
��kran TA�DELEN
HEVA VE HEVES MABED�N�N KURBANLARI
Bazen çok merak ederim. Neden, insanlar�n ço�unlu�u, “bir ve ortaks�z” olan Allah’a inanmak istemezler diye. Sonuçta, inanmak insan f�trat�nda kay�tl�d�r. Ve insan do�ru ilaha (Allah’a) inanmay�nca, O’nun yerine nice sahte ilahlar�, ilahç�klar� koyabiliyordu. Tanr�tan�maz dedi�imiz ateistler bile, “dinsizli�i” bir din olarak ilahla�t�rm�yorlar m�yd�?
Bu neden böyledir? Kan�mca, insan bir ve tek kaynaktan gelen, do�ru dinin emretti�i sorumlulu�u yüklenmekten kaç�nd��� için sahte ilahlar ediniyor. Bu sahte ilahlar, insana bir sorumluluk yüklemiyor. Yüklese bile bu insan�n nefsine uygun oluyor. Ahlaki olanla teçhiz etmiyor, dahas� insana, nefsine göre ya�ama imkân� tan�yor! Tam da �u ayette Rabbimizin buyurdu�u gibi: “Nefsini, heva ve hevesini ilah edineni gördün mü?” Furkan- 43
Evet, insan hakiki, ilkeli, bir ve ortaks�z olan “Allah’a” inanmak istemiyor. Çünkü O’nun dinini çarp�tmaya, suland�rmaya imkân yok! Nefsinin isteklerine göre ya�amak yok! Ahlaki özellikler, iman eden insan için olmazsa olmazlardand�r. En önemlisi de ferdi ve toplumsal birçok vazife ile sorumluluk bilmeye davet ediyor insan�. �nsan ise, do�as�nda bulunan kibir, tembellik ve cehaletten olsa gerek, sahte ilahlar�n, sahte gölgesinde yan gelip yatmak istiyor! Sorumluluk, erdemlilik, ahlaki olmak yok! Nefis diledi�ince haram- helal ölçütü gözetmeden yiyecek, içecek. Birçok hemcinsinin hakk�n� gasp edecek. Kimse de ses ç�karmayacak. Bu adaletsizlik ve ba��bo�lu�a sahte ilahlardan bile itiraz gelmeyecek! Meydan� bo� bulan insan da, diledi�ince at ko�turacak, v�z gelip, t�r�s gidecek! �lkesiz, sorumsuz, ölçüsüz bir hayat! Tam da nefsinin kölesi olan insan�n istedi�i gibi..
H�rs ve tamahkârl���n�n esiri olan insanlar, toplumsal statü ve sayg�nl�k için, dayan�lmas� zor istekler ile baya�� ve ahlak d��� tutkular içinde olduklar� için, “Allah’a” kar�� umursamaz davran�rlar! Yani inkâr ederler! Hâlbuki bu inkâr�n, Allah’a hiçbir zarar� olmad��� gibi, ancak insan�n kendi kendini aldat���n� artt�r�r. Bu aldan�� içinde olan zavall� insanlar, e�er Allah’a inanmazlar ise, her �ey onlar için mübah olacakt�r zann�yla, kendi keyfilikleri içinde, istedikleri gibi hüküm- ferma edecekler. Güç yetirebildikleri hiç kimse de onlara dur diyemeyecektir. �nsan�n önüne ilkeler, sorumluluklar, helal, haram s�n�rlar� konulmay�nca, ya da konulan bu ilkelere iman etmeyince gelebilece�i nihai nokta, kendi nefsini ilahla�t�rmak olmaktad�r. “Ya, �imdi baksan ya, o kimseye ki, hevas�n� ilah edinmi�, Allah da onu bir ilim üzere �a��rtm��, kula��n� ve kalbini mühürleyip, gözüne de bir perde çekmi�tir. Art�k onu Allah’tan sonra kim yola getirebilir? Hala da dü�ünmez misiniz?” Casiye- 23
Kendi arzu ve özlemlerini ilahla�t�r�p Allah’�n dinine, ilkelerine, k�sacas� hidayetine de zihnini, kalbini ve kulaklar�n� kapal� tutarlar. Onlar böyle istedikleri için de Allah, onlar� zorla do�ru yoluna iletmeyecektir tabii... Onlar için her �ey bu dünya hayat�d�r. “Onlar hala, bu dünyadaki hayat�m�zdan ba�ka bir �ey yok, derler.” Casiye- 24. Ne sorumluluk, ne merhamet, ne de iyilik duygular� yer eder kalplerinde! Varsa, yoksa nefislerinin tatminidir. Bilmezler ki, “kalpler ancak Allah’�n zikriyle tatmin olur!”
Yararl� i� yapmakm��, adaletli olmakm��, hiç önemli olmad��� gibi kendilerini ba�lamaz san�rlar! �man etmeyi kibirlerine yediremezler. �man etmek demek, sorumluluk demek, ahlak demek, kanun, yasa demek çünkü… Ama onlara göre tek kanun vard�r. O da nefislerinin heva ve hevesleridir. Allah (c.c) ise, böylesine gemi az�ya alm��, azg�nla��p, sald�rganla�an nefisleri tehdit ediyor: “Siz bu hesap gününün gelece�ine ald�rmad���n�z gibi, Biz de bugün size ald�rmayaca��z! Sonuçta varaca��n�z yer ate�tir. Ve siz yard�m edecek bir kimse de bulamayacaks�n�z!” Casiye- 34
�nsan, dünya hayat�na saplan�p tek hayat olarak kabul edince, nefsinin istek ve arzular�na kapt�r�yor kendini. Hâlbuki ahirete iman olunca, insan�n nefsini �slah etmesi, kötülüklerden ar�nd�rmas� mümkün oluyor. “Her kim Rabbinin makam�ndan korkmu� ve nefsini hevas�ndan ar�nd�rm��sa, onun varaca�� yer muhakkak Cennettir!” Naziat- 40- 41 Sorumsuzca bir hayat ancak nefsi, sapt�r�r ve aldan��lara sürükler. Dünyan�n geçicili�ini unutturur. Ayn� zamanda dünyan�n “dena” olu�unu da. Yani de�ersizli�ini… “O kâfirler ki, oyunu ve e�lenceyi kendilerine din edindiler ve o dünya hayat� kendilerini aldatt�.” Araf- 51
Dünyan�n oyun ve e�lencesine kap�lanlar, her ne kadar, dünyan�n zevkinden, süsünden faydalan�yor görünse de, as�l hayat olan ahirette ise ebedi kaybedenlerden oluyorlar. Heva ve hevesinin ard�na tak�lanlar�, dünya hayat� ayart�yor. Dünyevi h�rslara esir olduklar�ndan, Allah’�n mesaj�n� (Kur’an’�) göz ard� ediyorlar! “Hakikati inkâr edenlere �öyle denilecek: mesajlar�m�z size iletilmedi mi? Asl�nda iletildi, ama siz küstahça büyüklük taslad�n�z ve günaha saplanm�� bir kavim oldunuz!” Casiye- 31
Demek ki, nefsin her istedi�ini ona vermek, insan�n hayr�na de�ildir. Aksine nefsi terbiye ve tedip etmek, nefsin nihai anlamda kazanmas�na vesiledir.
Ey müminler! Art�k nefsinizin yular�n�, iman�n�z�n eline verdiniz de�il mi?