
��kran TA�DELEN
ALDATAN D�NYA
�nsan küçük âlem… Kendisine tan�nan ilahi ömür süresi içinde ya�am�n�, kazan�mlar�n� ve kay�plar�n� ya�ayaca��, ac�s�yla, sevinciyle, hüznüyle vazgeçemeyece�i mekân� dünya… �nsan hiçbir inisiyatif belirtmeden dünyaya gönderiliyor ama ikaz edilip uyar�ld��� halde bir türlü b�rak�p gitmeye (ölmeye)yana�m�yor! Ne büyük gaflet!
�lahi mesaj�m�z olan Kur’an birçok ayetlerde bize dünya hayat�n�n as�l veçhesinden fazlas�yla haberdar ediyor. Büyük âlimlerimiz de Allah’�n onlara ihsan etti�i ilmin �����nda dünyaya kar�� zaaf göstermenin tehlikelerini bildiriyorlar.
Örn; dünyan�n üç yüzünün oldu�u ve bu üç yüzü içinde insan�n en çok üçüncü yüzüne meyletti�i anlat�l�yor… Di�er iki yüzü ile birlikte dünyan�n bu yüzlerini aç�klayal�m. Dünyan�n birinci yüzü “ilahi isimlere ayna olan” yüzüdür. �kincisi “cennete tarla olma” yüzü. Üçüncüsü ise “ ehl-i hevesin oyuncak yeri olma” yüzü...
Müminler dünyaya ilk iki yüzü yönüyle sever ve Allah’a ibadet, itaat ve tefekkürle verilen ömür süresini geçirmeye çabalarlar. Hatta dünyan�n tüm nimetlerinden me�ru ve helal olmak �art�yla istifade ederler. Mahrum b�rak�lmazlar. Allah’�n koydu�u ölçü içerisinde dünyadan nasibini aramak emredilmi� ve helal- haram k�stas�na uyuldu�unda sevap kazan�laca�� da müjdelenmi�tir. Kur’an da ve hadislerde yerilen, dünyan�n üçüncü yüzüyle oyalanmak ve dünyaya dalarak imani aç�dan tehlikeli sularda yüzmektir. Geçici ve s�n�rl� bir ömürle dünyaya gelen insano�lunun kendini kaybedercesine dünyaya meyletmesi, sorumluluklar�n� unutmas� çok vahim sonuçlar do�urur.
Her iman eden bilir ki, insan dünyaya yeryüzünün halifesi olarak te�rif eder. Halife olmakl���n her türlü sorumlulu�u da pe�inen kabul etmek demek oldu�u da ortadad�r. Halifelik ise Allah’�n iradesi, emirleri ve ilkeleri �����nda dünya hayat�n�n düzenlenmesi, ilahi bir hayat tarz�n�n dünyada ikame edilmesidir. Tüm bunlar yap�l�rken Allah taraf�ndan öngörülen bir imtihan içinde bulunuldu�unun unutulmamas� ve görev bilincinden uzakla�mamak gerekmektedir. K�sacas� insan�n kulluk bilinciyle Allah’a itaatini sunmas�n�n vesilesidir dünya hayat�… Böyleyken insan ne çabuk unutmakta ve dünyan�n �a�aas�na kendini kapt�r�p gidivermektedir. Çünkü insan, nisyanla maluldür.
Ayetlerde dünya hayat�n�n bir oyun ve e�lence kabilinden oldu�u bildiriliyor. (Enam 32)
Dünyan�n bir imtihan arenas� oldu�unu, ebedi hayat�n ve hakiki saadetin cennette oldu�unu unutan insanlar, dünyan�n geçicili�inde ve oyalay�c�l���nda ömürlerini tüketirler. Gerçek tatmin ve mutlulu�un ancak ahir hayatta olaca��n� bir türlü akletmek istemezler de dünyan�n �imdi ve buradas�yla oyalanmay� tercih etmekteler. Üstelik “ölüm” gibi büyük bir nasihatçiyle durmadan yüz yüze geldikleri halde… Bu gaflet içinde debelenenleri bir hadiste Allah’�n Resulü �öyle tasvir ediyor;
“ �nsanlar�n ço�u uykudad�rlar, ölünce uyan�rlar!”
