ortada… Ya dünyas�?
Nefsinin pe�inden giden insan, ba�kas�n�n hakk�n� dü�ünür mü? Hatta ba�kalar�n�n hakk�n� gasp etmenin yollar�n� arar. Bunun için her türlü hileli yolu dü�ünür. Yani olumsuz kötü dü�ünceleri vard�r. Kimden ne kadar kopar�rsa kârl� oldu�unu dü�ünür. �nsanlar�n iç yüzü ortaya ç�k�nca onu d��lamalar�, aralar�na almamalar� çok da önemli de�ildir böylesi için… Yaln�zd�r ama bunun ac�s�n� etraf�ndaki insanlara zulmederek ç�kar�r! Yemesinde içmesinde, giyinmesinde hep a��r�ya kaçar! �sraf hayat tarz�d�r. Üstelik hayat�n�, sahip oldu�u nimetleri ve varl���n� saç�p savurarak ba�kalar�na hava da atar! Pek marifetmi� gibi…
Kibirlidir! Kendini yere gö�e konduramaz. �nsanlar�n en iyisi oldu�unu zanneder ama yüz karas� oldu�unu dü�ünmez. Çünkü do�ru dü�ünce yollar�na ula�amam��t�r! Allah’� unutmu�tur, hat�r�na bir an bile getirmez! Bir resul gelmi� mi, gelmi�se ne getirmi�, nas�l ya�am�� bilmez. Bu resule iman edip etmedi�i de belli de�ildir.
Ömrünü, gençli�ini, servetini, nerelerde tüketmi�tir? �yi mi yapm��, kötü mü yapm�� hiç mi hiç dü�ünmez! Saçlar�na ölümün habercisi olan k�rlar dolsa da, yüre�i ta� ba�lam��t�r art�k! Oturup dü�ünmek için bir saatini ay�rsa belki çok �eyi de�i�tirebilecektir, ama nerede dü�ünen? Dünyaya bir dal�� dalm��t�r ki, aniden gelen ölüm ancak hüsran�n� art�racak, azaba götürecektir. Ne yaz�k, bunu da dü�ünmez! Böyleleri için Allah’�n Resulü �öyle buyurur; “insanlar bu dünyada uykuda gibidirler. Ölünce uyan�rlar!” Dü�ünen insan bu dünyada da uyan�kt�r, ahirette de… Yani bilinçlidir, �uurludur, akl�n� kullan�r, kâr zarar hesab�n� yapabilendir tefekkür eden ki�i…
Dü�ünen ve akl�n� kullanan insanlar dünyaya yön verenlerdir. Medeniyet kuranlard�r. Medeniyeti ba�lar�na y�k�lanlar ise dü�üncesizlik, fikirsizlik, �uursuzluk ve ak�ls�zl�k yüzünden çökü�ü hak eden cahillerdir. Dü�ünce ve akl� kullanmak cehaletin dü�man�d�r. Onlar�n oldu�u yerde cehaletin hiçbir türü bar�namaz! Hükmetmek isteyen müstekbir güçlerin ilk yapt��� faaliyet, insanlar� dü�ünmekten men etmek, e�lence kültürüyle nefislerini azd�rmakt�r. Nihayet böylece cehalet bata��na çekilen milyonlarca insan� koyun gibi güderler!
Nice üniversite bitirdi�i halde cehaletinden kurtulamayan insan vard�r. Ne yaz�k ki diploma sahibi olmak insan olmak için yeterli de�ildir! Dü�ünmek, akletmek, �uuruna varmakla insan olman�n ayr�cal���n� ve üstünlü�ünü yakalar. Yoksa yiyip, içip üreyen bir hayvandan fark� kal�r m� insan�n?
Cehalete aç�lan sava� ilk Kur’an ayetiyle ba�l�yor dikkat ederseniz!
“Oku, yaratan Rabb’inin ad�yla oku!” Alak Suresi- 1
Bu gün müslümanlar ne kadar okumaktad�r? Ne kadar tefekkür etmektedir? Ne kadar akletmektedir? Ne kadar �uurlanmaktad�r? Bu sorular üzerinde biraz kafa yoral�m. Okuyup ara�t�ral�m. O zaman bak�� aç�m�z geni�leyecek, dünyay� ahireti, ölümü hayat� daha hakiki bir tarzda anlam�� olaca��z. �unu unutmayal�m! Dü�üncesiz insan toplulu�unu mutlaka güden birileri her zaman olacakt�r!