
"yzer" Arama Sonuçları

Rasulullah'ın, üzerinde durulması, anılması gereken "doğumu", bir bebek olarak dünyaya geldiği tarih midir, yoksa vahye muhatap olarak Peygamberlikle görevlendirildiği tarih midir? Bunu da düşünmemiz gerekir.

Çünkü iktidar suçlu olduğunu biliyor. Kürecik'iyle, Bakü-Ceyhan'ı, limanları, büyükelçilik ve konsolosluklarıyla vs işbirlikçilik suçunu işlemeye devam etmenin suçluluk psikolojisini yaşıyor.

Yayladaki Sığırların Güzelliği ve Meş'um İklim Kanunu Üzerine Kısa Bir Değini I Şükrü Hüseyinoğlu

Meş'um "İklim Kanunu" ve "Yerli ve Milli" Söylemi Üzerine I Şükrü Hüseyinoğlu

Güncel değini: Siyonistlerin Akkuyu Üzerinden Hedef Gösterdiği Türkiye Altta Kalmadı! - Şükrü Hüseyinoğlu

ABD Başkanı Donald Trump, İran'da Fordo, Natanz ve İsfahan olmak üzere üç nükleer tesise hava saldırısı düzenlediklerini belirtti.

İbrahim'in sahnesi Mina'dasın şu anda; İbrahim gibi davranmak üzeresin. O, oğlu İsmail'i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail'in kim veya ne? Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin mi? Paran mı? Evin mi? Çiftliğin mi? Araban mı? Aşkın mı? Bilgin mi? Sosyal sınıfın mı? Sanatın mı? Elbisen mi? Hayatın mı? Gençliğin mi? Güzelliğin mi? Hangisi... Ben bilemem. Fakat sen kendini bilirsin.

Bu duruma karşı ilmi zeminde güçlü bir mücadele verilmelidir. İşte biz bu konuda kendi üzerimize düşeni birkaç yıl önce "İçimizdeki Protestan Papazları" kitabımızı kaleme alarak yerine getirmeye çalıştık.

Evet, tüm Nebiler (a.s.) ve beraberlerindeki mü’minler gibi Rasulullah (a.s.) ve beraberindeki ilk nesil de dönemlerinin “28 Şubat süreci”ne de “AKP süreci”ne de Rabbani ilke ve ölçüler üzere sebat ederek direnmişler, istikamette istikrar üzere olmuşlar, Âlemlerin Rabbi’nin ol dediği yerde olup dur dediği yerde durmayı bilmişlerdir.

Bir Müslüman, hiçbir zaman Allah’ın Rasulü’nün (sas) “ayaklarımın altındadır” dediği asabiyet duygusuyla diğer ırklara yaklaşamaz. Dolayısıyla Müslüman nezdinde her türlü milliyetçilik, ırkçılık; -bu, Kürtçülük olabilir, Türkçülük olabilir, Arapçılık olabilir- gayri İslami’dir!

Bir iletişim fakültesi öğrencisi, editörümüz Şükrü Hüseyinoğlu ile gazetecilik üzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdi.

İçinde bulunduğumuz zamanlarda, Türkiye Cumhuriyetinin 1974 yılından beridir dış politikasının stratejik hedefleri arasında bulunan ‘Kıbrıs Meselesi’, ciddi yara almış gözüküyor. Yaklaşık 50 yıldır birçok başbakan, bakan, bürokrat, general eskitmiş olan ve ‘Türk kardeşliği’ ve ‘Turancılık’ üzerinden halklara acılar yaşatılmış bu topraklarda bir arpa boyu yol alınamamış gözüküyor.

Hal böyle iken, hicret ne demektir, işlevi nedir zerre miskal bilgisi olmayan ve tam bir cahil cesaretiyle saçma-sapan bir "hicret" gündemi açan sapkın zihniyetliler, tarihin bu kırılma anında mü'minlerin değil Firavunların yanında yer almış olduklarını bilmelidirler.

Filistin'e Yürüyüş Platformu, siyonazi çetesiyle devam eden kanlı ticareti telin etmek üzere inşallah bugün (6 Nisan Pazar) Saat: 15.00'da İstanbul Ambarlı Limanı önünde bir basın açıklaması gerçekleştirecek.

Başta Gazze olmak üzere Müslümanlar dünyanın birçok köşesinde zulüm altında iken duamız ve çabamız, İslam'ın hâkim olduğu günlere kavuşmak ve bayramları şevk ve sevinçle yaşamaktır.

Kısacası tarihsel anlayış ve kimlikler üzere rekabet yerine, Kitab-ı Kerim'in öğrettiği velayet bilinci (Bkz: Tevbe 71. ayet) üzere hareket etmekten başka çıkar yol yoktur.

Tarihselcilik konusunda uzman isimlerden Prof. Dr. Şevket Kotan, “Hasan Basri, Kader Risalesi ve Kur’ancılık” başlıklı bir konuşma yapmak üzere 18 Ocak Cumartesi günü saat 14.00’te İktibas Dergisi’ne konuk olacak inşallah.

İşgalci Suudi hanedanının Kâbe maketine saygısızlık etmesinin, İsrail askerinin Gazze’de (daha önce ABD askerlerinin Irak’ta) Kur’an üzerine bevletmelerinden hiçbir farkı bulunmamaktadır. “Hatta Suudilerinki daha da büyük…” de demiyorum çünkü Suudi yönetimindeki zevatla İsrail yönetimindekiler arasında kayda değer bir fark görmemekteyim.

Çin’in Uygur Türklerine yönelik gayri insani politikalarında büyük veri, yapay zeka, kimlik tanıma ve elektronik gözetim teknolojilerini yaygın ölçüde kullanması; bilgi teknolojilerinin ve dijital kontrol araçlarının otoriter rejimler tarafından, kitleleri totaliter ideolojik amaçları doğrultusunda baskı altına alma, sindirme, kimliksizleştirme ve asimile etme aracı olarak nasıl kullanılabileceğini gösteren dramatik bir örnektir.
Makaleler
Hava Durumu