Dünyan�n mal�, mülkü, süsü, konforu, hâkimiyet h�rs�, para ve güç insan�n gözlerini kör ediyor adeta… Hiçbir ölçü dinlemeden hayat�n� sadece nefsinin isteklerine göre tasar�mlamak isteyen insano�lu ne büyük hüsrana dü�tü�ünü bilmemekte ya da bilse bile dünyay� ölesiye istemekte ama buna mukabil ahiretini tamamen kaybetme riskini göze almakta o gözü karal�kla… ��te Rabbimizin ilahi uyar�s� böyleleri için;
“ Ey insanlar! Allah�n vaadi gerçektir! Sak�n dünya hayat� sizi aldatmas�n ve o aldat�c� (�eytan) Allah’�n aff�na güvendirmek suretiyle sizi aldatmas�n” (Fat�r 5)
Evet, Rabbimiz bizi dünya hayat�n�n aldat�c�l���na kar�� uyar�yor. Bir de dünya kelimesinin türedi�i köke bakmak laz�m. Arapça dil zenginli�inin bir göstergesi olan bol ve çe�itli anlamlar bu kelimede de kar��m�za ç�k�yor. Dünya “dena” s�fat�ndan türemi� bir kelimedir ve “de�ersiz, a�a��l�k meta” anlam�ndad�r. K�sacas� dünyan�n de�ersiz, a�a��l�k geçici ve yan�lt�c� bir meta oldu�una i�aret ediliyor.
Böyleyken insan çok çabuk bir �ekilde bu geçici ama somut ve lezzetleri insan� ayartan dünyaya meylediveriyor. Hâlbuki Resulullah (s) bizi �u hadiste nas�l uyar�yor bakal�m;
“�ayet dünya Allah kat�nda sivrisine�in kanad�na denk olsayd� Allah, hiçbir kâfire ondan bir yudum su bile içirmezdi!” Bak�n ne de�ersiz bir mahalde dünya… O yüzden Allah dünyada kâfirlerin bu denli zengin olmalar�na, dünyan�n lezzetlerine dalmalar�na, bir engel ç�karm�yor. Çal��t�klar�n�n kar��l���n� tastamam veriyor. Çünkü geçici dünyadan haram� helali bilmeden istifade eden kâfirlere ebedi bir azap var! “Oyalanadursunlar bakal�m” dercesine onlar� dünya hayat�yla sarho� bir halde b�rak�yor!
Ve yine bir hadisi �erif; “Allah Teala ahiret için çal��ana dünyay� verir. Fakat dünya için çal��ana ahireti vermez.”
Dünyada insan�n kar��s�na ç�kan tüm musibetlerin, ezalar�n, belalar�n temelinde dünya sevgisi ile dünyaya tamah etmesi yat�yor. A��r� tamahkârl�k ve bencillik insan� ebedi hayata ça��ran ö�ütlere kar�� kör eder. Ö�ütten yüz çevirtir. Hakikatte ise ö�üte kulak veren hidayet yollar�n� bulur, ya�am�n� mutlak olarak ahiret hayat�n�n ebedili�ini dü�ünerek ya�amaya gayret gösterir. �man ve salih amele götürür ki, bu ikili dünya hayat�na dalmaktan insan� korur.
Nihayetinde dünya hayat� bir imtihan yeri de�il midir? ��te ayet;
“�nsanlardan hangisinin daha iyi i� i�lediklerini ortaya koyal�m diye yeryüzündeki �eyleri ona süs yapt�k.” (Kehf 7)
Ahirete inanan müminler dünya hayat�n� kaybetmez. Aksine Allah’�n emirleriyle onurla, �erefle, ilkeli ya�ar. Mutlu ve mutmain olur.
“Art�k kim zerre a��rl���nca hay�r yapm��sa onu görür ve kim zerre a��rl���nca �er yapm��sa onu görür!” (Zilzal 7–8)
“Allah’�n sana verdi�inden ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah sana nas�l iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuk etmeyi isteme. Çünkü Allah bozguncular� sevmez.” (Kasas 27)
�nsan dünyaya kar�� zaaflara sahiptir. E�er kontrol alt�nda tutmazsa bu zaaflar insan� ancak çetin bir hesapla yüz yüze getirir. ��te ayet;
“Kad�nlara, o�ullara, y���n y���n alt�n ve gümü�e, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere olan ihtiraskârâne sevgi insanlar için bezenip süslenmi�tir. Bunlar dünya hayat�n�n geçici birer faydas�d�r.” (Ali �mran 14)
Dünyaya ba�lanmak ve ahireti dü�ünmeden, ölümü tefekkür etmeden geçen dünya hayat�, insan� ancak hüsrana götürür. Dünyan�n geçicili�i ve fanili�i bu kadar aç�k iken geçici olana bel ba�lamak ve ebedi olandan (ahiretten) yüz çevirmek ne büyük bir gaflettir!
Ahiret unutulunca dünya hayat�nda da zulüm, fesat, adaletsizlikler, sömürü, talan, bask� düzenleri boy gösterir. �nsan� inim inim inletir. Ne huzur kal�r ne adalet ne de onur ve �eref! En ulvi de�erler dünyan�n fanili�ine kurban edilir. Dünya tap�naklar�ndaki sunaklarda sunulur insan onur ve �erefi… Ahireti unutan insan kendini de kaybeder… Dünyaya sahip olma h�rs�ndan ba�ka bir �eyi gözü görmez, tatminsiz bir hayat�n gayyas�na yuvarlan�r da ya�ad���n� zanneder. Hâlbuki böylesi bir hayat kambur olmu�tur insan�n s�rt�nda… Ebedi hüsran� getirmesi de cabas�…
Dünyan�n a�a��l�k meta� için insanlar didi�edursunlar, ülkeler i�gal edilir, mallar talan edilir, namus ve ahlaki de�erler ayaklar alt�na al�n�r. Küresel fesat i� ba��na geçmi� olur. Hem de �slahatç� oldu�unu avaz avaz ba��rarak insanlardan destek bekler. Hunharca cinayetler i�lenir, insan onuru çi�nenir, ne u�runa? Geçici dünyan�n geçici meta� u�runa!
Haydi, kimi inançs�z ve dehriyyunlar�n kendi inançs�zl�k mabetlerinde kendilerini dünyaya kapt�rmalar�n� bir nebze ho� görelim. Öyle ya, ne diyorlard� o dehriyyunlar?
“Ne ise bu dünya hayat�m�zd�r. Ölürüz ve ya�ar�z.(bir k�sm�m�z do�arken bir k�sm�m�z ölür) biz öldükten sonra diriltilecek de�iliz!” (Müminun 37)
“Dediler ki, ne varsa bu dünya hayat�m�zd�r. Ba�ka bir �ey yoktur. Ölürüz ve ya�ar�z, bizi zamandan ba�kas� helak etmiyor!(bizi öldüren yaln�z zamand�r) fakat onlar�n bu hususta hiçbir bilgileri yoktur! Onlar sadece zannediyorlar!” (Casiye 24)
Hayat� sadece bu dünyadan ibaret sayanlar ateist ve materyalistlerdir. Öldükten sonraya ise hiç ihtimal bile vermiyorlar! Ne büyük gaflet! Fakat bu onulmaz inkârlar� ahiret hayat�n�n gelmesini geciktirmeyece�i gibi ortadan da kald�ramayacakt�r. Sadece kendilerini aldat�yorlar da fark�nda de�iller!
Bu kimseleri bir kalem geçelim. Sözümüz ahirete iman ettim diyenleredir. Dünyaya dalmamas� gerekenler, adaleti dünyada uygulamas� beklenenler, insanl���n ihtiyaç duydu�u de�erleri ve ahlaki güzelliklerin tümünü ya�ant�lar�na aksettirmesi gereken kimselere gelelim. O müminler ki Allah’�n ilahi buyruklar�na muhatapt�r. O müminler ki Kutlu Resule uyduklar�n� iddia etmektedirler. Ve o müminlerdir ki dünyan�n ne kadar bo� ve de�ersiz oldu�unu teyit eden nice ayetlerle hemhaldir. Böyleyken ahiret inanc� ne kadar etkilidir hayatlar�nda? Adaleti ne kadar uygulamaktad�rlar? �man ettim iddialar�na ra�men ahirete gerçekten yüzlerini çevirmi�ler midir? Cennet dü�üncesi ne kadar Salih ameller i�lemeye yöneltiyor? Ya da cehennem azab� dü�ünülürken haramlardan, günahlardan ne kadar cayd�r�c� oluyor? Hesap vermenin idrakinde miyiz?
Belki bir yüzy�l öncesi müminleri için olsa idi söylediklerimiz az çok do�ru olabilirdi. Oysa günümüz müslüman�na bak�yoruz, iman� ile ya�ant�s� aras�nda ciddi bir çeli�ki ve ayr�lma vard�r. Adeta laik ya�am� özüne sindirmi�tir. Dünyaya dalanlar�n ba��nda müslümanlar geliyorlar. Ölümü tefekkür etmekten uzak duranlar, rahat ve konforu en az ateistler kadar arzulayanlar, sorumluluklar�n� erteleyenler, insanl���n denge ümmeti olmak zorunda olan müslümanlar dünyaya dalmakla bu özelliklerini kaybettiler. Küresel anlamda insanl�k âlemi, zulüm ve zorbal�k alt�nda can çeki�iyor... Denge ümmet olmas� gereken Müslümanlar ise ilahi sorumluluklar�ndan kendilerini adeta azade etmi� seyirci pozisyonunda…
Tüm bunlar Allah’a ve Resulüne verdikleri ahdi bozmalar�ndan, dünyaya a��r� ba�lanmaktan, ölümü arzulamamaktan, cihattan kaçmaktan, dünyan�n e�lence ve geçici güzelliklerine bel ba�lamalar�ndan kaynaklanmaktad�rlar.
Müslümanlar�n aras�nda fas�k ve münaf�klar�n artmas�n�n sebeplerinden biridir dünya sevgisi. Dünyan�n makam ve mülkü için yapmayacaklar� �aklabanl�k kalmayan münaf�k ve fas�klar, ümmeti çökü�e, zevale götürürler. Öyle ki bir hadiste buyruluyor ki;
“Ümmetim dünyaya tazim etti�i(önem verdi�i) zaman �slam’�n heybeti onlardan al�n�r. �yili�i emredip, kötülükten nehyetmeyi b�rakt�klar� zaman, vahyin bereketinden mahrum kal�rlar. Ümmetim birbirinin aleyhine gitti�inde, Allah Teala’n�n nazar�ndan dü�erler!” (Tirmizi)
�u an itibariyle ümmetin durumu da bu minvalde de�il midir? Sebep dünyay� sevmek ve ba�lanmak… Aldat�c� dünyaya gafilce aldanmak… Dünyada yapaca��m�z tercihlere göre ahir hayat�m�z da �ekilleniyor unutmayal�m. Ayetlerde aç�kça belirtiliyor ki;
“Kim dünya hayat�n� ve onun ziynetini arzu ederse onlar�n yapt�klar�n�n kar��l���n� dünyada tamamen öderiz. Onlar bu hususta hiçbir eksikli�e de u�rat�lmazlar. Onlar o kimselerdir ki, ahirette kendilerine ate�ten ba�ka bir �ey yoktur. Dünyada i�ledikleri �eyler orada bo�a gitmi�tir. Zaten yapageldikleri hep bo�tur onlar�n!” (Hud 15–16)
Müminler için dünya, Allah’�n r�zas�n� kazanmak için önemli bir mekân, yap�lacak iyiliklerin uygulama arenas�, insanl��a rahmet olman�n f�rsat�d�r. Allah’a kullu�un en güzel yap�laca�� zaman ve mekân dünya iken, dünyan�n geçicili�inde kendini kaybetmek, ebedi hayat düsturuna sahip olanlar için ne ac�d�r!
Dü�ünün ki Peygamber torunlar�n� bile susuz çöllerde katledenler de dünya sevgisi kendilerine içirilmi� ve kendilerinden geçmi� makam ve mülk delisi, sözüm ona müslüman olarak kendilerini kabul edenlerdi. Hunharca bir cinayeti i�lemekten geri durmad�lar! Ne için a�a��l�k bir meta için! Böyle alçakça bir te�ebbüs a�a��l�k ve zillet içinde bir hayat� kazand�rd� onlara! Bugün de ayn� temayüllerle kendi din karde�ine zulümden geri durmayanlar var. Müslümanlar�n aleyhine olan yasaklar� bir kâfirden bile daha bir �evkle uygulay�p, mevkisini kaybetmek istemeyenler, “ne yapal�m emir kuluyuz” ayaklar�na yatanlar bunlar… Ümmet en çok da bu kesimden muzdarip…
Yaz�klar olsun, geçici dünyan�n hevesiyle Peygamber evlatlar�n� bile hunharca katledenlere! Yaz�klar olsun, ilahi emirleri mal ve mülk sevdas�yla arkaya atanlara! Ve yaz�klar olsun ki, bu zillete ra�men hala Resulün pe�inde olduklar�n� iddia edip Allah’�n rahmetini umanlara! Allah, �slam ümmetine uyan��, izzet, basiret ve feraset nasip etsin. Âmin!